İsrail’in Gazze saldırısının arkasında ne var?

İsrail’in Gazze saldırısının arkasında ne var?
Aşağıdaki üç nokta, ABD, İsrail ve Suudi Arabistan tarafından ortak olarak tasarlanmış olan bu Filistin karşıtı senaryoya ışık tutmaktadır:

 

 

 

Amir Dabiri Mehr

 

 

Press TV

 

 

 

Dünya, Gazze Şeridi'nde sivillerin acımasızca öldürülmesine ve abluka altındaki bu toprak parçasında evlerin ve altyapının yıkılmasına tanık oluyor.

 

İsrail ordusunun Filistinli sivillere yönelik saldırıları ve terörist operasyonları olağandışı değil ve Filistin'in altmış küsür yıl önce işgal edilmesinden bu yana devam ediyor.

 

Fakat işgal altındaki topraklarda şu anda gerçekleşen İsrail saldırıları, kurbanlarının masum Filistinli kadınlar ve çocuklar olduğu karmaşık ve bölge-üstü bir senaryoyla bağlantılıdır.

 

Nüfuz sahibi ülkelerin, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail'in suçları karşısındaki sessizliği, tehlikeli bir siyasi bulmacanın bir parçasıdır.

 

Aşağıdaki üç nokta, ABD, İsrail ve Suudi Arabistan tarafından ortak olarak tasarlanmış olan bu Filistin karşıtı senaryoya ışık tutmaktadır.

 

1. Kısa süre önce rakip Filistinli gruplar olan Hamas ve El Fetih arasında bir birlik hükümeti kurulması yönünde anlaşmaya varılması, Siyonist rejime ve ABD hükümetine stratejik açıdan siyasi bir darbe indirmiştir.

 

Washington ve Tel Aviv her zaman için, Filsitin'deki ırkçı İsrail işgalini sona erdirme mücadelerine gölge düşürmek amacıyla, Filistin Yönetimi ile Hamas ve İslami Cihad gibi cihadi gruplar arasına anlaşmazlık tohumları ekmeye çalıştı. Bu hususta İsrail, Filistin topraklarını gaspetmeye devam edebilmek için, Filistin'deki her türlü protestocu sesi boğdu. Bu nedenle Filistinli gruplar arasında bölünme, onların mücadelelerini zayıflatmak ve başlıca düşmanları olan İsrail için bir güvenli havuz yaratmak için en iyi politika olacaktı.

 

Hamas-Fetih anlaşması, 1967 sınırları içinde bir Filistin hükümetinin kurulmasını içeriyor, ancak İsraillilerin gözünde bu, Filistinli grupları ellerinden alınmış hakları yeniden kazanmak için daha fazla mücadele etmeye teşvik edebilir.

 

İsrail'in geçtiğimiz hafta boyunca Gazze Şeridi'ne düzenlediği aralıksız saldırılar, Filistin'de yeni bir düzenin şekillenmesini engelledi. İsrail medyasının yaptığı, Tel Aviv'in sadece Hamas'ın roket fırlatmasına yanıt verdiği şeklindeki sahte propaganda, İsrail'in Gazze Şeridi'nde işlediği suçları meşrulaştırmayı ve Filistin Yönetimi'ni manipüle ederek Hamas'la olan siyasi ilişkilerini yeniden düşünmeye itmeyi amaçlıyor.

 

2. İran'ın Viyana'da altı dünya gücüyle yürüttüğü nükleer müzakereleri yoğun ve şiddetli geçiyor, ama ilerleme kaydediyor. Bu kesinlikle, Siyonistlerin istemediği şey. Siyonistler uzun zamandır bulanık suda balık avlama amacıyla İranofobi projelerinin peşinden koştu. İran'ın geçen yıl Kasım ayında altı ülkeyle ara nükleer anlaşmaya varması sonrasında Siyonistler öfkelerini gizleyemiyordu ve anlaşmayı baltalamak için Beyaz Saray'a baskı yapmaya başladılar.

 

Bir kez daha Siyonistler, İran'ın haftasonu dünya güçleriyle bir anlaşmaya varmasından korkuyor. İşte bu yüzden İsrail rejimi, Tahran'la Washington arasında bir bölünme yaratmak ümidiyle Gazze'ye saldırıyor. İran her zaman Filistin halkının sıkı bir destekçisi oldu; ABD ise hiçbir zaman İsrail'i desteklemekten çekinmedi. Şu andaki koşullar altında Gazze'de şiddetin tırmanması Viyana'daki nükleer görüşmeleri etkileyecektir, zira herkesin bildiği gibi Tahran ve Washington arasında göreceli bir siyasi anlayışın meydana gelmesi, kalıcı bir nükleer anlaşması için temel önemdedir.

 

3. İsrail'in Gazze saldırılarında peşinden koştuğu üçüncü gizli gündem, tekfirci IŞİD'in Irak'taki saldırısını marjinalize etmektir. İsrail Gazze Şeridi'ndeki cinayetler serisine başlamadan önce uluslararası kamuoyunun dikkati, IŞİD teröristlerinin tetiklediği Irak krizine odaklanmıştı. Şimdi Irak'taki kriz, Gazze'deki çatışmanın gölgesinde kaldı. IŞİD'in Batı'daki ve İsrail'deki güvenlik ve istihbarat servisleriyle bağlantısını ortaya çıkaran kaydadeğer bir nokta, İslam adına savaştığını iddia eden IŞİD'in Müslümanların en büyük düşmanları olan Siyonistlere karşı hiçbir eyleme girişmemesi ve hatta Siyonistlerin uzun zamandır arzu ettiği şeyi yaparak Irak'ın istikrarsızlaştırılması için mücadele etmesidir.

  

Yukarıda sözü edilen üç nokta, uluslararası kuruluşların İsrail'in Gazzelilere karşı işlediği suçlara karşı sessizliğiyle birleştiğinde, İsrail'in Gazze Şeridi'ni vurma kararının ABD ve İngiltere'den onay aldığını gösteriyor.

 

Son ama önemli bir nokta olarak, Filistin'deki savunmasız sivillerin yaşamı ve güvenliği, dünya güçlerinin elinde, Ortadoğu bölgesinde kendi hedeflerini yerine getirmenin bir amacı olmuştur. Bu, bazı dünya güçleri tarafından hayata geçirilen modern barbarlıktır. Bu alçakça ve insanlık dışı politika, Batı ülkelerinde dahi insan hakları ve barış gruplarının protestolarına yol açmıştır.

 

Ümit edelim ki barış ve insan hakları yanlısı gruplar daha aktif hale gelir ve Gazze'de süregiden trajediye karşı, Gazzelilerin katledilmesine son verilmesini ve dünya güçlerinin uğursuz hedeflerine ışık tutulmasını hedefleyen bir tutum alır. Müslüman hükümetler de Filistinlilerin anayurtlarını İsrailli işgalcilere karşı savunması davasına sahip çıkmada, ağır bir sorumluluk taşımaktadırlar.

 

medyasafak.com