Suriye’nin Kimyasal Silahlarından Arınması Üzerine Sorular

Suriye’nin Kimyasal Silahlarından Arınması Üzerine Sorular
"Bir cümleyle söylemek gerekirse, Suriye’nin ulusal güvenlik çıkarlarını ters yönde etkileyecek bir savaş önleyici öneri, gelecekte bir savaş davetiyesi de olabilir."

Suriye'nin kimyasal silahlarından arınması üzerine sorular

 

Dr. Kaveh L. Afrasiabi

 

Press TV

 

 

Rusya'nın Suriye'nin kimyasal silah stokuyla ilgili önerisinden “potansiyel pozitif gelişme” olarak söz eden ABD Devlet Başkanı Barack Obama, Suriye'ye savaşa giden hızlı trene geçici bir mola verdirdi ve eş zamanlı olarak, Beyaz Saray'ın Kongre'den askeri saldırı izni alma çabalarını hızlandırdı.

 

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin yaptığı, doğaçlama olduğu söylenen bir basın açıklamasının arkasından gelen bu yeni gelişme,  bir kazan-kazan senaryosuna yol açabilecek potansiyel bir oyun değiştirici olarak görüldü; bu vasıtayla Obama itibarını koruyabilecek, Moskova'yla bozulan arasını düzeltebilecek, ABD'nin Ortadoğu çatışmalarına bir kez daha dolanmasından kaçınabilecek ve eş zamanlı olarak, ABD'nin İran politikası (nükleer in önlenmesi) ile yakından bağlantılı olması nedeniyle önemli bir düşünce olan “inanılır askeri tehdide” başvurarak zafer kazandığını ilan edebilecektir.

 

Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından ortaya koyulan Rus önerisi iki temel bileşene sahip: Suriye'nin kimyasal stoklarının uluslararası denetimi ve izlenmesi ile, bu stokun yok edilmesi ile ilgili, henüz ayrıntılarıyla ortaya konmamış olan koşullar. Suriye Dışişleri Bakanı bu girişimi olumlu karşılarken, aynı şekilde olumlu yaklaşan BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon da BM izni olmadan gerçekleşecek tek taraflı bir ABD saldırısının yasadışı olacağı ikazında bulundu. İran İslam Cumhuriyeti'nin tutumuna dair Dışişleri Bakanı sözcüsü tarafından yapılan açıklama düşünüldüğünde, İran'ın da ilk tepkisinin pozitif olduğu söylenebilir.  

 

Bu noktada, bu yeni gelişmenin bir sonucu olarak bir dizi önemli soru ortaya çıktı. Öncelikle, Suriye'deki mevcut savaş bağlamında, kimyasal silahların uluslararası denetimi fikri ne derece hayata geçirilebilir ve pratiktir? Denetçilerin karşı karşıya olması muhtemel tehlike görece büyük olduğundan, bir uluslararası gücün kendilerine eşlik etmeleri gerekecek midir, ve eğer gerekecekse, BM barış gücü askerlerini bir savaşa alanına gönderme riskini almak ister mi?
 

İkinci olarak, uluslararası toplumun Suriye'yi Kimyasal Silahlar Protokolü'ne dâhil olmaya ve bu silahlardan arınmaya itmesi doğru olsa da, böyle bir karar bölgesel gerçekler göz ardı edilerek alınamaz. Bunların en başında, tarihsel olarak bu silahların Suriye rejimi bakımından, yıllar içinde devasa bir kimyasal silah cephaneliği topladığı aktarılan İsrail karşısında caydırıcılık amacı gördüğü gerçeği gelmektedir. Yakın zamanda yayınlanan bir CIA dokümanı da, İsrail'in on yıllar önce üretime geçen “sinir gazı tesislerinden” söz ederek bu durumu doğrulamaktadır. Gerçekten de, Şam'ın kimyasal silah kapasitesinin caydırıcılık değeri mevcut krizde kendisini göstermiş, bu vesileyle İsrail kitlesel maske dağıtımı, Demir Kubbe savunma kalkanının erkenden yerleştirilmesi, vs. gibi esaslı adımlar atmak zorunda kalmıştır.


