(2014) Hizbullah, Gazze savaşına nasıl katıldı? / Hizbullah'ın Filistin hücresi, füzeleri Gazze'ye nasıl soktu?

(2014) Hizbullah, Gazze savaşına nasıl katıldı? / Hizbullah'ın Filistin hücresi, füzeleri Gazze'ye nasıl soktu?
Gazze'de yeni nesil savaşçıların çoğu Hizbullah'ın “Harb Okulu"ndan mezun oldu. Uzun soluklu bir savaşı idare edecek tecrübenin yanı sıra İsrail'in direnişi yok etme hayallerini adeta acılı bir kâbusa dönüştürecek yüksek düzey tekniklere de sahipler.

 

 

Hizbullah, Gazze çatışmalarına nasıl katıldı?

 

 

Hizbullah'ın Filistin hücresi, füzeleri Gazze'ye nasıl soktu?

 

 

El Diyar Gazetesi – İbrahim Nasreddin

 

 

 

Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal'le telefonla konuşması, bazılarının düşündüğü gibi Lübnan ve Filistin direnişlerinin arasındaki kopukluğun sonunun başlangıcı değildir. Tam tersine bu telefon görüşmesi, Hizbullah ile Hamas'ın işgal edilmiş Filistin topraklarındaki askeri kanadı durumundaki Kassam Tugayları arasında hiç bir gün kopmayan, bütünleyici bir sürecin taçlandırılmasıdır. Gazze saldırısı Hamas için, kulislerde Hizbullah ile yeniden ördüğü ilişkiyi açığa çıkarmak için iyi bir "kapı" oldu. Nitekim Hizbullah, Hamas liderliğinin dışarıda gerçekliği olmayan İhvan hırslarının hayallerine sürüklenmesi ile Hizbullah savaşçıları ve onun üzerinden İran'la ve daha hafif bir şekilde Suriye'yle işbirliğine devam eden Hamas askeri organizasyonunun direnişçi bünyesini birbiriyle karıştırmadı.

 

Seyyid Nasrallah'ın İslami Cihad hareketi genel sekreteri Ramazan Abdullah Şallah ve Meşal'le yaptığı telefon konuşması, bu dosyayı takip edenlere göre birbirine paralel iki hedef taşımaktadır. Biricisinin adresi İsrail'dir; Direniş Ekseni'nin Gazze mukavemetinin düşmesine izin vermeyeceği, onun Lübnanlı koruyucusunun halen ayakta ve zafer uğruna gerekli her yardımı vermeye hazır olduğu mesajını veriyor. İkinci mesaj ise, Hamas'ın Suriye'ye açılan savaş karşısındaki tutumu ve sonrasında iki tarafın ilişkilerinin soğuması, hatta hasımlığa dönüşmesi yüzünden yara alan her iki tarafadır. Bunu her iki önderlik de biliyor. Süreci iyi algılayan Seyyid Nasrallah, kusuru gidermek için iki ilaç seçti; birincisi hatırlatmadır, ikincisi ise Uluslararası Kudüs Günü sırasında bunu teyit etmesi olacaktır kesinlikle.

 

Ancak, telefon görüşmesinden sonra birçok kişinin sorduğu soru, Hizbullah'ın Filistin'e yardım etmek için güney cephesini açıp açmayacağı oldu. Bazı çevreler, Seyyid Nasrallah'ın Gazze'ye yardım etmek hedefiyle yeni cephe açmak için gerekli ahlaki, dini ve yasal bütün çerçeve ve gerekçelere elbette sahip olduğunu ama Hizbullah'ın aklının sadece gerekçelerden yola çıkarak çalışmadığını dillendiriyor. Filistin direnişinin yıkılmasına müsaade etmeyecek bu önderliğin seçeneklerinde zamanlama daima kesin bir etken olmuştur. Buna karşın bunun olmayacağını biliyor. Neden?

 

Birincisi; çünkü Gazze'de yeni nesil savaşçıların çoğu Hizbullah'ın “Harb Okulu"ndan mezun oldu. Uzun soluklu bir savaşı idare edecek tecrübenin yanı sıra İsrail'in direnişi yok etme hayallerini adeta acılı bir kâbusa dönüştürecek yüksek düzey tekniklere de sahipler.

 

İkincisi, Hizbullah'ın Cihad Şurası Gazze'de direniş birliklerinin sahip olduğu ateş gücünün potansiyelini biliyor. "Filistin hücresi" bir tek gün bile çalışmalarını durdurmadı, Gazze'ye silah taşımaya devam etti. Hizbullah'ın irtibat görevlileri planlarını değiştirdiler ve kendilerini gözleyen düşman güçlerinde, 2012'deki büyük saldırı direnişçilerin depolarını uzun menzilli füzelerden boşaltmış gibi bir izlenim doğurttular kasti olarak. Bunun bir aldatma olduğu sonradan anlaşıldı. İsrail ile Mısır istihbaratı füzelerin Gazze'ye girmesini engellemek için aldıkları bütün tedbirlerin başarısız olduğunu anlamakta gecikmediler.

