Arabistan ve Arap Devrimleri

Arabistan ve Arap Devrimleri
Mısırlı Müslüman düşünür Rafet Seyyid Ahmed, 25 Ocak Devriminin stratejik hedefleri hakkındaki görüşlerini açıklayarak Arabistan ve bazı gerici Arap devletlerinin halkın isteklerini saptırma ve Mısır’ı eski konumuna geri çevirmek için yaptıkları müdahaleleri eleştirdi.
Arabistan ve Arap Devrimleri

 

Rafet Seyyid Ahmed

 

Mısırlı Müslüman düşünür Rafet Seyyid Ahmed, 25 Ocak Devriminin stratejik hedefleri hakkındaki görüşlerini açıklayarak Arabistan ve bazı gerici Arap devletlerinin halkın isteklerini saptırma ve Mısır’ı eski konumuna geri çevirmek için yaptıkları müdahaleleri eleştirdi.

Bu Mısırlı düşünür devrimcilerin bilinçli olmalarının ve istekleri hususunda ayak diretmelerinin gericilerin zaferi önündeki en büyük engel olduğunu dillendirerek şunları söyledi: “Kendisine sadık olması için Mısır devletine yüksek meblağlarda krediler vermekle ve Arabistan ile Kuveyt gibi Arap ülkelerinde çalışan Mısırlı işçileri sıkıştırmakla Mısır halkının iradesini etkileyemezler.”

Mısırlı düşünür, sapık mezhebi akımların ortaya çıkarılışın ve Vahhabilik ile Selefiliği takviye etmenin bu Mısır için yeni bir fitne olduğu ikazında bulundu. Rafet sözlerine şöyle devam etti: “Bazı Batılı ülkeler ile bazı Arap devletleri Amerika ile Batılıların Araplar üzerindeki hâkimiyetlerini devam ettirebilmek için Mısır devrimini başarısız kılmak için çabalamaktadırlar. Bu arada Beyaz Saray ve Suudi rejimi ile bu rejimin Fars körfezindeki müttefiki olan bazı Arap emirlikleri Kahire’ye şartlı krediler vermek gibi bazı hilelerle devrimcilerin Mısır’da siyasi sebatın oluşması ve bağımsızlığın tahakkuku için gösterdikleri etkinliklerinin yenilgi ile sonuçlanması için çabalamaktadırlar. Sivil toplum örgütlerinin giderlerini karşılamak, Vahhabi düşünceye sahip kimseleri kullanmak ve Mısır’ın içinde bunlardan istifade ederek ülkede karışıklık çıkarmak ve eski rejim yetkililerini önceki makamlarına geri getirmeye çalışmak bunların Mısır devrimine karşı yaptıkları faaliyetlerinden bazılarıdır.”

YAFA Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Mısır devriminden sonra ülkenin dış politikasının şekillenmek üzere olduğu hususunda şunları söylemektedir: “Mısır Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri seçileceği zaman bu politikalar tamamen aşikâr olacaktır. Kahire ile dünya ülkeleri arasındaki ilişkilerin mantıklı bir şekle bürünmesini beklemekteyiz.”

Rafet Seyyid Ahmed sözlerinin devamında Mısır’ın devrimci gençlerinden Washington ve Tel Aviv’in Mısır devriminin hedeflerine ulaşmaması, başarısız olması ve gelecekte Mısır dış politikasına müdahale edebilmek için giriştikleri faaliyetlerine karşılık Kahire’de Amerika ve İsrail Büyükelçilikleri önünde sürekli tezahüratlar yapmalarını ve böylece Amerika’nın hâkimiyetine ve Arabistan’ın Mısır’ın siyasi kararlar alma sürecinde müdahalesine son vermelerini istedi.

Rafet Seyyid Ahmed’e göre iki çeşit Arap devrimi var: “Birincisi “halkçı ve gerçekçi devrimlerdir” ki bunlar Batılı ülkeleri ve bilhassa Amerika’yı şaşırtmıştır. Bu yüzden bu devrimlere galip gelerek bunlardan yararlanmak için çabalamaktadırlar. Söz konusu hareketlerin başında Mısır ve Tunus devrimleri gelmektedir. İkinci tür devrimler ise Amerika’nın eliyle yapılmış devrimlerdir ki bunun örneğini Suriye’de görmek mümkündür. Zira Amerikalıların gerçek bir devrimi destekledikleri görülmemiştir. Bu yüzden bu gibi devrimler Amerikanvari hareketler sayılmaktadır. Suriye’de hedef Siyonist rejimi savunmak ve Suriye ile Lübnan’da mevcut ve Hizbullah ile tecessümleşen Arap direnişi arasındaki irtibatı koparmaktır.”

