Modern Tarihin En Büyük Aldatmacası / Ladin 2011'de mi Öldürüldü?

Modern Tarihin En Büyük Aldatmacası / Ladin 2011'de mi Öldürüldü?
"ABD Başkanı Barack Obama, Usame bin Ladin’in Müslüman geleneği uyarınca denize atıldığını söyledi ve bütün dünya bunun kulağa ne kadar da tuhaf geldiğini biliyordu, ancak bu saçmalığın sorgulanmadan kalmasına izin verdiler."

Modern tarihin en büyük aldatmacası

 

Tim King

 

Press TV

 

Yalanlar, zaman geçtikçe bakımsız bir sarmaşık gibi büyüyen büyük bir yük taşır. Kat kat birbirine dolanır, içiçe girer ve bir aldatma ve elbette yeni yalanlar labirenti içinde çapraşık hale gelir.

 

İnsanların hükümetleri hakkında, kişisel felsefelerinin bir biçimde otomatik olarak reddettiği gerçekleri kabul etmekte zorlandığını biliyorum. Aynı zamanda, 11 Eylül saldırıları ve Usame bin Ladin'in ölümü hakkındaki “resmi” hikayeye inanan bu topluluğun bazı gerçekleri sindirme kapasitesinin olduğunu biliyorum. Kişisel bir yanılsamayı sürdürmek için kendi bildiklerini bastırıyorlar. Bir zamanlar sorgulayıcı olan Amerikan kamuoyunda sağduyu ve yüreklilik kaybolmuştur.


Amerikalılar, politikacılar ve medya tarafından, Bin Ladin adında bir adamın Amerikalıların dostu olduğu, uzun zaman öncesinde başlayan imkansız bir hikayeye inanmaya yönlendirildiler. 1980'lerdeki Afgan iç savaşı sırasında o ve diğer “mücahid” savaş baronları, Sovyet karşıtı askeri çabaları finanse etmek için var edilen “El Kaide” adındaki bir CIA programı üzerinden yardım aldı. 


Daha sonra, Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı gerçekleştirilen terörist saldırılar nedeniyle, her ne kadar o devamlı olarak bu suçlamaları reddedecekse de, Bin Ladin suçlanacaktı. 


Bir video figürü olarak yeni bir Bin Ladin'in ortaya çıkarak 11 Eylül hakkındaki ayarını ansızın değiştirmesi ve açıkça övgülerini ifade etmesi Aralık 2011 sonrasını buldu. Aralık 2011, Afganistan-Tora Bora'daki mağaralara saldırıların gerçekleştirildiği tarihti. Resmi olarak Bin Ladin'in bir şekilde bu muharebeden kaçtığı kaydedildiyse de, onun Tora Bora'da öldürüldüğüne inananlar var. ABD'nin, zamanlamanın ideal olduğu bir anda Usame Bin Ladin'i yakalamak üzere piyade takımlarını göndermemeyi seçtiği bir gerçektir. 


Zaman geçtikçe birçok insan bu kötü şöhretli teröriste ne olduğunu ve nasıl olup da, 2001'de çalışmayan böbrekleri nedeniyle ağır hasta olan bu adamın bir mağarada diyalize girdiğini, Afganistan ve Irak'ın Müslüman halklarına karşı korkunç saldırılar serisiyle sonuçlanacak şekilde ABD'ye karşı nasıl “tehdit”lerde bulunabildiğini merak etmeye başladı. 


Financial Times'tan James Blitz, 19 Ocak 2010'da şunları yazdı: 


“Bugün pek çok terörizm uzmanı, küresel cihadçı hareketin her düzeyde Bin Ladin ile, Pakistan'ın aşiret bölgelerinden faaliyet yürüten yardımcıları tarafından yönetildiği fikrine pek prim vermiyor. Her ne kadar Bin Ladin hâlâ bazı Müslüman aşırıcılar üzerinde devasa ideolojik etkiye sahipse de, uzmanlar El Kaide'nin yıllar içinde, birbiriyle çok az bağlantılı olan bir dizi kopuk bölgesel harekete bölündüğünü ileri sürüyorlar.”


Uzun süre terörizm şebekelerini incelemiş bir psikiyatrist olan Marc Sageman, ismin “şimdi sadece, Batı'yı hedefliyor görünen bir hareket için gevşek bir etiket” olduğunu söylüyor. “Şemsiye örgütü yok. Biz zihinlerimizde mitsel bir topluluk [el Kaide] yaratmayı seviyoruz, fakat karşı karşıya olduğumuz gerçeklik bu değil.”


