Abdülkadir el-Hüseyni Tugayları: Hizbullah'a minnettarız

Abdülkadir el-Hüseyni Tugayları: Hizbullah'a minnettarız
El Fetih hareketiyle bağlantılı Abdülkadir El Hüseyni Tugayları, Gazze saldırısı sürecinde hareketsiz kalmadı. Hareket, Lübnan Direnişi’nin desteğine sahip olmaktan gurur duyuyor. İran’dan Gazze’ye kadar her yerde direniş hareketlerinin ortak bir kaygısının olduğuna inanıyor.

 

Abdülkadir el-Hüseyni Tugayları: Direniş, Gazze'de sahaya yeni bir gerçekliği kabul ettirdi

 

 

Kasım Kasım, Nidal el-Vahidi

 

 

El Ahbar

 

 

El Fetih hareketiyle bağlantılı Abdülkadir El Hüseyni Tugayları, Gazze saldırısı sürecinde hareketsiz kalmadı. Birbirini tekrar eden ateşkesleri reddetmesine rağmen, Filistin birliğini koruma adına onlara onay verdi. Hareket, Lübnan Direnişi'nin desteğine sahip olmaktan gurur duyuyor. İran'dan Gazze'ye kadar her yerde direniş hareketlerinin ortak bir kaygısının olduğuna inanıyor.

 

El Ahbar son geçici ateşkes sırasında Abdülkadir el-Hüseyni Tugayları'nın sözcüsü Ebu'l-Velid ile bir araya geldi ve aşağıdaki röportajı yaptı.

 

Abdülkadir el-Hüseyni Tugayları Direniş ve İsrail arasındaki, birbirini tekrar eden ateşkesleri nasıl görüyor? Bu ateşkesle savaş cephesini sakinleştirdi mi?

 

Biz, bedel ödetmeden gelen her ateşkesin işgalci için bir bonus olduğuna, ondan yararlandığına ve askeri sahada elde ettiğimiz zaferi müzakere masasında yenilgiye dönüştürmek amacıyla, Direniş'e baş eğdirmenin bir aracı olarak kullandığına inanıyoruz. Doğru seçim olduklarına inanmasak da, yalnızca Direniş örgütleri arasında birliği korumak amacıyla bu ateşkeslere onay verdik.

 

Tugayların savaşçıları ateşkes sırasında ne yapıyor?

 

Sükunetten, yeniden toparlanmak ve yaptığımız hatalardan ders çıkarmak için yararlanıyoruz ve devamlı olarak sahadaki durumu yeniden değerlendiriyoruz. Aynı zamanda savaşta kullanmış olduklarımızın yerine kullanılacak roketler ve havan topları üretmeye çalışıyoruz. Roket rampalarının da eksiklerini tamamlıyoruz ve bir sonraki safha için cephe hatlarında askerlerin yerlerini değiştiriyoruz. Ateşkese rağmen, savaşçılarımız halen mevzilerindeler, hendeklerde ve tünellerde bulunuyorlar ve elleri tetikte. 

 

Eğer savaş yeniden patlak verirse, İsrail ordusunun yüksek savaş kapasiteleri düşünüldüğünde, Abdülkadir el-Hüseyni Tugayları ne kadar süre dayanabilir? 

 

Bizim savaşımız, İsrail Direniş'in istisnasız bütün koşullarına boyun eğinceye kadar devam edecektir. İsrail'in askeri kapasitelerine ve ileri teknolojisine rağmen, biz daha önemli bir şeye sahibiz, o da toprağını, onurunu ve kendisi için kutsal olan her şeyi savunmaya psikolojik ve askeri yönden hazır olan savaşçılardır. Savaş sahası, bunun sadece söz değil, bir gerçeklik olduğunu kanıtlamıştır.

 

Eğer İsrail ordusu yeniden bir kara harekatı başlatıp Gazze Şeridi'ne girerse ne olur?

