Cartalucci: ABD, kendisinin çıkardığı Suriye savaşına ilişkin uydurma haberlerle korku salıyor

Cartalucci: ABD, kendisinin çıkardığı Suriye savaşına ilişkin uydurma haberlerle korku salıyor
Suriye’yle ilgili olarak toplanan bütün Batı destekli konferanslarda, görüşmelerin hemen öncesinde, onlara ve önceden belirlenmiş sonuçlarına hem ağırlık, hem de “aciliyet” vermek üzere dramatik fabrikasyonlar ortaya çıkarılıyor. İsviçre’de yapılacak “barış görüşmeleri” de bunun istisnası değil. Katar’daki seçilmemiş diktatör tarafından uydurulan bir haber, “Sezar” kod adlı isimsiz bir kaynağa dayandırılıyor ve teyit edilmedikleri kabul ediliyor.

ABD, kendisinin çıkardığı Suriye savaşına ilişkin uydurma haberlerle korku salıyor

 

Tony Cartalucci

 

Press TV

 

Suriye'yle ilgili olarak toplanan bütün Batı destekli konferanslarda, görüşmelerin hemen öncesinde, onlara ve önceden belirlenmiş sonuçlarına hem ağırlık, hem de “aciliyet” vermek üzere dramatik fabrikasyonlar ortaya çıkarılıyor. İsviçre'de yapılacak “barış görüşmeleri” de bunun istisnası değil. Katar'daki seçilmemiş diktatör tarafından uydurulan bir haber, “Sezar” kod adlı isimsiz bir kaynağa dayandırılıyor ve teyit edilmedikleri kabul ediliyor.

 

BBC'de yayınlanan, "ABD ve BM, Suriye işkence raporu karşısında nefret duyduğunu açıkladı" başlıklı haber şu iddiada bulunuyor:

 

Üç eski savaş suçları savcısı tarafından hazırlanan rapor, sadece Sezar olarak anılan ve Suriye'de ölen 11 bin tutukluya ait 55 bin dijital resmi sızdırdığı iddia edilen eski bir askeri polis fotoğrafçısının sunduğu kanıtlara dayanıyor.

 

BBC bundan sonra, şu sözleriyle, raporun propaganda değerinin yaklaşan görüşmelerde bir işlev görmesinin amaçlandığını ortaya çıkarıyor:

 

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marie Harf, bu rapor için “[Cenevre 2'de] ilerleme sağlamamızın daha da önemli olduğunun altını çizdi. Sahadaki durum o kadar korkunç ki, bir siyasi geçişin hayata geçirilmesine ve Esad rejiminin iktidardan uzaklaştırılmasına ihtiyacımız var” dedi.

 

Elbette, BM İnsan Hakları temsilcisi Navi Pillay'in sözcüsü, raporun halen teyit edilmediğini kabul edecekti:

 

BM insan hakları temsilcisi Navi Pillay'in sözcüsü Rupert Colville, AFP'ye şunları söyledi: “Bu rapor kesinlikle alarm veriyor ve varsayılan gözaltında ölümlerin büyüklüğü, teyit edilmesi halinde, kesinlikle ürkütücü.”  

 

Okuyucular bir başka kod adını, yalanlarıyla Irak işgaline retorik temeli veren "Curveball" lakaplı Iraklı muhbiri hatırlamalıdır. İngiliz Independent gazetesinde yayınlanan “Kitle imha silahı yalanları 100 bin kişinin ölümüne yol açan adam her şeyi itiraf etti” başlıklı makale, şunları hatırlatacaktı:

 

Yalanları, Irak'ın işgal edilmesine – 100 binden fazla canın ve yüz milyarlarca sterlinin kaybedilmesine malolan dokuz yıllık bir savaşın başlangıcına – yardımcı olan adam, yarın, İngiliz televizyonlarına vereceği ilk röportajda, herşeyi itiraf edecek.

 

Irak'ın kitle imha silahları hakkında iddialar imal eden "Curveball" kod adlı, taraf değiştirmiş Iraklı ajan, bütün bunları nasıl uydurduğunu anlatırken gülümsüyordu. Bu, tarihin akışını değiştiren bir üçkağıtçılıktı; Rafid Ahmed Elvan el-Cenabi'nin yalanları, Irak savaşını meşrulaştırmak için kullanıldı.  

Şimdi bir kez daha kurnaz Batı, suç ortağı BM ile birlikte, sözde “barış konferansı”na, kamuoyu algısını en içgüdüsel düzeylerde manipüle etmek, olguları, mantığı ve aklı kuşatmak, bizzat kendilerinin üretiği ve hâlâ da, uzun süredir arzu ettikleri “rejim değişikliğine” erişme umuduyla sürdürdükleri bir çatışmada kendi konumlarını güçlendirmek amacıyla tasarlanmış, teyit edilmemiş varsayımlarla gidiyor.

 

Suriye'de süregiden çatışma 2007 gibi erken bir tarihte Batı ve bölgesel müttefikleri tarafından hazırlanmış, Pulitzer ödüllü gazeteci Seymour Hersh, “Yeni yönelim: Yönetim'in yeni politikası, terörizmle savaşta düşmanlarımızdan mı yararlanıyor?” başlıklı makalesinde bunları kahince öngörmüştü:

 

"Bush yönetimi, ağırlıklı olarak Şii İran'ı köşeye sıkıştırmak için Ortadoğu'daki önceliklerini yeniden belirlemeye karar verdi. Yönetim, Lübnan'da İran'ın desteklediği Şii Hizbullah'ı zayıflatmak için örtülü operasyonlarda Sünni Suudi Arabistan hükümetiyle işbirliği yapmaya başladı. ABD aynı zamanda İran ve Suriye'yi hedefleyen örtülü operasyonlarda da aktif olarak yer aldı. Bu faaliyetlerin yan ürünü, İslam'ın militan bir yorumunu benimseyen, ABD'ye muhalif, El Kaide'ye sempati besleyen aşırılıkçı Sünni grupları desteklemekti."

 

Şimdi El Kaide'nin, Suriye hükümetine karşı savaşan ve çoğu NATO yardımıyla Suriye topraklarına geçen yabancılar olan militanların neredeyse tamamını kapsadığı kabul ediliyor.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com