İbrahim Emin: Katar Hizbullah ve Suriye ile İletişime Geçti

İbrahim Emin: Katar Hizbullah ve Suriye ile İletişime Geçti
"Saatler sonra Suriyeli üst düzey yetkilinin ofisindeki telefon çalar. Süpriz! Telefon görüşmesi selamlar ve tebriklerle yapılıyor. Lakin Suriye ofisindeki temsilci, muhatabına, var olan koşulların, Katarlı temsilcinin, topraklarına adım atabileceği sınırlarda olmadığını ifade etti."

Katarlılar Dahiye'de

 

İbrahim El-Emin

 

Al-Akhbar

 

Katar Emirinin temsilcisi Beyrut'ta: Hizbullah ile görüşmeler, Şam ile iletişimler, Azaz anlaşmasını takip...

 

Azaz rehineleri anlaşması üzerinden geçen kritik zamanlarda, Türk istihbaratı başkanı Hakan Fidan, Katar Ulusal Güvenlik başkanı Ganim El-Kubeysi ve Kamu Güvenliği Müdürü Tümgeneral Abbas İbrahim arasında bir görüşme gerçekleşti. Görüşmecilerin, anlaşmanın bir parçası olmak kaydıyla, Suriye cezaevlerindeki tutukluların bir kısmının serbest bırakılması yönündeki talebi Suriye'den olumsuz yanıt aldı.

 

Suriye tarafı adına konuşan Tümgeneral Ali Memluk, Abbas İbrahim'e, Suriye'nin bu anlaşmada taraf olmadığını lakin Şam'ın, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın anlaşmanın başarıya ulaşması talebini, saygıyla karşıladığını bildirdi. Memlük, kararın açık ve net olduğunu, Şam'ın hızlı mesajlaşmayı kabul etmeyeceğini de aktardı.

 

Katarlılar çıkış yolu arıyordu. Hazır bulunan siyasi liderler aracılığı ile görüşmeler gerçekleştirildi. Katar Emiri Temim, Suriye'nin belirleyeceği şartlara göre belirlenecek bir  anlaşmayı, 3. bir tarafın garantörlüğünde kabul edeceği mesajını göndererek  garantilerin, sözlü de olsa Seyyid Hasan Nasrallah'tan gelmesini de istedi. Ardından Katar Emirinin temsilcisi, kendi iletişim kanalları aracılığıyla, Hizbullah'a ulaştı ve dakikalar sonra açık bir cevap aldı: Evet, Seyyid Hasan garanti sunuyor!

 

Bunun ardından Katarlılar, Türklerin yaptığı gibi, dosyayı, başarılı adımlarla nihai olarak kapatmak üzere çalışmaya başladılar. Türkiye'nin, bu adımlarla, ''memnuniyet'' duyduğunu belirtmekten öte alakası yoktu. Ayrıca istihbarat servisinin, daha fazlasını elde edebilmek için uğraş verdiğini de not edelim. Lübnanlı rehineler özgürlüklerine kavuşmadan önce Türk bir subay tarafından ziyaret edildiler. Daha sonra bu subay Lübnanlılarla tekrar temas kurarak serbest kalmış iki Türk pilotun ve daha önce kaçırılıp serbest bırakılan Türk'ün de katılımıyla Beyrut'ta gerçekleştirilecek bir ''uzlaşı töreni'' önerdi.

 

Bu fikir Beyrut'ta bazılarının hoşuna gitti. Birçokları, sonradan da Türkler, ''akıl sahibi'' biri müdahil olup bu yorumları tamamen ortadan kaldırmadan önce, mesajı zaten almışlardı.

 

Katar, dolaylı veya direkt bir teşekkürden daha fazlasını istiyor. Katar ''Suriye devrimine destek'' sloganıyla katıldığı Suriye sürecinde yaşadığı utançtan dolayı sadece ''elini yıkamaya'' değil ''sürekli var olma'' ilkesine dayalı bir resim çizmeye çalışıyor.