Bu noktadan sonra, paralel bir İsrail silahsızlanması olmaksızın Suriye'nin silahsızlanması, dar askeri terimlerle söylemek gerekirse, dengeyi İsrail'in lehine değiştirecektir. Bu nedenle, Suriye'nin silahsızlanmasının kısa ve uzun dönemli sonuçlarını, Suriye ve İsrail arasındaki uzun zamandır var olan toprak ihtilafıyla bağlantılı olarak incelemek gerekir. Belki İsrail, Suriye'nin kimyasal silahlardan arındırılması anlaşmasının parçası olarak, Suriye'ye karşı kimyasal silah kullanmaktan imtina edeceği sözü vermelidir. 
 

Üçüncü olarak, Suriye rejimi silahsızlanır, fakat kimyasal silahlara sahip olduğu aktarılan isyancılar bunu yapmaz ve bu silahlara başvurursa ne olacak? Beyaz Saray şu ana kadar, Suriyeli isyancıların kimyasal silah kullanması tehlikesini çok fazla göz ardı etti; oysa bu durum, Suriye'nin kimyasal silahlardan arındırılması için yapılacak herhangi bir anlaşmada dikkate alınmalıdır. Bir başka deyişle, El Kaide bağlantılı olduğu bilinen önde gelen isyancı gruplarla ilgili zorluklardan bağımsız olarak, hem hükümeti hem de isyancıları içine alacak, topyekun bir silahsızlanmanın gerçekleştirilmesi gerekir. Prensip olarak, bu korkunç silahlara sahip olduğundan veya kullandığından şüphe edilen hiçbir gruba ayrımcılık yapmayacak doğru yaklaşım budur.
 

Dördüncü olarak, durumu karmaşıklaştıran bir faktör, isyancıları destekleyen ve böyle bir anlaşmaya rıza göstermeyebilecek olan bazı bölgesel devletlerin rolüdür ve buradan şu soru doğmaktadır: bu devletler Suriye'nin kimyasal silahlardan arınması anlaşması için masaya getirilemezse ne olur? ABD, plana açık ve net bir destek vermeleri için Suudi Arabistan, Katar ve diğer Fars Körfezi İşbirliği Konseyi üyesi devletleri zorlamalıdır.
 

Son olarak, Suriye'nin kimyasal silah stoklarının denetlenmesi ve yok edilmesi meseleleri birbiriyle birleştirilmemeli ve ikincisi zorunlu olmadan ilkinin faydalarının ne olabileceğine dair bir ön araştırma yapılmalıdır. Obama'nın ve diğer Batı liderlerinin gelecekteki kimyasal silah kullanımına ilişkin ifade ettikleri kaygılar nedeniyle, uluslararası denetçilerin sahaya yerleştirilmesi, rejimin bunları kullanmayacağına dair güven inşası anlamında uzun bir yol izleyecektir. Bu daha ılımlı yaklaşım, Suriye'nin askeri “komuta ve kontrol” sistemine müdahale edilmesi gibi ciddi pratik zorlukları getirecek olan “kontrol” meselesinden çok daha gerçekçidir.
 

Bununla birlikte şu an için, Suriye'ye yönelik bir ABD saldırısının gerçekleşmeyeceği yönünde ufukta görülen umut parıltısı, silahsızlanma meselesinin Beyaz Saray tarafından savaş yetkisine “evet” oyu almak için kullanılması ve arkasından silahsızlanma yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle saldırıya yönelmesi durumunda uzun sürmeyecektir.

 

Teorik olarak, şimdi Obama'nın kimyasal silahlardan arındırma gibi saygın bir hedef adına eğilimlerin yönünü değiştirerek ABD Kongresi'nde lobi faaliyeti yürütmesi daha kolaydır. Bu durumda Rusya'nın silahsızlanma önerisinin olası bir şekilde akamete uğraması yalnızca, ironik bir şekilde Suriye'nin İsrail'e yönelik kimyasal silah tehdidinin de etkisiyle denetlenen ABD'nin savaş amaçlarına hizmet edecektir. Bu silahların ortadan kaldırılmasıyla, yakın ABD saldırısı tehdidi de ortadan kaldırılacak, ancak paradoksal bir şekilde, zayıflamış bir Suriye, yabancı tehditlerine ve basıncına daha açık hale gelecektir.  Bir cümleyle söylemek gerekirse, Suriye'nin ulusal güvenlik çıkarlarını ters yönde etkileyecek bir savaş önleyici öneri, gelecekte bir savaş davetiyesi de olabilir.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com