"İç Anlaşmazlıklar El Kaide’nin Bölünmesine Yol Açabilir"

"İç Anlaşmazlıklar El Kaide’nin Bölünmesine Yol Açabilir"
Zevahiri'nin son bant kaydı ne anlama geliyor? El Kaide'nin geldiği son durum başlangıçtaki halinden hangi yönlerde fark ediyor?

 

Heysem Muzahim

 

Al-monitor.com

 

8 Ekim tarihinde El Cezire tarafından yayınlanan, El Kaide lideri Eyman el Zevahiri'ye ait bir ses kaydı bir hayli heyecan yarattı, zira bu kayıtta Zevahiri, Irak ve Şam İslam Devleti'ni (IŞİD) dağıtılması çağrısı yapıyordu. Zevahiri ayrıca El Nusra Cephesi'nin örgütün Suriye kolu olduğunu teyit etti ve ona meşruiyet kılıfı verdi. Eş zamanlı olarak IŞİD lideri Ebu Bekir el Bağdadi Zevahiri'nin çağrısına red yanıtı verdi ve IŞİD'in Irak ve Suriye'de kalacağını vurguladı.

 

Zevahiri kayıtta "Irak ve Şam İslam Devleti ilga olunmuştur ve çalışma Irak İslam Devleti (IİD) adı altında devam etmektedir” dedi ve “El Nusra Cephesi Cemaat el-Kaide el-Cihad'ın [yani El Kaide'nin] özerk bir koludur ve genel liderliğini takip etmektedir” diye ekledi. Zevahiri daha sonra “IİD'nin alanı Irak, El Nusra Cephesi'nin alanı da Suriye'dir” dedi. Zevahiri'nin açıklaması, grubunun Suriye'de Bağdadi'den bağımsız kalmasını ve kendisinin Irak'taki El Kaide kolundan çekilmesini isteyen El Nusra lideri Ebu Muhammed El Golani'nin talebini destekledi.

 

Zevahiri ilave olarak şunları ileri sürdü: “Şeyh Ebu Bekir el Bağdadi, bizim emrimizi aramadan, bize danışmadan, hatta bize haber vermeden Irak ve Şam İslam Devleti'ni kurduğu zaman hata yaptı… ve Şeyh Ebu Muhammed el Golani, bizim emrimizi aramadan, bize danışmadan, hatta bize haber vermeden IŞİD'i reddettiğini açıklayıp El Kaide'yle olan ilişkisini ifade ettiğinde hata yaptı.”

 

8 Kasım'da yayınlanan bir kayıtta Bağdadi Zevahiri'ye "Irak ve Şam İslam Devleti kalacaktır… biz ondan feragat etmeyecek ve onu bırakmayacağız” şeklinde yanıt verdi. Bağdadi daha önce, Nisan 2013'te yayınlanan bir mesajında El Nusra Cephesi'nin “Irak İslam Devleti'nin bir uzantısı ve onun parçası” olduğunu ileri sürmüş, “'Irak İslam Devleti' isminin ve ‘El Nusra Cephesi' isminin ilga olduğunu, her ikisinin ‘Irak ve Şam İslam Devleti' adı altında birleştiğini” duyurmuştu. Bağdadi, iki örgütün bütünleşmesi konusunda Ehlü'l-Hal ve'l-Akd'a, El Kaide'nin liderliğine ve alimlere danıştığını, onların da bu adımı mübarek kıldığını söyledi.

 

Golani daha sonra Bağdadi'ye yanıt olarak bir açıklama yayınladı ve kendisine danışılmadığını, önde gelen “Nusra alimleri”nin varsayılan birleşmeyi ancak medya üzerinden duyduğunu ileri sürdü. Golani, Bağdadi'nin otoritesine boyun eğmeyi reddetti; böylelikle Suriye'deki cihadçılar arasında bir karmaşanın fitilini ateşledi ve Suriye rejimine karşı çatışan en güçlü ve en etkili silahlı grup olduğu düşünülen El Nusra savaçıları arasında bölünmelere neden oldu. Golani, Zevahiri'ye olan biatını yenilediğini açıkladı ve daha önce Bağdadi'ye olan biatının onun Irak'ta Zevahiri'nin temsilcisi konumunda olmasından kaynaklandığını söyledi. Eş zamanlı olarak Bağdadi, Golani'nin kendisine, Irak'ta onun komutası altında çalıştığı zaman biat ettiğini ve Golani'yi savaşmak üzere Suriye'ye gönderilen cihadçılar grubunun emiri olarak atayanın kendisi olduğunu iddia etti. Bu, El Nusra Cephesi'nin Suriye'den ve diğer Arap ülkeleri ile Arap olmayan ülkelerden cihadçıları kapsamaya başlamasından önceydi.

