"Suudi Krallığının Güvenliği, İran-Suriye Konularında Karşılıklı Baskılar"

"Suudi Krallığının Güvenliği, İran-Suriye Konularında Karşılıklı Baskılar"
Bender Cidde’de kabul ettiği konuklarına, Arabistan’ın Güvenlik Konseyi üyeliğini reddetmesi ‘’Birleşmiş Milletlere değil Amerika’ya bir mesajdır’’ dedi.

Suudi Krallığının Güvenliği, İran-Suriye Konularında Karşılıklı Baskılar

 

Muhammed Blut

 

Es-Sefir

 

Amerika-Suudi ikilisi, ilişkilerinde kışı yaşarken, İran ve Suriye konularında diplomatik pazarlıklar peşindeler. Suriye ve İran stratejik dosyaları ile ilgili, uygulama yollarında büyük farklılıklar taşıyan tarihi ortakların, müşterek ilişkilerini korumaları açısından, önlerinde zor seçeneklerin olduğu bir sır değil artık. İran nükleer dosyası ile ilgili atılımların yaşandığı bu dönemde Suudiler, Amerikan-İran yakınlaşmasından dolayı öfkeliler.

 

Amerikan-Suudi ilişkileri, son iki günde, en son 70'li yıllarda benzerini yaşadıkları, eşi görülmemiş diplomatik ihtilafların zirvelerini yaşıyor. Amerikalılar son saatlerde, Suriye krizinin siyasi çözümüne doğru Cenevre'den geçecek ilerlemeler ışığında, Ruslarla ittifaklarına bağlılıklarını belirtirken, diğer bir yandan da Cenevre'den dönüş olamayacağına dair Suudi Arabistan Dış İşleri Bakanı Emir Suud Faysal'ı iknaya çalıştılar.

 

Amerikalı bir kaynak Paris'te, John Kerry ile Emir Suud Faysal arasında 1,5 saat süren görüşmeyi ‘'zor bir toplantı'' olarak niteledi. Diğer yandan Emir Faysal'ın yardımcısı, Suudi Bakanın, toplantının sonuçlarından rahatsızlık duyduğunu belirtti.

 

Amerikalı kaynak, Emir Faysal'ın John Kerry'den, toplanılmadığı takdirde ‘'Cenevre-1'in'' yol haritası olarak kabul edilmesine yol açacak şekilde, Cenevre-2'yi ‘'erteleme çalışmaları'' talep etti. Batılılar ve Suudiler Cenevre-1'i, Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ı dışarıda tutacak şekilde, mevcut rejimin tüm yetkilerini nmuhalefet temsilcilerine nakledilmesini sağlayan anlaşma olarak okuyorlar.

 

Kaynağa göre daha sonra Amerikalı bakan, ülkesinin, Ruslarla birlikte üzerinde uzlaşı sağladıkları; esas tartışmalı konuların -bunlardan biri de geçici hükümetin kurulmasından sonra Esad'ın geleceği- ertelenmesini sağlayan ‘'yol haritasına'' bağlılıklarını açıkladı. Bunun yanında muhalefet, Suriye rejimi ile güç dengelerini kurabilmesi amacıyla daha fazla vakit talep ederek, konferansın ertelenmesini isterken, daha önce aynı konuda başarısız olmalarından dolayı böyle bir şeyin mümkün olmayacağı belirtildi.

 

Geçen haziran ayında yapılması kararlaştırılan konferans ertelenmiş ve muhalefete; stratejik Kusayr savaşını acı bir yenilgiyle kaybettikten sonra, Suudilerin yoğun ve nitelikli silahlarla silahlandırışı ile birlikte askeri dengeyi kurma ve inisiyatifi eline alabilme fırsatı verilmişti. Amerikalı kaynak, Dışişleri bakanının, konferansın ertelenmesinin rejimin çıkarına olacağını belirttiğini aktarıyor. Bakana göre konferansın ertelendiği her an, zamanın ve askeri gelişmelerin rejimin çıkarına olduğu bu dönemde, Esad'ın taviz vermesini daha da zorlaştıracaktır.

 

Kaynağın aktardığına göre John Kerry Suudi Bakana ‘'Cenevre'ye gitmezseniz müşterek hedefimize ulaşamayız. O hedef Esad'ı Suriye iktidarından uzaklaştırmaktır'' dedi. Görünüşe göre Amerika ve Suud, Suriye ve İran dosyalarında taviz verilsin diye karşılıklı baskılar uyguluyor. Suudiler, Körfezin güvenliği ve Amerikan-İran yakınlaşmalarından doğan Amerikan tavizlerine karşılık ‘'Suriye, Suriye Ulusal Koalisyonu ve Cenevre'ye gidiş kararı üzerindeki vesayet kartlarını'' kullanıyor. Amerika ise İran ile olan müzakereleri hızlandırarak, Suriye ve Cenevre konularında Suudilerin tavizlerini elde etmek istiyor.

 

Diplomatik kaynağa göre, Paris'teki zor toplantıdan sonra Londra'da gerçekleştirilen görüşmelerde, Suudiler Amerikalı bakan aracılığı ile Başkan Barack Obama'dan, nükleer güce sahip bir devlete dönüşebilecek İran'a karşılık, Körfez ve Suudi Arabistan'a, herhangi bir saldırıya karşı Amerikan korumasını taahhüt eden resmi bir mesaj ve yazılı garantiler talep ettiler.

