"Hamas Müslüman Kardeşler’e Sırtını mı Döndü?"

"Hamas Müslüman Kardeşler’e Sırtını mı Döndü?"
"Gazze’deki lider kadronun yaptığı birkaç zayıf açıklamanın ve 15 Ağustos tarihinde yerel camilerden verilen hutbelerin dışında, Hamas’ın yaşanan korkunç hadiseleri kınayan bir açıklaması olmadı."

Al-Monitor 
 

Shlomi Eldar 

   
19 Ağustos 2013

 

Bu hafta bir Hamas üyesiyle telefonda sohbet ederken, ondan hareketin karşılaştığı devasa ikilemin çok sade ama yerinde bir tanımını dinledim. “Neye benziyor biliyor musun?” diye sordu hattın diğer ucundaki adam ve bana şu örneği verdi: “Bütün ailesinin gözlerinin önünde katledildiğini gören bir delikanlı gibi. Şayet yukarı doğru bakacak bile olsa namlular ona doğru yönelecek. O da herhangi bir hedef olacak ve öldürülecek. Fakat başını aşağıda tutar ve eğilirse, geri kalan hayatı boyunca hiçbir şey yapmadığı için vicdanı onu rahat bırakmayacak.”

 

Kurulduğu günden bu yana, Hamas kendini Müslüman Kardeşler'in Filistin kolu olarak tanımlamıştır. Şimdilerde Mısır'da olup bitenler göz önündeyken, Filistin kolu tam anlamıyla dehşete kapılmış durumda. Filistin'deki liderler bir yandan Kahire sokaklarında katledilen kardeşlerine nasıl yardım edebileceklerini ve hatta yardım edebilip edemeyeceklerini aralarında müzakare ederken, bir yandan da kendilerinin nasıl hayatta kalacaklarını konuşuyorlar. Cevabı hiç de kolay olmayan bu çıkmaz, bütün Hamas liderliğini, hem siyasi hem askeri, meşgul ediyor. Çünkü daha onlar bu erimiş lavın içine parmaklarını daldırmadan, Nil deltasında fiilen vazife yapmakta olan liderlik tarafından nefretle karşılanıp küçümseniyorlar. Akla hayale gelebilecek her yönden işbirlikçi ve terörist bir oluşum olarak nitelendiriliyorlar. Sonuçta, bir yandan Müslüman Kardeşler Mısır'da ölülerini üç haneli rakamlarla saymaya devam ederken, Mısır ordusunun onlara karşı savaşı hala devam ederken, Hamas'ın kendine çizdiği yol teşbihte anlatılan bütün ailesi gözünün önünde katledilen çocuğun durumuna benziyor. Bir sonraki katledilen kendisi olması endişesiyle, kendini korumak için başını kaldırmıyor ve gözlerden ırak duruyor.


Uzun yıllar boyunca, İsrail'e karşı yürüttükleri cihadı tasvir ederken Hamas liderleri “Şehadete kadar” düsturunu benimsemişlerdi. Oysa bugün Hamas hareketi, Mısır'daki kardeşlerinin sokaklarda katledilmesine göz yummak anlamına gelmesine rağmen, yaşamayı seçti. Mısır'da gerçekleşen katliamın gerçek boyutları ortaya çıktığında ve artık Müslüman Kardeşler ölülerini saymayı bitirip yaralarını sarmaya başladığında Müslüman Kardeşler'in Mısır kolunun Gazze'deki kardeşlerine şu soruyu soracağı sonucuna varmak çok da aşırı bir iddia olmaz: “Size şiddetli bir şekilde ihtiyacımız varken, siz neredeydiniz ve ne yaptınız?”

 

Hamas kurulduğu ilk günden bugüne kadar geçen yıllar içinde liderleri tarafından askerî güçlerinin sürekli olarak abarttığı bir hareket olmuştur. Bu abartılıları hem gerçekleştirdikleri işlerin hem de gerçek güçlerinin çok çok üstündedir. Kasıntı bir şekilde mangalda kül bırakmamak komik oluyor. Birbiri ardına gelen Hamas liderlerinin siyonistlerin bastıkları yeri dahi ateşe verebilecek güçleri olduğunu söyleyerek İsrail'i tehdit etmeleri yalnızca sözlerden ibaret kalıyor.

 

Çoğu durumda, Hamas yetkililerinin yaptığı açıklamalar ve tehditler daha çok Filistin halkına yönelik olup, İsrail'e karşı verilen mücadelede gerçek güçlerini örtbas etmek ve morallerini yükseltmek niyetiyledir. Bugün ise Mısır'daki kardeşleri Mısır ordusuyla kanlı bir savaşın ortasında kalmışken bu sözleri bile onlardan esirgediler. Hamas hareketi kabuğuna çekildi ve herkese Mısır'daki kriz hakkında bir yorum yapmamaları konusunda talimat verdi. Bu şekilde şu anda gerçekten rahatsız etmemesi gereken kimseyi rahatsız etmemiş olacak.

