Gazze: El Kassam Tugayları ve İslami Cihad’ın rollerine özel bir bakış

Ahmed Hadi

El Ahbar

Savaşta, fiilen savaşanlar güvendeler, siviller ise ölüyorlar; ancak bunun nedeni doğrudan sivillerin üzerine bomba bırakan İsrail'in iddia ettiği gibi Direniş'in sivilleri canlı kalkan olarak kullanması değil. Gerçek neden Direniş'in şimdi yeraltından, yüksek bir koordinasyon düzeyiyle ve İsraillilerin görüş açısının dışında savaşıyor olması. Bu, silahlı grupların şehit sayısını azaltıyor.

Önceki savaşlardan farklı olarak Filistin Direnişi kendisini görüş açısının dışında tuttu. Gazze sokaklarında askeri üniformalar giyen ve telsizler taşıyan silahlı adamlar hiç yoktu. Bu strateji 2012 savaşında benimsendi. Roket rampaları ve silah depoları gibi Direniş'le ilintili hedefler, Direniş örgütlerine güçlü bir darbe indirmeye çalışmakla meşgul olan İsrail Savunma Bakanlığı'na bağlı istihbarat servislerinden saklandı.

Sahada, İsrail'le birden fazla düzeyde savaşan askeri kanatlar arasında açık bir iş bölümü görülüyor. Hamas ve İslami Cihad, iki farklı isim – el-Asf el-Makul ve el-Bünyan el-Marsus – taşıyan orta menzilli roketleri İsrail'in içlerine fırlatıyor. Öteki tugaylar ve silahlı gruplar, Gazze çevresinde kısa menzilli havan topları için örtü sağlamaktan ve işgalcinin sınırdaki hareketlerini izlemekten sorumlu.

Güvenlik durumu, Hamas ve İslami Cihad'ın çatışma planlarını birleştirmek üzere ortak bir operasyon odası oluşturmasını engelledi. Ancak bazı silahlı gruplar, dolaylı koordinasyonun Direniş operasyonları üzerinde büyük bir etkisinin olmadığını savundu.

El Kassam Tugayları'ndan bir saha komutanına göre Direniş, İsrail güçleriyle baş etmede yeni stratejilere başvuruyor. Bu strateji, önceki coğrafi veriler temelinde yerleştirilmiş roketlerin fırlatılması için ana seçenek olarak tünelleri kullanıyor. “Buna ilave olarak, her fırlatma operasyonunda rampanın yükü tamamen boşalacak şekilde ağır bir roket yağmuru kullanılıyor. Misyon tamamlandıktan sonra bu rampalara yönelik İsrail saldırıları anlamsız hale geliyor."

Saha komutanı El Ahbar'a, roketlerin zamanlayıcı kullandığını, “bu nedenle savaşçıların birbirine yakın kalmak zorunda olmadığını" söyledi. Önceki savaşların aksine, roket fırlatılmasının engellenmesi veya bu sebeple şehit verilmesiyle ilgili haber olmamasına gönderme yaparak bu durumun Direniş savaşçıları arasındaki kayıp sayısını azalttığını savundu.

Kassam komutanı, farklı fraksiyonlar arasındaki koordinasyon konusunda ise, uzun menzilli bombardıman konusunda İslami Cihad'a bağlı Kudüs Seriyyeleri ile devamlı koordinasyon halinde olduklarını söyledi ve öteki grupların da Gazze civarındaki yerleşim birimlerine Grad roketleri ve kısa menzilli roketler fırlatma rolü oynadığından söz etti.

Kudüs Seriyyelerinden önde gelen bir askeri kaynak da sahada roket birimlerine tamamen bağımlı olduklarını söyledi. “İlave olarak da Gazze eteklerinde, özellikle de doğudaki Şucaiye'de ve kuzeydeki Beyt Hanun'da deniz veya kara komandolarının hareketini izlemek için gece görüş gözlükleri ve hassas kameralarla teçhizatlandırılmış izleme birimleri bulunuyor.” 

Kaynak, Kudüs Seriyyeleri ile El Kassam Tugayları'nın liderleri arasında, bir hedef kümesini ve İsrail içinde ateş açılacak bölgeleri tanımlamak için yüksek düzeyde koordinasyon olduğunu söyledi. İşgalcinin roket deposu olduğu düşünülen yerleri bombalama girişimlerine karşın, uzun bir çatışmaya yetecek kadar roket stoğu olduğunu vurguladı.

Her iki grubun da, imalat konusundaki birikmiş deneyimlerin ve Suriye ve İran'da aldıkları askeri eğitimlerin sonucu olarak, orta menzilli roketlerden oluşan iyi bir stoğa sahip olduğunu da belirtmek gerekir. Diğer gruplar ise yalnızca kısa menzilli havan toplarına sahip.

İki askeri kanat ayrıca özel kara ve deniz kuvvetleri oluşturdu. Cumartesi günü Gazze Şeridi'nin kuzey sahilinde (El Sudaniye bölgesinde) gerçekleşen ve iki buçuk saat süren büyük bir çatışmaya katıldılar. Çatışma, El Kassam Tugayları'nın müdahalesiyle başladı, ancak Kudüs Tugayları da kısa süre sonra, bazı birimlerinin destek sunmak üzere konuşlandığını duyurdu.

Hamas sözcüsü Sami Ebu Zuhri, televizyonda yayınlanan bir açıklamasında hareketinin, İslami Cihad tarafından yapılan, ulus çapında bir Filistin buluşması çağrılarını desteklediğini belirtti. Aynı zamanda sahada direniş kanatları arasnda büyük bir koordinasyon olduğunu ve onların “saldırganlıklara karşı koyacak uzun süreli kapasiteye sahip olduğunu” vurguladı. İki hareket aynı zamanda İbranice basındaki medya sızıntıları, arabuluculuk ve beklenen bir ateşkesin koşulları konusunda da ortak tutuma sahip.  

Halk Direniş Komiteleri sözcüsü Ebu Mücahid, Direniş'in yeni savaş stratejisiyle düşmanın kafasını karıştırmayı başardığını doğruladı. “Direniş şimdiye kadar çok iyi işler başardı ve işgalcileri bekleyen başka sürprizler de var” dedi. Sahada askeri kanatlar arasında var olan koordinasyonu övdü ve bu durumun İsrail'in bir kara müdahalesine girişmesi halinde otomatik olarak bir ortak operasyon odasına yol açacağını söyledi.

"Kara savaşıyla hava savaşı arasında fark var. Ağır hava saldırıları durumunda Direniş, belli bir tarzda işlev gören ve önceden üzerinde anlaşılmış istikamete dönen roketlerle sınırlı olacaktır" diyen Ebu Mücahid, "bir kara savaşında ise, yüksek düzeyli koordinasyonu gerektirecek şekilde, çeşitli cephelerde doğrudan çatışma vardır. Bu, bir ortak operasyon odasını gerektirir" diye ekledi.

İsrail gazetesi Yediot Ahronot'un yayınladığı bir haberde,  İslami Cihad, Hamas ve diğer grupların “askeri uçaklar tarafından yerlerinin ve hedeflerinin belirlenmesi zor olan” gizli tüneller kazdığı söylendi. Haberde, “orduya kalan tek seçenek, Benyamin Neyantahu hükümetinin amaçlarına ulaşmak için bir kara harekatı gerçekleştirmektir” değerlendirmesi yapıldı. Ancak gazete, “bir kara savaşı pek çok hazırlığı, en başta da müahale sonrasında Gazze Şeridi'nden nasıl çıkılacağı konusunda hazırlıkları gerektirir” diye de belirtti.

medyasafak.com