Malezya uçağını Ruslar mı düşürdü?

Malezya uçağını Ruslar mı düşürdü?
Yanlışlıkla sivil bir uçağı düşürdüklerini tartışan bir Rus generali ile ayrılıkçılar arasında geçtiği iddia edilen bir youtube videosu bulunuyor. Raporlara göre video üzerinde yapılan uzman incelemesi, videonun uçağın vurulmasından bir gün önce hazırlandığını ortaya çıkardı.

 

Malezya uçağına ne oldu?

 

 

Paul Craig Roberts

 

 

Press TV

 

 

Washington'un propaganda makinesi o denli hızlı dönüyor ki, sahip olduğumuz gerçekleri kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız.

 

Bir gerçek, ayrılıkçıların pahalı Buk uçaksavar füze sistemine veya onu çalıştıracak personele sahip olmadığıdır.

 

Bir diğer gerçek, ayrılıkçıları da, Rusya'yı da bir uçağı düşürmeye teşvik edecek bir şey olmadığıdır. Alçak uçuş yapan saldırı uçağı ile 33 bin feet yüksekten uçan yolcu uçağı arasındaki farkı herkes söyleyebilir.

 

Ukraynalılar ise Buk uçaksavar füze sistemine sahipler; ayrıca bir Buk bataryası bölgede operasyonel haldeydi ve uçağa füze fırlatabilecek bir alana konuşlandırılmıştı.

 

Ayrılıkçıların ve Rusya hükümetinin bir yolcu uçağını düşürmesi için bir sebebinin olmaması gibi Ukrayna hükümetinin de bir sebebi yoktur; Rusya'yı sıkıştırma planı olmadığı müddetçe Ukrayna ordusunun girişmeye meyilli olmadığı şeyi yapıp ayrılıkçılarla savaşmak üzere milisler teşkil etmiş gözü dönmüş aşırıcı Ukrayna milliyetçilerinin de bir sebebinin olmadığı düşünülebilir.

 

Silah sistemine aşina olan bir Rus generali, kendi kanaatine göre bu olayın silah kullanımı konusunda eğitimsiz olan Ukrayna askerlerinin bir hatası olduğunu söyledi. General, Ukrayna'nın silahların bir kısmına sahip olmasına karşın, ülkenin Rusya'dan ayrılmasından bu yana geçen 23 yıl içinde Ukraynalıların bu silahların kullanımına dair hiçbir eğitim almadığını belirtti. Generale göre bu olay, yeteneksizlikten kaynaklı bir kazaydı.

 

Bu izahat belli bir anlam taşıyor, ve kesinlikle Washington'un propagandasından çok daha fazla anlam taşıyor. Generalin izahatindeki sorun ise, Buk uçaksavar füze sisteminin neden ayrılıkçıların bölgesinde veya yakınlarında konuşlanmış olduğunu açıklamıyor olması. Ayrılıkçıların elinde uçak yok. Ukrayna'nın, askeri kullanımda olmayan ve konumu ayrılıkçılar tarafından ele geçirilebilecek bir bölgede pahalı bir füze sistemine sahip olması tuhaf görünüyor.

 

Washington, Kiev ve satılmış medya propagandası kararlılıkla bunu Putin'in yaptığını söylediğinden, ABD medyasından herhangi bir güvenilir bilgi alamayacağız. Bunu kendi kendimize ortaya çıkarmamız gerekecek.

 

İlk iş olarak şu soru sorulabilir: Neden füze sistemi oradaydı? Neden pahalı bir füze sistemi, işe yaramayacağı çatışmalı bir ortama konuşlandırılarak riske edilir? Beceriksizlik bir yanıt olabilir, bir diğer yanıt ise füze sistemininn planlanmış bir kullanımının olmadığıdır.

 

Hangi planlanmış kullanım? Haberler ve dolaylı kanıtlar, iki yanıt sunuyor. Bunlardan biri aşırı milliyetçi radikallerin Putin'in başkanlık uçağını düşürmek istemesi ve Malezya uçağını Rus uçağıyla karıştırmış olmasıdır.

