Hizbullah: İhmal edilemeyecek bir siyasi parti ve bölgesel aktör

Hizbullah: İhmal edilemeyecek bir siyasi parti ve bölgesel aktör
Hizbullah Suriye’den çekilmedi, ancak hasımlarıyla birlikte hükümette oturuyor. Hizbullah silahlarını teslim etmedi, ancak hasımları silahsızlandırıldı ve Hizbullah’ın da katıldığı bir güvenlik planı dahilinde soruşturmaya uğruyorlar. İsrail’le karşı karşıya gelme stratejisinde bir değişiklik ilan etmedi, ancak Batı yine onun kapısını çalıyor. Avrupalı bir diplomata göre Hizbullah, zorlu, fakat danışılması gereken, ihtiyaç duyulan bir partner.

 

Sami Kleib

 

El Ahbar

 

 

Hizbullah Suriye'den çekilmedi, ancak hasımlarıyla birlikte hükümette oturuyor. Hizbullah silahlarını teslim etmedi, ancak hasımları silahsızlandırıldı ve Hizbullah'ın da katıldığı bir güvenlik planı dahilinde soruşturmaya uğruyorlar. İsrail'le karşı karşıya gelme stratejisinde bir değişiklik ilan etmedi, ancak Batı yine onun kapısını çalıyor. Avrupalı bir diplomata göre Hizbullah, zorlu, fakat danışılması gereken, ihtiyaç duyulan bir partner.

 

Avrupa'nın takındığı bu yeni tavrın arkasındaki nedenler nedir? Pek çok neden var, ancak içlerinden dört tanesi, en önemlileri:

 

Günden güne büyüyen bir kanaate göre Hizbullah'ın güvenlik düzeyinde, sosyal ve siyasi düzeylerde beli kırılamaz. Parti, İsrail'e ve yerel ve bölgesel rakiplerine karşı dengeleyici bir güç işlevi görebilecek uygun kapasitelere, deneyime ve silahlara sahiptir.

 

Parti NATO tarafından terörizmle suçlanırken şimdi terörizmle mücadelede bir partner haline geliyor. Lübnan ordusunun, Hizbullah'ın en azından moral desteği olmaksızın şimdiki ve gelecekteki planlarında başarılı olması mümkün değildir. Parti olmadan Suriye'deki terörist ve tekfirci grupların ortadan kaldırılması mümkün değildir. Güvenlik aktörleri, partinin Lübnan'ı terörize etme ve bölünme kıvıcını çakma amacındaki şebekelerin ve bombaların ortaya çıkarılmasında oynadığı önemli istihbarat rolünü biliyor. Parti ve müttefikleri ağırlığa sahip bir siyasi güç teşkil ediyor ve parti olmadan, yahut ona karşı herhangi bir büyük ulusal siyasi kararın alınmasını imkansız hale getiriyor. Başkanlık seçimleri bunun en iyi örneğidir.

 

Lübnan'daki petrol arama faaliyetleri, petrol şirketlerinin partinin düşmanları olması halinde gerçekleştirilemeyecektir. Zira Hizbullah, İsrail'e karşı Lübnan'ın çıkarlarını koruma gerekçesiyle onların gelişini yasaklayabilir. Çıkarların çakışması halinde, uluslararası hasımlarının dahi çalışmasına izin de verebilir. İran ve uluslararası toplum arasındaki müzakerelerin şimdiki tempoda devam etmesi halinde bu durum daha da güçlenecektir.

 

2006 zaferi öncesinde İsrail savaşının yarattığı bütün sosyal belalara ve savaşın yansımalarına rağmen parti güçlü ve sabit halde kaldı, özellikle İsrail tarafından yıkılan bölgeler önceden olduğundan daha iyi bir şekilde yeniden inşa edildiği zaman. Bazı vesilelerle yaşanan anlaşmazlıklara rağmen, Hizbullah ve Emel Hareketi arasındaki organik ittifak bozulmadı.

