IŞİD, Suriye’deki “ılımlı” El Kaideci teröristlere karşı / IŞİD Esad destekçisi mi?!

IŞİD, Suriye’deki “ılımlı” El Kaideci teröristlere karşı / IŞİD Esad destekçisi mi?!
Irak ve Suriye El Kaidesi, yahut bilinen adıyla Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD), El Cezire’den Robin Yasin-Kassab’a göre “Esad’ın üretimi”. Bu, Suriye hükümet güçlerinin bıkıp usanmadan IŞİD militanlarına karşı savaşmasına rağmen söyleniyor. İlk olarak El Cezire’de yayınlanan makaleye, önde gelen bir “ilerici” haber kaynağı olan Alternet ile, pek çok başka alternatif medya sitesinde de yer verildi.

 

 

Prof. Michel Chossudovsky

 

Global Research

 

Batı medyası, ağır basan kanıtlar karşısında, muhalif isyancıların sayısız vahşet işlediği gibi, 21 Ağustos'taki kimyasal silah saldırısının da arkasında olduğunu zımnen kabul etti.

 

Bu olayların ardından, yeni bir medya dezenformasyonu akıntısı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Cenevre-2 Barış Konferansı'yla zamanlama bakımından çakışan bu yeni medya anlatısı, El Kaide bağlantılı isyancı örgütleri iki kategoriye ayırma üzerine kurulu. 

 

Hikaye, ana hatlarıyla şöyle işliyor:

§  Bir tarafta, şimdi Batı destekli İslami Cephe'nin de parçası haline gelen El Nusra'ya bağlı olanlar da dahil olmak üzere, ılımlı El Kaide isyancıları (“iyi cihadçılar”) var. İslami Cephe şimdi ABD ve müttefikleri tarafından açıkça destekleniyor ve finanse ediliyor.

 

§  Diğer tarafta ise Irak ve Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) bağlı aşırıcılar var.

 

IŞİD: “Esad'ın üretimi”

 

Yeni bir meşruiyet tipi yavaş yavaş ortaya çıkıyor. IŞİD bir terör örgütü olarak görülürken, ılımlı İslamcılar “gerçek demokratlar” olarak değerlendiriliyor.

 

El Nusra gayriresmi olarak, John Kerry'nin ve elbette Amerika'nın müttefikleri ile uluslararası toplumun desteğine sahip olan, ılımlı İslami Cephe'ye bağlı.

 

Fakat bu ayrım ve kategorizasyonun bir sebebi var.

 

“Yetkili kaynaklara” göre IŞİD'in el altından Suriye'nin seküler Beşar Esad hükümeti için çalıştığı varsayılıyor.

 

Irak ve Suriye El Kaidesi, yahut bilinen adıyla Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD), El Cezire'den Robin Yasin-Kassab'a göre “Esad'ın üretimi”. Bu, Suriye hükümet güçlerinin bıkıp usanmadan IŞİD militanlarına karşı savaşmasına rağmen söyleniyor. İlk olarak El Cezire'de yayınlanan makaleye, önde gelen bir “ilerici” haber kaynağı olan Alternet ile, pek çok başka alternatif medya sitesinde de yer verildi.

 

Hükümet güçlerinin IŞİD'le savaştığının hükümet güçleri tarafından da bilinmesine rağmen El Cezire şimdi, “IŞİD devrimci muhalefetin parçası olarak görülmemelidir” diyor.

 

Tamamen saptırılmış bir mantık içinde IŞİD, “Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) bölmeleriyle ve Kürt gruplarla savaşan, ÖSO komutanlarını ve daha ılımlı İslamcı komutanları öldüren ve devrimci aktivistleri kaçıran” örtülü bir Suriye hükümet gücü olarak sunuluyor.

 

Argüman, “O [IŞİD], azınlık gruplarına korku salmak yoluyla rejimin gündemine hizmet ediyor” şeklinde devam ediyor.

 

Yeni ortaya çıkan medya ve siyaset konsensüsüne göre IŞİD, Beşar Esad'dan daha kötü:

 

“Esad'ı da içeren bir gelecekte mutabık kalmamız – ve o ne kadar kötü olsa da, daha kötü bir şeylerin olduğunu düşünmemiz – gerekir.”

