"Anaakım Gazeteciler 11 Eylül Hilesini İfşa Ediyor"

"Anaakım Gazeteciler 11 Eylül Hilesini İfşa Ediyor"
Son olarak, Amerika’nın başta gelen anaakım araştırmacı gazetecisi Seymour Hersh, ABD hükümetinin Üsame bin Ladin’i 2 Mayıs 2011’de öldürdüğü haberlerini “İçinde tek kelime gerçek barındırmayan büyük bir yalan” olarak vasfetti.

Anaakım Gazeteciler 11 Eylül Hilesini İfşa Ediyor

 

Kevin Barrett

 

Press TV

 

Pek çok ünlü Amerikalı anaakım gazeteci ABD hükümetinin 11 Eylül hadiseleri ve sözde teröre karşı savaş hakkında yalan söylediğini söylüyor artık. Fakat ne yazık ki medya sahipleri ve editörler onlara bu bulgularını yazma izni vermeyecek.

 

Son olarak, Amerika'nın başta gelen anaakım araştırmacı gazetecisi Seymour Hersh, ABD hükümetinin Üsame bin Ladin'i 2 Mayıs 2011'de öldürdüğü haberlerini “İçinde tek kelime gerçek barındırmayan büyük bir yalan” olarak vasfetti.

 

Hersh uzun süre boyunca işverenliğini yapmış olan New York Times'ı ve diğer büyük medya kurumlarını sertçe eleştirerek sürdürdü sözlerini: “Her şey hakkında yalan söylüyoruz, yalan kanun olmuş.” Hersh, bütün büyük Amerikan medya kurumlarının Amerikan halkına yalan söylemeleri yüzünden kapatılmaları gerektiğini de söylüyor.

 

Diğer anaakım gazeteciler de Amerikan hükümetinin Üsame bin Ladin ve 11 Eylül hikayelerinin büyük bir yalan olduğunda uzlaşıyor. Chicago Daily News'de ve Reuters'de çalışmış ödüllü gazeteci Sherwood Ross geçenlerdeki bir radyo programında bana şunları söyledi:

 

“11 Eylül'ün arkasında Müslümanların olma ihtimali çok şüpheli. Bunun üstünde bir dakika düşünelim. Bu terörist saldırıyı yaptığı iddia edilen Üsame bin Ladin ile Başkan Bush'un ailesi ortak iş yapmış. Bin Ladin ailesi Bush'un petrol şirketinin ortaklarından. Nasıl oluyor da dünyadaki milyonlarca aileden biri, hem Amerika'ya saldırmış, hem de Amerikan Başkanı ile iş yapmış olabiliyor? 11 Eylül'ün Arap ya da Müslüman komplosu olduğuna inanmıyorum. Bence bu ABD hükümetini devirerek yerine bir polis devleti ikame etme ve aynı zamanda da ABD'nin Ortadoğu'daki enerji kaynaklarını sövüşlemeye dönük emperyal hedefini uygulama amaçlı bir Amerikan komplosu.”

 

Ross Amerikalı gazetecilerin artık en açık resmi yanlışları ve uydurmaları bile ifşa etme özgürlüklerinin bulunmadığını söyledi.

 

“Anaakım medyada ciddi bir sorgulamaya tanık olmuyorsunuz. Bunun kurgulanmış bir hadise olduğununun göstergelerinden biri de Pennsylvenya'daki küçük bir haftalık gazetenin kameramanının 11 Eylül'de bu uçağın düştüğü iddia edilen yerdeki tanıklığıydı. O, ‘Ben hiç uçak görmedim. Sadece yerde bir çukur gördüm. Ne ceset gördüm, ne de moloz' diyordu. Tamam, belki de bu adam bunu uydurdu. Fakat ben bu fikirde değilim. Bence o sadece mesleğini yapıyordu. O sırada Pentagon'a uçağın çarptığı iddia edildi. Fakat yine, ortada bir uçak enkazı yoktu. Pentagon'un Basın Odasında çalışan gazeteciler binanın önündeki çimliğe çıktıklarında herhangi bir uçak görememişlerdi. Basının genel olarak bahsetmediği yalanlar üretip durdunuz.”

 

Ross'a bu görüşlerini Miami Herald, Chicago Daily News veya haber ajanslarında yazmasına izin verip vermediklerini sorduğumda şöyle cevapladı:

 

“Elbette hayır. Reuters için yazdığımda köşeyazılarım New York Times'dan Los Angeles Times'a kadar tüm gazetelerde alıntılanıyordu. Fakat eğer ‘7 Numaralı Dünya Ticaret Merkezi binası herhangi bir uçak çarpmamasına rağmen niçin çöktü?' diye sorarsanız kimse bu yazıya bakmaz. Bu nedenle artık yazılarım internetteki bloglar ya da Ortadoğu ajanslarınca alıntılanıyor. Press TV'den telefonla aranıyorum, röportajlarımı oradan okuyabilirsiniz. Fakat bunları Associated Press'de bulamazsınız.”

