Yabrud’un ötesinde

Yabrud’un ötesinde
Artık belli: Suriye’deki savaş, Batılı hükümetlerin perspektifinden hazırlanan plana uygun şekilde gitmedi. Bu hükümetlerin hepsi, Suriye’deki sivil protesto hareketinin yolunun yabancı kontrollü silahlı grupların çizgisine doğru saptırılmasından sorumludur.

 

Esad Ebu Halil

 

El Ahbar

 

Artık belli: Suriye'deki savaş, Batılı hükümetlerin perspektifinden hazırlanan plana uygun şekilde gitmedi. Bu hükümetlerin hepsi, Suriye'deki sivil protesto hareketinin yolunun yabancı kontrollü silahlı grupların çizgisine doğru saptırılmasından sorumludur. Batılı gazetecilerin robot gibi ileri sürdüğü, sivil barışçıl bir hareketin, rejimin baskısı sonucunca mezhep savaşına dönüştüğü iddiası doğru değildir, ki hiçkimse de bunun gerçekte somut olarak nasıl olduğunu izah etmiyor. İddia edilenin aksine, silahlı gruplar en başından beri Suriye'de aktifti. Suudi Arabistan, Katar, Türkiye, İsrail ve ABD, Suriye'de kendi silahlı unsurlarına sahipti ve hepsi de bir anda vurmaya hazırdı.

 

Masumiyet iddiası şimdi paramparça olmuştur. ABD hiçbir zaman, sahada gizli bir operasyon yürütmeden battaniye ve gıda yardımı dağıtmaz; tıpkı Afganistan'a pirinç ve fasülye paketleri atılırken, ABD savaş jetlerinin ve toplarının Afgan kasabalarını ve şehirlerini dövmesi gibi. Gerçekte, devasa pirinç ve fasülye paketleri de, masum Afganların öldürülmesini sağlıyordu, zira Pentagon'daki hiçkimse, binlerce feet yükseklikten sivil bölgelere devasa paketlerin atılmasını sonucunun ne olacağını düşünmeye zahmet etmemişti.

 

Suriye halkının Batılı düşmanları, yani hiçbir zaman İsrailli işgalcilerin 1967'den beri Suriyelilerin toprağını işgal etmesinden şikayet etmemiş olan koalisyon, Esad rejimini kısa yoldan devirmek istedi. Libya'daki kirli NATO kampanyasından bile daha hızlı bir yöntem istediler. Rejimin temel figürlerini satın almak için Suudi ve Katar parası kullanıldı ve sahada silahlı grupların gerçekleştireceği bir taarruzun rejimin sonunu getireceği varsayıldı. Bunun olması mümkün değildi. Suriye Libya'dan hayli farklıdır ve Suriye'deki rejim, Suriye kamuoyunun tamamına, hatta çoğunluğuna denk düşmese de çeşitli nedenlerden ötürü daha geniş bir tabana sahiptir ve çeşitli nedenlerden ötürü rakiplerinin sahip olmadığı bir dayanıklılığa sahiptir. Dahası, Katarlı, Suudi ve Türk istihbarat servislerinin imal ettiği veya Suriye'ye davet ettiği silahlı gruplar, Suriye halkının çoğunluğunu soğutmuş ve protesto hareketlerinin kontrolünü, cumhuriyeti bir aile hanedanına dönüştürmüş gaddar bir rejime karşı meşru rahatsızlıkları olan gerçek Suriye halkından, petrol ve gaz prensleri ile onların Batı başkentlerindeki efendilerinin ellerine geçirmiştir.

 

Yabrud'un düşüşü, silahlı grupların kademeli olarak rejimin meşruiyetini – veya meşruiyetinden geri kalanını – ve hayatta kalma kapasitesini çökertebileceği şeklindeki Batılı argümanları yalanlıyor. Beyrut'taki Batılı gazeteciler üç yıldır aynı tezi yazıyorlar: ilave (her zaman ilave) paralar ve silahlarla (her ne kadar dünyanın en zengin ülkelerinden ikisi olan Suudi Arabistan ve Katar silahlı grupları besliyor olsa da), silahlı gruplar Şam'a ulaşabilir ve Bin Ladin bayrağı Mercah Meydanı'na dikilebilir – muhtemelen Anne Barnard, Liz Sly ve Suriye “devriminin” öteki amigolarının hoşuna gidecek bir şey olacaktır bu. Şimdi insanlar, Özgür Suriye Ordusu neredeyse tamamen çöküp yürüyüşü zafere ulaştırma işini El Kaide koluna bırakmışken, hâlâ bir “devrim”den – patates kızartması ne kadar diyet yemeğiyse bu da o kadar devrimdir – bahsetmeye utanmıyorlar mı? İster inanın ister inanmayın, şu anda El Kaide ılımlı güç olarak görülüyor ve sadece IŞİD aşırıcı olarak görülüyor. Suriye halkı, geniş bir bölgesel-uluslararası güç kümeleri adına hareket eden iki tarafın ateşleri – yahut varil bombaları ve bombalı araçları – arasında kalmış durumda. Suriye ayaklanması, kendi retorik anlatısına hizmet etmek üzere seküler solcu muhalifleri tutuklamayı ve onlara baskı yapmayı tercih eden rejim ile, vizyonu ve görünümü bir “sivil devlet”in  – Müslüman Kardeşler bu terimi halkı daha az korkutmak için icat etmiştir – taahhütleriyle çelişen silahlı gruplar tarafından toprağa verilmiştir.

 

Lübnan'da Hizbullah ve müttefiklerinin arasında coşku yaşanıyor. Her ne kadar Hasan Nasrallah, kendisine inanın veya inanmayın, partisinin Suriye'ye müdahalesini – Beyrut'ta bulunan ve eski 14 Mart personelinin çeviri becerilerine güvenen Batılı gazetecilerin Arapça bilmeyen okuyucularının düşündüğünün aksine - mezheple ilgisi olmayan terimlerle savunsa da, Hizbullah destekçileri ve hatta savaşçıların zafer yürüyüşlerinde mezhep dili kullandı; tabi bu, Alevilerin ve Şiilerin öldürülmesi çağrılarının sıklıkla duyulduğu ve Alevi ve Şii köylerine yapılan bombalı araç saldırılarının yaygın bir şekilde “devrimci bir araç” olarak görüldüğü Suriyeli sürgün ve silahlı muhalefet çevrelerindeki retoriğin düzeyinde değildi.

 

Yabrud'un düşüşü Suriye'deki savaşın haritasını değiştirdi, fakat Suriye'deki acıları sonlandırmayacaktır. Batılı güçler Suriye'deki acıların sona ermesini istemiyorlar, çünkü onlar İsrail ve işgal için en iyi olan neyse onun peşindeler.  Onlar Suriye'deki savaşın ve acıların, tercihen yıllar boyunca devam etmesini istiyorlar. Batılı güçler Suriye'de istikrardan söz ettikleri zaman, sadece Körfez'in yönetici hanedanları ile İsrail'in ve işgalinin istikrarını kastediyorlar.

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com