 

Gazze'de kara savaşı yürütme kararı artık İsrail için kolay bir karar değildir. İsrailliler bu kararın kendilerine çok pahalıya patlayacağını, askerlerinin büyük bir ihtimalle öleceklerini, yaralanacaklarını veya esir alınacaklarını iyi biliyor. Eğer yeniden bir kara harekatı başlatmaya girişirlerse, daha önce ne gördülerse onu görecekler ve bundan hoşnut olmayacaklardır. 

 

Sizin ve sahada savaş yürüten öteki Fiistinli örgütlerin askeri kanatlarının kullandığı bir ortak operasyon odası var mı?

 

Biz daha önce savaşı daha etkili bir tarzda sürdürmek için, bütün Direniş örgütlerini içerecek bir ortak operasyon odasını önerdik, ancak ne yazık ki bu gerçekleşmedi. Ancak bütün örgütler arasında devamlı koordinasyon bulunuyor ve biz Gazze'de El Fetih'in silahlı kanatları için özel bir operasyon odası oluşturduk. Aynı zamanda Ebu Ali Mustafa Tugayları'yla ve Ulusal Direniş Tugayları'yla ortak operasyonlar gerçekleştirdik ve bütün Direniş örgütleri için bir ortak operasyon odasının oluşturulması için ciddi çalışmalar yapılmasını umuyoruz.

 

Tugaylar'ın İsrail'e fırlattığı roketler ne kadar uzağa ulaştı?

 

Biz, 8 ila 55 kilometreye erişebilen kısa ve orta menzilli roketler kullandık. Savaş boyunca bütün Filistinli örgütler arasında barış durumunu korumak istedik, bu yüzden de işgal altındaki kasabaların hedef alınması işini fraksiyonlar arasında dağıttık. Elimizdeki bilgilere göre, vurma tempomuzu koruduk. Biz, adeta uzun bir yıpratma savaşındaymışız gibi hareket ediyoruz ve halen, savaş sahasındaki örgütler arasında varılan anlaşmalar ve ihtiyaçlar temelinde hedef alanımızı genişletip, bütün şehirleri, kasabaları ve askeri noktaları roket ateşi altında tutabilecek durumdayız.

 

Roket kalitesindeki gelişmeleri ve onların Tel Aviv ve Hayfa'ya kadar ulaşmasını nasıl gördünüz?

 

Gazze'de geçen her gün Direniş, önceki güne göre ilerleme kaydediyor. Bu, önemli ve gerekli bir şey. Direniş, işgalcinin her zaman övdüğü caydırıcılık gücünü ortadan kaldırdı ve sahaya yeni bir gerçekliği kabul ettirdi. Direniş, tüneller üzerinden işgalciyle savaşa bir nicelik ilavesi yaptı.

 

Gazze uzun süredir havadan, karadan ve denizden abluka altında. Ablukanın üstesinden gelip roketlerinizin menzilini ve askeri performansınızı geliştirmeyi nasıl başardınız?

 

Büyük lider Yaser Arafat'ın bir zamanlar söylediği gibi bu, imkansızın devrimidir. Bu devrim geri çekilmez, boyun eğmek nedir bilmez ve statükoya teslim olmaz. Düşman üzerimizdeki baskısını ne kadar sıkılaştırmaya çalışırsa çalışsın ve bizim silahlanmamızı ve hem beşeri hem de askeri anlamda savaş kapasitelerimizi geliştirmemizi engellemeye ne kadar çalışırsa çalışsın, başaramayacaktır. Biz, Direniş'i destekleyen ve roket ve askeri kapasitelerimizi geliştirmemize yardım eden herkese teşekkür ederiz. Onlardan, Direniş'i korumak ve düşmana karşı mücadelemizi zafere kadar devam ettirmek için daha fazla ve daha iyi işler bekliyoruz.

 

Gazze'deki Direniş örgütleriyle Hizbullah ve İran arasında temaslar var mı? Ve varsa bunlar ne türden temaslar?