 

Cihadçı grupları izleyen uzmanlar, Zevahiri'nin ses kaydının yeni mi olduğu yoksa eski olup yakın zamanda mı yayınlandığı konusunda ayrılık içindeler. İslami hareketler konusunda uzmanlamış Ürdünlü bir araştırmacı olan Hasan Ebu Haniye, Al-Monitor sitesine telefon yoluyla verdiği bir röportajda, video kaydının içeriğinde yeni olan hiçbir şeyin olmadığını söyledi. Daha ziyade, Zevahiri'nin Mayıs 2013'te (IİD lideri olarak) Bağdadi'ye ve (El Nusra Cephesi lideri olarak) Golani'ye gönderdiği ve cihadçı internet sitelerinde de yayınlanan bir mektupta söyledikleri tekrarlanıyor. Mektupta Zevahiri, iki kişi arasındaki ihtilafa müdahale ederek, Bağdadi'nin ilan ettiği ve Golani'nin reddettiği birleşmeyi ortadan kaldırıyordu. Bu yüzden Ebu Haniye, kaydın eski olduğunu, fakat yakın zamanda ortaya çıkarıldığını düşünüyor.

 

İslami hareketler konusunda uzmanlaşmış Lübnanlı bir araştırmacı olan Muhammed Alluş, Al-Monitor sitesine, Zevahiri'nin açıklamaları karşısında şaşırmadığını söyledi. Alluş, açıklamaların içeriğinin eski olmasına ve Zevahiri'nin Mayıs 2013'teki bir açıklamasında söylediklerini sadece tekrar etmesine karşın, kaydın yeni olduğuna inanıyor. Bir yanda IŞİD, diğer yanda El Nusra Cephesi ve diğer Suriyeli fraksiyonlar arasındaki artan ihtilaflar ışığında, Golani'yi desteklemek için yayınlandığını düşünüyor.

 

Lübnanlı bir Selefi olan ve Selefi-cihadi hareketler konusunda uzman olan Şeyh Ömer Bekli, Zevahiri'nin kayıttaki ifadelerinin, Bağdadi ve Golani'ye gönderdiği mektuptan aylar önce ortaya konulduğunu ileri sürüyor. Bekri, bir açıklamasında, “[Zevahiri'nin] IŞİD'in dağıtılması ve El Nusra Cephesi'nin bağımsız kalmasıyla ilgili söyledikleri, uygulanmayan bir öneriden başka bir şey değildi. Her iki örgüt de – IŞİD ve El Nusra Cephesi – Suriye'deki faaliyetlerini sürdürdü ve operasyonlarını koordine etti” dedi.

 

Bekri ayrıca cihadçı liderlerin – Ürdünlü Ebu Muhammed el Makdisi ile, Ebu Katada diye de bilinen ve şu an Ürdün'de hapiste olan Filistinli-Ürdünlü Ömer Osman dahil –Suriye'deki cihadçılar için her fraksiyonun temsilcilerinden olaşan bir “şura konseyi”nin oluşturulmasını önerdiğini belirtti. Bu öneriye göre, her fraksiyon bağımsız kalacak ve Zevahiri tarafından atanan Ebu Halid el Suri onların arasında hakemlik yapacaktı.

 

Ebu Haniye, Bağdadi'nin Zevahiri'yi ve onun Mayıs 2013'te gönderdiği, kendisini Şeriatı ihlal etmekle suçladığı mektubu görmezden gelmekle suçladı. Bir ses kaydında Bağdadi, “Allah'ın kanunuyla Zevahiri'nin kanunu arasında bir seçim yapmam gerekiyordu ve ben Allah'ın kanununu seçtim” diyordu.

 

Ebu Haniye, Zevahiri'nin Usame bin Ladin gibi karizmatik bir figür olmadığına ve onun liderliği konusunda konsensüs olmadığına işaret etti. Ayrıca El Kaide'nin artık 1990'larda olduğu gibi, küreselleşmiş bir gündeme sahip, elit, merkezileşmiş bir örgüt olmadığını söyledi. Ona göre Mayıs 2011'de Bin Ladin'in öldürülmesi örgütün merkezi liderliğinin dağılmasına ve Batı'ya dolaylı yollardan karşı çıkan yeni bir yaklaşımın ortaya çıkmasına neden oldu. Bu, Ensar el Şeria adı altında yerel halk ağlarının kurularak, küresel ve yerel boyutları birleştirme stratejisi temelinde birleşik bölgesel cihad ağları geliştirmenin yolunu hazırlamayı da içeriyordu. Bunun anlamı, “yakın düşmana” (Arap ve Müslüman hakim rejimleri) karşı savaş ile “uzak düşmana” (Amerika Birleşik Devletleri, Batı ve İsrail) karşı savaşın birleştirilmesi anlamına geliyordu.

 

Ebu Haniye, Arap Baharı devrimlerinin El Kaide'ye düşman bazı rejimlerin çöküşünü getirdiğine, bazılarını da zayıflattığına işaret ediyor. Ona göre El Kaide'nin yeni stratejisi, örgütün Selefi-cihadi ideolojisini ve onun İslam halifeliğinin kurulması, Batı hakimiyetinin ortadan kaldırılması ve İsrail'le yüzleşilmesi gibi uzun vadeli hedeflerini paylaşan yeni grupların ortaya çıktığı yerel kollar etrafında kurulu.

