Washington: İnsanlığın karşı karşıya kaldığı en kötü düşman

Washington: İnsanlığın karşı karşıya kaldığı en kötü düşman
Washington’un, yönettiği ülkenin demokrasi olduğu ve özgürlüğün olduğu iddiası nasıl yanına kâr kalıyor? Bu saçma varsayım, tarihteki en temelsiz iddialardan biridir.

 

 

 

Dr. Paul Craig Roberts

 

Press TV

 

 

Washington'un, yönettiği ülkenin demokrasi olduğu ve özgürlüğün olduğu iddiası nasıl yanına kâr kalıyor? Bu saçma varsayım, tarihteki en temelsiz iddialardan biridir. 

 

Bu ülkede hiçbir türden demokrasi yoktur. Oy vermek, birkaç güçlü çıkar grubunun yönetimi için bir maske işlevi görüyor. ABD Yüksek Mahkemesi, 21. yüzyıldaki iki kararında  (Citizens United ve McCutcheon), ABD hükümetinin özel çıkar grupları tarafından satın alınmasının sadece ifade özgürlüğünün uygulanması olduğuna hükmetti. Bu kararlar, güçlü şirket ve mali çıkar gruplarının sahip oldukları para ve gücü, genel refahın aleyhine olacak şekilde kendi çıkarlarına hizmet edecek bir hükümet seçmek için kullanmasına izin veriyor.

 

Özel çıkar gruplarının hükümet üzerinde sahip olduğu kontrol o kadar eksiksizdir ki, bu gruplar işledikler suçlar karşısında soruşturmadan muaftır. ABD Sermaye Piyasası Kurulu savcısı James Kidney, 27 Mart'ta düzenlediği göreve veda etkinliğinde, Goldman Sachs ve diğer “çökemeyecek kadar büyük bankalara” açtığı soruşturmaların, “hükümet hizmetleri sonrasında yüksek getirili işlere odaklanan” üst merciler tarafından bloke edildiğini ifade etti. Kuruluşun başındaki kişi, “rahat ve güçlü olanlara sıkıntı verilebileceğine inanmadığını” söyledi. Kidney'in veda konuşmasıyla ilgili haberinde Eric Zuesse, Obama rejiminin  kolay kandırılan kamuoyunu Wall Street sahtekarlarının cezalandırıldığına inandırmak amacıyla, gerçekleşmeyen soruşturmaları varmış gibi göstermek üzere sahte istatistikler yayınladığını söyledi. Demokrasi ve özgürlük, bağımsız ve kavgacı bir medyayı, bağımsız ve kavgacı bir yargıyı ve bağımsız ve kavgacı bir Kongre'yi gerektirir. ABD bunlardan hiçbirine sahip değildir.

 

ABD medyası devamlı surette, hükümet için yalan söylüyor. Reuters, yanlış bir şekilde Rusya'nın Kırım'ı işgal ve ilhak ettiğini yazmaya devam ediyor.  Washington Post, Obama rejimi tarafından kağıda dökülmüş, Ukrayna'nın eski Rus topraklarındaki kitlesel protestoların Rusya hükümeti tarafından kışkırtılmış “kiralık çetelerin” işi olduğu şeklinde, açıkça uydurma bir haber yaptı.

 

Washington'un Kiev'deki piyonları bile buna inanmıyor. Kiev'deki, Washington tarafından empoze edilen hükümetin yetkilileri, Rusça konuşulan bölgeler için bir düzeyde özekliğe ve referandumlara izin veren bir kanuna ihtiyaç duyulduğunu kabul etti, fakat Ukraynalılar arasında yaygın olan kaygılara verilen bu gerçekçi yanıtın sesi, Washington ve satılık medyası tarafından kısıldı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rusya Dışişleri Bakanını duymazlıktan gelmeye ve “Rusya'nın adamlarını Güneydoğu'dan çekmesi gerektiğini” söylemeye devam ediyor.

 

Yaşananlar çok tehlikeli. Washington, Ukrayna'yı kontrol etme kapasitesini yanlış hesapladı. Rusça konuşulan bölgelerde neredeyse herkes ABD kontrolüne karşı.

 

Yerel polis ve güvenlik güçleri protestocuların üzerine gitti. Yoz Obama rejimi ve satılık medyası, protestoların samimiyetten uzak olduğunu ve “Sovyet imparatorluğunu restore etmek isteyen Putin” tarafından organize edildiğini iddia ederek kuyruklu yalan söylüyor. Rusya hükümeti, Kırım'da yapmak zorunda olduğu gibi eski Rus topraklarını yeniden emmek zorunda kalmak dışında, Washington'un Kiev'deki kayıtsız darbesinin sebep olduğu çatışma ve karmaşayı sonlandırmaya çalışıyor. Fakat Washington, Rusya hükümetini görmezden gelmeye ve karmaşa nedeniyle Washington'un değil, Rusya'nın müdahalesini suçlu göstermeye devam ediyor. 



