Yusuf Fernandez: İran-Rusya İttifakı Bir Zorunluluktur

Yusuf Fernandez: İran-Rusya İttifakı Bir Zorunluluktur
İran-Rusya ittifakı Suriye’de, tahayyül edilemeyecek sonuçları olabilecek bir bölgesel savaşı engelleyerek ve ABD hükümetinin Ortadoğu’da yeni bir saldırgan savaşı tetikleme teşebbüsünü durdurarak ilerleme kaydetti.

İran-Rusya ittifakı bir zorunluluktur

 

Yusuf Fernandez

 

Press TV

 

İran-Rusya ittifakı Suriye'de, tahayyül edilemeyecek sonuçları olabilecek bir bölgesel savaşı engelleyerek ve ABD hükümetinin Ortadoğu'da yeni bir saldırgan savaşı tetikleme teşebbüsünü durdurarak ilerleme kaydetti.

 

Hem Rusya hem de İran, ABD saldırısı durumunda Suriye'yi destekleyeceklerini açıkça belirtti ve Obama Yönetimini Suriye'ye saldırı üzerine ikinci defa düşünmeye iten kesinlikle buydu.  
 

Her ne kadar Suriye ve İran son Batı tehditlerinin hedefi olsa da, Moskova, ABD'nin askeri ve diplomatik stratejisinin son kertedeki hedeflerinin Rusya ve Çin olduğunu biliyor. Son yıllarda Rusya, Batı ve NATO için bir parya haline gelen bir askeri ittifak olan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nü (CSTO) kurdu. 
 

Sırbistan'a karşı savaş, Kosova'nın bağımsızlığı, Gürcistan, Ukrayna ve Azerbaycan'da Batı yanlısı güçlere ABD'nin verdiği destek ve ABD füze savunma sisteminin parçalarının Avrupa'ya yerleştirilmesi, Batı'nın Rusya'ya ve onun çıkarlarına olan horgörüsünün açık kanıtlarıdır. ABD aynı zamanda, eski Sovyetler Birliği'nin yeniden kurulması olarak gördüğü, Rusya'nın Avrasya Birliği projesinin altını oymaya da ant içmiştir.

 

ABD'nin savaş yanlısı politikilarının arka planına karşı Rusya ve İran, son aylarda ilişkilerini belirgin düzeyde genişletti. Ortadoğu'da ABD ve müttefiklerinin, özellikle de Fransa'nın liderlik ettiği saldırı tüm bölgeyi istikrarsızlaştırdı ve bu saldırılar bu iki ülkeyi bir ittifaka doğru yöneltti. Rusya Başbakan Yardımcısı Dimitri Rogozin geçen Ocak ayında şu ikazda bulunmuştu: “Eğer İran'a bir şey olursa ve bu ülke herhangi türden siyasi veya askeri zorluklarla karşı karşıya bırakılırsa, bu, Rusya'nın ulusal güvenliğine doğrudan tehdit olacaktır.”
 

Etkili Rus think tank kuruluşu Stratejik Kültür Vakfı'nın müdür yardımcısı Andrey Araşev, Haziran ayında, Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Asya'ya ve Ortadoğu'ya müdahalesinin Rusya, Çin ve İran'ın toprak bütünlüğünü tehlikeye atacağını söyledi.

 

Bu nedenden ötürü  Araşev, İran ve Rusya arasında bir “stratejik ittifak” çağrısı yaptı;  wsws.org sitesi, Araşev'in şunları söylediğini aktardı: “İran'ın yakın çevresinde ve Rusya ve Çin'in uzak periferisinde Arap devletlerinin yıkılması, Suriye'de askeri müdahale perspektifi veya Suriye'nin kaosa düşmesi, ülkelerimizin ulusal güvenliği üzerinde doğrudan etkiler getirecektir. Bir başka şekilde söylemek gerekirse, İran sokaklarında ve arkasından Rusya sokaklarında savaşın yaşanmasını engellemek için, müttefikimiz Suriye'nin yanında yer almalıyız.”


 

Rusya ve İran şimdiden farklı bölgelerde güvenlik meselelerinde işbirliği içindeler. Bu iki ülke, önemli çıkarları paylaşıyor. Yakın bölgelerde güvenliği güçlendirmek ve aşırıcı grupların Afganistan'da, Suriye'de ve başka ülkelerde iktidarı almasını engellemek istiyorlar.


Elbette, ikili ilişkilerde halen sorunlar var, bunların başında Rusya'nın Tahran'a S-300 hava savunma sistemi vermeyi reddetmesi geliyor. Bununla birlikte her iki taraf, Rusya'nın sadece İran için değil, diğer ülkeler için de güvenilmez bir ortak olduğunu iddia eden Batı medyası için bir propaganda malzemesi haline gelen bu sorunu çözmek için çaba gösteriyor. Kısa süre önce Rus gazetesi Kommersant, Moskova'nın Tahran'a alternatif bir hava savunma sistemi olan Antey-2500'ü önerebileceğini yazdı. 
 

Antey-2500, 200 km menzil içinde azami 24 uçağı ve seyir füzesini eş zamanlı olarak hedef alabilen veya azami 16 balistik füzeyi engelleyebilen gelişmiş bir sistemdir. Rus kaynaklarına göre bu sistem, özel olarak, kara kuvvetlerinin ihtiyaçlarına uygun olarak geliştirilmiştir ve İran'ın ihtiyaçlarını karşılayabilir.  

 

Kommersant ayrıca Rusya'nın, Buşehr nükleer enerji tesisi için bir genişletme programını tartışacağını yazdı. Başka raporlar, İranlı fizik öğrencilerinin eğitimlerini Rus kurumlarında tamamladığını ileri sürüyor. Tüm bunlar, Rusya'nın İran'la olan ilişkilerini güçlendirmeye tam niyetli olduğunu gösteriyor.
 