 

El Cezire'nin haberi IŞİD'in gerçekte Suriye hükümeti tarafından kontrol edilen örtülü bir topluluk olduğunu ve Suriye hükümetinin onu, azınlıkları hedef almak için kullandığını ima ediyor. Bunu, IŞİD'le mücadelenin, Beşar Esad hükümetini yenmeyi hedefleyen daha geniş devrimci hedefin bir parçası olduğu argümanı izliyor.

 

“Gerçekten de bir çok Suriyeli, IŞİD'in Esad'ın üretimi, hatta Esad ile büyük güçlerin ortak ürünü olduğuna ikna olmuş durumda. Şunları soruyorlar: Öyle olmasa, NATO üyesi olan Türkiye neden yabancı militanların sınırı geçmesini bu kadar kolaylaştırsın? Neden Rakka'nın (altı aydır IŞİD'in denetiminde olan bir şehir) okullarını ve pazarlarını bombalayan rejim, IŞİD'in iyi bilinen merkezlerini bombalamasın?”

 

Medya akıntısı, muhalif teröristlere “insani bir yüz” verme perspektifiyle, “iyi cihadçı” muhalif güçlerin “Türkiye sınırı boyunca IŞİD tarafından kurulmuş olan mini devletlere, insan ve silah geçişini kontrol ettiği stratejik mevkilere” yönelik olarak düzenlediği “karşı saldırı” sonucunda IŞİD'in Kuzey Suriye'deki pek çok kalesinin “temizlendiğini” söylüyor.

 

IŞİD'in sınır kalelerini kim özgürleştirdi? Suriye hükümet güçleri değil, El Nusra Cephesi de dahil olmak üzere, sözde ılımlı El Kaide isyancıları:

 

“Saldırı, kuzey bölgeleri çapında IŞİD'e karşı yapılan gösterilere yanıt verdi ve bu saldırıya, Mücahidin Ordusu ve Suriye Devrimci Cephesi – Özgür Suriye Ordusu ile bağlantılı gruplar – öncülük etti. Fakat IŞİD'e karşı mücadele eden savaşçıların çoğu İslamcı; bunların arasında hem El Nusra Cephesi (bu grup da El Kaide bağlantılı fakat halkla ilişki kurmada daha zeki ve daha disiplinliler) hem de daha önemlisi  İslami Cephe üyeleri var.

 

Yedi İslamcı grubun oluşturduğu bu ittifak geçen sonbaharda [Washington'un doğrudan desteğiyle] oluşturuldu ve şu ana kadar kesinlikle, ÖSO'nun hiç olmadığı kadar disiplinli ve iyi silahlanmış görünüyor. Seküler ÖSO'nun üzerine çıkması Batı politikasına rağmen (pek çok gazeteci yanlış bir şekilde onları “Batı destekli” diye tanımlamakta ısrar ediyor) değil, Batı nedeniyle gerçekleşti.

 

Acı bir ironi içinde, sivillere karşı sayısız vahşet işlemiş olan, El Nusra'yı da içeren bu “ılımlı” El Kaide güçleri, şimdi sivillerin hayatını kurtarmaya kendini adamış bir örgüt olarak takdim ediliyor:

 

“Pek çok kişi, İslami tugayların askerlerinin ideolojiyle değil, disiplin ve silah, hatta yiyecek – ki İslamcılar ÖSO'ya nazaran bunu çok daha iyi bir şekilde tedarik edebilir – ihtiyacıyla motive olması karşısında umutlanıyorlar.” (vurgular bize ait)

 

Teröristler, isyanın kurbanlarına yiyecek mi tedarik ediyor? İster inanın ister inanmayın, El Nusra şimdi insani davranışlar içinde. Daha önce El Nusra'nın Malula'daki Hristiyan Ortodoks cemaatine karşı işlediği suçlarla ciddi bir karşıtlık içinde, aynı terörist gücün şimdi Rakka'nın Hristiyan cemaatinin imdadına geldiği söyleniyor:

 

“İlk bakışta, Ahrarü'ş-Şam ve El Nusra Cephesi'nin Rakka'daki iki kiliseyi IŞİD'den kurtarması ve çan kulelerine asılmış siyah bayrakları indirmesi hayret verici görünebilir. Yerel aktivist Ebu Maya, ‘İnşallah bu kiliseler restore edilecek ve yeniden Rakka'daki Hristiyanlar tarafından kullanılacak' diyor. Fakat bu, Rakka'daki El Nusra'nın, eski Özgür Suriye Ordusu savaşçılarından oluşmasından kaynaklı.”

