T. Meyssan: Batılı Servisler Guta’daki “Kimyasal Saldırıyı” Nasıl İmal Etti?

T. Meyssan: Batılı Servisler Guta’daki “Kimyasal Saldırıyı” Nasıl İmal Etti?
"İki haftadır kendilerinden hiç haber alınmayan bu çocuklar, bu videolarda ortaya çıktı. Aileleri hala hayatta olan çocuklar aileleri tarafından teşhis edildi ve bu aileler katliamdan yakındı. Bu çocuklara damardan zehir enjekte edilmekte ve çocuklar kameraların önünde öldürülmektedir."

Batılı servisler Guta'daki “kimyasal saldırıyı” nasıl imal etti?

 

Thierry Meyssan

 

Voltairenet.org

 

Thierry Meyssan, ABD, İngiliz ve Fransız gizli servislerinin Guta'daki sözde kimyasal katliama dair söylediklerindeki çelişkileri ve tutarsızlıkları analiz ediyor.  

 

Giriş

 

Thierry Meyssan: Batılı gizli servisler, mantıklı olmayan şeylerden %100 eminler.

 

1. Savaşta kullanılan gazların erkekler ve kadınlar arasında ayrım yapabileceğini düşünüyorlar.

 

2. Gazların hazırlandığını gözlemişler, fakat kullanılmasını engellemek için müdahale etmemişler. Diğer yandan, kullananların cezalandırılmasını istiyorlar.

 

3. Çocukların 21 Ağustos tarihinde öldürüldüğünü söylüyorlar, ancak video daha eski tarihli ve bu çocuklar, Suriye rejimini ve Beşar Esad hükümetini destekleyen ailelerden.

 

4. Ellerinde telefon kayıtlarının olduğunu ileri sürüyorlar. Fakat bu telefon çözümlemelerini yapan onlar değil.

 

5. Ve son olarak, “kırmızı çizgi” meselesi. İngiliz İstihbarat Servisi ortak komitesi başkanı Jon Day'e göre, Suriye geçmişte 14 kez savaş gazlarını kullanmış olmalıdır. Neden daha önce 14 kez? Çünkü bu, ABD'nin 2003-2004 yılları arasında Irak'ta kimyasal silah kullandığı vakaların sayısıdır. Ve elbette, büyük güçler tarafından cezalandırılmaya ancak 15. kullanım neden olabilir.   

 

Guta Katliamı

 
Batılı gizli servislerin çelişkileri

 

ABD ve Fransız hükümetleri, Suriye devletinin meşru ordusu olan Suriye Arap Ordusu'nun 21 Ağustos tarihinde, Şam'ı çevreleyen Guta tarım kuşağı üzerinde bulunan banliyölerde kimyasal bir katliam gerçekleştirdiğini ileri sürüyorlar.

 

Size bu iddanın tamamen imal edildiğini ve hiçbir şekilde gerçeklikle uyuşmadığını göstereceğim. Bunun için ilk olarak Amerikan, İngiliz ve Fransız hükümetleri tarafından yayınlanan resmi belgeleri ele alacağım.

 

1- Kurbanların sayısı 5 kat değişiklik gösteriyor

 

Amerikan hükümeti tarafından yayınlanan bilgi notunda, bu saldırının en az 1,429 kişinin ölümüne neden olduğunu okuyoruz.

 

Ancak Fransızların muadil dokümanına baktığımızda, yalnızca 281 ölümden bahsedildiğini görüyoruz ki bu rakama, internetteki videolar sayılarak varılmış olmalıdır. Aynı belge, bir “sivil toplum örgütü” olan – ki bu tırnak içine alınmalıdır – Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün Fransız hükümeti için Şam civarındaki hastanelerde 355 ölü saydığını söylemektedir.

 

Bu yüzden, kaynaklar arasındaki değerlendirme farkı 5 kattır.

 

İlave olarak her ikisi de olguların gerçekliğini kanıtlamak için sadece videolara dayanmaktadır.

 

Ancak bu videoların sayısı bile ihtilaflıdır. ABD'nin belgesine göre 100'den fazla video vardır, Fransız belgesine göre ise bu sayı 47'dir.

 

2- Paris ve Washington, 21 Ağustos'tan eski videoları geçerli saydı

 

Bu videolara baktığımız zaman, bazılarının katliamdan daha eski olduğunu farkedebiliyoruz.

 

Gerçekten de YouTube'a bakarsanız, bu videoların 20 Ağustos'ta konulduğunu görürsünüz. Suriye ile YouTube sunucusunun bulunduğu California arasındaki saat farkı düşünüldüğünde bu anlamıyla önceki gün olabilir, ancak böyle olmak zorunda değildir. Diğer yandan dışarıdaki sahnelerin güneş tepedeyken çekildiğini açık bir şekilde görebilirsiniz.

 

Dolayısıyla öğlen saatlerinde çekilmişlerdir ve daha önce kaydedilmiş olmaları mümkün değildir.

 

Ve işte ABD ve Fransız hükümetleri, bu kanıtlanmamış olgulara dayanıyor.

 

3- Kadınları ayrı tutan bir gaz

 

Bu belgelerde kurbanların çoğunun çocuk olduğu söyleniyor.

 

Gerçekten de videolarda pek çok çocuğun acı çektiğini görebilirsiniz. Bunlar hemen hemen aynı yaşlardadır. Yetişkinler de vardır. Ancak yetişkinlerin hepsi erkektir. Ve genellikle de, savaşabilecek yaştadırlar.

 

Aralarında kadın yoktur. İki istisna dışında, resmi olarak açıklanan kurbanların da arasnda kadın yoktur. 1,429 resmi kurban içinde yalnızca 2'si kadındır.

