"Suudiler, Azaz Rehinelerine Alternatif Arıyor"

"Suudiler, Azaz Rehinelerine Alternatif Arıyor"
"Katar Emiri Temim Bin Hamad, istihbarat başkanını derhal İstanbul'a giderek rehine krizini, çözümü kolaylaştırarak sonlandırma emri vermiş. Ayrıca Katarlılar, daha önce Türkiye-Suriye sınır bölgelerinden yönettikleri bazı operasyon merkezlerine, doğrudan yaptıkları mali yardımı azaltmaya başlamış."

Suudiler, Azaz Rehinelerine Alternatif Arıyor

 

Muhammed Blut

 

Es-Sefir

 

Suudiler, Azaz rehineleri üzerinden kaybettiklerini nasıl telafi edecekler? Birçok tarafın arasında gerçekleşen ve birden çok anlaşma ile geri alınan 9 Lübnanlı; kurtarılmalarını engellemek ve Suud istihbaratının Hizbullah'a karşı kullandığı kartlara katmak amacıyla, Ebu Amr Kuveyti grubunun başlattığı saldırının hakiki hedefiydi. Lübnanlılar; Kuzey Fırtınası Tugayının çöküşü ile birlikte tugaydan geri kalanların Afrin'deki Kürt Halk Koruma Birliklerine ve Türkiye topraklarına sığınışına kadar, Abu Amr Kuveyti grubunun hedefi olmaya devam etti. Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, Kuzey Fırtınası Tugayının Bab Seleme sınır kapısına yakın olan son kontrol merkezine yakınlaşan Ebu Amr Kuveyti grubu gibi Azaz'a sürdüğü gruplar aracılığı ile Lübnanlılara, uzlaşıdan önce ulaşmaya çalıştı.

 

Lübnanlı rehineler için bir yıl önce aracılık yapmaya çalışmış olan Suriyeli bir kaynak, rehine krizinin Hizbullah çevresine baskı oluşturan bir faktör olduğunun anlaşılması ile birlikte Suudi istihbarat başkanı Bender Bin Sultan'ın bir sonraki aşamada, Azaz rehinelerini kaybetmenin verdiği zararı karşılamak ve Hizbullah'ın gelecekte Suriye savaşına katılımını azaltmak amacıyla, mümkün olan en kısa zamanda başka rehinelerle alternatifler bulma eğiliminde olacağını söyledi.

 

Suriye'de, hangi milliyetten olursa olsun özellikle Nusra ve IŞİD tarafından kaçırılanlar meselesi ile ilgilenen Suriyeli bir kaynak, Nusra ve IŞİD'in, kaçırılanlar ile ilgili herhangi bir teklifi, tutuklu değişimini veya kaçırılanların serbest bırakılması adına bir başlangıç olarak müzakereleri kesinlikle reddettiğini aktarıyor. Daha önce kaçırılanların serbest bırakılması adına bu gruplarla herhangi bir anlaşma yapmayı başaramamış. Suriyeli kaynağa göre, 4 Fransız, 2 İspanyol kadın ve bir ay önce Azaz'da Kuzey Fırtınası Tugayı ile çatışmalar sırasında kaçırılan 1 Alman doktor ile birlikte toplamda 7 rehine IŞİD ve Nusra tarafından Rakka'da, Tabka barajına yakın bir yerde bulunan hapishanede tutuluyor. Kaynağın aktardıklarına göre 2 Fransız rehine, Nusra'nın Rakka'daki liderlerinden olan Ebu Yakub tarafından, rehinelerin tutulduğu hapishaneyi gözetleyen IŞİD'in Tabka emiri Ebu Kaman'a, geçen haziran ayında teslim edilmiş. IŞİD'e yakın iki Suriyeli aracı, 10 gün önce hapishaneyi ziyaret etmiş ve rehinelerin hayatta olduğunu bildirmişler.

 

Suriyeli kaynağa göre; bir yıldan fazla süredir geniş silahlandırma faaliyetleri ile Suud ve Türk istihbaratlarının, içlerine kadar etkin olduğu bu gruplar, özellikle Nusra Cephesi, rehine biriktirme siyaseti ile her cepheye baskı kartını kullanmaya çalışıyor. Kaynak, bu aralar Suriye ve İran dosyaları konusunda geri adımlar yaşayan Katar'ın pozisyonu olmadan, rehinelerin serbest bırakılması mümkün olmazdı diyor. Görünüşe göre, Suriye krizini Cenevre müzakerelerine açma ihtimali taşıyan Rus-Amerikan ittifakı, Katarlılar için, Amerika'nın kararı ile ilgilenip ona cevap vermek anlamına geliyor.

 

Rehine krizi ile ilgilenen Suriyeli kaynağın aktardığına göre; Amerika'nın Suriye krizi konusunda yol haritasını değiştirme kararı vermesiyle birlikte, İran-Amerika yakınlaşmasına neden olan Obama ile Ruhani arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından, Katar Emiri Temim Bin Hamad, istihbarat müdürü Ganim Muhammed Kibisi'ye, derhal İstanbul'a giderek rehine krizini, çözümü kolaylaştırarak sonlandırma emri vermiş. Gelen bilgilere göre Katarlılar, daha önce Türkiye-Suriye sınır bölgelerinden yönettikleri bazı operasyon merkezlerine, doğrudan yaptıkları mali yardımı azaltmaya başlamış. Bununla birlikte Katar'ın genç Emir'i, yeni Amerikan-İran iletişimine angaje olabilmek amacıyla, Lübnan, Suriye, Mısır ve Filistin'de bazı meselelerle ilgilenmeye başladı. Gelecek dönemlerde Katar devletinin, Lübnan'dan Nebih Berri benzeri şahsiyetleri ve Hizbullah'tan bazı temsilcileri Doha'ya yeniden davet etme gibi spesifik pozisyonlar alması, çok uzak bir ihtimal değil.

