“Direniş züppelerinin” Hizbullah’ın Suriye’deki rolüne saldırısı hakkında

“Direniş züppelerinin” Hizbullah’ın Suriye’deki rolüne saldırısı hakkında
Bu Direniş züppelerinin çocukça Marksist fantazilerine rağmen Hizbullah seküler veya sosyalist bir hareket değildir ve hiçbir zaman da böyle olduğunu iddia etmemiştir. Kökenleri hem İsrail’in Lübnan işgalinde, hem de Şii İslam’daki Velayet-i Fakih kavramında bulunan bir Şii İslami harekettir.

 

 

Emel Saad-Gurayeb

 

Resistance-episteme.tumblr

 

 

Hiçbir şey beni, naif Arap [sözde] solcularının Hizbullah'ın “dindaşları olan Müslümanlarla” savaşarak “İsrail'e karşı direnmeyi terk etmesi”, Suriye'deki askeri rolü ve Şam'daki Seyyide Zeynep türbesini koruması ile, Irak'taki kutsal türbeleri koruma niyetinden kaynaklanan sözde “mezhebi” yönelimi ve Bush'un “terörle savaş” söylemini sahiplenmesi nedeniyle yaşadıkları hayal kırıklığını ifade etmeleri kadar bezdirmedi.  

 

Her şeyden önce, Hizbullah'ın gerçekten de İsrail'le olan mücadelesini terk ettiğine dair hiçbir gösterge yok. Onlara, Suriye savaşının başlamasından bu yana İsrail'in Lübnan'a karşı gerçekleştirdiği ve Direniş'in yanıtsız bıraktığı bir saldırı olup olmadığını sormak isterim. Yahut İsrail ordusundan Generel Amos Gilad'ın İsrail'in, “Lübnan'da (roketlerin) artışını engellemede başarısız” olduğu ve şimdi bu roketlerin bütün İsrail topraklarını tehdit ettiği şeklindeki itirafını da okuyabilirler. Fakat ben çok daha temel bir düzeyde, birinin kendi varoluşu için savaşmasında içkin şekilde onursuz ve ilkesiz olanın ne olduğunu sormak isterim. Bu intifada şıklığına sahip kitle, İsrail dışında bir grup veya topluluk kendisine saldırıp halkını ve topluluğunu tehdit ettiği zaman, gerçek bir direniş hareketinin öteki yanağını çevirmesi gerektiğine mi inanıyor? Hatta daha da gülüncü, petrol dolarlarıyla finanse edilmiş tekfircilerin yürüyüp gitmelerine izin verdiği zaman, İsrail'le savaşacak bir Direniş'in var olabileceğine inanıyorlar mı?

 

İkincisi, bu Direniş züppelerinin çocukça Marksist fantazilerine rağmen Hizbullah seküler veya sosyalist bir hareket değildir ve hiçbir zaman da böyle olduğunu iddia etmemiştir. Kökenleri hem İsrail'in Lübnan işgalinde, hem de Şii İslam'daki Velayet-i Fakih kavramında bulunan bir Şii İslami harekettir. Böyle olduğundan, Hizbullah için Şii türbelerine zarar verilmesi devasa önemde bir meseledir; tıpkı İslami sembollere zarar verilmesinin yüz milyonlarca Müslüman için devasa önemde bir mesele olması gibi. Bu, Hizbullah'ı mezhepçi bir örgüt yapmaz, zira dinsellik ve mezhepçilik, her ne kadar Tekfirciler örneğinde olduğu gibi zaman zaman kesişebilse de, gerçekte birbirini karşılıklı olarak dışlayan konseptlerdir.


Son olarak Hizbullah, sadece tekfircileri değil, İsrail'i de terörist olarak tanımlamaktadır, bu nedenle de neo-con bir ABD başkanıyla benzerlik kurulması pek zordur. Dahası, Hizbullah terörizm terimini kullandığı zaman bilinçli veya bilinçsiz olarak ABD söylemini benimsememektedir, zira bir söylem, farklı aktörler için farklı kullanımları olan bir kelime değil, bir bütün halinde, ideolojik olarak sınırları olmayan bir düşünce ve dil sistemidir. Hizbullah tekfircilerden terörist olarak söz ederken, bu terimi bir Amerikan emperyalist senaryosundan alıntı yaparak değil, Direniş Ekseni'nin söylemi çerçevesinde kullanmaktadır.

 

medyasafak.com