Irak: IŞİD ve Baas arasında anlaşmazlık işaretleri ortaya çıkıyor

Irak: IŞİD ve Baas arasında anlaşmazlık işaretleri ortaya çıkıyor
Maske düştü. Musul, eski ordunun eski subayları tarafından yönetiliyor ve Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) şehirdeki üst düzey idari mevkileri elinde bulunduruyor. Irak’ın karşı karşıya olduğu komployu ortaya çıkarmak için üç gün yetti. IŞİD şehrin her yerinde, şehri fethetmeye değil, özgürleştirmeye geldiğini ve başkent Bağdat yolunda Musul’un işlerini “halkına” bıraktığını ilan etmeye başladı.

 

 

Mustafa Nasır

 

 

El Ahbar

 

 

 

Maske düştü. Musul, eski ordunun eski subayları tarafından yönetiliyor ve Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) şehirdeki üst düzey idari mevkileri elinde bulunduruyor. Irak'ın karşı karşıya olduğu komployu ortaya çıkarmak için üç gün yetti. IŞİD şehrin her yerinde, şehri fethetmeye değil, özgürleştirmeye geldiğini ve başkent Bağdat yolunda Musul'un işlerini “halkına” bıraktığını ilan etmeye başladı. Vali olarak emekli bir Irak ordusu subayı olan Albay Haşim el-Cammas'ı atadı.

 

1949 doğumlu Cammas, yüzlerce kıdemli Irak subayını mezun eden, Musul'daki el-Gızlani akademisinden bir subay. Lağvedilen eski orduda çeşitli liderlik görevleri üstlendi ve Irak-İran savaşı ile Kuveyt işgaline katılarak, eski rejimin önemli adamlarından biri haline geldi.

 

Çok sayıda Musul sakininin söylediğine göre şehrin askeri, idari ve sosyal kontrolünü üç silahlı grup aldı. Bunlar, IŞİD, Devrimci Askeri Konsey ve Nakşibendiye hareketi.

 

İçinde Arap ve yabancı savaşçıların bulunduğu ağır silahlı IŞİD, şehrin kontrolünü hızlı bir şekilde ele geçirdi. Bütün orta ve ağır silahlara el koydu ve bunları Tikrit yakınlarındaki Selahaddin vilayetinde bulunan el-Şarkat üzerinden Suriye'ye kaçırdı. Daha güçlü taraf konumunda olan IŞİD, Musul'a kendi kararlarını ve yönetim biçimini empoze etti ve daha önce Suriye'de yaptığı gibi “şeriat” kurallarını uygulamaya geçirdi. Örgütün kaleleri, El-Anbar, Diyala, Selahaddin ve Bağdat'ı çevreleyen kemer olarak sıralanıyor.

 

Bağdat, El-Anbar ve Selahaddin'de güçlü olan Askeri Konsey, lağvedilen ordudan eski askerlerin önemli bir kısmını kendi bağrında bulunduruyor. Çoğunluk, 2005, 2006 ve 2007'de Musul, el-Anbar ve öteki bölgelerde El Kaide'ye katıldı. Daha sonra içlerinden pek çok kişi El Kaide'yle ters düştü ve örgüte karşı ayaklanmalara (el-Sahavat) katıldı. Ancak en büyük tehdidi 2012 senesinde, Sünni bölgelerdeki protestolara katıldıkları zaman ortaya koydular. Askeri Konsey bir Sünni federasyonu kurmayı amaçlıyor ve pek çok lideri Irak'ın çok sayıda küçük devlete ayrılması çağrılması çağrısı yapıyor.

 

Başında Saddam Hüseyin'in eski yardımcısı İzzet el-Duri'nin bulunduğu el-Nakşibendiye hareketi ise bu üçü arasında en zayıf olanı. Bu hareket, her ne kadar pek çok üyesi sonradan kurulan Irak hükümetlerine katılmış olsa da, lağvedilen Baas partisinin prensiplerini savunuyor. Anbar, Diyala, ve Selahaddin'de elle tutulur bir destek bulamayan hareket, merkezini Musul'da ve Kerkük'ün Arap kısımlarında kurdu. Grup, yeni rejimin hangi şekilde olursa olsun devrilmesi ve feshedilen Baas Partisi yönetimine geri dönülmesi çağrısı yapıyor.

