Russia Today: Suriye'deki Sarin Gazı Türkiye'den Gelmiş Olabilir

Russia Today: Suriye'deki Sarin Gazı Türkiye'den Gelmiş Olabilir
Eski Pentagon yetkilisi Michael Maloof, gizli kaynaklardan alıntı yaparak Russia Today’e, ABD ordusunun Irak’taki Sünni Selefiler arasında sarin gazı üretiminin sürdüğünü ve bu gazların Türkiye üzerinden Suriyeli isyancılara ulaşabildiğini kanıtladığını söyledi.

“Suriye'de El Kaide ve El Nusra belirgin miktarda sarine sahip olabilir”

 

Russia Today

 

Eski Pentagon yetkilisi Michael Maloof, gizli kaynaklardan alıntı yaparak RT'ye, ABD ordusunun Irak'taki Sünni Selefiler arasında sarin gazı üretiminin sürdüğünü ve bu gazların Türkiye üzerinden Suriyeli isyancılara ulaşabildiğini kanıtladığını söyledi.

 

RT: Fransa, ABD ve İngiltere, BM raporunun açıkça, Esad hükümetinin Ağustos saldırısının içinde olduğuna işaret ettiğini söylüyor. Ancak doküman, isyancıların bunun içinde olabileceğine işaret edecek şekilde el yapımı roketlerin kullanılmış olabileceğini belirtirken nasıl bu kadar emin olabiliyorlar?

 

Michael Maloof: Gizli bilgilere doğrudan erişimi olan bir kaynaktan gelen bir habere sahibim; bu kişi bana ABD ordusunun 50 gösterge ve gizli mülakatlar temelinde bir değerlendirme yaptığını, buna göre sarin gazının Irak'tan çıkarak Türkiye'ye geçtiğini ve bundan sonra Mayıs ayında Türkiye'de el konulduğunu söyledi. Bana bunu anlatan kişi, rapor Ağustos 2013'te yayınlandığı için, hem Irak'ta hem de Türkiye'de, muhalefete, özellikle de El Kaide ve El Nusra'ya gitmek üzere daha belirgin miktarda sarin gazı üretimi yapılmış olması gerektiğine inanıyor. 

 

Araştırmanın özel hedefi, El Kaide'nin sarin üretiminin ne ölçüde içinde olduğunu görmekti. Kaynak, zamanında el konulanın tezgah seviyesindeki maddeler veya küçük numuneler olduğunu, fakat şimdi üretimin çok daha sağlam olduğuna inandıklarını ve artık yayılmayı önlemenin istisnai bir durum olmadığını söyledi. Bu yüzden bunun devam eden bir durum olduğu, Irak'taki Sünni Selefiler arasında üretimin sürdüğü ve Türkiye'ye doğru aktarılmaya devam ettiği yönünde artan kaygılar var. 

 

RT: Sizin gördüğünüz ve ABD'nin, Suriye'deki El Kaide bağlantılı isyancıların sarin gazına sahip olduğunu bildiklerini gösteren gizli dokümandan biraz daha fazla bahsedebilir misiniz?

 

MM: Dokümanın kendisi, Ağustos 2013'te Ulusal Saha İstihbaratı Merkezi (NGIC) tarafından yayınlanmıştı. Bu kurum istihbarat topluluğunun bir parçasıdır. Buna göre sarin gazının bir kısmı Mayıs ayında Türkiye sınırları yakınında ele geçirilmişti ve El Kaide'nin elinde bulunmuştu; ve bu yayıldığı için kaynaklarım bana, üretimin muhtemelen kaydadeğer oranda arttığını ve şimdi geniş bir sarin gazı üretimi yapıldığını söylüyor. Bu devam eden bir durum ve şu anda adını öğrenmeye çalıştığım Suudi bir finansör var.

 

Bu, bir çok soruyu ortaya çıkarıyor; her ne kadar Bay Kerry Şam eteklerinde gerçekleşen ve aralarında çocukların da olduğu yüzlerce kişiyi öldüren 21 Ağustos saldırısının kaynağını bildiğimizi söylese de, kaynağım bana, Suriye'yi bir yıldan uzun zamandır çok yakından izlediklerini, Suriye ordusunun bütün faaliyetlerine baktıklarını ve o gün o yerde herhangi bir top ateşi yapıldığına dair bilgilerinin olmadığını söylüyor. Bu ise, Kerry'nin elinde olup dünyayla paylaşmadığı bilginin ne olduğu konusunda daha da fazla soruyu gündeme getiriyor. 