 

İsmi belirtilmeyen kaynaklardan, görünürde hava trafik kontrolörlerinden alıntı yapan Interfax haber ajansı, Malezya uçağı ile Putin'in uçağının birkaç dakika aralıklarla hemen hemen aynı yol üzerinde seyahat ettiğini aktardı. Interfax, kaynağın şu sözlerini alıntıladı: “Putin'in uçağının ve Malezya Boeing uçağının aynı noktada ve kademede kesiştiğini söyleyebilirim. Varşova yakınlarında, 330-m kademede ve 10,100 metre yükseklikteydi. Başkanlık jeti Moskova saatiyle 16:21'de, Malezya yolcu uçağı ise 15:44'te oradaydı. Uçakların şekilleri benzer, lineer boyutları da çok benzer, renkleri ise uzak bir mesafeden hemen hemen aynı görünüyor.”

 

Rusya'dan resmi bir yalanlama görmedim, fakat haberlerde söylendiğine göre Rusya hükümeti Interfax'ın haberine cevaben, husumetlerin meydana gelmesinden bu yana Putin'in başkanlık uçağının artık Ukrayna güzergahı üzerinden uçmadığını söyledi.

 

Bu yalanlamayı göründüğü şekilde değerlendirmeden önce, Ukrayna'nın Rusya devlet başkanını öldürmek istediği imasının savaşı getireceğine, Rusya'nın da bundan kaçınmak istediğine dikkat etmek gerekir. Bu, Washington'un suç ortaklığını da içermektedir, zira Washington'un Kiev'deki kuklalarının onun onayı olmadan bu kadar tehlikeli bir işe girişmesi hiç de muhtemel değildir. Zeki ve rasyonel hareket eden Rus hükümeti, elbette Washington ve onun Kiev kuklasının Rusya devlet başkanına suikast girişiminde bulunduğu yönündeki haberleri inkar edecektir. Zira aksi halde Rusya'nın bir şeyler yapması gerekir ve bu da savaş demektir.

 

İkinci izahata göre resmi Ukrayna ordusunun dışında hareket eden aşırıcılar, uçağı düşürüp Rusya'yı suçlu gösterecek bir komplo kurdular. Eğer böyle bir komplo meydana geldiyse, muhtemelen CIA'den veya Washington'un ajanlık kollarından birinden türemiştir ve amacı AB'yi, Washington'un Rusya'ya getirdiği yaptırımlara direnmeye son vermeye zorlamak ve Avrupa'nın Rusya'yla olan kıymetli ekonomik ilişkilerine son vermektir. Washington, yaptırımların tek taraflı kalmasının, NATO kuklaları veya dünyadaki öteki ülkeler tarafından - belki fino köpeği İngiliz başbakanı hariç - desteklenmemesinin şaşkınlığını yaşıyor.

 

Bu ikinci izahatı destekleyen, kaydadeğer ikincil kanıtlar var. Yanlışlıkla sivil bir uçağı düşürdüklerini tartışan bir Rus generali ile ayrılıkçılar arasında geçtiği iddia edilen bir youtube videosu bulunuyor. Raporlara göre video üzerinde yapılan uzman incelemesi, videonun uçağın vurulmasından bir gün önce hazırlandığını ortaya çıkardı.

 

 

Videoya dair bir diğer sorun şu ki, ayrılıkçıların 33,000 feet yüksekte uçan bir yolcu uçağını bir askeri saldırı uçağıyla karıştırması mümkün olabilse de, Rus ordusunun bu ikisini karıştırması mümkün değildir. Buradan çıkan tek sonuç, videonun Rus askerlerini de dahil etmesi sebebiyle kendi kendisini güvenilmez hale getirdiğidir.

 

 

Teknik bilgiye sahip olmayan insanların en kolay şekilde anlayabileceği dolaylı kanıt, olay hakkında bilgi edinilmeden Rusya'yı suçlamak üzere organize edilen haber programlarıdır.

 

Duyduğum ve açıkça Rusya'yı suçlamak için hazıranmış olan BBC haberinden söz ettim. Programın sonunda bir BBC muhabiri nefesi kesilmiş bir şekilde, biraz önce youtube videosunu gördüğünü ve videonun bunu Rusya'nın yaptığını kanıtlayan kesin delil olduğunu söylüyordu. “Artık hiç şüphe yok” diyordu. Her nasılsa bu bilgi Ukrayna hükümetine veya Washington'a gitmeden bir video ve youtube üzerinden edinilmişti.