 

Bu üç örgüt, öteki şehirlerin IŞİD tarafında işgal edilmesini meşrulaştırmak için Musul darbesinin bir “Sünni devrimi” olduğu noktasında ortaklaştı. Ancak kaynakların ve zenginliklerin yönetimi ve şehrin yönetilme biçimi konusunda anlaşmazlığa düştü.

 

Bu noktada, Musul'dan, adının açıklanmasını istemeyen bilgi sahibi bir kaynak, üç örgütün en başından anlaşmazlığa düştüğünü söyledi. Buna göre IŞİD, bütün devlet mülkiyetinin, silahların ve teçhizatların denetimini istedi. Askeri Konsey devlet kasalarının boşaltılmasını reddettiği gibi, buna ilave olarak bankaların kontrolü ve 340 milyon doların çalınması konusunda da IŞİD'le ihtilaf yaşadı.

 

IŞİD, Musul'un düşüşü sonrasında vilayet çapında eski Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in posterlerinin asılması üzerine Nakşibendiye hareketiyle de münakaşa yaşadı ve posterlerin indirilmesi için bu harekete 24 saat verdi. Kaynak, "Geçen Salı günü silahlı grupların komutanları arasında bir toplantı düzenlendi. Komutanlar, pek çok önemli mesele hakkında, özellikle de valinin atanması ve [Iraklı olmayan] Arap savaşçıların geri çekilmesi konusunda hemen anlaşmaya vardı, bu ise IŞİD şehre girmeden önce bir anlaşmaya varılmış olduğunu" şeklinde konuştu.

 

Musul'da birleşmiş haldeki terörist gruplar, halkla çatışmadan uzak durmak ve Musul'da mümkün olduğunca uzun kalmak, Selahaddin ve Diyala'da bulunan terörist savaşçılar için bir itici güç oluşturmak için, halkın taleplerine dayanan bir mekanizma kurmuş gibi görünüyor. Ancak IŞİD, silahlı gruplar arasındaki anlaşmayla çelişen bildiriler dağıtmaya başladı. Bu, tıpkı pek çok Suriye şehrinde olduğu gibi, üç grup arasında silahlı çatışma olabileceği yönünde spekülasyonlara yol açtı.

 

Musul belediyesinin bir çalışanı telefon görüşmesinde El Ahbar'a, “Musul halkı, vali olarak Emekli Albay Haşim el-Cammas'ın atanması karşısında ferahladı” şeklinde konuştu. Belediye çalışanı, şehre günde 20 saat elektrik vermeye başladıklarını, daha önce ise yaygın yolsuzluk nedeniyle günde ancak 2-3 saat elektrik verilebildiğini söyledi. “Savaşçılar, hükümetteki ve Musul yerel yönetimindeki yozlaşmadan avantaj sağlıyor” diye belirtti.

 

Eş zamanlı olarak IŞİD, son Cuma namazları sırasında, şehir gösterilerini ve sigara ve alkol gibi kişisel özgürlükleri yasaklayan “Şehir Fermanı” başlıklı bildiriler dağıttı. Mevcut kanunların yerine “şeriatı” geçirdi ve Musullu kadınların “edepli olmalarını ve dışarı çıkmaktan uzak durmalarını”, ayrıca dökümlü ve dar kıyafetler giymekten de uzak durmalarıı istedi.

 

Her ne kadar Musul sakinleri gerekli bütün hizmetlerin mevcut olduğunu söylese de, valilik binasında şeriat mahkemelerinin çalıştığı yönünde söylentiler dolaşıyor ve BM raporları, pek çok sivilin öldürülmesi de dahil olmak üzere yaşanan çeşitli olaylara işaret ediyor.

 

 

medyasafak.com