 

Sonradan, üst düzey Katarlı bir yetkili durumu şöyle açıkladı: Bölgesel ve uluslararası olan ve bizi Suriye muhalefetinin siyasi ve askeri dosya ayrıntılarından uzaklaştıran büyük bir karar var. Suudi Arabistan, ilgilenmek ve yönetmek üzere bu dosyayı üstlendi ve Katar'ın herhangi bir role sahip olmasını, ikincil de olsa istemiyor. Oysa ki Katar, diğer taraflarla köprüleri yeniden kurmak üzere piramidin üst tarafından başlayarak değişiklikler yapmaya başlamıştı. Oğulun önceki Emir olan babasına yaptığı darbeden beri Katar; ''Arabistan'da, Emirliklerin  Suudi nüfuzundan bağımsız olmasını istemeyenler var'' sloganını dillendiriyordu.

 

Katarlı yetkili, Doha'daki krallık ailesinin, Suudilerin önceki kralı Fahd'ın ölümünde kırmızı alarm durumunda kaldığını belirtiyor. Herkes, ölen kralın veliaht prensinin, değişikliklerle birlikte nüfuzu arttırmasından korkuyordu. Katar'da, Suudi kral isteseydi Katar'ı saatler içinde Arabistan'a ilhak edebilirdi diyenler vardı.

 

Suudiler; Amerika'nın rızasının yanında ABD-Fransa-İngiltere üçlüsü ile işbirliği içinde yanına Emirlikler, Kuveyt ve Ürdün'ü alıp Suriye dosyası üzerinde,  dereceli olarak hakimiyet sağlamaya başlayınca, Katarlıların endişeleri arttı.  Peki Katarlıların elinde ne var?

 

Mısır'da Müslüman Kardeşler dönemi sona erince, Katar kendini sadece bir yedek oyuncu, hatta kendisinden oyun sırasında stadyumda bulunması talep edilmemiş biri gibi hissetti. O zamandan beridir Katar, sınırları ve çıkarları takmayarak, esas rolü kapmak için uğraş veriyor. Dolayısıyla Katar yeni bir stratejide -Mısır'da ve Suriye muhalefetinde nüfuz kaybetme, Suudi Arabistan ile tekrar sorunlar yaşaması ve Tunus ve Libya'da yine nüfuzunun azalmasından sonra ''Sorunları Sıfırlama'' adıyla- karar kıldı.

 

Bu başlık altında Katarlılar, Azaz anlaşmasında önemli bir rol oynadılar. Bir sonraki aşamada Katar, temsilci Ahdar İbrahimi aracılığı ile Birleşmiş Milletlerden, Cenevre-2 konferansının gerçekleşmesini hedefleyen hazırlık görüşmelerinde hazır bulunmayı talep etti. Ayrıca İbrahimi'nin yardımcısından, Suriye'de kaçırılanların takasında verilecek uğraşların merkezinde olmayı talep edip kuzey Suriye'de kaçırılan piskoposlar ile ilgili herhangi bir gelişmede rol almak istediklerini ilettiler.

 

İran ve batılı ülkeler arasındaki iletişimlerde yaşanan önemli ilerlemelerden sonra Katar, İran'a, yeni bir sayfa açma arzusunu ve niyetini belirten mesajlar gönderdi. Bu yeni sayfayı da Suriye krizi süresince yaşananlara bağlamamayı tercih ediyor. Aynı şekilde Irak ile de ilişkiler başlattı. Katar, Müslüman Kardeşleri bölgenin tümünde tasfiye etmeye çalışan Suudi nüfuzuna karşı koymak üzere, Türkiye ve Hamas hareketi ile birlikte işbirliğine de gidiyor.

 

Bu atmosfer ışığında Katar, Lübnan kanallarıyla iletişim düzeyini yükseltmeye girişti. Katar Emiri, Tümgenereal İbrahim'i kabul ederek, Hizbullah liderliğine ve Şam'a iletilmek üzere ''samimi'' mesajları taşımasını istedi. Katar, Tümgeneral İbrahim'in takibinin altında Suriyeli tutukluların dosyasının açılmasını da istedi. İbrahim, Şam ile işbirliği halinde, çeşitli yollarla tutuklu dosyasını iyileştirecek bir formül koydu ortaya.

 

Suriye ''serbest bırakılacaklar listesi'' hazırlamayı kabul etti lakin serbest kalacakların, Suriye topraklarını terk etmemesi üzerinde ısrar etti. Tutukların, Suriye'yi terk etme olasılığına karşın, bu konuyu konuşmak üzere basın organlarının bulunmayacağı bir görüşme kararı alındı.