 

Başka bir Amerikalı ünlü gazeteci Paul Craig Roberts de 11 Eylül hakkındaki gerçekleri anlattığı için anaakım Amerikan medyasından sürülenlerden. Dr. Roberts, Hazine Bakanlığının ikinci adamı olarak hizmet etmiş ve ekonomiye hizmetlerinden ötürü Fransız Onur Madalyası ve diğer ödülleri alarak Wall Street Journal, Business Week gibi anaakım yayınlarda düzenli köşe yazarlığı yapmış biri. Fakat o da 11 Eylül'de Dünya Ticaret Merkezi'nin üç gökdeleninde kontrollü yıkım yapıldığını söylemesinden bu yana anaakım medyanın yasaklılar listesine girdi.

 

Dr. Roberts, benimle yaptığı son radyo programında, tıpkı Seymour Hersh gibi Amerikan anaakım medyasının niçin hep yalan söylediğini söyledi:

 

“Amerika'nın başına gelen en kötü şeylerden biri Başkan Clinton'un beş büyük şirketin Amerikan medyasında yoğunlaşmasına izin vermesiydi. Böylece medyanın bağımsızlığını yok ettiler. Clinton'un buna izin vermesi Amerikan geleneğine ve anti-tröst yasalarına tamamen karşıydı... fakat gördüğümüz gibi  ABD'de kanun artık anlamsız. Bu beş şirketin bu alana yönelmesinden itibaren medya bağımsızlığı yok oldu. Artık medya gazeteciler tarafından değil reklam tekellerince yönetiliyor. Bu beş büyük medya holdinginin gücü federal yayın lisanslarında yatıyor. Eğer bu lisansları yenilenmezse bütün bu multi milyar dolarlık şirketlerin değerleri yok olacaktır. Bu nedenle bu sözde anaakım medyası artık gerçekte medya değil. Size hiçbir şey anlatmıyorlar. Bir propaganda bakanlığı sadece...”

 

Paul Craig Roberts anaakım medyada yazmaktan çok Politik Ekonomi Enstitüsü adlı bağımsız bir kurumda, Üsame bin Ladin'in sahte öldürülüşü ve 11 Eylül sahte bayrak (yanıltma) operasyonununun hakikatini ifşa ediyor. 11 Eylül'ün 12. yıldönümü hakkında yazdığı son bir makalesinde şöyle diyor:

 

“Amerika'nın dünya hakimiyetini savunan yeni muhafazakarlar (neo-conlar) kendi fetih savaşlarının önünü açacak yeni bir Perl Harbor'u davet ettiler. Hükümetin 11 Eylül senaryosunu destekleyen herhangi bir kanıt yok. Bu sahte bayrak operasyonunun 12. yıldönümünde, resmi öykünün yalan olduğunu ispatlayan onca delili burada saymayı gereksiz görüyorum. Bunları kendiniz de okuyabilirsiniz. İnternette hepsi mevcut. Mimarların ve mühendislerin bu konuda ne dediklerini okuyabilirsiniz. Bilim adamlarının raporlarına bakabilirsiniz. Dünya Ticaret Merkezi kulelerinde yer alanların ilk tepkilerini dinleyebilirsiniz. Pentagon'a çarptığı söylenen uçağın manevralarının, değil tecrübesiz pilotlarca, kendileri için bile imkansız olduğunu söyleyen uzman pilotlara kulak verebilirsiniz. Richard Gage tarafından yapılan filmi izleyebilir, 11 Eylül Toronto Raporunu, 11 Eylül Uluslararası Tanıklıkları'nı okuyabilirsiniz.”

 

Fakat anaakım medyayı okumaya değmez. Seymour Hersh, Sherwood Ross, Paul Craig Roberts ve giderek artan sayıda sıradan Amerikalının kavradığı gibi, anaakım medyanın günümüzdeki mottosu “Her şey hakkında yalan söylüyoruz, yalan artık kanun olmuştur” şeklindedir.

 

Hükümetin, dünya tarihindeki bir “süper güce” vurulmuş bu en büyük ve en utandırıcı darbe hakkında bir araştırma bile talep etmemesi, 11 Eylül'ün bir yanıltma operasyonu olduğunun apaçık delilidir.

 

Çev: Ozan Kemal Sarıalioğlu

 

medyasafak.com