İnsan Hakları Gözlem Örgütünün Lazkiye Katliamı Röportajı

İnsan Hakları Gözlem Örgütünün Lazkiye Katliamı Röportajı
Press TV İnsan Hakları Gözlem Örgütünden Suriyeli araştırmacı Lama Fakih ile teşkilatının Lazkiye’de tekfircilerce düzenlenen ve 190 sivilin infaz edilip 200’ünün de esir edilmesiyle sonuçlanan saldırılar hakkında hazırladığı raporu ele alan bir röportaj gerçekleştirdi.

İnsan Hakları Gözlem Örgütü (HRW) Suriye'ye Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesine Başvurma Çağrısı Yaptı

 

Press TV İnsan Hakları Gözlem Örgütünden Suriyeli araştırmacı Lama Fakih ile teşkilatının Lazkiye'de tekfircilerce düzenlenen ve 190 sivilin infaz edilip 200'ünün de esir edilmesiyle sonuçlanan saldırılar hakkında hazırladığı raporu ele alan bir röportaj gerçekleştirdi.

 

Press TV: Suriye-Lazkiye'de gerçekleşen şeyler hakkında İnsan Hakları Gözlem Örgütünün konu hakkında söyledikleriyle ilgili sadece kısa bir tasvir yaptım. Rica edersem ayrıntılara yer verir misiniz?

 

Fakih: Bugün yayınladığımız rapor, 4 Ağustos sabahının erken saatlerinde bir grup farklı silahlı muhalefet grubunun Lazkiye kırsalındaki bir dizi Alevi köyüne yaptığı saldırıyı tasvir ediyor.

 

Araştırma sırasında Lazkiye kırsalındaki insanlarla yaptığım görüşmelerde, bana sabahın erken saatlerinde köye giren militanların silah ve havan ateşi sesleriyle nasıl uyandıklarını, bazen halkı infaz ettiklerini ve bazen de kaçmaya çalışan halka ateş açtıklarını tasvir ettiler.

 

Press TV: Bu gün daha önce görüştüğümüz muhabirlerimiz ve bazı analistler gerçekleşen hadiselerin, sadece Lazkiye'de de değil, raporunuzda tasvir ettiğinizden daha kapsamlı olabileceğinden söz ettiler.

 

Bir muhabir hadise gerçekleşirken 200 kişiye ne olduğunu bilmediklerini ve başka 230 kişinin de kaçırıldığı şeklinde haberler aldıklarını söylüyordu.

 

Sizin raporunuzun ve buradaki sayıların kesinliği hakkında daha fazla ne söylemek istersiniz?

 

Fakih: İncelemenin bir parçası olarak sivil kurbanları teslim alan Lazkiye'deki devlet hastanesini ziyaret ettim. Hastane bizlere Lazkiye çevresinden 205 naaşın geldiğini söyledi.

 

Araştırmamızın sonucunda bunlardan 190 tanesini teşhis edebildik. Ölülerin çoğu hastane tarafından isimsiz olarak kaydedilmişti fakat bizler öldürülenlerin isimlerini bulabildik. Hiç şüphesiz sayılar hala belirsiz. İnsanların hala öldürülenlere ait cesetler bulmaya devam ettiklerinden haberdarız, fakat bunların daha önce öldürülenlere mi ait olduğu yoksa rehin alınan kişiler mi oldukları bilinmiyor.

 

Muhalif kaynaklardan da saldırıya katılan kişiler tarafından en az 200 kişinin rehin alındığını biliyoruz.

 

Ve yine, bu saldırının koordinasyon halinde gerçekleşmiş olması ve özellikle sivillerin hedeflenmiş olması sebebiyle bu cinayetlerin savaş suçu ve insanlığa karşı işlenmiş suç düzeyinde olduğuna inanıyor ve bu operasyonun planlanması, icrası ve komutasından sorumlu tüm gruplara yapılan silah desteğini durdurma amacıyla ambargo çağrısı yapıyoruz.