Rusya hükümeti Washington'un ağzından çıkanlara kendisinin de inanmadığına ve Washington'un sistematik olarak sorunun devam etmesini ve kötüleşmesini provoke ettiğine inanıyor.

 

Rusya hükümeti, Washington'un hangi gündemin peşinden koştuğunu merak ediyor. Washington mağrur aptallığı ve süper güç kibiriyle, Ukrayna'da kontrolü ele alma girişiminin başarısız olduğunu ve geri çekilmesi gerektiğini anlayamıyor mu? Washington, Rusya hükümetinin Güney Osetya'daki Ruslara karşı şiddetin ardından artık Ukrayna'daki Rus nüfusa yönelik şiddet uygulanmasını kabul edemeyeceğini anlamıyor mu? Eğer Washington'un aklı başına gelmezse, Rus hükümeti Gürcistan'da yaptığı gibi asker göndermek zorunda kalacaktır.

 

Ahmaklar bile bunu anlayabilecekken, Washington'un amacı bir savaş başlatmak mı? Washington'un Rusya sınırlarına NATO güçlerini yığmasının ve Karadeniz'e füze gemileri göndermesinin sebebi bu mu? Washington bütün dünyayı riske atıyor. Eğer Rusya Washington'un niyetinin Ukrayna krizini çözmek değil krizi savaşa dönüştürmek olduğu sonucuna varırsa, oturup bekleyecek midir yoksa ilk vuran Rusya mı olacaktır?

 

Almanya Şansölyesinin, İngiltere Başbakanının ve Fransa Cumhurbaşkanının durumdaki tehlikeyi göreceği düşünülebilir. Belki gerçekten görüyorlardır. Fakat Rusya'nın ülkelere sunduğu yardımla, Washington'un sunduğu yardım arasında büyük bir fark var. Rusya hükümetlere mali yardım sunuyor; Washington ise bireylerin ülkelerinin çıkarlarından ziyade kendi çıkarları için hareket etmesinin daha muhtemel olduğunu aklında tutarak, hükümetteki kişilere çantalar dolusu para gönderiyor. Bu nedenle Washington krizi savaşa doğru iterken Avrupa ülkeleri sessiz. Eğer savaşla karşı karşıya gelmezsek bu, Putin'in Washington'un reddedemeyeceği bir çözümle gelmesi sonucunda olacaktır – tıpkı Putin'in Suriye ve İran'da yaptığı gibi.

 

Putin kötü adam olarak betimlenirken Washington'un “özgürlük ve demokrasi” şampiyonu olduğunu iddia etmesi bir paradokstur.  21. Yüzyılda Washington her türlü tiranlığı kendisinin ayırt edici özelliği haline getirmiştir: yasal sürecin gerekleri olmadan, vatandaşların gayrikanuni ve anayasaya aykırı şekilde idam edilmesi, yasal sürecin gerekleri olmadan vatandaşların gayrikanuni ve anayasa aykırı şekilde belirsiz süreler boyunca hapiste tutulması, gayrikanuni ve anayasaya aykırı işkence, gayrikanuni ve anayasaya aykırı hükümler, gayrikanuni ve anayasaya aykırı gözetim ve gayrikanuni ve anayasaya aykırı savaşlar. Yürütme, kanuna veya Anayasa'ya hesap vermeyeceğini ortaya koydu. Hesap vermeyen bir hükümet, tiranlıktır.

 

Gizlice dinlenilmekten ve kendisine yalan söylenmesinden bıkan Senato İstihbarat Komitesi, CIA'in işkence programları hakkında düzgün bir soruşturma yürüttü. Soruşturma dört yıl sürdü. Komite, tartışmasız bir şekilde CIA'in işkence ve kaçırmaların kapsamı hakkında yalan söylediği, tutuklıların hafif bir “yoğunlaştırılmış sorgu”dan geçmediği, gaddar ve insanlık dışı işkenceye maruz kaldığı, iddialarının aksine CIA'in insanlığa karşı ağır suçlar işleyerek tek bir faydalı bilgi parçası bile alamadığı sonucuna ulaştı. Amerikalı satılmış kişiler, CIA'in, Gestapo pratiklerini gerçek dışı şekilde, etkililik ve yumuşaklık olarak resmetmesine destek verdi. Soruşturma süreci içerisinde CIA, yasadışı bir şekilde, soruşturmayı yürüten Senato personelini dinledi.

