"Bender, Suriye’ye Karşı Savaşı Desteklemediği için ABD’ye çok Kızgın"

"Bender, Suriye’ye Karşı Savaşı Desteklemediği için ABD’ye çok Kızgın"
"Bu hafta, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile, Bush ailesiyle olan yakın bağları nedeniyle Washington çevrelerinde “Bender Bush” olarak bilinen Prens Bender el Sultan arasında sert sözler geçti."

Bender, Suriye'ye karşı savaşı desteklemediği için ABD'ye çok kızgın

 

Gordon Duff

 

Press TV

 

Bu hafta, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile, Bush ailesiyle olan yakın bağları nedeniyle Washington çevrelerinde “Bender Bush” olarak bilinen Prens Bender el Sultan arasında sert sözler geçti.


Prens “Bender Bush”, Amerika'nın Suudi diktatörlüğüne desteğine karşılık Suudi petrol dolarını ustalıkla kullanmakla bilinen, Washington'da önemli siyasi ağırlığı olan bir isim.

Ancak Suriye'deki son fiyasko, bunu değiştirdi. Güvenilir haberler, Prens Bender'in Suriye'ye karşı bir saldırıyı desteklemedikleri için Obama yetkililerine fırça atmada kendine fazla güvendiğine işaret ediyor. 

Kerry Suudi mevkidaşına, şu anda Suudi hükümeti tarafından Suriye'deki cihadçılara gönderilen silahların Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı kullanılmasının muhtemel olduğuna işaret eden bir istihbarat değerlendirmesini gösterdi.  

Bender Bush'un son kontrol dışı tutumu, Washington'daki pek çok kişiyi huzursuz eden pek çok gerçekliği ortaya çıkardı:  

- Suudi Arabistan ve İsrail, on yıllardan beri, şimdi Suriye'de gördüğümüz üzere, sadece güvenlik programları üzerinde değil operasyonel olarak da yakın bir birliktelik içinde çalıştılar.

  
- El Kaide'nin İsrail'le olan uzun dostluğu şimdi ifşa oldu ve pek çok “inkarcı” için ana akım 11 Eylül anlatısına dair soruları getirdi.

  
- Teröristlerle güçlü görüşmelerin, onlarla dostluk kurmanın ve askeri teçhizatlara yüzmilyarların harcanmasının Suudi Arabistan'ın iç güvenliğini sağlaması beklenemez.

 
- Bu hafta Tahran'da imzalanan, karşılıklı güvenlik meselelerine ilişkin Anlayış Memorandumu da dahil olmak üzere, yakın zamanda BAE'nin İran'la ilişkileri normalleştirmek için attığı adımlar şimdi Suudilerin hem aşırıcı, hem de “tarihsel olarak hatalı” olarak betimlenmesine yardımcı oluyor.


Suudilerin kepenk kapamayla bağlantısı

 
Washington'da hükümetin korkunç kepenk kapamasını destekleyen lobiciler daha öncesinden, Çay Partisi'nin “intihar mangası” aşırıcılarının arkasındaki parayı sağlayan AIPAC lobisiyle bağlantı kurdu. Suudi-İsrail lobicilerinden “yumuşak para”ya boğulmuş olan bu Kongre üyeleri, kasıtlı olarak orduyu ve ekonominin kilit sektörlerini hedef aldılar. 

Onlara, Amerikan ekonomisini ezmeye çalışmaları ve bir darbeyi destekleyecek muhalif askeri liderler aramaları söylendi. Rus jeopolitik gazetesi “New Eastern Outlook”tan: 

“Sorumuz basit bir soru: Normal düzeni ve disiplini siyasi aşırıcılığın ve milyarlarca dolarlık potansiyel rüşvetler attığınız “güvenilmez” bir seçim sürecinin etkisi altında giren bir askeri komuta otoritesini aldığımız zaman ne olur? Şimdi bir “sokak çetesi”nden pek az fazlası olan bu askeri komutayı alın ve tepeden tırnağa silahlandırın, ırksal nefret ve dini bağnazlıkla besleyin, ona her türlü kanunun üstünde olduğunu söyleyin ve gezegenin yarısının üzerine bırakın.  Sonra, tahayyül edilebilen en yıkıcı silah cephanelerinin komutanlarının, üst düzey nükleer subaylarının ortadan kaldırılmasıyla bağlam nasıl değişir?” 

Bu nedenle, Suudi Arabistan'ı bozguna uğramış halde bırakan çarpıcı Amerikan jeopolitik yeni düzenlemesinin orta yerinde, yalnızca teröristlere giden Suudi silahlarından duyulan kaygı değil, aynı zamanda ABD içindeki, suikast ve yanıltma harekâtı terörizmi gerçekleştirebilecek sağcı siyasal aşırıcılara giden Suudi paraları vardır. 
 