 

Press TV: Bu gruplara silah ambargosu çağrısında bulunuyorsunuz. Hangi gruplardan söz ettiğiniz açık olarak belli mi?

 

Fakih: Asıl sorumlu olduklarını düşündüğümüz 5 grup tespit ettik. Bunlar: Ahraruş-Şam, Cebhetül Nusra, Irak ve Şam İslam Devleti, Ceyşül Muhacirin ve Sukkur eş Şam'dır.

 

Saldırıya katılan başka gruplar da var, fakat savaş suçlarına doğrudan katılıp katılmadıklarını ya da operasyonu komuta ettiklerini ve saldırının başladığı ve cinayetlerin çoğunun gerçekleştiği 4 Ağustos sabahı orada olup olmadıklarını bilmiyoruz.

 

Bununla birlikte, bu gruplar bu cinayetleri açık bir dille kınamalı ve bunların sorumlusu olan diğer gruplarla koordinasyon ve desteği durdurmalıdırlar.

 

Press TV: Kısaca söylemek gerekirse, bahsettiğiniz bu grupların bu Ağustos saldırısında birlikte faaliyet gösterdiklerini ve doğrudan hadisede yer aldıklarını söylüyorsunuz.

 

Fakih: Evet. 4 Ağustos'tan Suriye ordusunun bu militanları köylerden dışarı attıkları 8 Ağustos'a kadar yapılan saldırılarda 20'den fazla grup yer almıştı.

 

Saldırıya bir grup yabancı militan da katılmıştı ve bunların en azından bir bölümünün ülkeye Türkiye üzerinden giriş yaptıklarına inanıyoruz. Bu nedenle Türk hükümetini Suriye'ye girerek bu türden suçları işleyecek militanları önleyebilmek amacıyla sınır kontrol politikalarını uygulamaya davet ediyoruz.

 

Press TV: Türk hükümetine sınır bölgeleriyle ilgili bir davet ve silah ambargosu çağrısı yapıyorsunuz.

 

Merak ettiğim husus İnsan Hakları Gözlem Örgütünün bunu yapmayı nasıl planladığı? İHGÖ'nün yetkilileri uluslararası topluluğu harekete geçirebilirler mi?

 

Fakih: BM Güvenlik Konseyinin pek çok savaş ve insanlık suçu işlediği inanılır bir şekilde ortaya çıkmış tüm çatışma taraflarına silah ambargosu yapması için acil çağrıda bulunuyoruz. Bu, Suriye hükümetini olduğu kadar bu muhalefet gruplarını da kapsamalı.

 

Aynı şekilde Fars Körfezi devletlerini de bu saldırıya katılan vatandaşların ve grupların hareketlerini daha dikkatli takip etmeye davet ediyoruz.

 

Biz bu raporda Körfez ülkeleri vatandaşı olup kendilerini sosyal medya sitelerinde muhalif olarak tanıtan ve aynı zamanda bu operasyonu finanse ettiklerin ilan eden kişileri tespit ettik. Bu kişilere bu grupların işlediği cinayetler hakkında bilgi verdik. Bu gruplara desteğin sürmesi onları da savaş ve insanlık suçlarının ortağı kılabilir.

 

Güvenlik Konseyi'ne yapacağımız bir son tavsiye çatışmanın her tarafından bu tür suçlar işleyen herkese Uluslararası Ceza Mahkamesi'ni hatırlatarak açık bir mesaj vermeleridir.

 

Uluslararası Ceza Mahkemesi bu tür ciddi suçlardan sorumlu iki tarafın savaşçılarını da araştırabilmelidir.

 

Press TV: Hiç şüphesiz bugün yayınladığınız raporla ilgili haberler alıyoruz. Bu haber hakkında ne kadar bir medya ilgisi bekliyorsunuz ve sizce bu haberin yayılması ne kadar önemli?

 

Bir gözlemci bize kimyasal silah meselesi gündeme geldiğinde bunun hemen dünyanın gündemine oturduğunu ve uluslararası toplumu harekete geçmeye zorladığını söyledi.

