"Yemen Selefileri, Husilere Savaş Açtı"

"Yemen Selefileri, Husilere Savaş Açtı"
"Kuzeydeki Sa’ada ilinde bulunan küçük Demmac köyü, geride kalan haftalar boyunca Husiler – Şeyh Abdülmalik El Husi’nin öncülük ettiği bir Şii grup – ile Selefi militanlar arasındaki şiddetin alarm verici düzeyde yükselişine sahne oldu."

Yemen Selefileri, Husilere savaş açtı

 

Catherine Shakdam

 

Press TV

 

Kuzeydeki Sa'ada ilinde bulunan küçük Demmac köyü, geride kalan haftalar boyunca Husiler – Şeyh Abdülmalik El Husi'nin öncülük ettiği bir Şii grup – ile Selefi militanlar arasındaki şiddetin alarm verici düzeyde yükselişine sahne oldu.


Sonu gelmeyen bir güç dansı içinde her zaman birinin diğeri üzerinde dinsel hakimiyet iddia ettiği iki grup arasındaki gerilimler onyıllardır devam ediyor olsa da, hiçbir zaman bu kadar tehlikeli bir boyuta tanık olunmamıştı.

 
Yalnızca son on günde, tahminen 42 kişi – her iki taraftan siviller ve aşiret militanları dahil – kurşunlarla, toplarla ve diğer askeri teçhizatlarla vurularak hayatını kaybetti. Basit mezhepsel yönelimli şiddetin ötesinde, Sana'daki yetkililer bölgesel bir savaşın yaklaşmasından korkuyor, zira Selefiler Yemen'in dağlık arazilerinde, Suudi Arabistan'ın yanı başında ve Sana'daki merkezi hükümetin kapısında bir yurtluk kurma peşindeler.


Selefiler geçmişte sadece yerel sakinlere kendi İslam anlayışlarını ve vizyonlarını aşılamaya çalışmışlardı, ancak grubun yakın zamanda siyasete doğru yönelmesi, militanların odak noktasını daha bölgesel bir yaklaşıma doğru kaydırdı. Önceden zihinleri kontrol etmeyi amaçlıyorlardı, fakat şimdi bir toprağa hakim olup kendi dogmalarını tesis etmek ve merkezi hükümetin karşısında bir karşı iktidar işlevi görmek istiyorlar.


Bir Yemen Halifeliği kurulması çağrısı yapan El Kaide'ye çok benzer bir şekilde Yemen Selefileri, kendilerini dikkate alınacak bir güç haline getirmek istiyorlar. Grubun yeni siyasi ve bölgesel arzularının ortaya çıkmasının, Husilerin Yemen çapında yeni elde ettiği popülerliğin ortaya çıkmasıyla mükemmel bir şekilde çakıştığını anlamak gerekiyor.


2004 yılına gidecek olursak, o tarihte Husiler sıradan bir Şii hareketinden başka bir şey değildi, ancak kendilerine verdikleri yeni siyasi isimlendirmeyle Ensarullah bayrağı altında siyasi alana yönelmeleri, pek çok Yemen vilayetinde güçlü bir mıknatıs etkisi yaptı. Artık sadece bir aşiret fraksiyonu olmayan Husilerin siyasi hedefleri, Yemen'in Zeydi topluluğunda – Yemenlilerin %40'ı Zeydi Müslümandır – geniş yankı buldu. Onyıllar önce Husilerin etki alanı Sa'ada ve El Cavf ile sınırlı iken, şimdi pek çok vilayette - Hacca, Sa'ada, El Cavf ile Amran ve İbb'in bazı bölgelerinde – etkiye sahipler ve üyeleri, Yemen'in güney vilayetleri çağında girift ittifak ağları kurdu. Kendi kaderini tayin hakkı, siyasi ve sosyal adalet lehindeki duruşları, Husileri El Harak'ın  - Güney ayrılıkçı hareketinin – doğal müttefiki haline getirdi. Bu, iki grubun NDC (Ulusal Diyalog Konferansı) lobisinde bir araya geldiği Ekim ayı başlarında kendisini gösterdi.

 
Felsefesi kan ve hoşgörüsüzlüğe dayanan Selefiler tecrit olmuş bir dini grup olarak kaldığı için, Husiler kendi bölgesel siyasi vizyonlarını ortadan kaldırılamayacak bir ulusal siyasi harekete çevirmeyi başardı. Kuzey'deki Harad şehrinden güneydeki Mukalla şehrine kadar Husiler, varlıklarını ortaya koydu.


Selefilerin şimdi yok olduğunu görmek istedikleri, işte bu başarıdır.


