Hizbullah, Suriye ve Mısır bir anlaşmanın eşiğinde mi?

Hizbullah, Suriye ve Mısır bir anlaşmanın eşiğinde mi?
Bir süre önce Beyrut’ta Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi ile Lübnan Sanayi Bakanı ve Hizbullah milletvekili Hüseyin el-Hac Hasan arasında gerçekleşen görüşme, iki taraf arasında bir diyaloğun başlangıcına işaret ediyor. Bu görüşme, Suriye’deki savaşı bitirmek için yeni kanallar açmak üzere Kahire ve Tahran arasında gerçekleşen bir dizi sahne arkası teması da tamamladı.

 

 

Sami Kleib

 

El Ahbar

 

 

Bir süre önce Beyrut'ta Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi ile Lübnan Sanayi Bakanı ve Hizbullah milletvekili Hüseyin el-Hac Hasan arasında gerçekleşen görüşme, iki taraf arasında bir diyaloğun başlangıcına işaret ediyor. Bu görüşme, Suriye'deki savaşı bitirmek için yeni kanallar açmak üzere Kahire ve Tahran arasında gerçekleşen bir dizi sahne arkası teması da tamamladı. El Ahbar'ın elde ettiği görüşme belgeleri, bir süre önce İran tarafından sunulan ve Suriye'de başkanlık yetkilerinin kademeli olarak ulusal bir hükümete devredilmesini öneren bir inisiyatif olduğunu ortaya çıkardı. Suudi Arabistan bunu kabul edecek mi?

 

20 Mart günü Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi'nin ziyareti sırasında Beyrut'ta gerçekleşen siyasi ilerlemeye çok fazla kişi ilgi göstermedi. Ziyaret, Mısırlı diplomat ile Sanayi Bakanı ve Hizbullah milletvekili Hüseyin el-Hac Hasan arasındaki ilk doğrudan temastı. Bu görüşme, Hizbullah, Suriye ve İran'a önemli bir mesaj gönderiyor. Fakat Mısır'da bir değişimin başlangıcı anlamına da geliyor mu?

 

Hizbullah'ın da Mısır'ın da açıklık ve anlayışı geliştirmeye ilgi gösterdiği yönünde bilgiler var. Öncelikle parti, görüşmenin içinde gerçekleştiği çerçeveden çok memnun değildi. Lübnan'daki hızlı ziyaretine Lübnan Kuvvetleri lideri Samir Caca ve öteki Lübnanlı liderlerin çoğuyla başlayan Mısırlı bakana karşı bir tür hayal kırıklığı vardı. Mısırlı bakan ayrıca Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'la görüşme talebinde bulunmak yerine, Hizbullah üyesi bir bakanın onu ziyaret etmesini istedi. Başlangıçta parti, Mısır davetini kabul etme konusunda çok tereddütlüydü, ancak her zaman olduğu gibi ulusal çıkarları kişisel hassasiyetlerin üzerine koydu ve görüşme gerçekleşti.

 

Taraflar görüşmeyi nasıl okudu?

 

Önce Hizbullah'tan başlayalım:

 

Parti, Mısır'ın mali nedenlerden ötürü tam şu anda Suudi Arabisan'la ilişkilerini güçlendirmeye, Müslüman Kardeşler'i baskı altına alma sürecini tamamlamaya ve Mareşal Abdülfettah el-Sisi'nin otoritesini, yakın zamanda cumhurbaşkanı olabilecek şekilde konsolide etmeye ihtiyaç duyduğunu anlıyor.

 

Ancak bu anlayış, bir hayal kırıklığı ve onay vermeme hissini devre dışı bırakmıyor. Bu onay vermeme hissi, Mısırlı otoritelerin yargı ve medya düzeyinde Hizbullah'ı ele alma biçimiyle ilgili. Hizbullah Mısır içinde aktif olmadığı halde 2011'de Vadi el-Natrun hapishanesinden gerçekleşen firarla ilgili davada Lübnanlı partiyi Müslüman Kardeşler ve Hamas'la aynı yere koymak nasıl mümkün olabilir? Parti bu suçlamayı defalarca reddetti. Hizbullah'a göre dava hiçbir yasal delile dayanmıyor ve siyasi amaçlı.