 

Görünüşe göre Katarlılar, Suriye krizi konusunda Amerika ile çatışmaya girmekten kaçınıyorlar. Bunun sebeplerinden bir tanesi de Doha'nın güvenliği. Buna karşılık Suudiler, Suriye rejimine ve İran'a karşı savaşı devam ettirerek Cenevre konferansına çelme takmayı seçtiler. Suriyeli muhalif kaynak ise son zamanlarda bir araya geldiği Amerikalı yetkililerden, Suudilerin hala askeri seçeneğe oynadıklarını nakletti.

 

Amerikan Dışişlerinden ve Suriye krizini denetleyen bir yetkilinin Suriyeli bir muhalife aktardığına göre, Suudiler Amerika'dan, muhaliflerin Suriye ordusuna karşı yeni bir askeri girişime hazırlanabilmesi amacıyla, Cenevre'nin bir yıl süre ile ertelenmesini talep etmiş.  Muhalif kaynağın dikkat çektiği başka bir nokta oldu. Kaynağa göre Amerikan İstihbaratı ''bundan sonra El-Kaide'ye bağlı gruplara hizmet eder'' diyerek, içteki müttefiklerinden, özellikle Ürdün sınırına yakın Horan bölgesindeki gruplardan, Suriye ordusunda saf değiştirmelere neden olmamalarını ve büyük subaylara ''Özgür Suriye Ordusu ile ittifak yapın'' çağrılarını sonlandırmalarını istemiş.

 

Suriyeli muhalif kaynağa göre Amerikalılar; Suriye ordusunu zayıflatmaya yönelik hesapları tekrar gözden geçirmeye başlamışken aynı zamanda Cenevre'den sonra Suriye rejimi ile işbirliği yapabilecek düzeye gelinmesi halinde de  El-Kaide'ye bağlı gruplara ve cihadçılara karşı savaşabilecek ''Suriye ordu yapısının mümkün olduğu kadar korunması'' arayışı içinde. Kaynak, Amerikan'ın pozisyonundaki değişim ve Suriye'deki El-Kaide uzantılarını durdurma gerekliliğinin, Suudilerle aralarında kötüye giden anlaşmazlıkların ana sebepleri olduğunu söylüyor. Muhalif kaynak, Amerikalı bir yetkilinin kendisine aynen şunları dediğini aktarıyor: ''El-Kaide grupları ile Suudilerin ilgilenmesi yolunu kabul ederek, kırmızı çizgiye ulaştık''. Suriyeli muhaliflerin; Suriye, Lübnan, Ürdün, Türkiye, Irak ve İsrail'e tehdit oluşturan El-Kaide'ye karşı ileriki günlerde, Özgür Suriye Ordusunun bazı tarafları ile Suriye ordusu arasında geniş bir uzlaşıya varması şaşırtmamalı.

 

Amerika ile Suudi Arabistan'ın yaşadığı anlaşmazlığın boyutuna bakılırsa, abartmadan diyebiliriz ki ileriki günlerde Koalisyon'un, Cenevre'ye katılıp katılmama durumunu belirlemek üzere  gerçekleştireceği toplantılarda, ikilinin (Amerika, Arabistan) ilişkileri tekrar sınanacak. Suriyeli muhalife göre Koalisyon bu toplantılarda, Cenevre'ye katılma kararı alabilir. Bu kararın geçmesi için de üye sayısının yarısından bir fazlası bile yetiyor.

 

Paris'te, Suriye muhalefeti dosyası ile ilgilenen Fransız diplomat, 3 gün önce Londra'da gerçekleştirilen Suriye'nin Dostları toplantısından sonra Koalisyon'un yaptığı basın açıklamasının önemsiz olduğunu söylüyor. Dostların yayınladığı sert ve Cenevre'ye katılım şartlarının seviyesini yükselten beyanın ise, sadece Koalisyon'a güven vermek amacıyla yayınlandığını belirtiyor.

 

''Suriye Dostları'nın'' mini toplantısından sonra yayınlanan bildiride, Cenevre'nin kabul edilebilmesi için Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın herhangi bir siyasi faaliyetin dışında tutulması şartı öne sürüldü. Bu şart, Rus-Amerika  ittifakının ilkelerini ve sahadaki güç dengelerini görmezden gelirken, Esad'a bir çeşit  ''siyasi intiharı'' dayatıyor. Fransız yetkili diplomat, Cenevre konferansının gerçekleşmesinin neredeyse kesin olduğunu belirtirken, rejimin çıkarına olan güç dengelerinden dolayı da konferansın başarısız olacağını düşünüyor. Diplomat daha sonra ''Biz kendimizi Cenevre sonrasına hazırlıyoruz'' dedi.

 

Diplomat, Avrupalıların Suudilerden yeniden, Suriye'deki selefi ve cihadistlere yardımı kesmelerini talep ettiklerini açıkladı. Suudiler Nusra örgütünü, Suriye rejimine karşı Özgür Suriye Ordusundan daha fazla tesirli olmasından dolayı desteklediklerini açıklıyorlardı ama Fransız diplomata göre Suudiler tekrar bu tür yardımları kesme sözü verdi.

 

Çev: Hasan Sivri

 

medyasafak.com