Hermon Dağı patlamasından, patlayıcı cihazlar zincirine: Direniş’in ortaya koyduğu yeni oyun kuralları

Hermon Dağı patlamasından, patlayıcı cihazlar zincirine: Direniş’in ortaya koyduğu yeni oyun kuralları
Suriye ve direnişin savaşa girmeye şu an istekli olmadığı doğrudur, ancak bunu yapabilecek güce sahip olmadığına inanmak yanlış olur. İsrail’in Batı’daki ve bölgedeki müttefikleri, karşı karşıya oldukları Suriye-Lübnan sınırının birleşmesine mani olan tüm engelleri kaldırarak devasa bir hata yaptılar.

 

Hizbullah, İsrail saldırılarına nasıl yanıt verdi?

 

İsrail ve Kuzey Rüzgarı

 

Hermon Dağı patlamasından, patlayıcı cihazlar zincirine: Direniş'in ortaya koyduğu yeni oyun kuralları

 

İbrahim El Emin

 

El Ahbar / El Menar

 

 

Haaretz gazetesinden bir yorumcu, işgal altındaki Şebaa Çiftlikleri ve Golan'daki güvenlik gelişmelerinden söz ederken, “Artık kuzeyde bir cephenin ortaya çıktığını söylemek abartı değildir” ifadesini kullandı. Belki de bu cümle, Lübnan-Suriye-İşgal Altındaki Filistin üçgenindeki sınır gerçekliğini tanımlamada kullanılan en yerinde cümledir.

 

Bir yıldan daha uzun zaman önce İsrail'in kuzey cephesiyle ilgili değerlendirmeleri, hareketlerinin artık sınırlamaya tabi olmadığı ve elinin tamamen serbest olduğu şeklindeydi. Değerlendirmeler düşmanın, Suriye'de Beşar Esad'ın, yanısıra Lübnan'da Hizbullah'ın ve de İran'ın Suriye krizindeki iç meşguliyetleri nedeniyle İsrail'le bir cephe açmaya ilgi göstermediğine ikna edilmesine dayanıyordu. Geride kalan yıl içinde İsrail'in Suriye askeri mevzilerine hava saldırıları düzenlemesi ve Şam'dan yanıt gelmemesi sonrasında bu değerlendirmeler güçlendi.

 

Şımarık bir çocuk gibi hareket eden İsrail, bu durumu Lübnan'la benzer kurallar oluşturmak için uygun buldu. Fakat değerlendirmenin kendisi, geçen Şubat ayında Lübnan-Suriye sınırındaki bir Hizbullah mevkiine düzenlenen hava saldırısından sonra alt üst oldu.

 

İsrail'in sorunu yalnızca süregiden provokasyonlarına Suriye'nin veya Hizbullah'ın göstereceği tepkiyi yanlış değerlendirmesi değil, aynı zamanda tek taraflı hareket etmeye karar vermesi halinde meselelerin kontrol altında tutulabileceğine inanmasıydı. Düşman kuvvetlerinin işgal altındaki Golan dışındaki Suriye bölgelerini bombaladığı doğrudur, fakat İsrail, bu bombardımanın yeni olguları değiştirmeyeceğini biliyor. Günler içinde gelen nihai ateş mesajı doğrudan doğruya, saha gerçekliğinin derin yorumlarına tek başına girmesine artık izin verilmeyeceğini gösteriyor.

 

Belki İsrail, Hizbullah'ın değişik yollardan yaptığı gibi operasyonel bir dikkat çekme eylemine ihtiyaç duyuyordu. Fakat Hizbullah'ın dikkat çekme eylemi yalnızca bağıran ve kızgın bir mesaj değildi; “kulakları da tırmalıyordu” ve İsrail'i sınırlı seçeneklere zorluyordu: sessiz kalmak, sorunu çözmek için bağırmak, yahut diğer tarafı geri dönmeye zorlamak için sahne arkasından bir darbe indirerek yanıt vermek.

 

Pratikte İsrail, Suriye'yle olan Bekaa sınırında bir Direniş mevzisini bombaladı. Kaçınılmaz cevap hakkını vurgulayan Hizbullah açıklamasını görmezden gelmedi, fakat cevabın nerede ve nasıl geleceğini bilmiyordu. Bundan sonra tekerlek dönmeye başladı: Hermon Tepesi yakınlarındaki bir bölgede bir füze saldırısı ve işgal altındaki Golan sınırlarında patlayıcı bir cihaz yerleştirme girişimi geldi.