 

O halde önerilen “insani çözüm” nedir? “Ilımlı İslam devleti”, rejim değişikliği sürecinin bir parçası olarak peşinden koşulacak bir hedeftir:

 

“Batılılar için ‘İslam devleti' denilince akla baskı gelse de, pek çok Arap içi akla “adalet”, “namus”, “kanun yönetimi” geliyor. Esad yönetimi altında yaşadıklarından daha iyi bir şey geliyor.

 

Gelişmekte olan siyasi konsensüs nedir?

 

Bu konsensüse göre Esad hükümetinin üretimi olduğu varsayılan IŞİD, bir rejim değişikliği sürecine paralel olarak ortadan kaldırılmalıdır. Bu yüzden karşı-terörizm, sadece IŞİD'i değil, seküler Suriye devleti destekçilerini de hedef almalıdır.

 

Diğer yandan, öteki ılımlı teröristler, El Kaide'yle bağlantılı olmalarına rağmen muhalefetin ana gövdesine entegre edilmelidir.

 

“Devrimci milisler” olarak tanımlanan ılımlı El Kaide güçlerine destek, rejim değişikliğini gerçekleştirmenin bir aracı olarak, aranan cevaptır. Batı askeri ittifakı açıkça, muhalefet güçlerinin bir İslam devleti kurmaya hakkı olduğunu söylüyor:

 

“Sürecin şu andaki aşaması, IŞİD'in ortadan kaldırılmasını ve rejimle de karşı karşıya gelmeyi içeriyor. Bundan sonra ya halk, en azından rejimin kontrolünün en güçlü olduğu yerlerde devrimci milisleri sahiplenecek, ya da devrimci milisler anlamlı ilerlemeler kaydedemeyecektir.

 

IŞİD gittikten sonra İslamcı gruplar, azınlıklara veya kendilerine karşı olanlara karşı hiçbir kötü muamele gerçekleşmeyecek şekilde disiplini arttırmalıdır. İslami Cephe de, kendini demokratikleştirmeye ikna edilmelidir. Bu cephenin bir Şeriat devleti çağrısı yapmaya hakkı var, fakat gelecekteki devletin niteliğine, silahlara ve güçlü bir kanaate sahip olan bir grup adam değil, Suriye halkının karar vereceğini açıkça belirtmelidir. Çünkü Suriye halkı daha önce de oradaydı.

 

Suriye devrimi önce Esad'a karşı başladı, şimdi de IŞİD'e karşı sürüyor. Zalimlerle mücadele etmeye devam edeceğine inanmak için yeterince neden mevcut. Herkes bunu dikkate almalıdır.”

 

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü tarafından yakın zamanda yapılan (ve BBC tarafından aktarılan) bir tahmine göre Suriye'de yaklaşık 11 bin El Kaide bağlantılı paralı asker var ve bunların hepsi ABD ve/veya NATO ve KİK'in üye devletleri tarafından destekleniyor ve finanse ediliyor.

 

Bu isyanın mimarları kim?

 

İsyan, Batı askeri ittifakı tarafından kontrol ediliyor. NATO ve Türk komutanlığı, 2011 ortasından beri militanların istihdam edilmesinde görev aldı. Suudi Arabistan ve Katar, Washington'la bağlantılı olarak teröristlerin finanse edilmesinin ve eğitilmesinin içinde yer alıyor. ABD ve Batı askeri ittifakı, sıkı bir şekilde teröristlerin arkasında yer alıyor. Bunlar, Suriye halkına karşı işlenen insanlık suçlarından sorumlular.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com