Analiz: El Zevahiri IŞİD liderine Irak’a dönme çağrısı yaptı

Analiz: El Zevahiri IŞİD liderine Irak’a dönme çağrısı yaptı
El Kaide lideri Eyman el-Zevahiri, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’ye Suriye’de savaşmaya son verme ve Irak’a dönme çağrısı yaptı. Zevahiri, Bağdadi’yi Suriye’deki İslamcı savaşçılar arasndaki çatışmadan ötürü suçladı ve Bağdadi’nin kendisine biat sözü verdiğine dair “kesin kanıtlar” ortaya koyarak onu “El Kaide’nin isyancı askeri” olarak tanımladı.

 

 

Rıdvan Murteza

 

El Ahbar

 

 

El Kaide lideri Eyman el-Zevahiri, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) lideri Ebu Bekir el-Bağdadi'ye Suriye'de savaşmaya son verme ve Irak'a dönme çağrısı yaptı. Zevahiri, Bağdadi'yi Suriye'deki İslamcı savaşçılar arasndaki çatışmadan ötürü suçladı ve Bağdadi'nin kendisine biat sözü verdiğine dair “kesin kanıtlar” ortaya koyarak onu “El Kaide'nin isyancı askeri” olarak tanımladı.

 

El Kaide lideri Eyman el-Zevahiri, IŞİD lideriyle ilgili nihai bir karar almaya karar verdi ve ondan Irak'a dönmesini istedi. Kuzey Suriye'de İslamcı savaşçılar arasında süregiden çatışmalar nedeniyle Bağdadi'yi suçladı ve El Nusra Cephesi'ne de IŞİD'le savaşmaya son verme çağrısı yaptı.

 

Zevahiri, Bağdadi hakkında konuşurken kullandığı “muhterem şeyh” ve “Allah onu korusun” gibi ifadelere rağmen, talebinde, “Allah şahidim olsun ki ben mesajı gönderdim” diyecek kadar ciddiydi.

 

Zevahiri, mesajının arkasındaki gerekçe olarak yine, “Suriye'deki mücahitler arasındaki fitne”den söz etti. “Sorularına yanıt verilmesi yoluyla mücahitler arasındaki çatışmanın durdurabileceğine inanan Şeyh Hani el-Sibai'nin çağrılarına, El-Mikrazi Radyosu üzerinden yanıt verdiğini” söyledi.

 

Zevahiri'nin pozisyonuna dair farklı kanaatler oluştu. Bazıları onun sözlerini “mücahitler arasındaki fitneyi bitirme yönünde son bir girişim” olarak görürken bazıları da mesajını, “IŞİD savaşçıları Irak ve Suriye'de savaş sahasında ilerleme kaydettikten sonra gönderdiğini” savundu.

 

24 dakikalık kayıtta Zevahiri, “Sözlerimi bir şahitlik, bir emir, bir çağrı, bir hatırlatma ve bir tavsiye arasında böleceğim” dedi. Şahitlik, “Irak İslam Devleti'nin El Kaide'nin bir bölmesi olduğunun” teyidiydi. Zevahiri, Irak İslam Devleti liderlerinin ve takipçilerinin Usame Bin Ladin liderliği altında ana örgüte – El Kaide'ye – biat etmelerine ilişkin en küçük ayrıntılara kadar indi.  Tarihleri ve El Kaide liderliği ile, örgütün Ebu Bekir el-Bağdadi ve Ebu Hamza el-Muhacir de dahil olmak üzere Iraklı liderleri arasında gerçekleşen yazışmaların kelime kelime içeriğini dahi hatırlattı.

 

Zevahiri, Bağdadi'den gelen ve onun kendisini lideri olarak gördüğü son mektubun içeriğini ve tarihini ortaya koydu. Mektup 29 Cemaziyelevvel 1434 (10 Nisan 2013) tarihliydi ve Bağdadi, “Liderimiz, pek muhterem şeyhe” diye başlayan mektubunu şu sözlerle bitirmişti:

 

“Şimdi [Ebu Muhammed] el-Culani'nin, doğrudan siz efendimize biat ettiği bir ses kaydı yayınladığını duyuyorum. O bunu, işlediği günahların ve felaketlerin sonuçlarından kendisini ve onunla birlikte olanları korumak için yapıyor. Bu zavallı arkadaşımız ve Suriye'de kendisiyle birlikte olan kardeşlerimiz, Horasan'daki şeyhlerimizin kan dökülmeden ve bizler İslam ümmeti için yeni bir felaketin sebebi olmadan önce bu komployu toprağa gömecek açık ve anlaşılır bir tutum almaları gerektiğine inanıyor. 

 

Biz, ima yoluyla bile olsa bu haine verilecek her türlü desteğin, uğruna Müslümanların kanının döküldüğü projeyi yok edecek büyük bir fitneye yol açacağına inanıyoruz. Doğru tutumun gösterilmesinde her türlü gecikme, eninde sonunda Müslümanların saflarını bölecek ve grubun prestijinin çökmesine yol açacak statükoyu kabul etmemiz gibi görünecektir, bu ise daha sonra ancak, daha da fazla kan akıtılmasıyla çözülebilir.”

