Suriye’deki çatışmalarda son durum

Suriye’deki çatışmalarda son durum
Hasan Sivri sitemiz için kaleme aldı...

 

Hasan Sivri

 

Irak-Şam İslam Devleti ile diğer silahlı gruplar arasındaki hegemonya savaşı bir aydan fazla bir süredir devam ediyor. Her türlü kirli yöntemin kullanıldığı bu savaş, ideolojik farklılardan dolayı başlamış değil. Savaşın en çok şiddetlendiği noktalara baktığımız zaman, iki tarafın da nüfuz savaşı verdiğini görebiliriz: Halep'te sınır kapıları, Rakka'da petrol kuyuları, Deyr Zor'da sınır kapısı, tahıl siloları ve yine petrol kuyuları.

 

IŞİD, isminden ve Irak'taki son gelişmelerden de anlaşılacağı üzere, bölgesel bir savaş veriyor. Düşman olarak öncelikle Irak, Suriye, İran rejimlerini ve Hizbullah'ı görüyor. Bu yüzden, diğer gruplar tarafından rejimle işbirliği içinde olmakla suçlanan IŞİD'in öncelikli hedefi, var olduğu bölgede kendini sağlamlaştırmak.

 

Kaide lideri Zevahiri dahil, Körfez ve Arabistan'dan arabulucuların müdahil olmaya çalıştıkları savaş bir türlü durdurulamadı. Aksine IŞİD arabuluculuğu da istismar etti. Kendisine gönderilen elçileri öldürttü. Diğer grupların merkezlerine, kontrol noktalarından elçi olduğunu söyleyerek geçebilen, intihar eylemcileri ve bombalı araçlar gönderdi. Özellikle Nusra başta olmak üzere, diğer grupların içlerine ajanlar göndererek bir süre sonra gruplarda bölünmelere yol açtı. Muhalif İnsan Hakları Gözlemevinin verdiği rakamlara göre sadece bir ayda aralarında sivillerin de olduğu yaklaşık 2300 kişi bu savaşta öldü.

 

IŞİD, savaşın ilk raundunu kazanmış gibi duruyor. Kuzey Halep'in yarısından fazlasında kontrolü sağlamış durumda. İslami Cephe için hayati önem taşıyan 3 sınır kapısı yine IŞİD'in kontrolü altında. Bir diğer sınır kapısını da Suriye'ye bağlayan yol yine IŞİD'in kontrolünde. Türkiye IŞİD'e açılan bu sınır kapılarını kapattı.

 

IŞİD aynı zamanda Türkiye için de tehlike oluşturuyor. Suriye'deki kaynaklara göre Türk silahlı kuvvetleri, bu sınır kapılarının hemen karşılarına kuvvetlerini yığdı. Ayrıca sınırın öte tarafında, iki tarafın da birbirlerine karşı en vahşi yöntemleri kullandığı bir savaş devam etmekte.

 

IŞİD ayrıca Rakka gibi önemli petrol kuyularının olduğu kenti, tamamen kontrolü altına aldı. Kentte daha önce etkin olan Ahrar Şam ve Nusra Cephesi şehir dışına kovuldu. Nusra cephesi militanlarını çatışmaksızın başka bölgelere çekerken, Ahrar Şam militanları mülteci olarak Türkiye'ye sığındı.

 

Cumartesi günü savaş yeni bir boyut kazandı. El-Kaide'nin 2 hafta önce aforoz ettiği IŞİD ile El-Kaide'nin Suriye'deki resmi kolu Nusra cephesinin karşı karşıya gelmesi bekleniyordu. IŞİD, Haseke'nin Tel Hamis ve Şedadi bölgelerinde, Nusra ve Ahrar Şam gruplarını kuşatıp zorla kendine biat ettirince, Ahrar Şam, IŞİD ile aralarındaki ateşkesi tanımadığını ilan etti. Nusra ise Deyr Zor'da, IŞİD'e karşı genel seferberlik ilan etti.

 

İlk saldırıda Deyr Zor askeri komutanını kaybeden IŞİD daha sonra, Irak ile Suriye arasındaki Abu Kamal sınır kapısını, kırsaldaki petrol kuyularını ve tahıl silolarını Nusra'ya kaptırdı. Nusra ve yanında savaşan İslami Cephe bileşenleri ciddi kaynakları ele geçirmiş oldu. Nusra bunun ardından Rakka'ya saldırmaya hazırlandığını ilan etti. IŞİD, Nusra cephesini hedef aldığı bir bildiride de, artık Nusra cephesinin de ''Şam Uyanış'' -Irak'ta rejimle birlikte El Kaide'ye karşı savaşan Sünni Sahvecilerle (uyanışçılar) paralellik kurarak- birliklerinden sayıldığını açıkladı.

 

Savaş, arabulucu ve ateşkes aşamalarını çoktan geçti ve doğu kentlerinde en az Halep'teki kadar şiddetli çatışmalar başladı. Toplu infazların, idamların, bombalı araç saldırılarının karşılıklı olarak gerçekleştirildiği bu savaş, uzun bir süre daha devam edecek. İdeolojik ve inançsal olarak birbirine çok benzeyen radikal İslami gruplar, nüfuz savaşından sonra, kontrol ettiği alanlardan çıkıp kendilerine, özellikle Doğu Halep'ten ve İdlip'in güneyinden ciddi ilerlemeler kaydederek yaklaşmaya başlayan Suriye Ordusu ile karşılaşacak. İlerleyen dönemlerde Suriye savaşının yeni merkezi Kuzey Suriye olabilir.

