İsrail ile Anlaşmak Mısır’ın Egemenliğine Balta Vuruyor

İsrail ile Anlaşmak Mısır’ın Egemenliğine Balta Vuruyor
Mısır parlamentosu alt-meclisi Mısır’ın baş düşmanının İsrail olduğunu belirten, İsrail büyükelçisini sınır dışı etmeye çağıran, İsrail’e gaz satışını durdurmayı öneren bir belgeyi oybirliği ile kabul etti.
 

 

1979’da Mısır, İsrail ile barış anlaşması imzalayan ilk Arap devleti olmuştu ancak ABD destekli bu barış anlaşmasının ana ekonomik şartı İsrail’e gaz satışıydı. İsrail’e gaz satışı Siyonist rejimi düşman olarak gören ve onunla her türlü birlikteliğe karşı olan Mısırlılar nezdinde her zaman tartışmalı bir konuydu. Press TV, Mısır Dışişleri Komisyonu üyesi Ayman Salama ile bu konudaki fikirlerini öğrenmek üzere bir mülakat gerçekleştirdi. Sizlere gerçekleştirilen mülakatın metnini sunuyoruz:

Benim size sormak istediğim soru, Mısır’da milletvekillerinin Tel-Aviv’e karşı ve aynı şekilde ABD’den yardım almaya karşı aldıkları karar hakkında. Acaba bu Mısır, Tel-Aviv ve Washington ilişkilerinin duracağı anlamına mı geliyor? Bu, mevcut bağları nasıl etkileyecek?

Aslında, devrimden, kontrolü ele alıştan, meclis seçimlerinin başlamasından ve tüm Mısır’ın mecliste temsilcilerinin olmasından önce, beklenen hükümetle tüm Mısırlılar, bizler böylesi bir duruşu, böylesi bir gerilimi öngörmüştük. Bahsettiğim şu anki hükümet değil ancak Yüksek Askeri Konseyin çekilmesinden ve yeni hükümet seçimlerinin yapılmasıyla gelecek halkın temsilcileridir. Çoğunluğu Müslüman Kardeşler’den oluşan temsilciler tarafından yönetilecek hükümettir kastım.

Biz bir taraftan da İsrail – Mısır ve diğer taraftan da ABD – Mısır ilişkilerinde böylesi bir gerginliği bekliyorduk, çünkü bizim meclisimizde Selefiler, Müslüman Kardeşler var, meclisin çoğu gerçek temsilcilerden oluşuyor ve tüm Mısır halkının isteği Mısır siyasetinin Mübarek döneminde Mısır’ın tüm ulusal çıkarlarını çeviren ve sömüren ABD ve İsrail’e karşı olması yönündedir.

Kısaca sormak gerekirse, Sayın Salama, halk askerlerin halen yönetimi elinde tuttuğunu ve bu kararları veto edeceklerini söylüyor. Birçok insan askerler yönetimde olduğu sürece, bu kararların bir etkisinin olmayacağı kanısında. Sizce, askeriye sorunsuzca gücü teslim edecek mi ve sizin belirttiğiniz gibi bağlar kopacak mı gerçekten?

Yüksek Askeri Konsey, büyük ölçüde, hükümetle böylesi gerilimler yaşamaktan kaçınıyor. Daha çok da Müslüman Kardeşler’le… Çünkü Yüksek Askeri Konsey hem ABD ile hem İsrail ile bağları koparmanın belli yan etkileri olacağını düşünüyor.

Sanırım, Mısır içişlerinde radikal ve beklenmedik gelişmeler olmadığı sürece, askerin gücü bırakacağını ya da kışlasına çekileceğini söyleyemeyiz.

Sayın Salama, Camp David anlaşmasını da merak ediyoruz. Kahire ve İsrail arasındaki ilişkilerin gözden geçirildiğini söylüyorsunuz, acaba hükümette olanların Camp David anlaşmasını da gözden geçirmek istediklerini düşünüyor musunuz? Mısır’daki halka sorduğunuzda, onun bir anlaşma olmadığını çünkü anlaşma yapıldığı zaman karşı tarafın ellerinde kozları olduğunu düşünüyorlar. Siz ne düşünüyorsunuz? Aynı şekilde, gaz satışı konusunda da?

Aslına bakılırsa, bu çok cazip bir talep, tüm Mısır halkının ihtiyacı bahsettiğiniz şeyin, 1979 Mart’ında Mısır ile İsrail arasında imzalanan barış anlaşmasının değiştirilmesi, gözden geçirilmesidir.

Mısır ile İsrail arasındaki anlaşmanın şartları ve hükümleri Mısır’ın egemenliğine belli sınırlamalar koyuyor.

Bu yüzden mevcut şartlardan bahsettim, demem o ki, Mübarek’in bozuk rejiminin yıkılmasıyla ortaya çıkan iç koşullar Mısırlıların bu iki devlete, İsrail ve ABD yönetimi üzerine baskı yapması için çok uygundur.

Sonuç olarak, ben askerlerin Mısır içerisinde değişen ve ekonomide, güvenlikte, emniyet meselelerinde Mısır’ı etkileyen koşulları kullanmayacak kadar aptal olduklarına inanmıyorum.

Bu yüzden Yüksek Askeri Konsey, barış anlaşmasının yeniden düzenlenmesi, Mısır’ın egemenliği üzerindeki engellerin revize edilmesi ve Sina’daki Mısır askerlerinin dağıtılması gibi konularda fikirlerini değiştirebilir.

Milletvekilleri ABD’den alınan yardımın kesilmesinden bahsediyorlar, bu Mısır’ın söz konusu yardıma ihtiyacı olmadığı anlamına mı yoksa Gazze’deki misafirimizin de belirttiği gibi ABD ve İsrail’in izole edileceği anlamına mı geliyor?

Sanırım bu ABD’nin baskıcı rejimine karşı yalnızca bir ilk adım. Ben mevcut şartlarımız içerisinde kısa süre içerisinde gerçek manada bağımsız hareket edebileceğimizi sanmıyorum.

Öte taraftan, Şeyh Muhammed Hasan ve onun gibi diğer Müslüman din adamlarının yönettiği Mısırlı örgütler insanların yok olan cesaretini, egemenliğini, şahsiyetini geri getirdi ve hâkimiyet ve egemenliğimize karşı yapılan ABD baskısından özgürleşmek gerektiğini öğütledi.

Son olarak, Sayın Salama, Meclis Sözcüsü Saad al-Katatni, Kahire’deki Halk Meclisini, devrim meclisi olarak adlandırdı. Mevcut hükümetle, güç el değiştirdikten sonra bile devrimi temsil etmek mümkün müdür?

Böyle olmasını ümit ediyorum ve sadece meclisi değil aynı zamanda otoriteleri, gelecek başkanı, aynı şekilde ara ya da kurtuluş hükümetinden sonraki hükümeti de kastediyorum, çünkü bana göre Yüksek Askeri Konseyde dahi memurların birçoğu devrimin ne olduğunu bilmiyorlar.  

 

Presstv.ir internet sitesinde yayınlanan bu röportaj Hüseyin Beheşti tarafından medyasafak.com için tercüme edilmiştir.