 

İlk defa bireylere cinsiyetlerine göre ayrımcılık yapan bir gaz görüyoruz.

 

4- Kurbanlar, cihadçıların elinde bulunan esirler

 

Bu görüntüler yayınlandığı zaman, göze çarpan ilk şey bu çocukların yanında kimsenin olmadığıydı.

 

Bu çok şaşırtıcıdır, çünkü Ortadoğu kültüründe hiçbir zaman bir ceset yalnız bırakılmaz, hele çocuksa kesinlikle bırakılmaz.

 

Fakat bu çocukların yanında ebeveynleri yoktu.

 

Dahası bu çocukları onları kurtarmaya çalışan tıbbi personel olarak sunulan kişilerin ellerinde görüyoruz. Fakat personelin tam olarak ne yapmaya çalıştığını anlamak zor. 

 

Gerçekte bütün bunların tek bir nedeni var: bu çocuklar bir kimyasal saldırının kurbanları değildir.

 

Bunlar iki hafta öncesinde, Ağustos ayını başında, Guta'ya 200 km uzaklıktaki Lazkiye bölgesinde kaçırılan çocuklardır.

 

Bunlar cihadçıların Esad yanlısı Alevi köylülere karşı düzenlediği bir saldırı sırasında kaçırılmıştı. Ailelerinden pek çok kişi öldürüldü. Lazkiye yakınlarında bulunan mezarlıklarda bin civarında ölü vardı.

 

İki haftadır kendilerinden hiç haber alınmayan bu çocuklar, bu videolarda ortaya çıktı.

 

Aileleri hala hayatta olan çocuklar aileleri tarafından teşhis edildi ve bu aileler katliamdan yakındı. Eğer bu videolardaki çocuklarla ne şekilde ilgilenildiğini anlamıyorsak, bunun nedeni onlarla ilgilenilmemesidir.

 

Bu çocuklara damardan zehir enjekte edilmekte ve çocuklar kameraların önünde öldürülmektedir.

 

5- Gizli servisler, insani numuneleri incelemek için gizli bir yol bulmuş olmalıdır

 

ABD, İngiltere ve Fransa, kurbanların gaza, yahut sarin gazına, yahut sarin gazı da içeren bir gaz karışımına maruz kaldığını söylüyorlar. Sahadan toplanan kendi numuneleriyle, kendi laboratuarlarında yapılan analizlere dayanıyorlar.

 

Bu tamamıyla imkansızdır, çünkü Birleşmiş Milletler de sahaya gitmiş ve numuneler toplamış, fakat analiz etmek için on güne ihtiyacının olduğunu söylemiştir.

 

Doayısıyla gerçekte, ABD, İngiltere ve Fransa tarafından söylenen şey, bilim dünyasının bilmediği ve insan dokularını inceleyerek anında sonuç elde etmelerini sağlayan, gizli araştırma metodlarına sahip olduklarıdır.

 

6- ABD suçun hazırlanmasını 4 gün önce, hiçbir müdahalede bulunmadan izlemiş olmalıdır

 

Daha da tuhafı şu ki, ABD'nin istihbarat patronu James Clapper'ın notunda, - nihai kanıt olarak – ABD'nin 4 gün boyunca Suriye ordusunun sarin gazı bileşenlerini karıştırdığını ve bu şekilde yakındaki bir saldırıya hazırlandığını okuyoruz.

 

Ancak anlamadığımız şey şu ki, eğer olduğunu gördülerse, neden hiçbir şey söylemediler? Neden müdahale etmediler?

 

7- İsrail'in sunduğu bir telefon konuşması çözümlemesi

 

Aynı şekilde, ABD, İngiltere ve Fransa, Suriye Savunma Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili ile savaş gazlarıyla ilgilenen birimin şefi arasındaki bir telefon görüşmesini açığa çıkardıklarını ilan etti. Suriyeli bakan bu gazların kullanımıyla paniklemiş olmalıdır. Bu, Suriye'nin suçunun bir başka kanıtı olacaktır.

 

Ancak bu bilgi parçası, Batılı servisler tarafından toplanmadı. Kendilerine, - bu servislerden önce – İsrail televizyonunda yayınlandığı üzere, İsrail'in Mossad teşkilatının 8200 birimi tarafından verildi.

 

İsrail televizyonunda İsrail Ordusu, savaşın yıkıma uğrattığı ülkede yüzlerce sivilin ölümüne neden olan son kimyasal saldırının arkasında Beşar Esad rejiminin olduğunu gösteren, Suriye hükümetine ait telefon konuşmalarını kırdığını açıkladı.

 

8- Sarin gazı belirtisi yok

 

Videolarda kurbanlar titriyor ve ağızlarından salya akıyor. Bu, savaşta kullanılan gazın neden olduğu kimyasal zehirlenmenin tipik karakteristik özelliğidir.

 

Ancak sarin gazı beyaz salyaya değil, sarı salyaya neden olur ve bunu bu videoda görmüyoruz. Bu yüzden, öldürülen insanları zehirlemek için kullanılan, sarin gazı olamaz.

 

ABD, İngiltere ve Fransa liderleri, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne çıkarılmalıdır

 

Sonuç olarak söz konusu olan, tamamen imal edilmiş bir vakadır. Bu, savaş propagandasından türemiştir ve savaş propagandası da, uluslararası hukuka göre en ağır suçtur, zira barışa karşı işlenmiş bir suçtur ve insanlığa karşı suçlar da dâhil olmak üzere başka suçların işlenmesine izin verir.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com