"Şatah Suikastı: Suçlamalardan Kim Yararlanacak?"

"Şatah Suikastı: Suçlamalardan Kim Yararlanacak?"
İbrahim Emin bu analizinde Lübnan'daki son suikasti ele alıyor...

Şatah suikastı: Suçlamalardan kim yararlanacak?

 

İbrahim El Emin

 

El Ahbar

 

Gelecek Hareketi'nin ve 14 Mart'ın, eski bakan Muhammed Şatah'a düzenlenen suikast nedeniyle Hizbullah'ın suçladığını kimseye izah etmeye gerek yok. Mantıkları, Hizbullah'ın suikast düzenleyebilme kapasitesine sahip olduğu, karşıt ses istemediği ve Lübnan'daki hasımlarını terörize etmek istediği şeklindeki siyasi – belki de gayrisiyasi – kanaatlerine dayanıyor.

 

En azından son dokuz yıldır aynı insanlar Hizbullah'ı ve Lübnan-Suriye güvenlik rejimini, Lübnan'da gerçekleşen ve genellikle 14 Mart figürlerini hedef alan siyasi suikastlar dizisinin arkasında olmakla itham ediyor. Bu, bir siyasi koalisyon olaral teşekkül etmelerinden, yahut Suriye'nin Lübnan'dan çekilmesinden önce de böyleydi.

 

İlk olarak, Hizbullah'ın ve Şam'ın bunun arkasında olduğunu ve bu toplulukların, şu veya bu kişiyi öldürdükleri zaman kızılca kıyametin kopmasını beklemediklerini söylediler. Aynı zamanda suikastı planlayanların tepkiyi öngörmediklerini ve halkın öfkesini dikkate almadıklarını söylüyorlar. Bu grup, Hizbullah'ın hasımlarını terörize etmeye devam ettiğini söyleyerek, aynı tarafı suçlama konusunda ısrar etti. Partinin nasıl da Suriye rejiminin piyonu olduğu ve hasımlarıyla mücadelede tek bildikleri şeyin insanları nasıl öldürecekleri olduğu konusunda pek çok şey söylendi. Başkaları ise partinin, Lübnan Özel Mahkemesi'nin çalışmasını akamete uğratmak istediğini söyledi. Bunlar, Hizbullah'ın ülkede gerçek bir siyasi hayatı yeniden inşa etme yönündeki her tür girişimi bloke etmek üzere savaşı Suriye'den Lübnan'a taşımak istediğini iddia ediyorlar.

 

14 Mart, her vesileyle aynı değerlendirmeye ulaştı: “katil, kan dökmeye ve kaybetmeye devam ediyor”.

 

Pek çok örnekte, öfke, gerilim ve nefretin, bir hasma karşı siyasi suçlamalara ve hatta fabrikasyonlara yol açması anlaşılırdır. Fakat bu örnekte, naif veya garazlı olduğu söylenebilecek sorular sormamız gerekebilir:

 

– Hizbullah ilk suikasttan ders çıkarmayacak kadar aptal mıdır? Geçmişi, onu bu oyunun esiri haline getirebilecek bir zaafa mı işaret ediyor?

 

– Bu suikastlardan bir direniş hareketi, bir siyasi grup olarak Hizbullah mı fayda sağladı yoksa Arap Şiileri için kutuplaşma merkezi olan bir taraf mı?

 

– Hizbullah, bir zorlukla karşılaştıkları zaman onlara cephanelik temin etmek ve kendisini merkezi bir hedef haline getirecek önlemleri ve adımları sağlayacak bir ortamı kolaylaştırmak yoluyla düşmanları için mi çalışıyor?

 

– Hizbullah birinci, ikinci ve üçüncü sefer başarısız olduktan sonra, hasımlarını terörize etmenin başka yöntemlerine sahip değil mi?

 

– Suriye'de ve bölgede çok daha gerçek bir çatışmanın içine boğazına kadar girmiş olan Hizbullah, kendisini, böyle bir suikast yoluyla yerel hasımlarıyla uğraşmaya zorlayacak bir durumda mı buluyor?

 

– Eğer Hizbullah fiili bir hükümetin kurulmasına karşıysa, neden yerel, bölgesel ve uluslararası hasımlarına, böyle bir hükümetin kurulmasını zorlayacak bir araç veriyor?

 

– Hizbullah, Lübnan Özel Mahkemesi'nde her önemli gelişme olduğunda, kendisine karşı daha fazla eyleme yol açacak şekilde birini öldürmeye mi başvurdu?

 

– Eğer parti, hasımlarının söylediği herşeyi yapabilecek kadar profesyonelse, neden muhalefetten temsil gücü daha yüksek birini seçmiyor?

 

Olgular ve bilgiler temelinde, Lübnan'ın daha fazla çılgınlığa ve daha fazla kan dökülmesine doğru ilerlediğini gösteren başka tahminler var. Ve alışılageldiği üzere Lübnan, uluslararası katiller topluluğu için yeterince büyük hale geliyor. Aklın sesini dinlemek istemeyenler, gözyaşlarının onların gözlerini kapatmasına, öfkelerinin kaslarını kontrol etmesine izin verebilir ve sabit bir şekilde uçuruma doğru yürüyebilir.

 

Suriye krizinin ağırlığı altında mücadele eden Lübnan, Levant bölgesindeki sahnenin değişmesiyle daha fazla hareketlenecektir. Bütün istihbarat kuruluşları Lübnan'dalar ve “terörist nesilleri” için “açık alan” hakkında bilgi topluyorlar. Durumu siyasi bakımdan alevlendirmeye çalışanlar, maceraya yakın adımlar atanlar, Lübnan'ı Suriye'deki durumla ilişkili terörist operasyonlar için fırlatma rampasına çevirmeye çalışanlara benziyor. Böyle bir suçun siyasi akıntıyı bir partinin veya başka bir partinin çıkarına değiştireceğini düşünen, onlar gibi olanlar var.

 

Siyasi delilik ve güvenlik deliliğinin ortasında, böyle bir tartışmanın bir orta noktasının olmadığı açıktır. 14 Mart'ın kan üzerinde dans etmeye devam etmek, şurada burada bundan istifade etmek istediği daha da açıktır. Birilierinin Lübnan'ı bölgedeki uluslararası savaşta, özellikle Suriye'de daha da zorlu bir duruma itmek istemesi hakkında ise, “açıktır” kelimesi yetersiz. Ancak onların tek amacı tepkiler, bölünmeler ve deliliktir. Bu örnekte, gördüğümüz tek şey, sadece adı itibariyle ülke olan bir ülke iken, nasıl bir adım geriye gidilip büyük resme bakılabilir?

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com