 

Parti, bir Hizbullah hücresinin, Hizbullah aktivisti Sami Şihab da dahil olmak üzere bazı mahkumların Kahire hapishanelerinden kaçırılmasında merkezi bir rol oynadığını inkar ediyor. Öncelikle Şihab, milliyetçi bir davayla, Filistinlilere yardım etmekle ilgili suçlamalar nedeniyle tutuklanmıştı. Şihab'ın takdir göreceği yerde parmaklıklar arkasına atıldığı bu olay karşısında Şihab dilini ısırmıştı. Eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in devrilmesini izleyen kaotik dönemde arkadaşlarıyla birlikte bir Mısır hapishanesinden kaçmayı başarması sonra partinin tek yaptığı şey, onun kaçtığını öğrendikleri zaman Şihab'ı Mısır dışına kaçırmak olmuştu. Öteki iddiaların tümü gerçek dışıdır. Bu Hizbullah'ın kati tutumudur ve bunu destekleyecek kanıtlara sahiptir.

 

Hizbullah'a yakın olan pek çok parti, Mısır'ın İran ve Hizbullah ile Müslüman Kardeşler ve Hamas arasındaki ilişki hakkındaki algısında epey abartı görüyor. Şu anda Müslüman Kardeşler'le mali bağlar veya bu harekete yönelik doğrudan destek bulunmuyor. Hamas'la olan ilişki ise halen test ediliyor. Filistinli hareketin, son üç yıldır olanlarla ilgili olarak konumunu yeniden değerlendirmesi bekleniyor. Aynı zamanda kendisini yeniden, bölgedeki Müslüman Kardeşler projesinin bir parçası olarak değil, Filistin içindeki bir direniş hareketi olarak konumlandırması bekleniyor.

 

Hizbullah hiçbir zaman eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi karşısında kendini memnun hissetmedi. Müslüman Kardeşler üyesi cumhurbaşkanı İran'a gidip, gittiği yere veya karşılaştığı misafirperverliğe yakışmayan bir konuşma yaptığında hayal kırıklığı yarattı. Onun Suriye ve Hizbullah'a yönelik düşmanca tutumu ve Şam'la ilişkileri kesme kararı, daha da fazla hayalkırıklığı yarattı. Dahası, eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad Kahire'ye geldiği zaman iyi karşılanmadı ve El-Ezher Üniversitesi'nde kendisine kötü muamele edildi. Ancak Hizbullah ve İran, iki seçenekle karşı karşıya kalmıştı: Cumhurbaşkanlığı seçiminde Mursi'ye karşı yarışan Ahmed Şefik'i destekleyerek Mübarek dönemi hayaletine geri dönmek veya Mursi'yi desteklemek. Çekingen bir şekilde Mursi'yi desteklediler.

 

İkinci olarak, Mısır açısından bakalım:

 

Eldeki bilgiler, Mısır tarafında dört gözlem olduğunu gösteriyor:

 

- Mısırlılar, Dışişleri Bakanı'nın Lübnan turunun Caca ziyaretiyle başlamasının, büyükelçilikten ve ziyaret hazırlıklarından kaynaklanan bir mantık hatasının sonucu olduğunu vurguladılar. Bu hatanın yansımalarını daha sonra anladılar.

 

- Fehmi'ye yakın kişiler, Lübnan'ın dini hoşgörüsüzlük ve terörizm karşısında çeşitliliği ve çoğulculuğu temsil etmesi nedeniyle, Fehmi'nin Lübnan ziyaretinin Mısır'ın iç politikaları bakımından bile önemli olduğunu söylediler.  Bu nedenle Lübnan ordusuna yardım edilmesine ve onun eğitilmesine yönelik gerçek bir ilgi ve ordunun silahlandırılması çabalarına katkı yapma isteği bulunuyor.

 

- Fehmi ve Hizbullah üyesi bir bakan arasındaki basit bir görüşme, çok şey ifade ediyor. Öncelikle, Hizbullah'la görüşme konusundaki bir tabuyu yıktı; özellikle de Kahire'deki mahkemelerle çakışması ve Mısır'da, Lübnanlı partinin Suriye'de oynadığı role yönelik bir muhalefetin bulunması nedeniyle. İkinci olarak bu, bakanlık düzeyinde gerçekleşen bir görüşme. Bu, Mısır'ı herhangi bir mahcubiyetten kurtardığı gibi, bakanlar üzerinden daha fazla işbirliği geliştirmek için başka görüşmelerin yapılması için de yolu döşüyor.