 

Kamuoyu, sızdırılan parçalar dışında bu raporun tamamını günün birinde görecek mi? Eğer CIA ve Obama engelleyebilirse, hayır. “Değişimin” başkanı Obama, Senato İstihbarat Komitesi'nin soruşturmasının kamuoyuna ne ölçüde açıklanacağını belirleyecek olanın CIA olduğuna karar verdi. Bir başka deyişle, eğer birileri bütün raporu sızdırmazsa, Amerikan kamuoyu hiçbir zaman bilemeyecektir. Ama “bizde özgürlük ve demokrasi var.”

 

Bizzat Senato İstihbarat Komitesi, raporun gizliliğini kaldırıp yayınlayacak güce sahip. Komite üyeleri yıldırılmadan, tehdit edilmeden ve “ulusal güvenliği” tehlikeye attıklarına ve kötü muamele görenlerin dava açması için zemin yarattıklarına inandıracak propagandaya maruz kalmadan, komite bunu hemen yapmalıdır.

 

ABD hükümeti dünyadaki en yoz hükümettir. Bağımsız yargı veya medya yoktur ve Kongre, yürütmenin yetkilerini aşmasına razı gelmiştir. Anayasal Haklar Merkezi'nden Michael Ratner, Obama'nın, terörizmle bağlantılı olduğu şüphesi üzerine ABD hükümeti tarafından öldürülebileceğini söylediği Amerikan vatandaşının babasının vekilliğini yapıyordu. Ratner, federal mahkemelerden bir Amerikan vatandaşının gerekli hukuki prosedürler olmadan gayrikanuni ve anayasaya aykırı bir şekilde idam edilmesini engellemesini istediğinde davaya bakan federal yargıç, öldürülmek üzere olan bir kişinin babasının oğlu adına bir dava açamayacağına hükmetti.

 

“İnsanları öldürmekte iyi” olan Başkan Obama'nın çok sayıda hayatı söndürmesinden sonra Ratner, bir tazminat davasında Obama'nın öldürdüğü kurbanların yakınlarını temsil etti. ABD yasalarına göre zarar verildiği gün gibi aşikardı. Fakat federal yargıç, “hükümete güvenilmesi gerektiğine” hükmetti.

 

Bir kişinin bir hakka sahip olup olmadığı tamamen hükümete bağlıdır. Ulusal Gelir Servisi (IRS) mesele hakkında tamamen farklı bir tutum alıyor. IRS'nin ailelere fazla sosyal güvenlik ödemesi yaptığını düşünmesi halinde, çocuklar IRS tarafından el konulmuş vergi iadelerini alabiliyor.

 

Bu yüzden “özgürlük ve demokrasi”nin Amerika'sında, IRS'nin ailelere çok yüksek bir sosyal güvenlik çeki yazdığını “düşünmesi” – kanıt gerekli değildir – halinde çocuklar mükellef haline geliyor, fakat bir babanın, oğlunun ABD hükümeti tarafından yasaya aykırı bir şekilde öldürülmesini engellemek üzere bir dava açma hakkı bulunmuyor.

 

Cumhuriyetçi Federal Topluluk ve bu topluluğun atanmasını sağladığı Cumhuriyetçi yargıçlar sayesinde federal yargı, yürütme tiranlığının koruyucusu işlevi görüyor. Yürütme ne iddia ederse etsin ve ne yaparsa yapsın buna izin verilir, özellikle de yürütme, “ulusal güvenliği” gündeme getiriyorsa.

 

Bugün Amerika'da yürütme, eğer kendisi yasadışı ve anayasaya aykırı şekilde faaliyet yürütemezse ve vatandaşlar, onların hayatlarının her alanını dinleyip belgeleyen topyekün bir polis devletinde güvende olmak için bütün anayasal haklarından feragat etmezse, “ulusal güvenliğin” zayıflayacağını iddia ediyor.

 

Onlara göre Sayıştay bile devre dışı bırakılmalıdır. 2013'te Sayıştay, Taşımacılık Güvenlik Yönetimi'ne (TSA), para israfı olduğu ve işe yaramadığı için davranış inceleme programına son vermesini söyledi. Peki TSA ne yaptı? Elbette, yolcularının özel hayatına faydasız bir şekilde burun sokma işini daha da genişletti.

 

İşte bugünkü Amerika budur. Fakat Washington, insanlık tarihinin en büyük tiranlıklarının yerine kendisininkini geçirdiği halde, “özgürlük ve demokrasi” sloganlarıyla zıplayıp duruyor.

 

Sadece anlayışı kıt Amerikalılar, liderlerin ve seçkinlerin veya seçilenlerin tiranlığın kurumsallaşmasına dair bir şey yapabileceğini düşünürler. Seçkinler sadece parayla ilgilenirler. Sistem seçkinler için daha fazla gelir ve zenginlik ürettikçe, onlar tiranlığı veya bizim geri kalanımıza ne olduğunu umursamayacaklardır.

 

medyasafak.com