“Mısır devrimi iç ve dış boyutlarda çok güçlü başladı ve Amerika ile İsrail’i şaşırttı. Bilhassa devrimci gençler Kahire’de İsrail Büyükelçiliğini muhasara ederek Filistin’in menfaatleri doğrultusunda Refah sınır kapısı ile ilgili yeni kararlar almayı sağlayarak İran ile ilişkilerin artmasını istediği andan itibaren Mısır devrimini ele geçirmek için Batılılar üç yoldan faaliyetlere başladı:

Birincisi; Arabistan ve Fars Körfezi’ndeki bazı Arap emirlikleri vasıtasıyla krediler vermekti ki bu vesileyle Mısır’da siyasi kararların felce uğratılması hedeflenmişti. Zira verilecek olan bu krediler şartlara bağlanacaktı ve Arap emirlikleri Amerika’nın yeşil ışığı olmadan bu kredileri Mısır’a vermeyecekti. Böylece Mısır’ın yabancı borçları üzerine bina edilmiş bir ekonomisi olacaktı. Gerçi Askeri Yüksek Şura bugüne kadar bu borçları almaya kabul etmedi ama bu öneri hala daha yerinde durmaktadır.

İkincisi de Amerika’nın desteklediği sivil toplum örgütlerini savunmaktır. Bu hususta bugün Amerika’dan maddi yardımlar alan Mısır’da 600 sivil toplum örgütü vardır. Devrimin ilk gününden bugüne kadar bu örgütler Washington’dan 1 milyar Mısır lirası almıştır. Bu yardımların tek gayesi devrimi gerçek yolundan saptırıp ülke içinde krizler yaratmaktır.

Üçüncüsü ise Mısır’daki Vahhabilik akımının geniş bir şekilde desteklenmesidir. Arabistan ve Fars Körfezi’ndeki Arap emirlikleri Mısır’daki Selefiliği desteklemektedir. Son 25 yıl içinde bu akımlar ve gruplar Arabistan’dan 25 milyar dolar para yardımı almıştır. Bu gruplar farklı isimler ve kurumlar adı altında ortaya çıkmaktadırlar. 36 altı uydu kanalları, 20 bin camileri ve 20 bin hayır kurumları vardır. Çok tehlikeli olan bu akım devrim öncesinde Mübarek’in emniyet kurumlarında faaliyet gösteriyordu. Bugün bazı Arap emirlikleri açıkça bunları tahrik etmektedir. Selefilerin Mısır devrimi taraftarı oldukları iddialarına karşın devrim aleyhtarı düşüncelerinin olduğunu görmekteyiz. Devrimin Vahhabilik akımına bağlanması için giriştikleri faaliyetleriyle Mısır devriminin köklerine darbeler vurmaktadırlar ki bunlar devrimin hedefleri ile uyuşmamaktadır. Onlar bu etkinlikleriyle eski rejimin tekrar işbaşına gelmesini ve Amerika ile İsrail’in Mısır’da eskide sahip oldukları rollerine sahip olmalarını istemektedirler.

Bu kişiler Mısırlı gençlerin meydana getirdiği devrimin semerelerini kendilerine has kılmak için olası bütün yollara başvurmaktadırlar. Hâlbuki bu insanlar devrimin saflarında yer almamışlardı. Nitekim daha önceki yıllarda da halkın yanında olmamışlardı. Bu akımlar bu uzun yıllar boyunca devamlı eski rejimin yanında yer almış ve her türlü muhalif harekete karşı çıkmışlardı.

Mısır’ın devrimci ve ihlaslı gençleri bu fitneleri Kahire’de Amerika ve İsrail Büyükelçiliklerinin önünde milyonlarca kişinin katılacağı ve kesintisiz devam edecek protestolarıyla gün yüzüne çıkaracaklardır.”

Mısır’ın Dış Politikası

“Mısır’ın dış politikası bugüne kadar oluşmamıştır. Zira hükümet şuana kadar mevcut durumu kontrol edebilecek güce sahip değildir. Her ülkenin dış politikası ancak ülke içinde istikrarın sağlanmasıyla oluşabilir. Hâlbuki şuana kadar Mısır’da ne istikrarlı bir hükümet kurulabilmiş ve ne de devrim dış politikasını oluşturacak şartlara sahip olabilmiştir. Buna ilave olarak eski rejimin artıkları bugün bile devletin farklı kurumlarında etkilidirler ve Mısır’ın yeni dış politikasının önünde engeller oluşturmaktadırlar. Gerçi Nebil el-Arabi döneminde Mısır dış politikasında dönüş yaşandığına şahit olduk ve hiç şüphesiz ki Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu daha aşikâr ve şeffaf olacaktır.”

Rafet Seyyid Ahmed’e göre Mısır’ın İran ve Arap ülkeleri karşısındaki politikalarında bağımsız olması Mısır’ın yararınadır ve Mısır bütün ülkelerle dengeli ilişkiler kurmalıdır. Bunun için de Amerika’ya, İsrail’e ve Arap ülkelerine bağlanmamalıdır.

