İsrail Gazzeli çocukları nasıl hedef aldı?

İsrail Gazzeli çocukları nasıl hedef aldı?
Çocuk, Ramazan Bayramı günü bir salıncağın önünde vurulmuş ve hastaneye getirilmişti. Doktorlar, parmaklarının çok sıkı şekilde kapanmış olduğunu fark ettiler. Elini açtıkları zaman, küçük bir bozuk para çıktı. Arkadaşlarına göre çocuğun niyeti, kendi sırası geldiği zaman bu parayı salıncak sahibine vermekti.

 

 

 

Bayan Abdel Vahid

 

 

El Ahbar

 

 

 

Bu hikâyeler kurgu değil. Bunlar, İsrail savaş makinesinin yarattığı korkunç gerçekliğin parçası. Gazze sokakları, yüzlerce çocuğun hikayesini anlatıyor. Ölümden kurtulabilen aile fertleri, bunun travmasından kesinlikle kurtulamadı. Bunlar, onların hikayelerinden bazıları.

 

Gazze – İsrail savaş uçaklarının ilk bombalamadan kurtulan bir çocuğun izini sürüp sadece 10 gün sonra onu öldürmeye çalışacağına dünyada kim inanırdı? İşte Gazze savaşının ve Gazze şehrinin kuzeyindeki Şeyh Rıdvan mahallesinde ailesiyle birlikte yaşayan dokuz yaşındaki İbrahim el-Davavsa'nın hikayesi budur. Geçen Cuma günü öğlen saatlerinde bir insansız uçağın bıraktığı füze, kafasını parçalayarak oracıkta ölmesine yol açtı.

 

İbrahim, evinin yakınlarındaki El-Nur el-Muhammedi Camii'nden gelen ezan sesini duyduktan sonra, hayatının son Cuma namazını kılmak üzere dışarı çıktı. Adeta ölüm anının yakın olduğunu hissedip de tertemiz ölmek istemiş gibi, banyo yapıp yeni kıyafetler giymişti.

 .

Çocukları veya insanlığı umursamayan İsrail savaş makinesinden bahsediyoruz. Basitçe, camiye akın eden insanların kafasına bombalarını bıraktı. Bir füze İbrahim'i vurduğu zaman koşup gelen cemaat, onu kendi kanında boğulmuş halde buldu.

 

İbrahim'in annesi bombalama sesini duyar duymaz, elini kalbine koyup “İbrahim, neredesin oğlum?” diye bağırmaya başladı. Adeta bir anne, çocuğunun kaybını kimse ona bunun haberini getirmeden hissedermiş gibi.

 

Annesi, El Ahbar'a anlattığına göre, saniyeler önce yaşamını yitirmiş oğlundan bir işaret görmek için pencereye çıktı ve onun komşular tarafından taşındığını gördü. “İbrahim gitti!” diye bağırdı.

 

İbrahim'in babası Ebu Cemal, oğlunun cesedini görmek çin hastaneye gitti. Onu bir yatağın üstünde, kafatası kırılmış, yarısı gitmiş halde buldu. Kameraların önünde bağırmaya başladı: “Utanın! Size çocuklar ne yaptı ki onları böyle öldürüyorsunuz? Allahım!”

 

Yaslı baba El Ahbar'a, İbrahim'in üç çocuğundan en büyüğü olduğunu söyledi. Ayrıca İbrahim'in, ölmeden 10 gün önce, İsrail savaş uçakları Ramazan Bayramı sabahı El-Şati mülteci kampındaki çocuklara ateş açtığı zaman sol kolundan yaralandığını anlattı.

 

Baba, “İbrahim o gün mucizevi bir şekilde kurtuldu ve biz o güvende olduğu için Allah'a çok şükrettik” diye ekledi.

 

50 yaşlarındaki baba, İbrahim ilk kez yaralandıktan sonra çocuklarının, özellikle de İbrahim'in güvenliğinden çok endişe ettiğini söyledi. Onlara evde kalmalarını söyledi ve kesinlikle zorunlu olmadığı sürece dışarı çıkmalarını engelledi. “Ama kaderinde, ilk yaralanmasından 10 gün sonra şehit olmak vardı.”

