Hizbullah neden ve ne zamana kadar Suriye’de? (2)

Hizbullah neden ve ne zamana kadar Suriye’de? (2)
Temel olarak, Hizbullah böyle bir savaş için hazır değildi. İşte o zaman Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Hizbullah’ı destekleyerek büyük bir rol oynadı ki bu, Hizbullah’ın Suriye’ye müdahil olma nedenleri listesinin en üstüne yazdığı bir borçtur. Savaş sırasında, İsrail Hava Kuvvetleri’nin daimi izlemesi altında Başkan Esad cephaneliğini açtı ve Hizbullah’ın şunları yapmasına izin verdi:

 

 

 

İkinci Kısım: 2006 İsrail-Hizbullah savaşı

 

Elijahjm.wordpress.com

 

 

Hizbullah-Suriye arasındaki iktidar mücadelelerinin kısaca arka planına ve tarihine bakmadan, işe 2006 savaşının Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah arasındaki ilişkiler üzerindeki etkilerinden başlamak kolay olmayacaktır.

 

 a. Suriye-Hizbullah ilişkileri 1982-1998

 

Herşey dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın iç savaş nedeniyle 1976 yılında Suriye askerlerini Lübnan'a göndemesiyle başladı. İsrail'in 1982'deki Lübnan işgalinin ardından, 1979 İran Devrimi tarafından desteklenen Hizbullah ortaya çıktı ve 1985 yılında manifestosunu açıkladı.

 

Tümgenereal Gazi Kanaan, Suriye eski Devlet Başkanı Yardımcısı Abdülhalim Haddam ile birlikte, “önemsiz bir isyancı grup” olarak gördüğü Hizbullah'ı vurmak ve ortadan kaldırmak amacıyla bir ittifak oluşturdu. Haddam, 1975-1998 yılları arasında Lübnan dosyasından sorumluydu. Özellikle 1982- 1998 yılları arasında Lübnan'da Kanaan ve Haddam'ın ortak yönetimi altında, “Fathallah Kışlaları”ndan “1987 yılında iki Şii partisi arasında gerçekleşen Emel-Hizbullah savaşı”na kadar bir dizi olay nedeniyle ilişkiler ciddi şekilde bozuldu.

 

Hizbullah-Suriye ilişkilerinde ilk gerçek dönüşüm Başkan Hafız Esad'ın 1998 yılında Haddam'ın yerine oğlu Albay Beşar Esad'ı Lübnan dosyasının başına atama kararı almasıyla yaşandı.

 

Mayıs 2000'de, İsrail'in Lübnan'dan tek taraflı çekilmesinin ardından, o dönem genç bir subay olan Albay Beşar Esad, Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki kalesini ziyaret etti. Hizbullah'ın kullandığı mağaralardan ve İsrail'in arkasında bıraktığı çeşitli güçlü noktalardan geçen Beşar Esad, Seyyid Nasrallah'la güçlü bir ilişki kurdu. Bu ilişki, Beşar Esad'ın babasının ölümünden bir ay sonra resmen ilan edildikten sonra görünür hale geldi. Başkan Beşar, devlet başkanlığı görevinin ilk yıllarında ve hepsinden önemlisi 2006 savaşı boyunca Hizbullah'a olan bağlılığını ilan etti.

 

 b. İsrail ve Hizbullah arasındaki 2006 savaşı

 

Ben, ateşkesin yürürlüğe girmek üzere olduğu son gün hariç olmak üzere 33 gün boyunca ağır bombardıman altında bu savaşı yakından izledim. Başlı başına buna dair bir makale de hazırlayabilir ve bilinmeyen pek çok noktayı açığa çıkarabilirim, fakat bu, başka bir zamana ait olan başka bir konudur.

 

12 Temmuz 2006 tarihinde Hizbullah, sınırın İsrail tarafında devriye gezen iki zırhlı İsrail Humvee aracına yönelik saldırının dikkatini başka tarafa çekmek üzere İsrail sınır kasabalarına roketler fırlattı. Pusu, üç İsrail askerinin ölümüyle sonuçlandı. İki asker Hizbullah tarafından kaçırılarak Lübnan'a götürüldü. Lübnan sınırı üzerinde, kaçıranların peşinden yapılan başarısız bir kurtarma girişiminde, bir gelişmiş patlayıcı cihaz ile beş asker daha öldürüldü. Hizbullah, kaçırılan askerlerin karşılığında, İsrail'in elinde bulunan Lübnanlı tutsakların serbest bırakılmasını talep etti. İsrail bunu reddetti ve hava, deniz, topçu ve kara birlikleri saldırısıyla karşılık verdi.