 

- Mısır tarafı, Hizbullah'la olan görüşmenin, Mısır'ın bütün Lübnan partilerine açık olduğu ve biri ya da diğeri arasında ayrım yapmadığı anlamına geldiğini vurguluyor. Mısır Dışişleri Bakanı, bütün görüşmelerinde Lübnan'daki Cumhurbaşkanı adaylarıyla ilgili bir fikir belirtmekten kaçınmaya özen gösterdi. Kahire, Fehmi'ye yakın çevrelerin söylediğine göre bu meseleye karışmak istemiyor.

 

Görüşmede ne oldu?

 

Mısırlı bakan, “Kahire, bir direniş partisi olarak Hizbullah'ın rolünü destekliyor” dedi. Aynı zamanda Suriye'deki savaşa müdahalesi de dahil olmak üzere pek çok konuda parti ile Kahire arasında görüş ayrılıkları olduğunu söyledi. Ancak bu görüş ayrılıkları, her iki tarafın bir araya gelme ve Lübnan'ı ve Direniş'i korumak için her iki ülkenin de çıkarına olacak şekilde bu ilişkiyi geliştirme arzusunu dışarıda bırakmıyor.

 

El-Hac Hasan, Hizbullah'ın Suriye savaşına katılmaya, Lübnan'ı dört bir yandan kuşatan büyük tehlikeler nedeniyle girmeye karar verdiğini izah etti. Terörizm tehdidinin, bazı insanların düşündüğünden daha ciddi olduğunu söyledi. Sınır bölgeleri ve Ersel kasabası da dahil olmak üzere pek çok örnek verdi. Aynı zamanda partinin, Lübnan ordusu ile orduyu destekleyen ve onun arkasında duran kişilerin de hedef alınmasından endişeli olduğunu vurguladı. Hizbullah'ın anayasal çerçevelere saygı gösterdiğinin, bu çerçevelerde ve önceden belirlenmiş tarihlerde bir cumhurbaşkanı seçilmesini istediğinin altını çizdi. Mezhepsel bölünme tehlikelerini ve partinin bunlardan kaçınmak için nasıl çalıştığını anlattı. Hizbullah'ın, Filistin tarihindeki bu çok kritik anda Mısır'ın öncü rolünü yerine getirdiğini görmek istediğini vurguladı.

 

Bu anlamıyla görüşme verimli geçti ve Mısırlıların bölgesel düzeyde ilişkileri yeniden mobilize etme isteğiyle çakıştı. Fehmi, Mısır dış ilişkileri için çok başarılı bir yol haritası çizdi. Camp David nedeniyle istifa istifa eden diplomat İsmail Fehmi'nin oğlu olan bu titiz diplomat, askeri yapıya yakın değildi. Bazıları, Muhammed el Baradey'le olan ilişkisi ve ABD'de eğitim görmüş ve ders vermiş olması nedeniyle ona bir düzeyde şüpheyle bakıyordu. Ancak bakış açıları, onun Rusya'yla stratejik ilişkler kurmada ve Mısır'ın ve askeri liderliğin seçeneklerini Hindistan'a ve Çin'e doğru genişletmede gösterdiği başarı sonrasında temelden değişti. Fehmi, Mısır'ın mevcut dış politikasının gerçek mimarı haline geldi. Sisi, özellikle ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Kahire'yi ABD-Mısır ilişkilerinin önceliğinin sürdürülmesine ihtiyaç duyduğuna ikna etmek için acele içinde, Rus heyetinin gelmesinin arifesinde Mısır'ı ziyaret ettiği zaman Fehmi'nin büyük potansiyelini anladı. O tarihte Kerry, Kahire'de Mısır liderliğini övdü; Beyaz Saray'da fırça yediğinde ise Fehmi, Sisi ve yeni liderlik tebessüm ediyordu.

 

İşte Fehmi, Suudi Arabistan ve İran'la bölgesel ilişkileri yeniden kurma ihtiyacına bu strateji prizmasından bakıyor. Suriye krizinin Kahire, Tahran, Riyad ve Ankara olmadan çözülemeyeceğinden emin. Bu meseleye ilişkin çeşitli girişimler oldu. Ünlü Mısırlı yazar Muhammed Hasaneyn Heykel, Nasrallah'ı ziyaret etti. Bazıları onun resmi olarak bu görevle görevlendirilmediğini ileri sürdü. Ancak Mısırlı bakana yakın kişiler, gerçekten de ondan bu ziyaretin yapılmasının istendiğini doğruluyorlar. Bu, kısa süre önce Mısırlı ve İranlı dışişleri bakanları arasında gerçekleşen görüşme için yolu döşedi. Fehmi'nin Lübnan'da Hizbullah'la görüşmesi de bu bağlamda gerçekleşti. Mısır'ın şu anda Suudi Arabistan'la olan ilişkisinin hassasiyetine rağmen İran'a doğru da yol açılmaya başladı.

