Atvan: Suriye Ulusal Koalisyonu Ölüyor, ABD Müttefik Arapları İran'a Sattı

Atvan: Suriye Ulusal Koalisyonu Ölüyor, ABD Müttefik Arapları İran'a Sattı
"Körfez ülkelerinin (Katar, Suud vs.) silahlı muhalefet fraksiyonlarına, Suriye rejimini devirmek adına döktükleri milyarlar da boşa gitti. ABD sadece bu devletlerden ve meşru temsilci olması için çok uğraş verdiği Koalisyon’dan değil, Suriye muhalefetinden ve İslami olmayanlardan da vazgeçti."

Suriye Ulusal Koalisyonu Ölüyor, ABD Müttefik Arapları İran'a Sattı

 

Abdulbari Atvan

 

30 yıllık aradan sonra, ABD Başkanı Obama ile İran Cumhurbaşkanı Ruhani arasındaki gerçekleşen tarihi telefon görüşmesi pratikte Amerika'nın, Arap müttefiklerini İran'a sattığı anlamına geliyor. Arap müttefikler, en önemli başlığı ''bölgesel süper güç olan İran'a, askeri ve siyasi düzeylerde kaçınılmaz olarak teslimiyet'' olan belirsiz bir geleceğe terk edildi.

 

Son darbe de Cumartesi sabahı Güvenlik Konseyinin Suriye rejiminden, kimyasal silahları önce sökme ardından imha etme görevine Salı günü başlayacak olan uluslararası teftiş komitesi ile işbirliği yapması talebiyle geldi. Bu karar, Birleşmiş Milletler 7. şartına, yani rejimin bu yükümlülüğü yerine getirememesi halinde güç kullanabilmeye dayanıyor. Yükümlülüğün yerine getirilememesi halinde, rejimin cezalandırılmasının görüşülmesi amacıyla Güvenlik Konseyinin tekrar toplanması gerekiyor velakin ''Rus-Çin çift vetosu'' toplantıyı sona erdirmeye hazır. Yani rejim, rakiplerine bir gol daha atarken Ruslar, müttefiklerini koruduklarını ispatladı.

 

Arap analistlerinin çoğunun üzerinde durdukları nokta, kararın içinde ''Arap devletlerinin, Suriye muhalefetine askeri yardımı kesmeleri ve siyasi çözümü benimseyerek her türlü araç ile desteklemeleri'' talebinin geçtiği paragraf oldu. Bu da, Rusların altın tabakla sunduğu, rejimin çıkarına yönelik olan büyük bir başarıdır.

 

Körfez ülkelerinin (Katar, Suud...) silahlı muhalefet fraksiyonlarına, Suriye rejimini devirmek adına döktükleri milyarlar da boşa gitti. Amerika sadece bu devletlerden ve meşru temsilci olması için çok uğraş verdiği Koalisyon'dan değil, Suriye muhalefetinden ve İslami olmayanlardan da vazgeçti. Şu an Suriye krizinin çözümü için siyasi seçeneği dayatma planları yaparken cihadistlere karşı savaşacak bir ''uyanış'' peşinde. Özgür Suriye Ordusu temsilcisi de açıkça ''Er ya da geç bunlar (cihadistler) tasfiye edilecek'' dedi.