 

Haberinize bu zamana kadar gösterilen  medya ilgisi hakkında neler söylemek istersiniz?

 

Fakih: İşlenen bu suçların ciddiyetine rağmen biz bu raporu yayınlayıncaya kadar genel anlamda bilinmiyordu. Bu raporda tavsiyelerde bulunduğumuz tüm aktörlerin bunları ciddiye alacağına dair çokça ümitliyiz.

 

Aynı şekilde Suriye Muhalefeti Koalisyonunun da Yüksek Askeri Şuraya açık bir mesaj göndererek bu cinayetleri kınaması ve bu tür suçlara iştirak eden gruplara destek vermeyeceklerini ilan etmesi de çok önemli.

 

Aynı şekilde çoğu kadın ve çocuk olan 200 -en az 200- sivilin de esir tutulmaya devam edildiklerini eklemek isterim. Bu siviller acil olarak serbest bırakılmalıdır. Bunları rehin tutmaya devam etmek bir savaş suçudur. Bu gruplar üzerinde nüfuzu olan tüm aktörler bu güçlerini onları salıvermelerinin sağlanması için kullanmalıdır.

 

Kurban bayramına yaklaşıyoruz. Bu durumu rehineleri serbest bırakmak için bir fırsat olarak kullanmalılar.

 

Press TV: Raporunuza baktığımızda dediğiniz gibi kadın ve çocuklara, sivillere uygulanan vahşetin boyutlarına, korkunç cinayetlere tanık oluyoruz.

 

Fakat bu konu hakkında Press TV ve diğer birkaç medya kanalı dışında ünlü uluslararası kanallardan haber almıyoruz. Bu raporunuzun hak ettiği medya ilgisini çekeceği noktasında iyimser misiniz?

 

Fakih: Evet. Gün boyu değişik medya kanallarına röportajlar verdim. İngilizce, Fransızca ve Arapça yayın yapan yazılı gazeteler, radyo ve televizyon kanalları rapordan bahsettiler. Bu zamana kadar bayağı ilgi gördük ve daha da ilgi göreceğe benziyoruz, bunu da rapordaki bol ayrıntı ve belgelendirmeye ve cinayetlerin ciddiyeti hakkındaki verileri toplayabilmemize borçlu olduğumuzu düşünüyorum.

 

Press TV: Bu olaya dahil olan militanlara bakarsak, El Kaide bağlaşığı gruplar olduklarını görüyoruz, bize bu konu hakkında sahadan topladığınız bilgilerden bahseder misiniz? Suriye'de bu gruplar ne kadar güçlü hale geldiler?

 

Suriye'deki hadiselerden söz ettiğimizde sahada savaşan bu militanların çoğunun El Kaide uzantıları olduklarını ve bu cinayetleri işlediklerini söyleyebilir miyiz?

 

Fakih: Aşırılıkçı grupların -en azından bir bölümü yabancı savaşçılardan oluşan gruplar- kuzey Suriye'de bazı yerleri ellerine geçirdikten sonra stratejik çatışmalarda yer aldıklarını biliyoruz. Fakat bu savaşçıların çoğunluğunu onların oluşturduğuna dair kesin bilgimiz yok.

 

Bu raporda yapmak istediğimiz şey savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlediğine dair kesin kanıt olan grupların izole edilmesi gerektiğini söylemek. Bu gruplara yapılan ikmal hatları kesilmelidir ve uluslararası toplumda bunu etkili bir şekilde yapabilecek pek çok aktör var.

 

Bu nedenle bu grupların aktif bir şekilde yalıtılmasını sağlamak sorumluluğu onların üzerindedir.

 

Press TV: Bu grupların aktif olabilmek ve Suriye'de savaşabilmek için yüklü miktarda paraya ve silaha ihtiyaç duyduklarını biliyoruz. Bize ne türden destek aldıklarını ve bunu hangi ülkelerin sağladığını söyleyebilir misiniz?

 

Fakih: Özellikle bu operasyonu hangi ülkelerin finanse ettiğine dair bilgimiz yok, fakat Körfez ülkelerinden bazı şahısların bu saldırıyı finanse ettiklerini biliyoruz.