 

Gazze'deki lider kadronun yaptığı birkaç zayıf açıklamanın ve 15 Ağustos tarihinde yerel camilerden verilen hutbelerin dışında, Hamas'ın yaşanan korkunç hadiseleri kınayan bir açıklaması olmadı. Yardım için parmağını bile oynatmadığını söylemeye bile gerek yok zaten. Korku ve dehşet Ebu Ubeyde'nin sesini kıstı. Hamas Başbakanı İsmail Haniye'yi ve Hamas'ın siyasi bürosunun başındaki Halid Meşal'i bile felç ettiler. Meşal, Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi azledildiğinden beri ortalarda görünmüyor. İstisnasız her biri bu öfke tufanı geçene kadar ortalıkta görünmemeyi tercih edeceklerdir.

 

Kuruluşundan bu yana ilk kez, daha önce hiç görülmeyen bir şekilde Hamas kendini küçük düşüren bir korkaklığın alametlerini gösteriyor. Daha önce İsrail'e karşı mücadelede yenildiği zaman bile, liderleri ve önde gelen üyeleri İsrail'in suikastlarına kurban gittiğinde bile, hayat ve ölüm mücadelesi verdiği bir savaşın içinde kaldığında bile bunu yapmamıştı. Bütün bu bahsi geçen durumlarda, Hamas liderleri tehditler savurmaya devam etmiş, savaşı kazanmakla ve İsrail'e karşı oyunun kurallarını koymakla övünmüştü.

 

2008 yılının Aralık ayında, Dökme Kurşun Operasyonu sırasında, Hamas'ın Gazze'nin kontrolünü kaybetmesine ramak kala bunlar olmuştu. 2012 yılının Kasım ayındaki Savunma Sütunu harekatında ve İsrail'e karşı olan diğer bütün silahlı çatışmalarda bunlar olmuştur.

 

Bu politika çılgın gibi görünse de bir yöntemi vardı. Hamas liderleri örgütün zerre miskal korkmadığını ve asla ölümden korkmadıklarını herkese göstermek istiyorlardı. Şimdi ise Hamas'ın sözcülerinin hepsinin birden sessizliğe gömülüp yeraltına girmiş gibi görünüyorlar.  Hareketin içinde de özgüven seviyesinin nasıl düşük bir seviyeye indiğini görmek dikkat çekici. Geçen hafta boyunca Mısır'da Müslüman Kardeşler yüzlerce ölüsüne ağlarken, Mursi taraftarları kıstırılıp dövülürken, Hamas onları desteklemek için bir tane bile yürüyüş yapacak kadar bile cesaret bulamadı.

 

Bu durumu özel kılan şey ise, Hamas'ın en meşhur olan özelliğinin kalabalık eylem yapması ve her defasında el Yermük meydanını doldurmakla gurur duymasıdır. Ama işte bu sefer böyle olmadı. Gazze sokaklarını dolaştığınızda bir tane bile yas tutan grubun yürüyüşüne rast gelemezsiniz. Elbette ki, destek vermek için anlık gelişen eylemler oldu fakat bunların organizasyoncusu Hamas değildir. Aslında, Hamas herhangi birinin organizatörymüş gibi görünmemek için bütün bu yas yürüyüşlerinden uzak durmak zorunda kaldı.

 

Hamas'ı felç eden ve liderlerini şaşkına çeviren yaşadıkları şok muydu? Ya da belki onları hem söz hem de eylem açısından bu fazladan önlemleri almaya iten şey, Mısır ordusunun Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Sisi'nin öfkesini üzerlerine çekme korkusudur. Sisi'nin Mısır'daki Müslüman Kardeşler'le işini bitirince, kendileriyle de gelip hesaplaşmasını istemiyorlar.

 

Özellikle de kazanma şanslarının olmadığını bildikleri durumda, kendi destekçilerinin önünde yıllardır sergiledikleri o özgüvene ne oldu? Bunun cevabı bence çok basit. Kurulduğundan bu yana ilk kez, Hamas kullandığı dilden bağımsız olarak gerçek gücünün ne olduğuyla yüzyüze geldi. Ve bu durum meydana çıktığı için, kafasını kaldırmamayı tercih ediyor. Belki de ilk kez bu şekilde dayanaksızca ahkam kesmenin kendi felaketlerini hazırlayabileceğini farkettiler. Evet, bir leopar bile gerçekten korktuğu zaman derisindeki beneklerin yerini değiştirecektir.

 

Yalnızca kendi canını kurtarmak için bile olsa, başını eğip gözlerini yummayı tercih etmesinden dolayı bu utancı Hamas ne kadar daha taşıyabilir? İlan etmekten dolayı gurur duyduğu “Şehadete kadar” düsturuna ne oldu? Ama bütün bunların içinde en önemli soru: Hamas üyeleri kendilerini nasıl “Müslüman Kardeşlerin Filistin kolu” olarak tanımlayıp, gerçekten kardeş olarak kalmaya devam edebilirler?

 

Çev: Leyla Kader

 

medyasafak.com