 

Hizbullah böyle bir tepki beklemiyordu ve İsrail'in bir esir değişimi için pazarlık yapma fikrini kabul edeceğine inanıyordu. Temel olarak, Hizbullah böyle bir savaş için hazır değildi. İşte o zaman Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Hizbullah'ı destekleyerek büyük bir rol oynadı ki bu, Hizbullah'ın Suriye'ye müdahil olma nedenleri listesinin en üstüne yazdığı bir borçtur.

 

Savaş sırasında, İsrail Hava Kuvvetleri'nin daimi izlemesi altında Başkan Esad cephaneliğini açtı ve Hizbullah'ın şunları yapmasına izin verdi:

 

  1. 1. 33 günlük savaş boyunca Suriye'nin silah depolarından en güçlüsünden yüzlerce 9M133 Kornet tanksavar füzesi alınması. Bunlar, daha ileride Merkava tankı miti olarak bilinecek şeye damgasını vurdu.
  2.  
  3. 2İsrail Ordusu'nun Saar-5 sınıfı korvetlerinin vurulmasına katkı yapan Silkworm C-802 radar güdümlü gemisavar seyir füzeleri alınması.
  4.  
  5. 3. Şam üzerinden, gelişmiş balistik güdümlü Fatheh-110 ve benzeri silahların alınması. Seyyid Nasrallah, bu silahlar sayesinde Beyrut'un hedef alınması halinde Tel Aviv'i vurma tehdidinde bulundu.
  6.  
  7. 4. Yaralı Hizbullah askerlerinin Suriye hastanelerine kabul edilmesi.
  8.  
  9. 5. Yoğun bombalama nedeniyle Güney Lübnan'dan ve Beyrut'un banliyölerinden kaçmak sorunda kalan 700 binden fazla Lübnanlı mültecinin kabul edilmesi.
  10.  
  11. 6. Suriye'deki pek çok silah deposunun, stratejik füzelerin Lübnan'a taşınması ve savaş zamanında kullanılması için Hizbullah'a açılması (bu şimdi değişmiştir).
  12.  
  13. 7. “Direniş ekseni” için siyasi destek sunulması.

 

Başkan Esad'a bağlı yetkililer, Suriye'den, Golan Tepeleri ve Arap ve Batı ülkelerinin sunacağı maddi kolaylıklar karşılığında hem Hamas hem de Hizbullah'a olan desteğini kesmesinin ve bu örgütleri bırakmasının istendiğini iddia etti. İç çevredeki kaynaklara göre Esad bunu reddetti. 

 

Gerçekte, “en iyi İsrail senaryolarından” biri, 2006 yılında Hizbullah ve Suriye'nin aynı anda hazır olmadığını görerek 2006'da Hizbullah'tan ziyade Şam'a saldırılması olacaktı. Hizbullah'a karşı yürütülen 2006 savaşı, Başkan Esad'a askerlerini mobilize etmek, Lübnan-Suriye sınırının doğusundaki Kalamun dağlarında muhtemel bir İsrail askeri manevrasını engellemek ve böylelikle Bekaa Vadisi'nde Hizbullah'ın arkasını korumak için yeterli zamanı kazandırdı. İhtiyaç duyulması halinde Suriye'nin yeterli asker konuşlandırması için on güne ihtiyacı vardı ve bunu yapmaya hazırdı.

 

34 günün sonunda İsrail, amaçlarını gerçekleştirmeyi başaramadı. Hizbullah, Bint Cubeyl'de, Marun el-Ras'ta ve başka bölgelerde pek çok silah ve çatışma becerileri sergiledi. Lübnan'ın güneyi ve Beyrut'un banliyösü tamamen yok edilmişti. Fakat Seyyid Nasrallah ve Başkan Esad arasında karşılıklı bağlılık ve minnet daha da fazla şekillendi ve hiç olmadığı kadar güçlendi. Bugün bu Suriye'de, her iki tarafın aynı kaderi paylaşması olarak ifade edilmektedir.

 

medyasafak.com