 

Bu finans akışının ve bu gruplara yapılan savaşçı ve silah nakliyatının durdurulması inanılmaz önemdedir. Bu da sınır devriyelerinin arttırılmasını gerektiriyor ve biz burada özellikle Türk hükümetini bunu acilen gerçekleştirmeye davet ediyoruz.

 

Press TV: İnsan Hakları Gözlem Örgütünü özellikle Lazkiye hakkında bir rapor yayınlamaya iten şey neydi?

 

Fakih: Ağustos'un ilk haftasından bu ayın 18'ine dek gerçekleşen hadiselere bakmaya başladım ilk önce. İlkin Baruda köyünden Şeyh Bedr Gazel'in kaçırılıp rehin alındığına dair haberler almaya başladık ve Lazkiye'deki Alevi aktivist topluluğundan bağlantılarımla orada ne olduğunu daha iyi anlamak için ilişkiye geçtim.

 

Aldığım ilk bilgiler sivil ölümlerin olduğu ve çok sayıda sivilin de rehin alındığı şeklindeydi. Bu durum bizi Suriye'ye giriş yapabilmek ve Lazkiye kırsalında inceleme yapabilmek için hükümetten resmi bir vize talebinde bulunmaya itti. Daha önce ülkeye giriş yapabilmek için hükümete pek çok başvuruda bulunmuştuk ve izin almayı ilk kez başarabildik.

 

Böylece çatışmaların sonlanmasının üzerinden bir aydan daha az bir zaman geçmişken, Eylül'ün ilk haftasında ahali ile konuşmak ve muhaliflerin bu saldırısında neler olduğunu belgeleyebilmek için bölgeye girebildim.

 

Bu arada muhabirinizin söylediği şey hakkında da bir yorumda bulunmak isterim… Muhalefet tarafından işlenmiş suçları ilk kez belgelememiz değil bu, fakat ilk kez bu oranda kapsamlı bir iş yapmış olduk. Ve bu kapsam, grupların birbirleriyle koordinasyonu ve sivillerin doğrudan hedeflenmesi nedeniyle de bu cinayetlerin insanlığa karşı işlenmiş suçlar düzeyine çıktığını ilk kez belgelendirmiş oluyoruz.

 

Press TV: Muhabirimizin Şii köyü Malula ve 2012'de Hama kırsalında da Lazkiye'dekine benzer olayların gerçekleştiğini söylediğini işittik. Grubunuz ordaki durumlar hakkında da raporlar hazırladı mı yoksa İnsan Hakları Gözlem Örgütü benzer hadiseler  için ileride araştırma yapmayı mı planlıyor?

 

Fakih: Muhabirinizin atıfta bulunduğu sivil ölümlerinin sayısını doğrulayamadık. Suriye hükümetinin kontrolündeki bölgelere giriş izni almayı sürdürmeyi umuyoruz, böylelikle hem muhalif savaşçılar hem de hükümet güçleri tarafından işlenen suçları belgelendirebilelim.

 

Press TV: Uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdığınızı söylüyorsunuz, Türkiye hükümetine ve uluslararası güçlere atıf yaptınız.

 

Uluslararası toplumdan ne umduğunuzu sorabilir miyim, özellikle BM Güvenlik Konseyi'nde etkili olan ABD ve diğer üyelerden?

 

Raporunuzun ne tür bir tepkiye yol açacağınız düşünüyorsunuz?

 

Fakih: Tekrar BM Güvenlik Konseyi'nin acil olarak harekete geçerek bu saldırıda yer alan taraflarca gerçekleştirilen savaş ve insanlık suçlarının sorumlularını cezalandırmalarını istiyoruz.

 

Bunu Suriye'deki durumu Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşımak suretiyle yapabilirler. Elbette bu Güvenlik Konseyi'nin tüm üyelerinin karar birliğini gerektiriyor.

 

Çev: Ozan Kemal Sarıalioğlu

 

medyasafak.com