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te düzenlenen 13. Şangay İşbirliği Teşkilatı (SCO) Zirvesi sırasında bir araya geldiklerinde İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e İran'ın Rusya'dan, Tahran'ın nükleer meselesini çözümleyecek “yeni önlemler” almasını beklediğini söyledi. Putin ise zirvede yaptığı bir konuşmada İran'ın nükleer programını açıkça destekledi ve “İran, tıpkı başka herhangi bir devlet gibi, zenginleştirme işlemleri de dâhil olmak üzere barışçıl olarak atom enerjisi kullanma hakkına sahiptir” dedi.  
 

Rusya, İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırı düzenlenmesine veya İran'ın tecrit edilmesi girişimlerine karşı Batı'yı ve İsrail'i birkaç kez uyardı. Aynı zamanda Rusya Tahran'dan, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile işbirliği konusunda hızlı olmasını istedi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “İran'ın nükleer tesislerine ve bir bütün olarak altyapısına karşı saldırı hazırlama ve gerçekleştirme girişimleri çok, çok tehlikeli bir fikirdir. Bu fikirlerin gerçekleşmemesini umuyoruz” dedi.  

 

İran, nükleer silah geliştirmeye çalıştığını reddediyor ve nükleer programının sadece barışçıl amaçlarının olduğunu söylüyor. Elbette İran ve Rusya, Batı'nın İran'la olan gerçek sorununun, bu tür silahları – ki bunlara Ortadoğu'da sadece İsrail sahiptir – üretme yönünde varsayılan bir girişim değil, İran'ın adalet ve direniş ideolojisi olduğunu biliyor.  
 

Eş zamanlı olarak Moskova, Batı'nın BM Güvenlik Konseyi'nde İran'ın nükleer programına karşı daha fazla yaptırım kararı çıkmasını bloke etti ve Washington ile müttefiklerini tek taraflı yaptırımları onaylamak zorunda bıraktı; bunların etkileri uluslararası önlemlerle karşılaştırıldığında belirgin derecede daha az olacaktır. Rusya'nın yakın zamanda İran'ın füze testlerini eleştiren bir BM raporunun geçmesine karşı sergilediği net olumsuz tavır, yaptırım rejiminin genişlemesine gerçekten de imkan vermedi.


Rusya'nın tutumu, Çin ve diğer SCO üyeleri tarafından destekleniyor. Son SCO zirvesinde katılımcılar, İran'a karşı tek taraflı yaptırımların ve askeri güç tehdidinin kabul edilemez olduğunu söyledi. İran SCO'da gözlemci statüsüne sahip ve BM yaptırımları nedeniyle şimdiye kadar tam üyelik önerilemedi. Bununla birlikte, devlet destekli yayın kuruluşu Russia Today, yakın zamanda, İran'ın üyeliğinin SCO için tartışılmaz faydaları olduğunu belirten bir makale yayınladı. İran için tam üyelik, aynı zamanda büyük siyasi, ekonomik avantajlar ve güvenlik avantajları sağlayacaktır. 

 

İran-ABD bağlarında buzların erimesi 
 

ABD Yönetimi, İran'la savaş seçeneğinin artık “masada” olmadığını, zira ABD, ekonomisi ve genel olarak bütün dünya için devasa sonuçları olacağını gayet iyi anlıyor. Diğer yandan yaptırımlar, İran'ın iradesini kırmadı ve haklarından vazgeçmesine de neden olmadı. Suriye krizinin bir anlaşmayla çözümlenmesinin ardından Moskova, şimdi, ABD gerçekten ilgili olduğu için, İran'ın nükleer programı konusunda İran ve ABD arasında yeni bir anlaşma hazırlayabilecek iyi bir konumda.

 

Rus uzmanların çoğu, İran'la Batı, özelliklede Amerika Birleşik Devletleri arasında buzların erimesinin, Rusya'nın çıkarları bakımından gerileme anlamına gelmeyeceğini düşünüyor. İran'ın Batı'da huzursuzluğa neden olan temel prensiplerinden ve değerlerinden vazgeçmeyecek olması nedeniyle böyle bir yumuşamanın sınırlı olacağını öngörüyorlar. Diğer yandan Rus-İran işbirliğinin önünde hiçbir engelin olmadığını düşünüyorlar. Ancak Rusya aynı zamanda, ekonomik alanda, İran'ın başıca ticaret partneri ve yatırım kaynağı olan Çin'le rekabet edemeyeceğini anlıyor.


Önümüzdeki yıllarda ve nükleer krizin çözümlenmesi halinde, ABD muhtemelen siyasi hilelere veya ekonomik teşviklere başvurarak İran'ı Rusya'dan ayırmaya çalışacaktır. Ancak İran, ABD'nin bölgedeki savaş yanlısı müttefiklerinden, özellikle de İsrail ve Suudi Arabistan'dan ve onların Washington'daki lobilerinden gelen basınca karşı savunmasız durumda olması nedeniyle ABD'nin güvenilmez bir ortak olacağını unutamaz.
 

Bu nedenle Rusya'yla stratejik bir ortaklık geliştirmek, İran için bir zorunluluktur. İran'ın perspektifinden bakıldığında, Rusya bağlantısı, P5+1 (Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin artı Almanya) grubuyla ve hatta doğrudan ABD ile müzakereleri başlatacağı zaman konumunu güçlendirecektir. Rusya için ise İran, Rusya'nın gelecekte Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya'daki krizlerden kaçınmasına yardımcı olabilecek, hayati önemde ve paha biçilemez bir müttefiktir.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com