 

Putin'in yaptığına dair kanıt olarak sunulan şey, uçağın düşürülmesinden önce hazırlanmış bir videodur. Ulusal Halk Radyosu üzerinden yayınlanan BBC haberi, herhangi bir kanıt yokken Rusya'nyu sorumlu tutmak amacıyla hazırlanmıştı.

 

Gerçekten de bütün Batı medyası ağız birliği etmiş gibi konuştu: “Rusya yaptı.” Ve satılmışlar hâlâ aynı şekilde konuşuyorlar.

 

Bu tek tip kanaatin Batı medyasının otomatik olarak Washington'un çizgisine gelmesi için verilen Pavlovcu eğitimi yansıttığı söylenebilir. Hiçbir medya kaynağı anti-Amerikan olmakla eleştirilmek, yahut üstün gelen çoğunluk kanaati tarafından tecrit olup, hatalı olduğu için kara leke taşımak isteiyor. Eski bir gazeteci ve Amerika'nın en önemli haber yayınlarına katkı sunmuş biri olarak bunun nasıl işlediğini bilirim.

 

Öte yandan, bu Pavlovcu koşullanmayı dışarıda bırakırsak varacağımız tek sonuç, Malezya uçağının düşürülmesiyle ilgili bütün haber döngüsünün suçu Putin'e atmak için hazırlandığıdır.

 

Bloomberg Businessweek'in editör yardımcısı Romesh Ratnesar, 17 Temmuz tarihli notlarında bu tertiple ilgili ikna edici kanıtlar sunuyor. Ratnesar'ın köşe yazısı, “Malezya uçağının düşürülmesi, Putin için felaketin habercisi” başlığını taşıyor. Ratnesar Putin'e komplo kurulduğunu kastetmiyor. Ona göre Putin Malezya uçağını düşürmeden önce “Amerikalıların büyük çoğunluğu Rusya'nın Ukrayna'nın iç işlerine karışmasını ABD için tali önemde bir şey olarak görüyordu. Bu hesap değişti… Aylar, hatta yıllar sürebilir, fakat Putin'in pervasızlığı eninde sonunda kendisini yakalamaya mahkumdur. Bu olduğu zaman, MH 17'nin düşürülmesi, onun mahvının başlangıcı olarak görülebilir.”

 

Eski bir Wall Street Journal editörü olarak, bana Ratnesar'ınki gibi bir paçavra getireni kovardım. Hiçbir kanıt olmadan yaptığı imalara bakın. Washington'un darbesi için atılan “Rusya'nın Ukrayna'nın içişlerine karışması” yalanına bakın. Tanık olduğumuz şey, Batı gazeteciliğinin Washington'un emperyal gündemi tarafından tamamen yozlaştırılmasıdır. Gazeteciler yalanlarla yol almak zorundalar, yoksa çiğnenirler. 

 

Etrafta bulunan dürüst kalmış gazetecilere bakın. Kim onlar? Hepsi de satılmış olan meslektaşları tarafından devamlı saldırıya uğrayan Glenn Greenwald. Başka kimi düşünebilirsiniz? Washington'un emriyle Londra'daki Ekvador Büyükelçiliği'ne kilitlenen  Julian Assange. İngiliz kukla hükümeti, Ekvador'a sığınması için Assange'a serbest geçiş izni vermeyecektir. Bunu son yapan ülke Sovyetler Birliği'ydi; Macaristan'daki kuklası hükümetten, Kardinal Mindszenty'yi 1956'dan 1971'e kadar, 15 yıl boyunca Budapeşte'deki ABD konsolosluğunda tutmasını istemişti. Amerika Birleşik Devletleri Mindszenty'ye siyasi sığınma vermişti, ancak Macaristan, Sovyetler'den gelen emirler üzerine bu sığınmaya olanak vermemişti, tıpkı Washington'un İngiliz kuklasının Washington'dan gelen emirler üzerine Assange'ın sığınmasına olanak vermeyecek olması gibi.