Amerikalıların çoğu, Bin Ladin'in 11 Eylül saldırılarıyla bir ilgisi olduğunu defalarca inkar etmesi hakkında belirsizlik içinde. Bush'un, Bin Ladin'in saldırıları övdüğünü söylediği günlerde Bin Ladin'in kendisi bu bağlantıyı inkar ediyordu. Bu, kayıtlara geçmiş bir gerçektir.


“SEAL Team 6”


Pakistan-Abbottabad'da Usame Bin Ladin'i yakalayıp öldürdükleri için övülen grup olan ABD Deniz Kuvvetleri'ne bağlı “SEAL Team 6”nın üyeleri daha sonra, 6 Ağustos 2011 tarihinde, Afgan savaşında bir seferde en fazla ölüm gerçekleşen uçak kazasında hayatını kaybedecekti. Gece vakti eski bir helikopterle, bir gizleyici veya ileri hava gözlemcisi olmaksızın Taliban'ın kalelerinden Tangi Vadisi'ne uçmaya yönlendirilecek, daha sonra da ABD hükümetine göre bir militan tarafından “şanslı vuruş”la düşürüleceklerdi.


Ekip üyelerinin cenazeleri daha sonra, çoğu kızgın olan ve neden ordunun böyle bir tercihte bulunduğunu merak eden ailelerin izni olmaksızın yakıldı. Ailelere, çocuklarının cesetlerinin tanınmayacak şekilde yanmış olduğu söylendi, ancak ölen SEAL Team 6 üyelerinden biri olan Michael Strange'in babası, kendi yaptığı araştırma sonucunda, en azından hükümet bunu yapma kararı verinceye kadar oğlunun tanınmayacak kadar yanmamış olduğunu öğrendi.


Hikayede, cenaze töreninde bir Müslüman imamın ölü SEAL üyelerinin başında durduğu ve onlara cehenneme gitmeleri için lanet ettiği şeklinde tuhaf bir kısım var. Bunun kulağa fena halde saçma geldiğini biliyorum, fakat en azından buna yakın bir şeyler oldu. Bu genç adamlar Batılıydı ve orada bir bakan ya da Hristiyan din adamı yoktu, sadece imam vardı. Sanırım imam, dikkatleri ailelerin, Charles Strange gibi isimlerin sorduğu mantıklı sorulardan uzaklaştıracak bir hileydi.  Charles Strange, oğlunun neden kendi hükümeti tarafından ölüme gönderildiğini bilmek istiyor. Hatta hangi helikopterin vurulup düşürüldüğünün belirlenmesinin Amerikalıların sadece 10 dakikasını alacağını söylüyor.


SEAL Team 6 üyeleri neden öldürülsün?


Yanıt basit; Deniz Kuvvetlerine bağlı SEAL'ler dünyanın gördüğü en iyi savaşçılar arasındadır ve onlar onurlarını ve tam bütünlüklerini korumak zorundalar. Ben hepsinin Usame Bin Ladin'in  Abbottabad'daki o evde olmadığını bildiğini ve birinin ya da diğerinin bunu açıklamasının sadece zaman meselesi olduğunu düşünüyorum. Bana göre bu kadar basit. İmamın bulunması sadece dikkatleri dağıtma ve öfkeleri, Müslüman halkların bu acı, sürüncemeli savaşın başlatılmasıyla hiçbir ilgisi olmadığı halde Müslüman halklara yönlendirme amaçlıydı.

 
ABD Başkanı Barack Obama, Usame bin Ladin'in Müslüman geleneği uyarınca denize atıldığını söyledi ve bütün dünya bunun kulağa ne kadar da tuhaf geldiğini biliyordu, ancak bu saçmalığın sorgulanmadan kalmasına izin verdiler. Peki, bütün  SEAL team üyelerinin cesetleri yakılıyor mu? ABD ordusunda böyle bir ortak pratik yok. Tıpkı Bin Ladin meselesinde olduğu gibi, gerçekte ne olduğuna dair kanıtlar ebediyen yok edilmiş oldu.


Kanıtları okuyun, video haberlerini izleyin, bu makaleyi paylaşın ve insanlardan Kongre'deki temsilcileriyle temas kurarak, pek çok cevapsız sorunun olduğu bu trajik kaza hakkında bir Kongre soruşturması talep etmelerini isteyin. Bu SEAL üyelerinin ve diğer Amerikalıların ölümü, gizli bilgilere sahip ABD ordu personelinin öldüğü kazalardan yalnızca biridir.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com