 

Hizbullah sorumluluğu üstlenmedi, fakat İsrail onu suçladı ve operasyonun Hizbullah'ın vereceği yanıt olmasını umdu. Bu durumda İsrail “inkar edip” oyunu kapatabilecek, fakat bunun temelinde yanıtın cılız olması, dolayısıyla zayıflık belirtisi olması olacaktı. Bundan sonra düşmanın değerlendirmesi, oyunun kurallarını değiştirebilecek şekilde güçlenecekti.

 

Hizbullah İsrail'i gayet iyi biliyor, gerekenden de daha fazla biliyordu. İsrail'in mesajı ne zaman alacağını iyi biliyor ve mesajı kavramasına yardım ediyordu. Hizbullah İsrail'i bu mesaja uyumlu bir şekilde hareket etmeye bile sürükledi.

 

Bu noktada İsrailli öğrenci ikinci öğüne ihtiyaç duyuyor gibi görünüyordu: Hizbullah'a ait bir özel komando birimi, işgal altındaki Şebaa Çiftlikleri'nin içine ilerledi ve iki patlayıcı bomba yerleştirdi. Bunlardan biri öncü devriyenin geçişi sırasında patladı ve ikincisi, daha sonra bulmaları için askerlere bırakıldı.

 

Bombanın niteliği ve gücü ile ikinci cihazın niteliği bir posta kompartımanında hazırlandı, bu yüzden İsrail, gönderenin kimliğini bilebildi.

 

İsrail bundan utanç duydu ve Odayseh'deki (sınırda bulunan bir Güney Lübnan kasabası) bir hedefe hava saldırısı düzenleyerek yanıt verdi, fakat aynı zamanda Hizbullah'ın yanıtının tamamlanmış olduğunu umuyordu.

 

Birden bire Golan bombası patladı. İsraillilerin söylediğine göre bu, mükemmel bir şekilde teçhizatlandırılmış bir bombaydı ve ölümcül olmayan yaralanmalar belirsizliği arttırdı. Bu kez suçlama Hizbullah'a yöneltilemez, yahut daha doğru bir ifadeyle, Hizbullah'ın yaptığı kesin olarak söylenemez. Ancak meselenin test ediliyor olması, İsrail'in sessiz kalabileceği anlamına gelmez. İsrail, sorumluluğu Suriye'ye yükleyerek Suriye ordu mevzilerini vurdu.

 

Düşmanın tepkisi ile, yöneticilerinin ve güvenlik kaynaklarının açıkça söylediği sözler, saldırılardan Esad muhaliflerinin sorumlu tutulamayacağını gösteriyor. Herkes, İsrail'in Suriye krizinden kendi payını istediğini biliyor. Sınır bölgelerinde kaos korkusu, onun özel prosedürler benimsemesine izin vermedi. İsrail liderleri üç yıl boyunca ve Golan Tepelerinin yakınlarında Suriye rejimi karşıtı silahlı grupların ortaya çıkmasından sonra, tek bir tehlikenin bile İsrail'i vurmadığını söylüyorlar. Fakat bugün, onu Lübnan bataklığı dönemine, hatta 1973'teki Ekim Savaşı öncesindeki günlere geri döndürebilecek bir yıpratma savaşı için kapıyı açanlar olduğunu görüyor.

 

Meseleyi, avantajı ele geçirmek isteyenlere kazanç sağlayacak şekilde ele alsaydık ne olurdu?

 

İsrail, Hizbullah'ın Suriye'deki savaşının, müttefiki olan rejimi koruma amaçlı olduğunu anlıyor; bir başka deyişle Hizbullah'ın kendi direnişini korumak için savaştığını biliyor. İsrail ayrıca Esad'ın ülke içindeki savaşla meşgul olması nedeniyle saldırılara yanıt verebilecek durumda olmadığına – ancak buna isteksiz olmadığına – inanıyor.

 

Bu mantık temelinde düşman için ve ilgili olabilecek diğer kişiler için, İsrail'in kuzey cephesinde daha büyük bir sorunla karşı karşıya olabileceği gerekçesiyle, birbiri ardınca her gün eylemde bulunmak daha iyidir. Suriye ve direnişin savaşa girmeye şu an istekli olmadığı doğrudur, ancak bunu yapabilecek güce sahip olmadığına inanmak yanlış olur.

 

İsrail'in Batı'daki ve bölgedeki müttefikleri, karşı karşıya oldukları Suriye-Lübnan sınırının birleşmesine mani olan tüm engelleri kaldırarak devasa bir hata yaptılar.

 

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com