Amerika’ya Bağlı Unsurlar

“Mısır’da bu gibi unsurlar çok fazlaca bulunuyor. Zira Amerikalılar bu son otuz yılda Mısır’da kendi menfaatlerine hizmet edecek askerler ve siviller arasında birçok kişiyi satın aldı. Amerika’nın Mısır’daki paralı adamları bugün bile vardır ve Mısır devrimini başarısız kılmak için çok tehlikeli işlere başvurabilirler. Mısırlı devrimcilerin eski rejim yetkililerinin muhakeme edilmesi ve eski rejim artıklarının devlet kurumlarından uzaklaştırılması hususundaki ısrarlarının nedeni de bu meseledir.”

“Suudi hanedanı Mısır devrimine hazırlıksız yakalandığı için hem kızgın ve hem de telaş içindedir. Aslında onların Mübarek ve eski rejim yetkililerinin muhakemelerini istememeleri ve Mısırlı işçileri Arabistan’dan kovma tehditlerinin nedenini herkes bilmektedir. Ancak şuanda dolaylı bir şekilde Mısır’daki Vahhabiler vesilesiyle Mısır devrimini etkisi altına almak istiyorlar. Aslında Arabistan gerçek Arap devrimlerini başarısız kılmak için NATO’nun Libya’daki müdahalesinde olduğu gibi Batılı müttefikleriyle beraber doğrudan çatışma yerine ekonomik vesileler ve Vahhabilik akımından medet ummaktadır.”

Bahreyn Devrimi ve Suriye’deki Olaylar

“Arabistanlıların Bahreyn’de devrimi başarısız kılmak için üstlendikleri rol daha açıktır. Bahreyn’de yaşayan Şii çoğunluğun devrim yapması durumunda bu inkılabın sınırları doğuda Arabistan’a varacaktır. Bu yüzden Arabistan Körfez güçleri çerçevesinde Bahreyn halkının ayaklanmasını bastırmak için bu ülkeye girdi.

Suriye olaylarında da Arabistan’ın ayak izlerini görmek mümkündür. Aslında Suriye’deki olaylar Beşşar Esed rejimini devirmek için Arabistan-Amerika projesinden başka bir şey değildir. Onlar bu vesileyle Şam ile Lübnan’daki Arap direnişi arasındaki bağı koparmak istiyorlar. Yemen’de ise Arabistan, devrimi sapıtmak ve yönetimi Salih’in oğluna vermek istemektedir.”

Devrimci Mısır ve İslami İran

“Mısır geçiş aşamasında olduğu için şuana kadar dış politikasının çerçevesini çizip şeffaflaştıramamıştır. Bu konu kesinlikle İran ile ilişkileri de kapsamaktadır. Bugün eski rejimin dış politikasının etkileri Mısır dış politikasında müşahede edilmektedir.

Arabistan Mübarek zamanında iki ülke arasında ilişkileri bozarak düşmanlık yaratmak için önemli ve inkâr edilmeyecek roller oynadı. Bugün bile bunun etkisi devam etmektedir. Ancak şartların düzelmesi ile her şey değişecektir ki bunlardan biri de Mısır halkının menfaatlerine olan İran ile ilişkilerdir. İsrail ile ilişkilerinin olmasını gerekli bilen bir Mısır güçlü ve Müslüman bir ülke olan İran ile sağlam ilişkilerinin olmasını nasıl istemez?

Ayrıca direnişi destekleme hususunda resmi söylem ile halkın talepleri arasındaki farkı göz önünde bulundurmak zorundayız. Resmi düzeyde destek aşikâr olmamıştır ve eğer olsa bile güçlü bir destek olmayacaktır. Fakat resmi olmayan düzeyde, takviye edilme ihtiyacıyla beraber bu destek her zamanki gibi olacaktır. Bu takviye ihtiyacı, Mısır’da Amerika ve İsrail etkisinin önünde bir set olması için Camp David Anlaşması’nın lağvedilme isteminde, Arap ve İslami direnişe maddi ve manevi destekte ve Amerika ve İsrail elçiliklerinin muhasara edilmesinde açık bir şekilde müşahede edilmiştir.

Şunu da ilave etmemizde yarar var. Eğer bütün Mısırlılar devrimi ve direnişi destekleme hususunda hemfikir olurlarsa başka ülkelerin Mısır’daki uzantıları ve devrimi gerçek yolundan sapıtmak isteyen kimseler yenileceklerdir. Eğer devrimciler ortak noktalarını takviye ederlerse bu mesele iç sorunlarının çözümünde onlara yardım edecektir.”

 

kayhannews.ir’de yayınlanan bu makale Sedat Baran tarafından medyasafak.com için tercüme edilmiştir.