 

RT: O halde neden ABD Suriyeli isyancılara karşı herhangi bir eyleme girişmiyor? Sonuç olarak, yeminli düşmanları El Kaide'nin kimyasal silahlara sahip olduğunu biliyorlar.

 

MM: Açık ki yönetim, Ortadoğu çatışmasının içine daha fazla girmek istemiyor. Obama yönetiminin politikadaki yönelimi bu olmalıdır. Bu benim spekülasyonum ama ben isyancıları destekleme yolunun tersi yoldan gideceklerini, fakat yönetimin amacının gerçekten rejim değişikliği olduğunu düşünüyorum. Muhalefet ve oraya entegre olmuş yabancı savaşçılar bunun için çabalıyorlar. Bu kesinlikle onların politik yönelimine ters düşüyor ve devasa bir karmaşa meydana getiriyor. 

 

Elimizde, El Kaide unsurlarının sayıca büyük oldukları ve muhalefete nüfuz ettiği yönünde ayrı ayrı raporlar var. Bu yüzden yönetim bakımından, kimin nerede neyi elde ettiğini ayırt etmek giderek zorlaşıyor. Ben yönetimin Esad'ı devirmek istediğini düşünüyorum, fakat orada yabancı savaşçılar olduğu için bunu kabul etmek, onların bütün politika yaklaşımını altüst edecektir.

 

‘ABD, sorgulanacak sonuçları olan başka bir savaşı göze alamaz'  

 

RT: ABD Cenevre barış görüşmelerinin gerçekleştiğini görmek istediğini söylüyor – ancak muhalefete daha fazla destek sundular. Bu durum barış sürecini nasıl yaklaştıracak?

 

MM: Muhalefeti ayırmanız gerekiyor. Muhalefet, Esad hükümeti temsil edildiği sürece Cenevre 2 konferansına katılmayı reddediyor. Fakat bence Rusya Devlet Başkanı Putin'in yönelimi ve liderliği nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri bu buluşmanın gerçekleşmesine ve bu meseleyi çözmeyi denemeye zorlanıyor. Bu durum kesinlikle muhalefetin hoşuna gitmeyecektir, fakat Amerika Birleşik Devletleri temel olarak kendi kendisini köşeye sıkıştırmış durumda, çünkü bir sonraki soru, bir bombalamanın veya rejim değişikliğinin sonucunun ne olacağı.

 

Açıktır ki rejim değişikliği askeri eylem ve güç yoluyla gerçekleşecektir, dolayısıyla bunun sonuçlarını ne olacağı, yönetimin yüzleşmek istemediği bir sorudur. Ve bence muhalefet de bu konuda hayal kırıklığı yaşıyor ve sonuç olarak onlar için çok moral bozucu olabilir.

 

Amerika Birleşik Devletleri, özellikle zaman bakımından, bunun nereye gideceği bakımından sorgulanabilir sonuçları olacak bir başka askeri çatışmanın içine girmeyi göze alamaz. Bu yüzden bence Cenevre 2 konferansının hazırlanması ve bir şeylerin çözümlenmesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin ve Rusya'nın çıkarına olacaktır. Bana göre Bay Putin'in ve elbette Dışişleri Bakanı Lavrov'un liderliği bir çözüm sunmuştur ve bu, peşinden gidilmesi gereken bir şeydir. Muhalefetin gelmesini sağlayıp sağlayamayacağınız hayli sorgulanabilir bir şeydir, fakat bence burada sözü geçen muhalefet değil, büyük ağabeylerdir. 

 

Muhalefetin kendisinin hayli parçalanmış olduğunu aklınızda tutmanız gerekir. Orada birbiriyle konuşmayan bin civarında unsur var; birleşik bir çaba yok ve bu, özellikle bu noktada İran'ın ve Rusya'nın yardımıyla Esad'ın konumunu sağlamlaştırıyor.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com