İmam Hamanei Amerikalılarla işbirliği çağrısı yapmadı / BBC'nin yeni dezenformasyonu

İmam Hamanei Amerikalılarla işbirliği çağrısı yapmadı / BBC'nin yeni dezenformasyonu
BBC bir kez daha eski hilelere başvurarak, İran için sorun çıkarmak amacıyla hükümet dezenformasyonu yayıyor. Yakın zamanda yayınlanan bir haberde BBC, İran liderliğinin Irak ve Suriye’deki aşırıcı, sözde “İslam Devleti” (İD) grubuyla mücadele etmek için Amerika Birleşik Devletleri’yle “işbirliğine onay verdiğini” iddia etti.

 

BBC, dezenformasyon yayarak İran'a kirli hileler yapıyor

 

 

Finian Cunningham

 

 

Press TV

 

 

 

Britanya Yayın Kuruluşu (BBC), bir kez daha eski hilelere başvurarak, İran için sorun çıkarmak amacıyla hükümet dezenformasyonu yayıyor.

 

Yakın zamanda yayınlanan bir haberde BBC, İran liderliğinin Irak ve Suriye'deki aşırıcı, sözde “İslam Devleti” (İD) grubuyla mücadele etmek için Amerika Birleşik Devletleri'yle “işbirliğine onay verdiğini” iddia etti.

 

“Tahran'daki kaynaklardan” alıntı yapan BBC'ye göre “Ayetullah Hamaney, Kudüs Gücü – Devrim Muhafızları'nın deniz aşırı bir elit birimi – komutanı General Kasım Süleymani'ye, ABD de dahil olmak üzere İD ile savaşan güçlerle birlikte çalışma izni verdi.”  

 

BBC'nin iddiası, ABD Başkanı Barack Obama'nın bu hafta Irak'ın batısında, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) olarak da bilinen terör şebekesine yönelik Amerikan hava saldırılarını genişlettiği sırada geldi.

 

İran, IŞİD'in Suriye'de ve Irak'ta, Suudi destekli çarpık Vehhabi ideolojisi doğrultusunda “kafir” olarak görüp hedef aldığı Müslümanlara ve Hristiyanlara karşı ayrımsızca uyguladığı vahşeti her zaman kınadı. IŞİD miltanlarının esir aldıkları kişileri toplu mezarlarda katlettiğini ve insanların kafalarını kestiğini gösteren videolar dünyayı şok etti ve tiksindirdi. İran, bu terör grubunu bölgede, mezhepsel çatışmayı körükleyen ve ülkeleri istikrarsızlaştıran tehlikeli bir gelişme olarak görüyor.

 

Ancak İranlı yetkililer, BBC'nin ileri sürdüğü, İslam Cumhuriyeti'nin IŞİD'i yenilgiye uğratmak üzere Washington'la işbirliği peşinde koştuğu şeklindeki iddiaları açıkça reddetti.

 

İran Uzmanlar Meclisi Başkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani bu hafta, “IŞİD'i yok etmek için kapsamlı bir global plan” çağrısı yaptı. Ancak Rafsancani, “Bu, Batılıların ve Amerikalıların politikalarını izlemek anlamına gelmez” diye de ekledi. Saygın İranlı politikacı, El Kaide ve IŞİD gibi terörist grupların büyümesinin, Washington'un bölgesel bölünmeleri alevlendirmek üzere İngiliz, Suudi, Türk ve İsrail istihbarat servisleriyle birlikte izlediği, tehlikeli örtülü politikaların sonucu olduğunu belirtti.

 

İran, Amerikan askeri istihbaratının ve CIA'in, her ikisi de Tahran'ın yakın müttefikleri olan Suriye ve Irak'ı istikrarsızlaştırmak amacıyla birkaç yıldır Ürdün ve Türkiye'deki gizli üslerde IŞİD'i eğittiğini ve teçhizatlandırdığını gayet iyi biliyor. Bu yüzden İran'ın şimdi ABD'yle işbirliği yaptığı iddiası tuhaf bir iddiadır.  

 

BBC'nin haberini Washington bile reddetti. Hem ABD Dışişleri Bakanlığı, hem de Ulusal Güvenlik Meclisi (NSC), İngiliz iddiasının doğru olmadığını söyledi. NSC sözcüsü  Bernadette Meehan, “İran'la askeri eylemleri koordine etmiyor ve istihbarat paylaşmıyoruz ve bu yönde planlarımız da bulunmuyor” şeklinde konuştu.

 

BBC, İran'a karşı psikolojik savaş yürütmeyle geçen uzun ve çok kirli bir tarihe sahiptir. Devlet televizyonu, söz konusu olan İran'ı (ve öteki ülkeleri) istikrarsızlaştırmaya çalışmak olduğu zaman İngiliz hükümetinin ve gizli servislerinin test edilip onaylanmış bir propaganda koludur.