 

İşlemlerden sonra Suriye yönetimi yaklaşık 40 tutuklu kadını serbest bırakarak Lübnan sınırına yakın bir fabrikaya götürdü. Burada, Suriye'yi terk etmeyeceklerini ve Suriye'de kalmak istediklerini ilan eden tutuklularla görüşmek üzere bekleyen Katar'ın temsilcisi vardı. İttifaka aykırı şekilde Katarlılar bazı görüşmeleri kayıt altına da aldı.

 

Bu sırada Tümgeneral İbrahim, Katar'ın, Hizbullah'a açılma ve liderliği ile iletişim kurma arzusunu içeren mesajları da taşıyordu. Hizbullah bu konudaki esnekliğini ifade ederek iletişim kanallarına, kapalı olan telefon hatlarını tekrar açmalarını bildirdi. Bunun ardından gölgeler altında, iki kişi arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Biri Doha'dan diğer ise Herik mahallesinden (çev. notu: Beyrut'ta bir mahalle) selamlar, tebrikler ve yakın bir zamanda buluşma dilekleri!

 

Suriye cumhurbaşkanı Beşşar Esad, Katar ile ilişkilerine verdiği molayı bitirmeyi reddetti. Herhangi bir Katarlı temsilci ile tokalaşmamak için sebepleri de var. Ofisinde; Suriye'yi yıkım savaşına verilen destek ve kendisine karşı düzenlenen komplolarla ilgili Katar'ın rolünü ifade eden binlerce sayfa var. Lakin bölgedeki yeni siyasi yol haritasını anlamış olan Esad, uygun yolu buldu. Direkt iletişimin olamayışından dolayı özür dileyerek ''silah arkadaşı'' Seyyid Nasrallah'ın karar kıldığına duyduğu güveni yineledi.

 

Herik mahallesindeki telefon kısa bir süre sonra tekrar çaldı. Katar temsilcisi hattaydı. Beyrut'a gelme arzusunu ifade ediyordu ama bu seferki seyahat için değildi. ''Hizbullah'' ile görüşmeyi diliyordu. Doha'dan yola çıkıp, Katar Emiri Temim'den, Seyyid Nasrallah'a iletilmek üzere bir mesaj taşıdığını söyleyerek Venedik oteline geldi. Temsilci, Hizbullah genel sekreterine mesajı  kendisi vermek istiyordu.

 

Görüşme gerçekleşti. Çok şey konuşuldu. Temsilci görüşmeden, Hizbullah ile ilişkileri önceden olduğu seviyeye taşıyacak yolda çalışmaya başlama imkanı ile ''rahatlamış'' bir şekilde ayrıldı. Bu görüşmeden sonra temsilci, Hizbullah'taki mevkidaşı ile de görüştü ve yine iyi ilişkiler için daha ısrarcı olduklarını ifade etti.

 

Katarlılar, İran, Suriye ve Hizbullah'ı kapsayan eksene karşı almış oldukları pozisyonu değiştirdiklerini gösterecek işler yapma gerekliliğini, açık ve net sözlerle duydular. Bununla  birlikte Katarlılara, uluslararası platformlarda güçlü göründüğü zamanların, Mukavemet eksenindeki bölge güçleri ve ülkeleri ile iyi ilişkiler dönemine denk geldiği de hatırlatıldı.

 

Katar, Hizbullah'a, Şam ile aralarındaki buzları kıracak ve doğrudan rol oynayacak olanın, Hizbullah'ın kendisi olduğunu ısrarla ifade etti. Katarlılar sakin bir cevap aldılar: Aslında Suriye'de ulaşmak istediğiniz adresler ve telefon numaraları sizde var. Söylediklerinizde ciddiyseniz ilk adımı atın ve kapıları kendi elinizle çalın!

 

Emir'in divanında bununla ilgili istişareler gecikmedi. Katarlı temsilciye, ilk adımı atmak üzere talimatlar verildi.  Saatler sonra Suriyeli üst düzey yetkilinin ofisindeki telefon çalar. Süpriz! Telefon görüşmesi selamlar ve tebriklerle yapılıyor. Lakin Suriye ofisindeki temsilci, muhatabına, var olan koşulların, Katarlı temsilcinin, topraklarına adım atabileceği sınırlarda olmadığını ifade etti.

 

Çev: Hasan Sivri

 

medyasafak.com