 

Diplomatik kaynak, Amerikalıların bu fikri reddettiğini söylüyor.  Yine aynı kaynağa göre Amerikalılar, mevcut askeri ve güvenlik işbirliği sayesinde, talep edilen teminatların zaten geçerli olduğunu ve İran-Amerikan yakınlaşmalarına darbe vurabilecek herhangi bir yazılı teminata gerek olmadığını düşünüyorlar. Kerry, Londra toplantısını bozma noktasına geldi ve Ruslarla aralarındaki ittifakın bazı maddelerine vurgu yaptı. Bu maddelerden biri de Rusların Cenevre-1 ittifakını ‘'Muhalefet, müzakereden önce Esad'ın bırakmasını istemiyor'' diye okuduğu madde. Kerry daha sonra ‘'Müzakere dışı herhangi bir yol haritası durumunda, katliam devam eder hatta artabilir''dedi ve Rusya-Batı-Amerika üçlüsünün müşterek endişelerine dikkat çekerek, devam etmesi halinde devletin parçalanmasına yol açabilecek savaşın sona erdirilmesi gerektiğini belirtti.

 

Suudi İstihbarat Başkanı Bender Bin Sultan'ın iki Avrupalı elçiye, Amerika'nın Suriye ve İran dosyalarındaki pozisyonuna tepki olarak Riyad'ın, Washington ile ilişkilerini sınırlayacağını belirten rapor sunmasıyla ilgili sorulan soruya John Kerry ‘'Suudiler, Suriye'nin vurulmamasından dolayı öfkeli'' cevabını verdi. John Kerry bunun ardından ‘'Arabistan ve Amerika Birleşik Devletleri, İran'ın nükleer programından duydukları derin endişeleri paylaşıyor'' dedi. Buna ek olarak ‘'Obama, İran'ın nükleer silaha sahip olmasına izin verilmeyeceği ile ilgili verdiği sözü yineledi. Sarfedilen kelimeler değil pratikte olanlar konuşulur ve ittifakın olmaması, her zaman kötü bir ittifaktan daha iyidir'' diye devam etti.

 

Suudiler bu gelişmelere karşılık, ‘'Cenevre'ye bağlılıklarını bu ay içinde 3 defa açıklayan'' ama Londra'da ‘'Müzakere yok, barış yok ve uluslararası acizlik yok'' diyen ve Emir Faysal'ın Paris'te dillendirdiği istekleri (Sahada dengeyi kurabilmek amacıyla askeri ve nitelikli yardım) talep eden Koalisyon lideri Ahmet Carba aracılığıyla cevap vermiş oldu.

 

Yine Suudiler, geçen son saatlerde Wall Street Journal gazetesi aracılığıyla bazı sızıntıları yaydı. Gazete, Suudi İstihbarat Başkanı Bender Bin Sultan'ın, Suriye muhalefetini eğitme ve silahlandırma konularında Amerika ile aralarında var olan güvenlik işbirliğini azaltmaya çalıştığını yazdı. Amerikan istihbaratı ise Amman'da, Savunma Bakanı Selman Bin Sultan'ın yardımcısıyla koordinasyon içinde olmak üzere, Ürdün sınırına yakın Horan bölgesinden, Suriye ordusuna karşı savaşta esas rolü oynayan ve Suud İstihbarat Başkanı Bender Bin Sultan'ın kontrolü altında ve Zehran Alluş liderliğinde ‘'İslam Tugayının'' mevcut olduğu Şam kırsalındaki Doğu Guta'ya varmak üzere, silah geçişi için yoğun çalışmalar yürütüyor.

 

Diplomatik bir kaynağa göre Bender Bin Sultan'ın, Cidde'de görüştüğü iki Batılı diplomata, Amerika'nın Suriye'ye askeri darbeyi iptal etmesinin onu hayal kırıklığına uğrattığını söylemiş. Kaynak daha sonra ‘'Bender Bin Sultan, Amerikan istihbarat servisi ile aralarındaki işbirliği düzeyini azaltacak ve muhaliflere silahlı eğitimde destek veren diğer ülkelerin istihbarat servisleri ile işbirliğinde geri adım atacak'' dedi. Diplomatik kaynak ‘'Bender'in bu bağlamda, aralarında Ürdün ve Fransa'nın da bulunduğu diğer müttefiklerle işbirliği yapma arzusu var'' diyerek bu noktaya dikkat çekti. Bender Cidde'de kabul ettiği konuklarına, Arabistan'ın Güvenlik Konseyi üyeliğini reddetmesi ‘'Birleşmiş Milletlere değil Amerika'ya bir mesajdır'' dedi.

 

Suudi bir yetkili Reuters ajansına ‘'Amerika ile ilişkilerde değişiklik, silah satın alımı ve petrol satışı dahil, birçok dosyayı etkileyecektir'' dedi. Ardından şöyle devam etti: ‘'Bütün seçenekler masada ve bazı etkileşimlerin olacağı kesin.''

 

Başka bir Amerikalı yetkili, Riyad'ın Washington ile aralarındaki ilişkileri sınırlandırmak istemesi ile ilgili bilgilerin ihtimal dışı olduğunu belirterek, Arabistan ile ilişkilerin hala güçlü olduğuna dikkat çekti. Amerikan Dışişleri Sözcüsü Mary Harf ‘'Suudilerle ilişki ve ortaklığımız güçlüdür. Bazı alanlardaki girişimlerine büyük önem veriyoruz'' dedi.

 

Çev: Hasan Sivri

 

medyasafak.com