Cartalucci: ABD’nin Suriye Karşıtı İddiaları Hiçbir Kanıta Dayanmıyor

Cartalucci: ABD’nin Suriye Karşıtı İddiaları Hiçbir Kanıta Dayanmıyor
"Wall Street Journal, ABD’nin iddialarını İsrail’in Mossad istihbarat kuruluşunun Merkezi Haberalma Teşkilatı’na verdiklerinden alıntıladığını ortaya çıkardı. Bunlar, Irak Savaşı’na yol açan, Libya Savaşı’na yol açan ve 3 yıldır Suriye sınırları üzerinde ve içinde faaliyet yürüten aşırıcılara devamlı desteği meşrulaştırmak için yapılan imalatların tekrarıdır."

Teyit edildi: ABD'nin Suriye karşıtı iddiaları hiçbir kanıta dayanmıyor

Tony Cartalucci

Information Clearing House

Wall Street Journal, pek çok kişinin şüphelendiği şeyi, Batı'nın, Suriye hükümetinin üzerine yapıştırılan son varsayılan “kimyasal saldırılar” hakkındaki sözde “kanıt”larının, Batı'nın kendi müphem istihbarat kuruluşları tarafından ortaya atılmış bir imalat olduğunu teyit etti.  

Wall Street Journal, ABD'nin iddialarını İsrail'in Mossad istihbarat kuruluşunun Merkezi Haberalma Teşkilatı'na verdiklerinden alıntıladığını ortaya çıkardı. Bunlar, Irak Savaşı'na yol açan, Libya Savaşı'na yol açan ve 3 yıldır Suriye sınırları üzerinde ve içinde faaliyet yürüten aşırıcılara devamlı desteği meşrulaştırmak için yapılan imalatların tekrarıdır.  

Wall Street Journal'da yayınlanan "Suriye'den gelen istihbarat artarken, ABD ve müttefikleri eyleme hazırlanıyor" başlıklı makalede şunlar belirtiliyor: 

“Arap diplomatlar, ortaya çıkan olayla ilgili hayati bir unsurun İsrailli istihbarat servislerinden geldiğini, bu servislerin Esad'ın kimyasal silahlarını izleyen özel bir seçkin Suriye biriminden gelen istihbaratı Merkezi Haberalma Teşkilatı'na sunduğunu söyledi. Arap diplomatların söylediğine göre, CIA'in doğrulayabildiği istihbarat, bazı türden kimyasal silahların, bir hafta önce saldırının gerçekleştirildiği varsayılan Şam banliyölerine daha önceden taşındığını gösteriyordu.”

Hem Mossad hem de CIA'in objektifliğinin ve meşruluğunun üzerine gölge düştüğü açıktır. Tarafsız kanıtlar bulunmadığı gibi, bunları sunmaları da beklenmemektedir; onlardan beklenen daha ziyade,  kendi hükümetlerinin gündemlerini, çıkarlarını ve hedeflerini mümkün olan bütün araçlarla kolaylaştırmalarıdır.

Hem İsrail hem de Amerika Birleşik Devletleri'nin, titizlikle hazırlanmış bir mezhepçi kan gölü üzerinden Suriye hükümetini devirmek için 2007 gibi erken bir tarihte ortak bir komplo hazırlaması,  bu ülkelerin istihbarat kuruluşlarını bütünüyle itibarsızlaştırıyor. İşte tam da bu yüzden, uluslararası topluluk tarafsız, objektif bir üçüncü taraf soruşturması için çağrı yaptı ve Suriye hükümeti de bunu kabul etti - ABD şimdi planlanan askeri saldırıları öncesinde, böyle bir üçüncü taraf soruşturmasının iptal edilmesini teşvik ediyor.

Wall Street Journal şunları yazıyor

“Yetkililerin söylediğine göre Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice, Pazar günü gönderdiği bir e-postada BM Büyükelçisi Samantha Power'a ve diğer üst düzey yetkililere, BM misyonunun anlamsız olduğunu, çünkü kimyasal silah kanıtlarının şimdiden kati olduğunu söyledi. Yine yetkililerin belirttiğine göre ABD özel olarak Başkan Barack Obama'nın muhtemel askeri yanıtı için sahneyi hazırlamak üzere BM'yi denetçileri ülkeden çıkarmaya teşvik etti.”  

Şu durumda gerçekleri örtmeye çalışan Suriye değil, ABD'dir ve bunun için itibarsız, objektifliğine gölge düşmüş istihbarat kaynaklarından gelen imalatlara dayanmakta, soruşturmalarını bitirip ülkeden çıkamamaları halinde BM soruşturma ekibinin de güvenliğini tehlikeye atacak yakın bir askeri saldırı tehdidinde bulunmaktadır.  

Wall Street Journal ayrıca, ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nden kaçınmayı ve tek yanlı olarak partnerleriyle birlikte hareket etmeyi planladığını vurguladı:
 

“...eğer ABD saldırmayı seçtiyse, muhtemel bir Rus vetosunu bertaraf etmek için bunu BM olmadan, müttefikleriyle birlikte yapacaktır.”

ABD şimdi, Suriye hükümetine yönelttiği suçlamalara dair güvenilir kanıtlar sunmaya niyetleri olmadığını söyleyerek, uluslararası hukuku tümüyle ayaklar altına alarak ilerliyor. Bu, Batı'nın vekil güçlerinin Suriye ordusu karşısında çökmesinin getirdiği tehlikeli bir umutsuzluğun bütün izlerini taşıyan bir savaş çıkarma acelesidir. Batılı askeri liderler savaşta – özellikle de toprağı korumak için değil, özel çıkarlar ve siyasi gündemler için yürütülen savaşlarda – aceleciliğin ve dikkatsizliğin tehlikeleri ve akılsızlığı ile ilgili tarihsel örnekleri ve stratejik faktörleri göz önüne almalıdır.

Aynı şekilde Batı halkları da, son on yılda liderlerinin giriştiği askeri fetihlerden ne elde ettiklerini düşünmelidirler. Özel çıkar gruplarını korumaktan bitap düşmüş, dağılmakta olan ekonomiler ve bu çıkar gruplarını hem iç hem de dış düşmanlardan korumak için büyüyen yurtiçi güvenlik aygıtları, ancak daha da ağır hale gelecek olan sorunlardır.

Batı'nın dışında, Moskova'da, Pekin'de ve Tahran'da ise liderler, Batılı özel çıkar gruplarının dokunulmazlıkla, halk desteği olmadan, hatta biraz meşruluk görüntüsü bile gerekli görülmeden saldıracağı bir geleceği dikkate almalıdırlar.

Çev: Selim Sezer

medyasafak.com