 

Eğer dürüst isek ve gerçeklikle yüzleşecek gücümüz varsa, Sovyetler Birliği'nin çökmediğini anlarız. Sovyetler Birliği sadece, Mao ve Pol Pot'la beraber Washington ve Londra'ya taşınmıştır.

 

Putin'in diplomasisinin kusuru, iyi niyete ve hakikatin gelip gelmesine dayanmasıdır. Oysa Batı'nın iyi niyeti yoktur ve Washington'un ilgi gösterdiği şey hakikatin galip gelmesi değil, Washington'un galip gelmesidir. Putin'in karşı karşıya olduğu şey makul “partnerler” değil, kendisini hedef alan bir propaganda bakanlığıdır.

 

Putin'in, Washington'un tehditlerinin karşısına Rus makullüğünü koyma stratejisini anlıyorum, fakat bu riskli bir kumar. Avrupa uzun zamandır Washington'un bir parçası ve Avrupa'da iktidarda olup Avrupa'yı Washington'dan ayırma vizyonuna sahip olan kimse yok. Dahası Avrupalı liderlere, Washington'a hizmet etmeleri için büyük meblağlar ödeniyor. Bir yıl görevden uzak kalan Tony Blair 50 milyon dolar değerindeydi.

 

Avrupalıların deneyimlediği felaketlerden sonra, Avrupalı liderlerin kendileri için konforlu bir hayat sürmekten başka herhangi bir şey düşünmesi muhtemel değildir. Bu hayat da en iyi, Washington'a hizmet ederek elde edilir. Bankaların Yunanistan'a uyguladığı başarılı şantajın da kanıtladığı gibi, Avrupa halkları güçsüzdür.

 

Bu linkte, Rusya Savunma Bakanlığı'nın yaptığı resmi açıklama bulunuyor.

 

Washington'un Rusya'ya karşı gerçekleştirdiği propaganda saldırısı çifte trajedidir, çünkü dikkatleri İsrail'in Gazze gettosunda hapsolmuş Filistinlilere uyguladığı son vahşetten de uzaklaştırdı. İsrail, hava saldırısının ve kara müdahalesinin yalnızca, “Filistinli teröristlerin” İsrail'e sızıp katliam yapmak için kullandığı varsayılan tünelleri bulup kapamaya yönelik olduğunu iddia ediyor. Elbette ne tünel var ne de İsrail'de gerçekleşen terörist katliam.

 

Amerikan medyasında bulunan en az bir gazetecinin, neden İsrail'e giden yer altı tünellerinin hastaneleri ve sivil evleri bombalayarak kapatıldığını soracağı düşünülebilir. Fakat ABD medyasını meydana getiren satılmışlardan böyle bir şey beklemek biraz fazla olur.

 

ABD Kongresi'nden ise bunu hiç beklemeyin. Hem Temsilciler Meclisi hem de Senato İsrail'in Filistinlilere yönelik katliamını destekleyen karar metinlerini kabul etti. İki Cumhuriyetçi – adi Lindsey Graham ve hayal kırıklığı yaratan Rand Paul – ile iki Demokrat – Bob Menendez ve Ben Cardin – İsrail'in Filistinli kadınları ve çocukları kasten öldürmesini destekleyen Senato kararını gündeme getirdi. Karar, halkın “istisnai ve vazgeçilmez” senatosundan oy birliğiyle geçti.

 

Obama rejimi, soykırım politikasının ödülü olarak İsrail'e, katliam için harcamak üzere, ABD'li vergi mükelleflerinden toplanan 429 milyon dolar aktarıyor.

 

ABD hükümetinin İsrail'in savaş suçlarına verdiği destekle, yalanlar temelinde Rusya'ya karşı yürüttüğü propaganda saldırısını karşı karşıya koyun. Bir kez daha, “Saddam Hüseyin'in kitle imha silahları”, “Esad'ın kimyasal silah kullanması”, “İran'ın nükleer silahları” hikayesini yaşıyoruz.

 

Washington o kadar uzun zamandır yalan söylüyor ki, artık başka bir şey yapamaz.

 

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com