---

Koalisyonun bugünlerde ard arda her taraftan darbe yemesi, rolünün bitişiyle ondan kurtulmak istenileceğini gösteriyor. Suriye silahlı muhalefeti, Koalisyon'u tanımadığını ilan etti. Dün (Cumartesi) öğleden sonra, Özgür Suriye Ordusu resmi sözcüsü Amid Hisam, BBC Arapça radyosunun, benim de katıldığım programını telefonla arayarak ''Koalisyon'u tanımıyoruz çünkü herhangi bir başarı elde edemedi. Koalisyon'un, sahadaki savaşçılarla uzaktan yakından alakası yoktur'' dedi. Bunun daha da ötesine giderek, Müslüman Kardeşler'i, Koalisyon'a ve yürütme organlarına hakimiyet kurmakla itham etti. Aynı programa katılan üçüncü kişi ise Koalisyon sözcüsü Halid Nasır idi. Halid Nasır, Koalisyon'u savunmaya çalışıp, saha ile aralarında herhangi bir sorun olmadığını iddia ederken Müslüman Kardeşler ile ilgili ithamları da yalanladı. Nasır; Koalisyon'un İstanbul'da bir otelde gerçekleştirilen son toplantısında derin tartışmalar yaşandığını ise itiraf etti. Tartışmalar, Kürtler'e 14 koltuk verilişi ile kimliklerinin tanınması ve Kürtler'in Suriye Arap Cumhuriyetinden ''Arap'' ifadesini çıkarma talepleri etrafında dönmüş. Koalisyon üyesi de Kürtlerin bu taleplerine karşı olduğunu söyledi.

 

Suriye Ulusal Koalisyon'u gün geçtikçe eriyor. En barizleri Nusra Cephesi, Tevhid Tugayı ve Ahrar Şam olan 17 İslami yapının, kendilerini Suriye muhalefetinin gerçek temsilcileri olarak ilan etmeleri Koalisyon'un, muhalefetin tek temsilcisi olmadığı anlamına geliyor. Bu durum da Koalisyon'un, Ban Ki Moon'un, Kasım ayının ortalarında gerçekleşecek olan Cenevre-2 konferansında yer alması gerektiğini ortaya koyuyor.

 

Birden fazla defa ertelenen bu konferansın yine belirlenen tarihte gerçekleşmesi beklenmiyor. Çünkü Suriye muhalefeti parçalanmış durumda. Aralarındaki ihtilaflar ise rejim ile aralarında olan ihtilaflardan daha ciddi.

 

Suriye rejimine karşı savaşan silahlıların yarısı Cenevre konferansını tanımazken, konferanstan çıkacak siyasi uzlaşı Suriye krizini nasıl bitirebilir? Dünyadaki iki süper güç ise bir noktada birleşerek, rejimden daha tehlikeli olarak vasıflandırdıkları bu cemaatlerin tasfiye edilmeleri gerektiğine inanıyorlar. Bu iki süper gücün bu konuda ortaklaşmalarının, Suriye krizi denklemini baş aşağı çeviren faktör olduğunu söylersek abartmış olmayız.
 

---

Bu süreçte üzerinde durup dersler çıkarılması gereken nokta ise geçen 2.5 yıl süresince Suriye Ulusal Koalisyonu'nu tam olarak destekleyen Türk-Arap ittifakı ile istişare yapılmamış ve bu ittfakın fotoğrafta yer almamış olmasıdır. Alış veriş, iki süper güç arasında ve güçlü bir şekilde başlayan İran-ABD balayının etkisiyle yapıldı.

 

Körfez sularında sıkışmış Amerikan ve İngiliz savaş gemilerinin İran'ı korkutmadığı artık aşikar. Ancak Araplar, İran tehlikesine karşı 130 milyar dolardan fazla para harcamışlardı. İran ise bunun karşılığında kendine ve askeri tersanelerine güvendi. En son, bir kaç ay içinde aynı anda 4 füze taşıyabilecek güçte insansız hava aracı üreteceğini duyurdu.

 

Bu iki düzeydeki -İran ve Suriye- gelişmeler; üzerinde çalışmak, tartışmak ve bu gelişmelerle başa çıkabilmek üzere birleşik bir strateji üretmek amacıyla Arap veya Körfez zirvesi gerektirmiyor mu? Öncelikle son iki yıldır izledikleri stratejinin siyaseten ve medya açısından başarısız olduğunu, ikinci olarak da Amerika'nın, onlara şantaj amacıyla İran kartını kullanarak Arap müttefiklerini sattığını itiraf etmeleri zorunlu değil mi?

 

Körfez ülkelerinin karar vericilerine, cevaplamak üzere bu soruları bırakıyoruz.

 

Çev: Hasan Sivri

 

medyasafak.com