"Tam 12 Yıl Önce Direniş Tüm Dengeleri Değiştirdi"

"Tam 12 Yıl Önce Direniş Tüm Dengeleri Değiştirdi"
"Soru artık Siyonist rejimin mevcudiyetinin baki olup olmadığı, ya da haritadan silinip silinmeyeceği değil, yok olmadan önce ne kadar daha yaşayacağıdır.”
Tam 12 Yıl Önce Direniş Tüm Dengeleri Değiştirdi

Hüseyin Assi

 

moqawama.org

 

Bundan 12 sene önce Güney Lübnan halkı kibirli işgalciyi karşılığında hiçbir şey vermeden dışarı atarak topraklarını geri kazandı.

Muhtemelen, bu Lübnan tarihinin en önemli ve en stratejik zaferiydi. Bu zafer, sözde yenilmez olan düşmandan korku duymayan güçlü ve kendine güvenen Direniş eliyle yeni bir dönemin açılmasına yol açtı.

Güneylilere göre, bugün diğerleri gibi herhangi bir gün değil. Bu gün, Arap toplumları arasındaki teslimiyet ilkesine son veren farklı bir gündür. Bugün, işgal ile aynı anlama gelen “aşağılanma” ve “utanma” kavramlarını sonlandırdı.

Dahası bu tarihi gün her siyasi grup ve topluluktan Lübnanlıyı tek ama tek bir konuda birleştirmek gibi imkânsız bir görevi başardı: düşmana direnmek ve işgali yenilgiye uğratmak.

Yenilgiden Zafere

26 Mayıs 2000 tarihinde Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah güneydeki Bint Cübeyl köyünde şunları söylüyordu yüksek sesle:

“Burada şehitlerin ve kanın elde ettiği zaferi kutlamak için bir araya geldik. Bugün burada kendimizi özgür ve güvende hissediyoruz, çünkü düşman uçakları üzerinizde uçmaya cesaret edemiyor. Sebebini size söyleyeyim, çünkü İsrailliler Keferkila’daki tahta bir oyuncaktan, bir Katyuşa maketinden korkuyorlar. Onlar size böyle bir günde saldıramayacak kadar korkaktırlar.”

İşte bu. Tarihte ilk kez çekilen fedakârlıklar sayesinde, direniş ve kuvvet yoluyla bir Arap yurdu korundu. Lübnan ordusunda tuğgeneral ve strateji uzmanı olan Emin Huteyt’in moqawama.org’a söylediği gibi direniş denklemleri değiştirmeyi başardı: “Orada burada yenilmeye alışmış Araplar yeni bir şeyi, sözde yenilmez düşmana mağlubiyeti tattırabileceklerini keşfettiler. 25 Mayıs 2000 İsrailli düşman karşısındaki mücadelenin doğasında stratejik bir değişikliğe yol açtı. Şöyle ki, Siyonist rejim 1948’den 1982 yılına kadar Ben Gurion felsefesine dayanarak sınırlarını genişletmeye devam etmişti. Fakat Direniş bu denklemi değiştirdi ve yeni bir şarttı dayattı, buna göre şehidlerinin kanıyla çizilmiş sınırlar hiçbir koşul öne sürmeksizin düşmana teslimiyeti dayatıyordu.

Sınırsız Direniş

Bu nedenle 2000 yılında elde edilen özgürlük kendi türünde bir ilkti. Bunu farklı kılan nedenlerden biri de sadece Lübnan ile sınırlı olmayışıdır. Tuğgeneral Emin Huteyt “25 Mayıs Lübnanlılar için doğrudan bir zaferdi. Fakat bu aynı zamanda Lübnan’ın Arap davasına ait olduğunu bütün Araplara da göstermiş bir zaferdir. Özgürlük Günü aynı zamanda İslami bir zaferdir de. Zira Direnişin yirmi yıldır çatısı altında faaliyet gösterdiği ana bünye İslami idi.”  

Huteyt 2000 senaryosunun Afganistan, Irak ve tabii ki Gazze’deki örneklerine de değinerek “Bütün bunlar kendiliğinden şu neticeye varmamızı sağlıyor. 2000 zaferi gerçekte direniş yolu ve direniş rasyonalitesinin zaferidir ve bu Lübnan ile sınırlı olmayıp bütün bölgeyi kapsamaktadır. Direniş aklı Amerika’nın Yeni Ortadoğu projesinin iptalinin arkasındaki güçtür.  2000 zaferi olmaksızın bölgede hâlihazırda görülen stratejik değişikliklere tanık olunamayacaktı” yorumunu yapıyor.

Son Savaş

2000 zaferinin ardından İsrail’in rüya ve hırsları devam etti elbette. Bununla birlikte düşman Direniş tarafından kurulan yeni dengeleri kabul etmeye zorlandı. 2000’den önce yenilmez telakki edilen düşman ordusu, Direniş sayesinde korkak ve dehşete düşmüş bir yapı haline geldi. Düşman tarafından kullanılan tüm taktikler, medya ve psikolojik savaşları da dâhil olmak üzere amaçlarına ulaşmada başarısız kaldı.

Tuğgeneral Emin Huteyt “İsrail her şeyden çok manevi ve stratejik kayıplar verdi. İsrail artık yetersizlik dairesine dâhil oldu. İsrail’in önünde savaş başlatmaktan başka çare yok. Bununla birlikte, böylesi bir karar, ne zaman alınırsa alınsın İsrail’in son savaşı olacak. Bu karar çok yakın bir zamanda olası gözükmüyor. Soru artık Siyonist rejimin mevcudiyetinin baki olup olmadığı, ya da haritadan silinip silinmeyeceği değil, yok olmadan önce ne kadar daha yaşayacağıdır” diyor.

 

medyaşafak