Güler yüzlerin arkasındaki gerçek Washington, ırksal ve dinsel bağnazlık ve şiddete dayalı aşırıcılık, siyasi cinayetler ve gizemli ölümler, hileli seçimler ve alttan alta örgütlü suçla geçen uzun bir tarihe sahip ve bunu kavrayamıyor.   

BAE ve Suriye şoku

 
Tahran ve BAE arasında kolektif güvenlik meselelesi hakkında düzenlenen Anlayış Memorandumu medya tarafından değerlendirmeye alınmadı. Suriye'deki terörist tehdit Irak'ta görüldü ve BAE bu ülkeleri İran'a doğru ve Obama'nın yeni politika değerlendirmeleriyle aynı hizada bulunan bir noktaya itti.

Belki artık çok geç, fakat Obama yönetiminin Suriye'de edindiği en büyük ders, özellikle Mali'deki çatışmayla ilgil olarak, AFRICOM'un istihbarat değerlendirmelerinden geldi.  

Burada, Tuareg aşiretleri tarafından desteklenen İslamcılar, ülkeyi İslami yönetim altına sokmak amacıyla güneye doğru bir harekete başladı. Fransız ordusu kuzeyden karşı güç gönderdi.

Mali'yi gören, Suriye'yi gören, terörizmin Nijerya'ya, Kenya'ya, Uganda'ya ve başka yerlere yayılmasını izleyen Obama yönetimi, onyıllar önce başlayan ve sömürgeci amaçları kolaylaştırmak üzere vekil ordular yaratmayı amaçlayan istihbarat operasyonlarının sonuçlarını gördü.  

Her biri hızlı bir şekilde kendine ait bir hayat elde eden arka arkaya gelen savaşlar çağlayanı, savaşın yalnızca manasız değil, aynı zamanda suçlu bir şey olduğunu gösteriyor. Küresel tahakküm için bir “iş modeli” olarak on yıllarca sürecek düşük yoğunluklu çatışmanın önceden plalnlanması Üçlü Dış İlişkiler Komisyonu ve Konseyi toplantılarında kulağa hoş gelebilir, fakat gerçek hayatta bu bir “başarısızlık”tır.

Afrika

 
Sömürgecilik, oyunun adıdır ve 19. yüzyılda olduğu gibi, yine sahneye çıkacaktır.

Çin'le yakınlaşma adımında Bender Bush, Suudi Arabistan'ı “kara Afrika”nın efendisi olarak görüyor.

Çin'in Afrika'daki ziyareti çok uzun sürmedi. Afrika ucuz emeğe sahip, fakat Çin daha da ucuz emeğe sahip. Afrika'nın Çin'e sunduğu tek şey kaynaktır ve Çin, 19. Yüzyılın emperyalist güçleri gibi, diktatörler ve zalimlerle çalışmanın, istediğiniz şeyi elde edip bunun için çok az ödemenizin yolu olduğunu öğrenmiştir. 

Çin'le alışverişle geçen onyılların ardından yeni Afrika liderleri, giderek artan oranda Çin'i şüpheli olarak görüyor ki bu, Çin'in kurtulmak istediği bir imaj.

Amerika da suçludur. Afrika üzerinden güneye doğru hareket eden terörist gruplar, CIA ve diğer Batılı istihbarat teşkilatlarıyla bağlantılarla geçen uzun bir tarihe sahiptir. 
 

Amerika'nın Afrika'da askeri işbirliği doğrultusunda attığı adımlar bile Almanya'nın Stuttgart kentinden yönetiliyor; bu başlı başına bir saçmalık.  

Tüm bunlar olurken Afrika ülkelerinin sınırlı GSMH'si, giderek artan oranda, gelişmiş silahlara harcanıyor. Bu ay Angola bile Rusya'dan 15 adet gelişmiş SU 30 saldırı uçağı aldı. 
 

Eninde sonunda onların hava kuvvetleri, pek çok AB ülkesine meydan okuyabilecek veya onları geçecek düzeye gelecektir.

On yıl içinde Afrika, Avrupa'nın 1914'te silahlandığı kadar silahlanacaktır. 

Bozuk model

 
Gördüğümüz şey bir “bozuk model”dir. Obama yönetimi hiçbir zaman Rusya'nın Suriye'ye desteği karşısında hazırlıksız, Tahran'daki yeni bir ılımlı hükümete etkili şekilde yanıt vermekten aciz ve başarısız olmuş Bush döneminin küreselci politikalarının dünya çapında getirdiği kaosun dünyayı ayıracağını anlamaktan aciz halde kalmamalıdır.

Suudilerin siyasi duruşunu yeniden düzenlemesi belki de, bütün meselelerin en acı olanlarından biridir. Suudi Arabistan, siyasi olarak ileriye doğru gitmesi gereken bir zamanda giderek artan oranda sağa, giderek artan oranda totaliterliğe ve iç huzursuzluğun yönünü değiştirme aracı olarak giderek artan oranda yayılmacılığa yönelmiştir.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com