 

Tanıklar, İbrahim'in doğrudan vurulduğunu ve yanındaki arkadaşı Ahmed'in ciddi yaralar aldığını söylüyor. Onlar, üç gün süreceği varsayılan ateşkes yönündeki ilk çabalar başarısız olduktan sonra vuruldular.

 

Savaşın başlangıcından itibaren çocukların, doğrudan hedef alındıkları için ağır bir bedel ödedikleri açıktı. Kayıp istatistikleri, Gazze'de İsrail tarafından 430'dan fazla çocuğun öldürüldüğünü, binlercesinin de yaralandığını gösteriyor.

 

Bir başka hikayede İsrail, yine dokuz yaşındaki bir çocuğu yüzünden vurdu ve küçük yaşına bakmaksızın onu bir anda kör etti. Bu çocuk, Gazze'nin orta kısımlarındaki El-Nuseyrat mülteci kampından Muhammed Badran. O şimdi, Şifa Hastanesi'ndeki bir yoğun bakım ünitesinde tutuluyor ve doktorların, bir İsrail bombasının parçaladığı güzel yüzünü tedavi edebilmesi umuluyor.

 

Muhammed'in dokuz kişilik ailesi, 30 Temmuz gecesi, süregiden top atışlarının sesleri arasında akşam yemeği yedikten sonra uyumaya gitti. Bir füze evlerinin sessizliğini bozdu, yedi çocuğu bulunduğu odayı vurdu ve onu yıkıp çocukların başına geçirdi.

 

Yedi çocuğun hepsi yaralandı, fakat Muhammed'in yarası, yara tipi ve ciddiyeti bakımından en ağırıydı. Şifa Hastanesi'nin Hasta Kabul ve Acil Departmanı müdürü Dr. Eyman al-Sahbani'ye göre Muhammed, nefes almakta zorlanıyor. Hâlâ bir respiratöre bağlı ve “ilave olarak görme ve konuşma yetisini kaybetti.”

 

Sahbani, kritik durumu nedeniyle çocuğun yurtdışında tedavi görmek için izin beklediğini söyledi. Doktor, Badran'un durumunun, savaş boyunca karşı karşıya kaldıkları en zor durumlardan biri olduğunu belirtti.

 

Muhammed, şarapnel parçalarının gözlerine gelmesi nedeniyle sağ gözünü kaybetti. Fakat annesi, her ne kadar doktorlar ona durumunun ciddiyeti ve kapasitelerinin sınırlılığı nedeniyle Gazze'de tedavi olmasının imkansız olduğu konusunda bilgi vermiş olsa da, sol gözünün yeniden görmesini umuyor.

 

Hastane personeli 17 yaşındaki ablası İmane'yi aynı odada kardeşinin yanında kalmak üzere getirdiği zaman, ablası onun elini tutup ağlamaya başladı. Muhammed onu göremedi, ama parmaklarını sıkı sıkı tuttu.

 

İnsanlar Muhammed'in babası Nidal Badran'ı aradıktan sonra, onun da vurulduğunu ve birkaç ameliyattan geçmesi gerektiğini gördüler. Doktorlar durumunun çok kritik olduğunu söyledi, ancak birkaç saat sonra öldüğünü duyurdular. Böylelikle Muhammed, onu çok seven ve hayatı boyunca en çok ona dikkat eden babasını da kaybetmiş oldu.

 

Annesi ise, yaraları sinir yırtılmalarından kırıklara ve yanıklara kadar değişen yedi yaralı çocuğuyla ilgileniyor. El Ahbar'a, “Çocuklar Ramazan Bayramı'nın hayalini kuruyordu, ama bunun yerine ölüme uyandılar. Bu barbarlık neden?” diye konuştu.

 

Bir tanık, El-Şati mülteci kampında öldürülen başka bir çocuğun hikayesini anlattı. Çocuk, Ramazan Bayramı günü bir salıncağın önünde vurulmuş ve hastaneye getirilmişti. Doktorlar, parmaklarının çok sıkı şekilde kapanmış olduğunu fark ettiler. Elini açtıkları zaman, küçük bir bozuk para çıktı. Arkadaşlarının söylediğine göre çocuğun niyeti, kendi sırası geldiği zaman bu parayı salıncak sahibine vermekti.

 

 

Çev: Selim Sezer

 

medyasafak.com