 

Kaynaklar, değişik istihbarat servislerinin; Suriye, Lübnan ve İran'dan Sudan üzerinden Mısır'ın Sina bölgesine gelen silah sevkiyatlarını Gazze'ye ulaştırmak için başvurulan alternatif yolu tespit etmek için kolları sıvadığını belirtti. Bu yol kontrol altında tutuldu. İsrail birkaç kez Gazze'ye doğru giden silah gemilerini durdurduğunu duyurdu. Ancak, "malları" ulaştırmak için bilinmeyen değişik yollar var daha. Bazı hileler iş işten geçtikten sonra keşfedildi. Kaynaklar, Ocak 2008 tarihinde Mısır – Gazze sınırının büyük "yıkımını" hatırlatıyorlar. O gün Hamas, buldozerler kullanarak sınır hattında çukurlar açtıktan sonra çok sayıda Gazzeli, kalabalığın önünde duramayan sınırları aşıp Mısır topraklarına akın etmişti. Aylar sonra hadise hakkında ikinci bir rivayet daha çıktı. Bu zorla girmenin aslında Kuzey Sina'ya ulaşan ama tünellerle Gazze'ye sokulamayan nitelikli silahların ithali için bir insani örtü olduğu söylendi. Olan oldu, girmesi gerekenler, aldatıldıklarını çok geç anlayan Mısırlıların ve İsraillilerin gözü önünde içeri sokuldu.

 

Aynı çevrelere göre direnişin tedbirlerinin etkinliği ve Lübnan ve İran'da yüksek düzeyli askeri eğitim, depolama ünitesinin füze depolarına başarılı kamuflaj sağlamasına yol açtı. Hava saldırıları hayali depoları yerle bir ederken pek çok stratejik depo muhafaza edildi. Hizbullah'taki Filistin hücresinin güvenlik aklı, füzeleri ulaştırmak için emin bir yol bulmayı durmaksızın sürdürdü. El Kassam Tugayları'nda yüksek düzey bir askeri liderin, bu füzelerin ilerde de gelebileceğinin teminatı ve ulaşmalarını engelleyecek yeni yaptırımların gerçekleşme ihtimali hakkında bir soru sorması üzerine Hizbullah'ın hızlı cevabı “Öyleyse füzeleri Gazze'de üretelim” oldu. Böyece Hamas ile İslami Cihad, füze üretimi eğitimi görmek için dışarıya kadro gönderdiler. Aylar sonra, gerekli malzemeler Gazze'ye tek tek sokuldu. Bu gün, direnişçilerde ihtiyaç duydukları bütün ham maddeler ve uzun soluklu çatışmalara yetecek cephanelik üretimi için gerekli deneyim mevcuttur.

 

Peki bu, dışarıdan yapılan füze sevkiyatlarının durması anlamına mı geliyor? Elbette bunun cevabı yok. Ancak, İsrail'in yerleşim alanlarının üzerine düşen bazı füzelerin incelenmesi bunların Gazze dışında üretildiğini ve kısa zaman önce ithal edildiklerini gösterdi. Mossad halen bu sorunu çözme çıkmazına batmış durumda.

 

İlgili çevreler, El Şucaiyye Mahallesi çatışmalarının fazla açıklamaya gerek kalmadan Hizbullah'ın savaşçılarının parmak izlerini görmek için yeterli olduğunu kaydediyorlar. İsraillilerin anlattıkları rivayete göre; birliğin komutanı saldırı emrini verdiğinde askeri araçlar ve piyade askerler, 180 derecelik bir eksende ateş açarak helikopterler, savaş uçakları ve ağır topçuların desteğiyle ilerlemeye başladı. Merkava tankı kadar zırhlı olmayan normal bir tank aniden bir füzenin isabetine uğradı. Tankın içerisindeki yedi asker hemen can verdi. Birlik, aydınlatma bombaları altında her yöne ateş açarak ilerlemeye devam edip evleri istila etmeye başladı. Saat 01.30'da ise ikinci bitirici darbe geldi. Golani Tümeninden olan tugay komutanlığının konuşlandığı eve bir tanksavar füze isabet etti. Tugayın komutanı ağır yara alırken yardımcısı, operasyon şubesi komutanı ve üçüncü bir askerle birlikte ölürler. Onları kurtarmak için Albay Alyan komutanlığında ulaşan birlikse Filistinli savaşçılarla karşılaştı. Çatışmada albay orta dereceli bir yara aldı ve bölgeyi boşaltmak zorunda kalır. İsrailli konuşmacıların tümü, bu olayın Temmuz 2006 yılında Güney Lübnan'da Bintcübeyl köyündeki 51. Tümenin çatışmasını hatırlattığına dikkat çektiler. Hamas, Hizbullah gibi İsrail güçlerini bir yerleşim noktasında tanklara karşı modern füzelerle hazırlıksız yakalamayı başardı.

 

Bu verilerin karşısında Hizbullah'ın Gazze savaşına girme ihtimali sorusu safça kalıyor, çünkü Hizbullah savaşın tam ortasında ve onun ayrılmaz bir parçası zaten. Gelişmeler, Sami Şihab'ın (Hizbullah'ın Mısır'dan Gazze'ye silah nakletmekle görevli olan ve Mısır'da tutuklanan savaşçısı. 2010'da, Mısır'daki kargaşalık esnasında kurtarıldı ve Lübnan'a geri döndü; Medya Şafak) kardeşlerinin geçen yıllar içerisinde zaman kaybetmediğini gösteriyor. Seyyid Nasrallah Filistin direnişini desteklemek uğruna her şeyi yapacağını söylediğinde sözünde durmasını bildi. Tek başına İsrail bunu iyi anlıyor, Hizbullah hayaletinin askerlerini Gazze'de de takip etmeye devam ettiğini biliyor. Bölgede “pusula”nın Filistin'e döndüğü anda hezimetinin kesin olacağını artık idrak etti.

 

 

Çev: Somer Sultan

 

medyasafak.com