 

Muhammed Alluş, Zevahiri'nin açıklamasının ve IŞİD'in bu kararı kabul etmeyi reddetmesinin ardından Selefi cihadçılık, giderek artan oranda geleneksel liderliğe dönmek isteyecek yeni liderlerin ortaya çıkacağı yeni bir aşamaya giriyor. Bu, Afganistan'da doğan “orijinal El Kaide”nin temsil ettiğinden çok daha sert yeni bir aşırıcılığın doğuşuna delalet edebilir, diyor. Alluş, Zevahiri ile Bağdadi ve IŞİD ile El Nusra arasındaki ihtilafın biat, İslam devletinin kuruluşunun zamanlaması ve diğer öncelikler gibi konulara ilişkin ideolojik ve siyasi bir ihtilaf olduğu gözleminde bulunuyor.  Ancak örgütün içinde bulunan herkes, El Kaide'nin kuruluşundaki temel hedefler üzerinde ortaklaşmaya devam ediyor.

 

Alluş, ihtilafın düşmanlıklar yayacağını ve Arap Mağribi'ndeki gelecekteki olaylarda ve El Kaide'nin Batı'daki faaliyetlerinde kendisini göstereceğini düşünüyor. Bu örgütler arasında, ilave bölünmeler de gösteren yeni bir aşamanın geliyor olabileceğini ve bunun daha radikal ve aşırıcı olmasına ilave olarak bölünmüş bir kuşak getirebileceğini iddia ediyor.

 

Zevahiri'nin mesajı, Bağdadi'ni El Kaide'nin Irak kolu üzerindeki yetkisinin, Golani'nin de Suriye kolu üzerindeki yetkisinin bir yıllığına uzatıldığını bildiriyordu. Bu sürenin sonunda, El Kaide'nin Şura Konseyi'nden gelecek rapor temelinde, bu görevleri uzatma veya onlar için bir halef seçme kararı verecek.

 

İslamcı araştırmacı Musa el Gannami, Zevahiri'nin bir sesli mesaj yayınlamasının nedenlerinden birinin, iki grup arasındaki bölünmeler ve IŞİD'in El Nusra Cephesi merkezlerine ve Suriye'deki diğer İslami gruplara saldırıları olduğunu söyledi. Gannami, IŞİD'in İslami gruplardan bir dizi yetkiliye suikast düzenlediğini ve başka saldırılar gerçekleştirdiğini belirtti. Dahası Bağdadi, biatlarını bozdukları ve İslami saflardan koptukları gerekçesiyle Golani'yi ve El Nusra Cephesi'nin başlıca hukuk danışmanı Ebu Maraya el Kahtani'yi öldürebilirdi. Gannami'ye göre Golani saklandı, Ebu Maraya ise pek çok suikast girişiminden kurtuldu.

 

Gannami, bilgi kaynağını açıklamaksızın, önde gelen IŞİD hukuki ve askeri temsilcilerinin Bağdadi'yle bir araya geldiğini ve “Irak ve Şam İslam Devleti” adını ilga ederek “İslam Hilafeti Devleti”ni ilan etmeyi kabul ettiklerini ve Tunus, Libya, Sina ve Somali'deki El Kaide gruplarından  bağlılık yemini aldıklarını ileri sürdü. Hilafetin ilan edildiğini açıklayan, Bağdadi'ye sunulan bağlılık yeminlerinin aktarıldığı ve kendisinin müminlerin emiri olarak tayin edildiğini duyuran bir açıklamanın yayınlandığı varsayıldı. Bağdadi'nin destekçileri Yemen'deki Ensar el Şeria ve Mali'deki El Kaide takipçilerinden biat almaya çalıştı, fakat onlar bunu reddetti ve Zevahiri'yi mesele hakkında bilgilendirdi. Bu yüzden Bin Ladin'in halefi, girişimi bloke etmek ve eliyle yazdığı mektupla ilgili her tür şüpheyi gidermek için acele içinde eski ses kaydını yayınladı.

 

Bazı araştırmacılar Zevahiri'nin mesajının El Nusra Cephesi'ni güçlendirmesini ve Rakka ve Halep'te kontrol ettiği bölgelerde hayata geçirdiği pratikler nedeniyle buraların sakinlerinin hınç duymasına neden olan IŞİD'i daha da zayıflatmasını bekliyor. IŞİD, kendisine karşı olduğu varsayılan kişilerin kafasını uçurdu ve halk üzerinde baskı kurdu. Dahası mesaj, iki grup arasındaki ihtilafı alevlendirecek ve onları birbiriyle savaşma yoluna itecek. IŞİD, hala Suriye'deki en büyük muhalefet grubu ve teçhizat ve savaşçı sayısı bakımından El Nusra Cephesi'ni geçti. IŞİD'in, %60'ı Suriyeli olmak üzere, 8 bin civarında savaşçısı olduğu tahmin ediliyor.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com