 

Her ne kadar şehitler gelmeye devam ediyor olsa da, Suriye'ye müdahil olması partiyi zayıflatmadı. Bölgesel çevrenin genel durumu, halen Direniş'i ve liderini desteklemektedir.

 

Hizbullah'ın Suriye savaşına müdahil olmasının, partinin ülke içindeki ve bölgesel sahnedeki imajını zedelediğine şüphe yoktur. Bu müdahaleye karşı olan propaganda makinesi, mezhepsel bölünmeyi ateşlemeye hazırdı, fakat şimdi akıntının yönü değişiyor. Arap kamuoyunca ciddi değişimler var. Çeşitli heyetler, Suriye'ye giderken Hizbullah'ı ziyaret etti. Bunlar İsrail karşıtı ulusal, Arapçı ve Nasırcı siyasi çevreleri temsil ediyor. Suriye muhalefetinin üyeleri bile, partinin uzlaşıyı ve savaş trajedisinin azaltılmasını savunma rolüne yanıt olarak ziyarette bulundu.

 

Ya partinin cumhurbaşkanlığı seçimindeki rolü?

 

Son iki gün içinde ABD, Fransa, İran ve Arap ülkeleri tarafından yapılan açıklamalarda Lübnan cumhurbaşkanının konsensüsle seçilmesi yönünde çağrılar yapıldı. Maruni Patriği Bişara el-Rahi, 8 Mart'tan veya 14 Mart'dan çıkacak bir cumhurbaşkanını reddedeceğini açıkladı.

 

Hizbullah cumhurbaşkanlığı için açıkça milletvekili Mişel Aun'u destekliyor ve Hasan Nasrallah bu konuda kararlı. Fakat konsensüse dayalı bir cumhurbaşkanı arayanlar hiç olmadığı kadar, partiyi pozisyonunu değiştirmeye ikna etmeyi umuyor. Ancak partinin kapıları halen, Aun'dan başka bir ismi tartışmak isteyen herkese kapalı.

 

Cumhurbaşkanlığı önemlidir. Ancak daha önemli olan, Suriye rejiminin yıkılmasının eli kulağında olduğuna inananların Hizbullah'ın da yok olmasını beklemesine karşın, partinin bugün kendisini Lübnan'daki cumhurbaşkanlığı seçiminde temel bir aktör olarak bulmasıdır.

 

Parti, Emel Hareketiyle, Aun'un parlamento bloğuyla, hatta Dürzi bölgelerinin çıkarlarının ve onun partiyle ilişkilerinin bunu gerektirmesi nedeniyle Velid Canbolat'la konsensüse ulaşabilecek durumdadır.

 

Hizbullah ayrıca, eğer Aun'u cumhurbaşkanlığı adaylığının gereksizliğine ikna edebilirse (bu şu anda imkansızdır), müttefikleri ile Müstakbel Hareketi arasında konsensüse dayalı bir aday için anlaşmaya da varabilecek durumdadır. Eğer siyasi hareketler arasındaki bütün iletişim kanalları çöker ve güçlü bir Direniş karşıtı cumhurbaşkanı adayı empoze edilirse, parti cumhurbaşkanlğı seçimlerini akamete uğratabilecektir.

 

Hizbullah, Suriye'de stratejik bir başarı kazandığına inanan önemli bir bölgesel ve küresel eksenin parçası olma rolünü hiç olmadığı kadar güçlendirmiştir. Ancak Lübnan'ın iç sahnesinde, sadece konsensüs gerektiren bir sosyal dokuya sahip bir parti mantığıyla hareket etmektedir. Bazıları bunun bir zayıflık olduğuna inanıyor, ancak siyasi farkındalığa sahip kişiler, bir bakanlık deklarasyonundan veya cumhurbaşkanlığından daha önemli olan bir bölgesel ve uluslararası dönüşümler evresinin başlangıcında olduğumuzu biliyorlar.

 

Beyrut, Tahran ve Kırım arasındaki mesafeler kısalmıştır.

 

medyasafak.com