 

Zevahiri, Culani ve Bağdadi arasında ortaya çıkan soruna dair hükmünün içeriğini vurgulamak için “Bu, bir liderden askerlerine verilmiş bir emir midir yoksa iki taraf arasında meydana gelen ve bir hakime sundukları özel bir ihtilafta verilmiş bir hüküm müdür?” diye sordu ve arkasından şunları söyledi: “Bu hüküm bir lider tarafından verilmiştir ve askerleri arasında meydana gelmiş bir soruna ilişkindir. Bir hakimin, kendisine sadece onları ilgilendiren bir mesele sunmuş iki düşman arasında verdiği bir hüküm değildir.”

 

Ardından Irak İslam Devleti ve IŞİD'in oluşumları arasındaki farkları gözden geçirdi ve her ikisinin de kuruluşlarıyla ilgili olarak El Kaide'nin genel liderliğini bilgilendirmediklerini ve ona danışmadıklarını söyledi. Zevahiri, “İlki, kardeşler arasındaki ihtilaf temelinde değil, mücahitler, Şura Konseyi ve Sünni aşiretleri arasındaki kapsamlı istişareler sonrasında kurulmuştu” dedi ve şunları vurguladı: “IŞİD'in kurulması, Suriye halkı için siyasi bir felakete yol açtı. Washington terör listesine koyduğu sırada kalabalıklar halinde El Nusra Cephesi'ni destekledikten sonra, IŞİD liderlerinin [Suriye Devlet Başkanı Beşar] Esad'a altın tepside sunduğu örgütü kınamaya başladılar. Örgütün kurulması, IŞİD'in rıza ya da istişare aramadan kendisini onlara dayatmaya çalıştığını düşünen diğer cihadçı grupları provoke etti.”

 

“Emir ve çağrı”ya gelince, emir, “Ebu Muhammed el-Culani ve El Nusra Cephesi askerleri”ne, çağrı ise “Suriye'deki bütün cihadçı grup ve topluluklara” yönelikti ve onlardan “mücahitlerin ve Müslüman dindaşların yaşamlarına ve kutsallarına saldırganlığı da içeren her tür çatışmayı derhal durdurmaları ve kendilerini, Baasçılar, Aleviler ve onların Şii müttefikleri gibi İslam düşmanlarıyla savaşmaya adamaları” istendi. Zevahiri, herkese bağımsız bir İslami yapı isteme çağrısını tekrarladı.

 

Mesajını “hatırlatma ve tavsiye” olarak adlandırdığı şeyle sonlandırdı. Hatırlatmasını “Suriye çapındaki geri kalan mücahitlere” yaptı ve “Müslüman dindaşların yeterince kanı aktı. Cihadın liderlerini ve şeyhlerini öldürmeye son verin” dedi.

 

Arkasından Bağdadi ve destekçilerini ayırarak onlara şu sözleri söyledi: “Liderinizi dinleme ve ona itaat etme noktasına geri dönün. Müçtehidlerinizin ve size cihad yolunda öncülük edenlerin muhakemelerine geri dönün. Kendinizi, sizin çabalarınıza ihtiyaç duyan Irak'a adayın, kendinizi haksızlığa uğramış veya bu kanlı katliamı durdurmak konusunda hakkınızı alamamış olarak hissetseniz bile bunu yapın. Müslümanların kanının korunması, saflarının birleşmesi ve düşman üzerinde zafere ulaşma adına, bunun adaletsizlik olduğunu düşünseniz bile sözlerime kulak verin.”

 

Zevahiri, Bağdadi'ye, “Hilafetten feragat eden ve dedesi olan Hazreti Muhammed'in kendisiyle ilgili yaptığı ‘Benim torunum bir seyyiddir (uludur) ve umulur ki Allah onun üzerinden iki büyük Müslüman grubu barıştıracaktır, öngörüsünü gerçekleştirerek Müslümanların kanının akmasını önleyen Hasan'ın yolunu izleyin” çağrısı yaptı.

 

Zevahiri arkasından ona şu sözlerle seslendi: “Bu güzel öngörü sana yetmiyor mu? Bu ustalık seni tatmin etmiyor mu? Allah'ın seni bu dünyada ve ahirette yükselteceği bir karar almak hoşuna gitmiyor mu? Senin çabalarına ihtiyaç duyulan Irak'ta İslam'ın düşmanlarına karşı ayağa kalkmalısın ve bu, Müslümanlar arasındaki fitneye son verip onlar arasında kardeşlik bağını yeniden tesis edecektir. Allah'a güven ve bu kararı al; bütün mücahit kardeşlerinde ve cihad destekçilerinde, ihtiyaç duyduğun desteği ve yardımı bulacaksın. Ey muhterem şeyh, atalarını kendine örnek al ve en iyi selefin kıymetli bir halefi ol. Peygamber'in Ehl-i Beytinin yolunu izle; hem bu dünya hayatını, hem de ahireti kazanacaksın.”

 

medyasafak.com