 

Bu haber kanalı, 1953 yılında İran'ın demokratik yoldan seçilmiş Muhammed Musaddık hükümetine karşı gerçekleşen Amerikan-İngiliz darbesinde araçsal bir rol oynamıştı. Musaddık, iki yıl öncesinde, daha ileride British Petroleum olarak bilinecek İngiliz-İran Petrol Şirketi'ni millileştirdiği için devrilmişti. İngilizler, Birinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak on yıllar boyunca İngiliz ekonomisini desteklemiş İran petrolü gelirlerinin kaybedilmesi nedeniyle öfkeliydi.

 

Bu yüzden İngiliz MI6 kuruluşu, Musaddık'tan kurtulmak için CIA'le birlikte komplo kurdu. Komplo 19 Ağustos 1953 günü başarılı oldu ve Muhammed Rıza Şah Pehlevi'nin mutlak monarşisini restore etti. Batı yanlısı Şah, 1979'da İran Devrimi tarafından alaşağı edilinceye kadar 26 yıl boyunca ülkeyi bir terör rejimiyle yönetti. Şah'ın  MI6 ve CIA destekli gizli polisi Savak binlerce İranlıyı işkenceden geçirip terörize ederken, Batılı petrol şirketlerinin İran'ın doğal zenginliklerini toptan sömürmeye yeniden başlamasına izin verildi.

 

İngiliz Başbakanı Winston Churchill ve ABD Başkanı Dwight Eisenhower'ın İran'da rejim değişikliği komplosunu tümüyle onayladığına inanılır. Bu, İkinci Dünya Savaşı sonrasında gerçekleşen bu türden ilk rejim değişikliği komplosuydu ve o tarihten başlayarak bugün Libya, Suriye ve Ukrayna'ya kadar gördüğümüz örtülü Batı operasyonları için bir şablon teşkil etti.

 

İlk olarak Amerikalılar ve İngilizler, Musaddık yönetiminin altını oymak üzere gerillalar, provokatörler, katiller ve sabotajcılardan oluşan çeteler kurdu ve finanse etti. Bu, İran çapında, arzulanan yaygın şiddet ve toplumsal kaosu ateşleme etkisini sağladı.

 

İstikrarsızlaştırma kampanyası ikinci olarak, kargaşayı ağırlaştırmak üzere devasa boyutta dezenformasyon içermeye başladı. İşte bu noktada BBC, hayati önemde ve rezilce bir rol oynadı.

 

1951'den devrilmesine kadar en önemli gündem, Başbakan Musaddık'ı itibarsızlaştırmaktı. BBC Farsça Radyosu, Musaddık'ın ülkeyi Sovyetler Birliği'nin jeopolitik çıkarlarına hizmet edecek komünistlere teslim ettiğini iddia eden sayısız haber yayınladı. 

 

BBC'nin vurguladığı bir diğer tema ise, İran liderinin artan diktatörce bir yönetimi benimsediğiydi. Bu kısmen, temel olarak İngiliz ve Amerikalı ajanlar tarafından bozulan düzeni restore etmek için düzenlenen güvenlik operasyonlarına dayandırılıyordu.

 

Washington ve Londra, Musaddık'a yönelik karalayıcı iddialarının hiçbirisinin herhangi bir maddi gerçekliği olmadığını biliyordu. Onların kaygısı, İran petrolünü Batılı kapitalistlerin değil, İran halkının çıkarına olacak şekilde ulusallaştırma politikasını tersine çevirmekti.

 

21 Temmuz 1951 tarihli bir gizli belgede, İngiliz Dışişleri Bakanlığı'nın BBC'ye İran darbesinin gerçekleştirilmesi için propaganda hizmeti sunma talimatı verdiği görülür.  2010 yılında ise BBC'de yayınlanan “Cinematograph” isimli bir belgesel, yayın kuruluşunun utanç verici geçmişini nihayet kabul etmiş ve şunlar söylenmiştir: "İngiliz hükümeti BBC Farsça Radyosunu Musaddık karşıtı propagandayı ilerletmek için kullandı ve Musaddık karşıtı materyaller, radyo kanalında tekraren o kadar çok yayınlandı ki, BBC Farsça Radyosu'ndaki İranlı personel bu hareketi protesto etmek için greve gitti."

 

BBC – Britanya Kara Propaganda Kuruluşu – bir kez daha aynısını yapıyor gibi görünüyor. İngiliz otoriteleri, İran'ın Irak ve Suriye'de IŞİD'i yenilgiye uğratmak için ABD ile askeri işbirliği peşinde koştuğunu iddia ederek, hiç şüphesiz İran yönetimini zayıflatmayı, bölgesel müttefikler arasında bölünme tohumları ekmeyi ve İran'ı içeriden istikrarsızlaştırmayı amaçlıyor. İngilizler bu konuda geçmişten beri ustadır.

 

Fakat devir değişti ve insanlar, İngilizler'in, özellikle de BBC'nin yeni ve bilgiye dayalı görünen vurgularıyla bir arada olduğu zaman, kirli hilelere olan meyillerini gayet iyi biliyorlar.

 

 

www.medyasafak.net