"New York Times DC Muhabiri, 11 Eylül’ün Üzerini Örtüyor"

"New York Times DC Muhabiri, 11 Eylül’ün Üzerini Örtüyor"
"George W. Bush 11 Eylül sabahında, Amerika’nın saldırıya uğradığını öğrendiği varsayılan andan on dakika sonra, sınıftan çıkmamış okul çocuklarına bir şey okumaya başladığında, yüzündeki suçlu bakış aşikardı."

 

 

Kevin Barrett

 

Press TV

 

Bazı insanlar için – gerçekten kötü yalancılar için – suç bilimcilerin “suçlu davranışı” adını verdiği şey kolayca tanımlanabilir.

 

George W. Bush 11 Eylül sabahında, Amerika'nın saldırıya uğradığını öğrendiği varsayılan andan on dakika sonra, sınıftan çıkmamış okul çocuklarına bir şey okumaya başladığında, yüzündeki suçlu bakış aşikardı.

 

O sabah 9:03'te, okul çocukları “uçurtma uçağı çeliğe çarpmalı” cümlelerini kurarken, Özel Kalem Andrew Card'ın Bush'un kulağına şunu fısıldadığı varsayılır: “İkinci bir uçak Dünya Ticaret Merkezi'ne çarptı, Amerika saldırı altında”. Fakat gerçekte Card'ın Bush'a bunu söylemiş olması mümkün değildir. Card her ne dediyse, bu sadece iki saniye aldı. Bu, Başkan'ın normal referans çerçevesi dışında yeni bir durumu izah etmek için yeterli bir zaman değildir.

 

Gerçekte Card, şunun gibi bir şey demiş olmalıdır: “Operasyon yolunda ilerliyor, yeni talimatları bekleyin.”

 

Eğer Gizli Servis gerçekten de Amerika'nın sürpriz bir saldırı altında olduğunu öğrenmiş olsaydı, ajanları derhal Bush'u kapıp onu – en hızlı şekilde – güvenli bir yere götürürdü. Tersine, Bush orada suçlu gözlerle bakarken çocuklar sekiz-dokuz dakika boyunca “My Pet Goat” kitabını okuyor, Gizli Servis de hiçbir şey yapmıyordu.

 

Sonunda okuma seansı bittiğinde, Bush yirmi dakika daha okulda kaldı.

 

Bush sınıfta yaklaşık yarım saat oyalandıktan sonra, başkanlık konvoyu, önceden duyurulan yoldan havaalanına doğru yola koyuldu. Bush'un uçağı, acele içinde olmaksızın, sabah saat 10 sularında – Bush'un 11 Eylül “sürpriz saldırısını” öğrendiği varsayılan saatten yaklaşık bir saat sonra – kalktı.

 

Bütün dünya Bush'un tam olarak nerede olduğunu biliyordu, okul olayı önceden yaygın bir şekilde kamuoyuna duyurulmuştu. Eğer o gün kaçırılmış uçaklar gerçekten füze gibi kullanıldıysa, Başkan'ın bir numaralı hedef olarak düşünülmesi gerekirdi. Fakat göründüğü kadarıyla Gizli Servis, Bush'un tehlikede olmadığını biliyordu. Gizli Servis'in, Başkomutan'ın güvenliğine (ve de kendi güvenliklerine) olan ilgisizliği, tek başına, 11 Eylül'ün içeriden gelen bir iş olduğunu kanıtlamaya yeter.

 

New York Times'ın “yerleşik Beyaz Saray muhabiri” David Sanger o gün Florida'daki okuldaydı. Gizli Servis'in, Bush'ın hedef olmadığını bildiğini kendi gözleriyle gördü.

 

Takip eden 12,5 yıl içinde Sanger, Gizli Servis'in apaçık bir şekilde sahip olduğu ön bilgi hakkında tek kelime sarfetmedi.

 

Bu, “yerleşik muhabir” terimini yepyeni bir aşamaya getiriyor.

 

Birkaç gün önce Sanger, “Pet Goat Başkanı”nın ayak izlerini takip etti ve dünyaya “suçlu davranışı” hakkında yeni bir ders verdi.

 

Bir C-Span görüşmesi sırasında 11 Eylül'de hayatta kalmış biri Sanger'a, New York Times'ın neden Dünya Ticaret Merkezi'nin 7 nolu binasının açıkça görülen kontrollü yıkımı hakkında haber yapmadığını sordu. Sanger'ın yanıtı baştan savma, gerçekleri gizleyici nitelikte ve uydurmaydı.