Bu çatışmanın mezhepçi doğası, başkent Sana'da hayli kaygı kaynağı oldu, nitekim yetkililer Ulusal Diyalog'un korunması için siyasi sürtüşmeleri önemsizleştirme isteğindeler. Yemen altı aylık ulusal tartışmaların sonuçlarını duyurmaya hazırlanırken, yeni bir şiddet döneminin tek sonucu Yemen'in dayanıksız koalisyon hükümetinin sökülmesi ve KİK'in girişimiyle hazırlanan iktidar devrinin harap edilmesi olabilir.

 
Aralarında Ehl-i Beyt haber ajansının da olduğu medya kaynakları bu Salı günü 4 binden fazla Selefi savaşçının Husilere karşı planlanan bir saldırı için Sa'ada'da toplantıklarını teyit etti. Dahası, Suudi Arabistan Vahhabileriyle yakın bağları olan Selefiler – bu iki mezhep çoğu zaman birbirine benzetilir ve bir çok örnekte bir ve aynı olarak tanımlanır – kuzeydeki Hacca vilayetindeki Hacur, Sa'ada'daki Kataf ve güneydeki Taiz vilayetindeki Haşid gibi, Yemen çapında Husilerin çok fazla etki kazandığını düşündükleri bölgelerde başka cepheler açmayı planlıyorlar.

 

Aralarında İnsan Hakları Bakanı Huriya Maşur'un da olduğu pek çok devlet yetkilisinden tüm şiddeti bitirme yönünde gelen çağrılara rağmen, şu ana kadar bir ateşkes sağlanamadı. 


Yemen Selefi hareketi 1970'li yıllarda Mukbil bin Hadi el-VadiI'in etkisi altında doğdu ve Selefiler ilk merkezlerini Zeydi İslam'ın tam kalbinde, Demmac'da kurmayı tercih etti.

  
Laurent Bonnefoy'ın Salafism in Yemen: Transnationalism and Religious Identity, [“Yemen'de Selefilik: Ulus-üstücülük ve Dinsel Kimlik”] isimli kitabında yapılan tanımlamayla “Selefilik, İslam'ı yerel özgünlüklerden ve yeniliklerden arındırmaya odaklanmış bir akidedir.” Hazreti Muhammed (s.a.a.) ve Sahabelerinin İslam'ına geri dönmek istediğini iddia eder. Şu ana kadar onların arındırma anlayışı, dinsel köklerine ve inançlarına sadık kalmak istedikleri için Zeydi topluluğunun kurban edilmesi şeklinde tezahür etmiştir.


Yemen Selefilerinin çoğu teorik olarak her tür siyasi bağlılık biçimlerini reddetse de, onların içinden çıkan bazı gruplar 2011 ayaklanmasından bu yana daha aktif bir rol üstlendi ve bir siyasi parti – Yemen Reşad Birliği – kurdu.

 
Selefi hareketi çalkantılı bir dönem içinde doğdu ve sosyal ve siyasi değişimler, dinsel kimliğin Yemen'de artan oranda ihtilaflı bir alana dönüşmesine neden oldu.  Selefi hareketin büyümesi, sosyal çalkantıların hem nedeni hem de sonucu oldu. Zeydi İmam Bedr Hamideddin'in devrildiği ve yerine cumhuriyetçi bir hükümetin geçtiği 1962 devriminden sonra pek çok Zeydi, Zeydizm'in kasten zayıflatıldığını hissetti.

  
Bunun arkasından yeni Selefizm akidesinin hızlı ve çoğu zaman saldırgan bir şekilde yayılması, pek çok Yemenlinin bu akideyi yabancı olarak ve devlet desteğindeki Suudi din propagandasının bir sonucu olarak gördü. Selefi olmayan Yemenliler çoğu zaman Suudi Vahhabiliği ile Selefizmi birbirinin yerine geçebilir şeyler olarak görür.


Selefiler 2011'e kadar Yemen Zeydi topluluğunu tamamen cezasız kalacak şekilde terörize edebildi, zira grubun haçlı saldırısı o dönemin Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'in bölgedeki gündemine ve onun en yakın destekçisi Suudi Arabistan'a hizmet ediyordu; ancak El Islah'ın – Müslüman Kardeşler çizgisindeki Sünni fraksiyonun – itibarını kaybetmesi ve 2011 sonrası Yemen'inde siyasi ittifaklarda meydana gelen değişiklik, Sünni radikallarin konumlarında o denli zayıflamaya ve yaralanmaya neden oldu ki, şiddet şimdi tek sürdürülebilir opsiyon olarak görülüyor.

 
Her türlü siyasi korumadan soyutlanmış halde dünya temel olarak, onyıllardır Husilere yapılan mezhepçi baskının aydınlanmasına tanık oluyor; yalnızca şimdi Yemenliler gerçekliğe uyandı ve pek çoğu, atalarının dini mirası olan Zeydi İslam'a destek için ayağa kalktı.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com