Yabrud çatışması kızışıyor, gözler Deraa’da

Yabrud çatışması kızışıyor, gözler Deraa’da
Silahlı grupların Kalamun Dağları’nda bulunan Yabrud’daki son kaleleri üzerindeki kuşatma sıkılaşırken, bu grupların liderleri, Kalamun’da orduyu meşgul edecek yeni bir cephe açılması çağrıları arasında, Suriye Ordusu’na karşı muharebeyi kaybedeceklerinin kesin olduğunu söylemeye başladı.

 

Hüseyin Mallah

 

El Menar

 

 

Silahlı grupların Kalamun Dağları'nda bulunan Yabrud'daki son kaleleri üzerindeki kuşatma sıkılaşırken, bu grupların liderleri, Kalamun'da orduyu meşgul edecek yeni bir cephe açılması çağrıları arasında, Suriye Ordusu'na karşı muharebeyi kaybedeceklerinin kesin olduğunu söylemeye başladı. 

 

Yabrud, Kalamun'da militanların son kalesi

 

Yabrud'da süregiden çatışmalar, Ordunun birkaç ay önce başladığı şey, yani militanların Kalamun Dağları'nı kalkan olarak kullanarak ortaya koyduğu tehdidi sona erdirme yönündeki taahhüdünü ortaya koyuyor. Ordu, ya özel olarak bazı bölgeler (Kara, Deir Atiyeh, Nabak ve daha sonra Caracer ve Rima tepeleri) üzerinde kontrolü yeniden ele almayı,  ya da kuşatma oluşturarak Yabrud, Asel el-Verd ve daha sonra Rankus'taki silahlı gruplara giden besleme yollarını bloke etmeyi hedefliyor...

 

Yabrud ve çevresindeki askeri birimlerin izlediği “kontrolü ateşle ele alma” ve “kademeli olarak kemirme” stratejisi, bizzat muhalefete göre silahlı gruplar arasında büyük coğrafi ve maddi kayıp ile can kaybına yol açtı. Muhalifler Pazartesi gecesi önde gelen bir liderin öldürüldüğünü söylerken, devlet medyası, aralarında sözde “İslami Cephe” lideri Ebu Malik, “İç Güvenlik” milisi liderlerinden Samir Nasrallah, bölgedeki maliye ve operasyon lideri, Ebu Ali el-Yabrudi diye de bilinen Mahmud Aruk ve “Ahrarüş-Şam” liderleri Enes Abbud ve Meskal Hamame'nin de olduğu pek çok liderin öldürüldüğünü aktardı.

 

Ordu'nun stratejisi bugüne kadar başarılı olduğunu kanıtladı. “Özgür Ordu”nun ve onları destekleyen Arap medyasının, durumun aynı kalması halinde Kalamun muharebesinin nihai olarak kaybedileceği yönündeki uyarıları ve Yabrud'daki militanlar üzerindeki basıncı azaltmak için yeni bir cephe açılması çağrıları da buna işaret ediyor.

 

Bir kez daha Deraa...

 

Daha önce Deraa'yla ilgili yayınlanan bir raporda, Batılıların ve Suudilerin güney cephesini, yani Deraa'yı bir dizi nedenle kızıştırma çabasında olduğu, bu nedenlerin arasında Deraa'nın Şam'a yakın bir mesafede olması ve oradaki militanlara askeri ve lojistik destek sağlamanın kolaylığının da olduğu yönünde bilgiler verilmişti. Bu bağlamda, Batılı enformasyon kaynakları, Ürdün'de, Batı'nın denetiminde ve Körfez ülkeleri tarafından finanse edilen eğitim kampları olduğunu ortaya çıkarmıştı. Golan Tepeleri'ndeki İsrailli gözlemcilerin sunabileceği istihbarat bilgisinden bahsetmeye bile gerek yok.

 

Gözlemciler bunu desteklemek üzere, bütün bu tarafların Kasım ayı sonunda Doğu Guta'daki Ordu mevzilerine düzenlediği saldırılarda parmağı olduğundan söz etti. Enformasyon kaynakları, binlerce militanın katıldığı saldırıların, militanların Doğu Guta'daki kaleleri üzerindeki kuşatmayı kırmayı, Şam havaalanına giden yolu kesmeyi ve güney kapısı üzerinden başkente uygulanan tehdidin yeniden oluşturulmasını hedeflediğini belirtiyordu.

 

Güney bölgesinden gelen militanlar, Batı istihbaratının desteğiyle ve Arap finansmanıyla bu saldırıda yer aldı (Suudi istihbarat şefi Bender bin Sultan'ın bizzat müdahil olduğuna dair haberler yayıldı). Bundan sonra Suriye Ordusu'nun, Doğu Guta'daki militanlara silah ve cephanelik taşıyan 100 kamyonluk bir konvoy taşıma girişimini başarısızlığa uğrattığı açığa çıkarıldı.

 

Burada önemli olan nokta, Guta'ya yönelik saldırının, Kalamun muharebesinin başlangıcıyla ve Suriye Ordusunun Kara şehri üzerinde kontrol kurmasıyla eş zamanlı olmasıdır. Bir başka deyişle Guta cephesi, Orduyu meşgul edip militanların Kalamun'daki kalelerini hedef almasını engellemek amacıyla açılmıştı.

 

Bu temel üzerinde, saha operasyonlarının gidişatını izleyen kaynaklar, silahlı grupların dış yönlendirme ve destekle, Orduyu güney bölgesinden alıkoyacak şekilde meşgul etme olasılığını dışarıda bırakmıyorlar.

 

Pazartesi günü militanlar, kontrolü ele geçirmek ve Ordu birimlerine giden besleme yolunu kesmek amacıyla stratejik Herbet Gazaleh kasabasına ilerlemeye çalıştı, fakat girişim başarısız oldu ve Suriye Ordusu tarafından bozguna uğratıldı.

 

Birkaç gün öncesinde ise silahlı gruplar, bir dizi kasabanın kontrolünü ele geçirerek Kuneytra'da Ordu içinde karışıklık yaratmayı denemiş, fakat bu, Ordu'nun kısa sürede buraları yeniden ele geçirmesiyle uzun sürmemişti.

 

Sahadaki tüm bu gelişmeleri, sözde “Özgür Suriye Ordusu”nun liderliğindeki değişiklik izledi ve Tuğgeneral Selim İdris Genelkurmay Başkanlığı'ndan alınmasıyla yerine firari general Abdülilah el-Beşir getirildi.  

 

Bu gelişmeler büyük ölçüde muhalif Konsey ve onunla bağlantılı silahlı gruplar içindeki eksenler çatışmasıyla ve yerel ve bölgesel güç çatışmasıyla ilgili olsa bile, burada önemli olan şey General Beşir'in Suriye'nin güneyindeki Kuneytra'da bulunan askeri konseye başkanlık etmesi ve 2012'de Ordudan ayrılmasıdır. Bu nedenle konseyin onu ataması, güney bölgesindeki militanlara, kendilerini yakın gelecekte olabileceklere hazırlama amaçlı bir girişimdir.

 

Kesin olan şey, Suriye askeri liderliğinin güney cephesindeki her türlü gelişmeye ve beklenmedik sürprizlere karşı müteyakkız halde olduğu ve Deraa'yı Şam'ın yumuşak karnı haline getirmeye çalışan silahlı gruplar ile, onları destekleyen Batılı ve Arap tarafların tehditlerini ciddiyetle ele aldığıdır…

 

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com