 

Elbette Filistin Direnişi ile Hizbullah ve İran arasında her zaman temas vardır. Bu artık bir sır değil. Biz, kendi ittifaklarına sahip olan çetin bir düşmanla karşı karşıyayız ve Direniş olarak bizim de kendi müttefiklerimiz var. Bu ittifaklar çemberini, haklı davamıza ve meşru ulusal Filistin projesine hizmet edecek şekilde genişletmeye çalışıyoruz. Bu temaslar, eğitim, hazırlık, ekipman, lojistik destek ve Direniş'in ve silahlarının geliştirilmesi gibi farklı biçimler alıyor. Elbette bu, taraflar birbirinin özel işlerine müdahale etmeksizin gerçekleşmektedir.

 

Hizbullah genel sekreteri Hasan Nasrallah, partinin Gazze'deki Direniş'e gerekli her türlü desteği sunma isteğini ifade etti. Bunu nasıl görüyorsunuz?  

 

Gazze Şeridi'ndeki Filistin Direnişi'ne destek vermekten hiçbir zaman geri durmamış olan Hizbullah'a minnettarız. Bu desteğin sonuçları, bu son savaşta çok açık hale geldi. Hizbullah'tan gelen her desteği değerli ve kutlu görüyoruz ve bu desteğin devam edip eskisinden de fazla gelişeceğine güveniyoruz. Biz zafere ve kurtuluşa erişinceye kadar Filistin Direnişi'ne bir yardım eli uzatan ve onu destekleyen herkesi de içtenlikle karşılıyoruz.

 

Abdülkadir el-Hüseyni Tugayları'nın bu savaşta önemli bir varlığı oldu. Doğrudan İsrail ordusuna karşı savaş yürüttünüz. Savaş süresince yürüttüğünüz operasyonların niteliğinden söz edebilir misiniz?

 

Bu savaşta, İsrail'in Batı Şeria ve Kudüs'teki suçlarına karşı, özellikle de yerleşimcilerin şehit Muhammed Ebu Hudeyr'i korkunç bir şekilde kaçırıp öldürmesi ve yakması sonrasında misilleme olarak ilk roketi fırlatmanın gururunu yaşıyoruz. İsrail savaş uçakları daha sonra Orta Gazze'den bir askeri komutan olan şehit Mazen el-Carba'yı ve aynı bölgedeki roket biriminin komutanı olan şehit Mervan Salim'i, işgal altındaki kasabalara roket fırlatmaları sonrasında katletti. Operasyon sırasında Tugaylar, kasabalara ve Siyonist askeri mevzilere en az 783 roket fırlattı. Aynı zamanda birden fazla yerde düşmanla yüzyüze geldik ve askerler arasında ölüm ve yaralanmalara yol açtık. İsrail medyası, 8 askerlerinin bizim savaşçılarımız tarafından öldürüldüğünü kabul etti; bunların arasında 22 Temmuz günü Han Yunus'un doğusundaki El-Zenna bölgesinde öldürülen, güney bölgesi komutanının oğlu Astsubay Çavuş Avita Moshe Torjamin de vardı. Buna ilave olarak bu çatışmalarda, ikisi ağır olmak üzere beş asker de yaralandı.

 

İşgal altındaki Aşkelon şehrini çok sayıda roketle hedef aldık. Eğer Demir Kubbe sistemi devreye girmeseydi, bir basın toplantısında aşırıcı dışişleri bakanı Avigdor Lieberman'ı vuracaktık. Önemli olan şey roketlerimizin ona ulaşmasıdır. Roketleri kendi gözleriyle gördü ve koşup bir sığınakta saklandı. Aynı sahne, içişleri bakanı Yitzhak Aharonovitch, şehri sakinlerinin ve polislerin moralini yükseltmek için Aşkelon'u ziyaret ettiği zaman da tekrarlandı. Sirenler çalınca, roketlerimizden korkup bir bomba sığınağına kaçtı.  

 

Ayrıca üç pusu operasyonu yürüttük ve Kuzey Gazze'deki Tibet el-Daur bölgesinde İsraillilere ait bir Caterpillar D9 [zırhlı buldozerini] havaya uçurduk. Her ne kadar ölen İsrail askerlerinin gerçek sayısı gizli tutulsa da, İsrail bizim savaşçılarımzın gerçekleştirdiği operasyonlarda 8 askerinin öldüğünü ve 40'tan fazlasının yaralandığını kabul etmiştir.

 

 

medyasafak.com