 

Cenevre-2'nin 2. Turu

 

Cenevre-2 müzakerelerinde ikinci tur bugün başlıyor. 2. turdan, ciddi neticeler beklenmiyor. Temsilci Ahdar İbrahimi bile “Büyük beklentiler içinde değilim” dedi. Taraflar, ilk turun sonunda birbirlerini suçlayıp ilk turu başarısız ilan etmiş olsa da 2. tura katılacaklarını duyurdular.

 

Müzakereler, Rusya ve Amerika arasında, bölgesel denklemleri de kapsayan nihai bir anlaşma sağlanana kadar süreceğe benziyor. Rus diplomasisinin daha çok çalıştığını söyleyebiliriz. Rus tarafı, müzakere masasının etrafında oturan herkes ile iletişim halinde iken; Amerika'nın, Suriye resmi heyeti ile görüşme talebinin reddedildiğini Suriye Dış İşleri Bakanı Velid Muallim'in ağzından duyduk. Oysa muhalefeti temsil etmediği gerekçesiyle, Koalisyon heyetini başarısız bir heyet olarak ilan eden Ruslar, aynı hafta içerisinde Koalisyon lideri Ahmet Carba'yı Moskova'da misafir etti.

 

Rusya'dan, heyetinizin temsiliyetini genişletip diğer muhalif gruplara da Cenevre'de söz hakkı tanıyın nasihatini alan Ahmet Carba, Moskova'dan Kahire'ye geçip Suriye Ulusal Koordinasyon Kurulu temsilcileri ve diğer muhalif liderler ile görüştü. Görüşmelerde bir sonuç elde edilmemiş görünüyor. Koalisyon, Birleşmiş Milletler'e, heyetteki temsilciler olarak ilk turdaki listenin aynısını verdi.

 

El-Sefir gazetesinin önemli yazarı Muhammed Blut bir kaynağa dayandırdığı iddiaya göre, Koalisyon lideri Ahmet Carba, muhalif heyetin Koalisyon ve Koordinasyon Kurulundan 5'er temsilci ve 3 askeri lideri içermesini önermiş. Askeri liderlerin içinde YPG'den de bir komutanın olabileceği de söylenmiş.

 

Bu iddialar konuşuluyor ve konuşulmaya devam edilecek. İlk tur ile ikinci tur arasındaki 10 günlük süre, görüşmelerin yeterli olacak şekilde gerçekleştirilmesine yetmedi. Bu yüzden 3. tura, daha uzun bir ara verilerek, Mart ayının 15'inde başlanması düşünülüyor.

 

Humus'ta  Ateşkes

 

İlk turda konuşulan, abluka altındaki bölgelere insani yardım ve sivillerin güvenli çıkışı ile ilgili uzlaşı haberi, ilk olarak Humus'tan geldi. İnsani yardımların, eski Humus olarak bilinen ve 3 mahalleden oluşan bölgeye girişi için, 3 gün olarak ilan edilen sonradan da 3 gün daha uzatılan ateşkesin ilk gününde; kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan grupların güvenli çıkışı sağlandı. 2. gün ise BM heyetinin de içinde olduğu kafile, abluka altında yardım bekleyen sivillere ilaç ve gıda dolu tırlarla yardım ulaştırmaya çalıştı.

 

Silahlı gruplar, bölgeye giriş yapan ve içinde BM heyetinin de olduğu yardım konvoyuna havan topları ile saldırıp ateş açtı. Sağlanan ateşkese rağmen bu saldırının, farklı örgütlere bağlı olan muhalif grupların arasındaki anlaşmazlıktan dolayı olduğu düşünülüyor. Bu saldırının ardından silahlı gruplar, BM heyetini kaçırarak bir kaç saatliğine alıkoydu. BM heyetinin bırakılmasından sonra ise, kısa süreliğine yoğun çatışmalar yaşandı. Silahlı gruplar ınayrıca, bölgeden çıkışı beklenen yaklaşık 40 Hıristiyan vatandaşı da rehin tutmaya devam ettiği bildirildi.

 

Ateşkesin 3. gününde ise yaklaşık 700 sivilin çıkışı sağlanarak ateşkes 3 gün daha uzatıldı.

 

Cenevre'de, abluka altında bölgeler tartışılırken, Halep'in kuzeybatısında yer alan ve Şii beldeler olarak bilinen Nubbul ve Zahra'nın da isimleri anıldı. Suriye resmi heyeti, Halk Komiteleri tarafından korunan Nubbul ve Zahra beldelerinin aylardır abluka altında yardım beklediğini aktardı. Bu beldeler için Humus benzeri bir ateşkesin sağlanması ise çok zor görünüyor. Halep'te etkin olan silahlı gruplar, Cenevre'den çıkacak hiç bir siyasi kararı tanımayacaklarını ilan etmişlerdi. Koalisyon'un ise askeri sahada herhangi bir kontrolü yok. Öte yandan Halep'te IŞİD ve İslami Cephe arasında çok ciddi çatışmalar yaşanmakta. Nubbul ve Zahra ise bu çatışmaların arasında bir bölgede yer almakta. Cenevre'de Nubbul ve Zahra beldeleri için BM'den insani yardım talep eden Suriye yönetimi, Humus'ta, ateşkes sağlayarak muhalif heyetin elindeki Humus kartını da düşürmüş oldu.

 

medyasafak.com