 

C-Span'den arayan kişi, Sanger'a şunu sordu:

 

"New York Times binasının bulunduğu caddedeki bir ilan panosunda, 2 binden fazla mimar ve mühendisin 11 Eylül'de 7 nolu binanın yıkılmasıyla ilgili yeni bir soruşturma yapılmasını istemesi ve önceden yerleştirilmiş patlayıcıların bu binayı yıktığına dair baskın gelen kanıtlar hakkındaki haberlerinizin nerede olduğunu soran bir ilan var. Tüm bunlar ulusal güvenliğimizle ilgili olduğuna göre, gazetenizin bu hayati meseleyi haber yapmamasının rasyonel ve bilimsel temeli nedir?”

 

Sanger'ın dolambaçlı yanıt verirken sergilediği davranış, yalan söylediğini bildiğine işaret ediyordu:

 

"İnanın bana, New York Times'ta çalışan kişiler, 11 Eylül'de ne olduğuna en az diğer insanlar kadar büyük ilgi gösteriyorlar. Yalnızca gazeteci oldukları için değil, aynı zamanda şehrin içinde yaşadıkları ve çalıştıkları için. Ve biz geride kalan yıllarda, o gün ne olduğu hakkındaki tüm farklı teorileri – komplo teorilerini, düzenli teorileri, komplo olmayan teorileri – tartışmaya, gerçekten de kayda değer miktarda zaman ayırdık. Bu konudaki devasa çeşitliliği bilirsiniz. Bir komplo olduğuna dair… öne sürülen şeylerden birinde olduğu gibi, Başkan'ın önceden bildiği bir komplo olduğuna dair henüz ikna edici bir kanıt bulamadık. Ben 11 Eylül'de Başkan'la birlikte Florida'daki okuldaydım. Size, olanlar karşısında hayli şok yaşamış göründüğünü, savaş şoku yaşayan insanlar gibi göründüğünü söyleyebilirim. Şu ana kadar bir kanıt da bulamadık. Tabi bu, böyle bir kanıt olmadığı anlamına gelmez. Fakat biz şu ana kadar, binaların çökmesine, onlara doğru uçan iki uçak dışında başka bir şeyin neden olduğuna dair bir kanıt bulamadık."

 

Sanger, arayan kişinin 7 nolu bina hakkındaki sorusundan göz göre göre kaçtı. İkiz Kulelerin patlayıcılarla yıkılması ve 7 nolu binanın serbest düşüşü için “onlara  doğru uçan iki uçağı” suçlarken, iki yönlü olarak yalan söylüyordu.

 

Öncelikle, 7 nolu binaya doğru uçan bir uçak yoktu.

 

İkinci olarak Sanger, ABD hükümet kuruluşu NIST'in, uçakların ve jet yakıtlarının İkiz Kulelere çok az hasar verdiğini kabul ettiğini biliyor olmalıdır.  NIST, kulelerin ve içindekilerin önemli ölçüde toza dönmesine sebep olacak şekilde ofislerde çıkan yangının, çarpan uçaklardan veya jet yakıtından değil, yanan kağıt ve halılardan çıktığını söylüyor.

 

Ancak kulelere ne olmuş olursa olsun, 7 nolu binanın yıkılması tarihteki en açık – ve en mükemmel – kontrollü yıkımdı. Yüksek bir binanın daha düzgün ve daha simetrik bir şekilde, serbest düşüş denebilecek bir şekilde yıkıldığı bir örnek yoktur. NIST'in İkiz Kuleler'in yıkılışıyla ilgili iddialarının en önde gelen savunucusu olan Kanadalı bilim adamı Frank Greening bile, NIST'in 7 nolu binanın “ofislerde çıkan yangın nedeniyle yıkıldığı” yönündeki iddiasının gülünç olduğunu kabul etmek zorunda kaldı.

 

Eğer David Sanger gerçekten de 7 nolu binanın kontrollü yıkımla yıkıldığına işaret eden hiçbir kanıt bilmiyorsa, Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılması konusunda ABD hükümetinin konumunu savunan kişiler arasında en fazla alıntı yapılan kişi olan Frank Greening'i araması yeterlidir. Yahut 2 bin fazla mimar ve mühendisten herhangi birini aramayı da deneyebilir.