 

Yeni bir İran inisiyatifinin koşulları

 

Yakın zamanda İran ve Mısır arasında Suriye konusunda fikir alışverişi oldu. İran bir insiyatif önerdi, fakat Mısır, diğer taraf reddedebileceği için bunun zayıf olduğunu söyledi. Eldeki bilgiler, bu inisiyatifin dört nokta içerdiğini belirtiyor:

 

- Ulusal düzeyde kapsamlı bir ateşkes

 

- Rejim ve ülke içindeki Suriye muhalefetinden oluşan bir ulusal birlik hükümetinin kurulması

 

- Başkanlık yetkilerinin hükümete aktarılması ve hükümetin gelecekteki yıllarda kapsamlı yetkilere sahip olmasıyla, yeni bir rejim için zeminin oluşturulması.

- Devlet başkanlığı ve Parlamento seçimlerine hazırlık yapılması

 

Kahire, İran inisiyatifinin temellerinin iyi, fakat yetersiz olduğuna inanıyor. Buna göre bu inisiyatif, Mısır, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye'yi içine alacak istişarelerle geliştirilebilir.

 

Mısır'ın pozisyonu değişiyor. Elbette Mısır, Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğunun muhalif Suriye Ulusal Konseyi'ne (SUK) verilmesini reddeden Arap ülkeleri listesinin başında yer almıyordu, fakat Kahire bu karara karşı da çıkmadı. Ancak özellikle Suudi Arabistan ve Suriye muhalefetiyle olan ilişkisinden kaynaklı nedenlerden ötürü gölgede kalmayı tercih etti.

 

Kahire, mevcut bölünmeler nedeniyle SUK'un kritik bir konumda olduğunu biliyor. Aynı zamanda Suriye'nin koltuğunun muhalefete verilmesi için yasal temellerin olmadığını da biliyor. Görev süresini uzatmak isteyen Ahmed Carba, koalisyonun dokuz üyesinden kurtulmak istiyor. Bu nedenle Kahire, Suriye'yle ciddi güvenlik ilişkileri örüyor. Diplomatik bağların yeninden kurulması ise, henüz oluşmamış olan, muhalif Ulusal Koordinasyon Komitesi'nden ve diğer yapılardan, Reca el-Nasır gibi tutukluların serbest bırakılmasını da içeren bir Suriye inisiyatifini gerektirmektedir.

 

İlave olarak, her zaman Mısır'ın ulusal güvenliğinin organik olarak Suriye'nin ve ordusunun güvenliğine bağlı olduğunu tekrar eden Mısır ordusunun pozisyonu var. Kahire hiçbir zaman Türkiye'nin Suriye'deki maceralarından memnun olmamıştır ve hiçbir zaman memnun olmayacaktır. Hatat bu bakımdan ikaz niteliğinde bir şeyler göndermiş bile olabilir.

 

Kahire'nin Suriye inisiyatiflerine ihtiyaç duyduğuna şüphe yoktur. Diğer yandan Suudi Arabistan'ın onun manevra kabiliyetini sınırladığına da şüphe yoktur. Fakat Arap sahnesinde, bir sonraki safhada ona yardım edebilecek önemli değişiklikler oluyor. Örneğin önde gelen bir Kuveytli milletvekili, Kuveyt'in ve bazı Körfez ülkelerinin resmi pozisyonunun şimdi Suriye'yi desteklemek, terörizmle mücadele etmek, Suriye ordusunu korumak ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın kalmasını içeren bir siyasi çözümü teşvik etmek olduğunu söyledi. Kuveyt emirinin kendisine tam olarak böyle söylediğini de vurguladı.

 

Fehmi ve Hüseyin el Hac arasındaki görüşme, büyük değişimlerin başlangıcı anlamına mı geliyor? Kesinlikle. Fakat henüz yolun başındayız.

 

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com