 

Sanger'ın kötü niyeti – yahut suçun yönlendirmesinden kaynaklı beyin tutulması – 11 Eylül'le ilgili “farklı teorileri” üçe ayırma şeklinde açıkça görülüyor: “komplo teorileri, düzenli teoriler ve komplo olmayan teoriler.” 

 

Bu ne demek olabilir ki?

 

“Komplo”, iki veya daha fazla insanın bir suç işlemek için yaptığı plana denilir. 11 Eylül hakkında nasıl bir “düzenli teori” veya “komplo olmayan teori” olabilir ki? Sanger, bir kişinin tek başına yapmış olabileceğini ileri sürüyor olabilir mi?

 

Bir yerleşik ulusal güvenlik gazetecisi olarak Sanger, silah haline gelmiş “komplo teorisyeni” terimini CIA'in dolaşıma soktuğunu bilir. “Komplo teorisi” ve “komplo teorisyeni” terimleri, 1960'ların ortalarına kadar duyulmamıştı. O tarihte CIA Mockingbird Operasyonu kapsamında kendisine bağlı medya kuruluşlarından binlerce kişiden, Kennedy suikastıyla ilgili araştırma yapan kişilere bu kelimeleri kullanarak saldırmalarını isteyen bir bir genelge yayınladı. Bu genelge 1035-960 nolu CIA dokümanı olarak saklanmaktadır ve bizzat New York Times'ın yaptığı 1976 FOIA başlıklı talebe yanıt olarak yayınlanmıştır.

 

Göründüğü kadarıyla CIA, 11 Eylül'den sonra benzer bir genelge yayınlamış, Sanger da bu genelgeyi almış.

 

Ya da belki de buna ihtiyacı bile yoktu.

 

Sanger, Demokrasileri Savunma Vakfı'nda bir konuşma yapmıştı. Bu kuruluş, 11 Eylül'den tam bir yıl önce “yeni Pearl Harbor” çağrısı yapan Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'nin neo-con/Siyonist çizgideki bir halefiydi.

 

Eski New York Times muhabiri Phillip Weiss, Sanger'ı “tamamen içeriden biri” ve İran'ın Amerika'ya yönelik bir tehdit olduğu yönündeki Siyonist nosyonun taraftarı olarak adlandırıyor.

 

Weiss başka bir yerde, Sanger'ın 11 Eylül'deki suç ortaklığı konusunda başka olası gerekçelere işaret etti: Siyonistlere olan sempatisi. “Yahudiler Amerikan medyasına hakim mi? Eğer öyleyse ne yapmalı?” başlıklı bir makalesinde Weiss, New York Times'taki eski iş arkadaşlarının ve patronlarının çoğunun gerçekte İsrail propagandacıları olduğuna işaret ediyor:  “Parçası olduğum Yahudi topluluğu, İsrail'i destekleme görevini büyük ölçüde kabul etti.”

 

David Sanger, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yakın arkadaşı olan Siyonist milyarder Larry Silverstein'ın, asbestli olduğu söylenen Dünya Ticaret Merkezi'ni 11 Eylül'den sadece altı hafta önce satın aldığını, sigortayı ikiye katladığını, arkasından da “birbiriyle ilgisiz iki terör saldırısı” (iki uçak) nedeniyle çifte tazminat aldığını biliyor olmalıdır. Silverstein, Dünya Ticaret Merkezi'nin 7 nolu binasının kontrollü yıkımla çöktüğünü televizyonda iki defa itiraf etmiştir.

 

Sanger, Netanyahu'nun 11 Eylül'e ilk tepkisinin “Çok iyi!” demek olduğunu biliyor olmalıdır. İsrailli ajanların New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılmasını görüntüye aldıkları ve kutladıkları için gözaltına alındığını biliyor olmalıdır. New York Polisi'nin radyo kayıtlarında, 11 Eylül günü George Washington Köprüsü yakınlarında bir kamyon dolusu patlayıcıyla gözaltına alınan İsrallilerden söz edildiğini biliyor olmalıdır.

 

Göründüğü kadarıyla Sanger, “komplo teorileri” ile “komplo olmayan teoriler”i birbirinden ayırmak ve 11 Eylül'ün içeriden gelen bir iş olduğunu bilmediğini idddia etmek için pek çok nedene sahip.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com