ABD’nin IŞİD’le savaşı: Esad’ı devirmek için bir bahane mi?

ABD’nin IŞİD’le savaşı: Esad’ı devirmek için bir bahane mi?
“Suriye topraklarına yönelik hava saldırılarının sadece [IŞİD] militanları tarafından kontrol edilen bölgeleri hedef almayabileceği, Beşar Esad’a bağlı ordunun pozisyonlarını zayıflatmak için sessizce hükümet askerlerinin de vurulabileceği yönünde şüphe taşımak için sebepler var” diyen Lavrov, böyle bir gelişmenin “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki çatışmada çok büyük bir tırmanışa yol açabileceğini” ileri sürdü.

 

 

Yusuf Fernandez

 

 

Press TV

 

 

 

9 Eylül günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Amerika Birleşik Devletleri'nin tekfirci IŞİD grubunun Suriye'deki mevzilerini Suriye hükümetinin onayı olmaksızın bombalamaya karar vermesi halinde bunun “Suriye'nin egemenliğinin ve uluslararası hukukun ihlali” anlamına geleceği ikazında bulundu.

 

“Suriye topraklarına yönelik hava saldırılarının sadece [IŞİD] militanları tarafından kontrol edilen bölgeleri hedef almayabileceği, Beşar Esad'a bağlı ordunun pozisyonlarını zayıflatmak için sessizce hükümet askerlerinin de vurulabileceği yönünde şüphe taşımak için sebepler var” diyen Lavrov, böyle bir gelişmenin “Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki çatışmada çok büyük bir tırmanışa yol açabileceğini” ileri sürdü.

 

Lavrov, Moskova'nın ABD'ye uluslararası hukuka saygı gösterme “ve bu tür eylemlere yalnızca Suriye devletinin meşru hükümetinin onayıyla girişme” çağrısı yaptı ve şunları ekledi: “Bu tür meselelerde tek bir ülkenin kendi planları olmamalıdır. Yalnızca birleşik, kolektif, tek amaçlı eylemler olabilir. Bir sonuca ancak bu şekilde erişilebilir.”

 

Rusya, terörizmle mücadele etmek için ABD'yle işbirliği yapma isteğini pek çok defa ifade etti. Ancak Washington'dan bu ihtimal hakkında olumlu bir yanıt gelmedi. Gerçekte Washington, IŞİD'le mücadele edece “uluslararası koalisyondan” Rusya, İran ve Suriye'yi dışlamaya çalıştı.

 

Başkan Barack Obama'nın Kongre'den, IŞİD'e karşı savaşabilmelerini sağlayacak şekilde Suriyeli silahlı grupların silahlandırılmasına ve eğitilmesine hemen izin vermesini isteyeceğini açıklaması da, ABD'nin Suriye'ye yönelik hava saldırılarının gerçek niyeti hakkında şüphelere yol açtı. Aslında bu, yeni bir şey değil. CIA, yıllardan beri Suriyeli teröristleri Ürdün'de eğitti ve ABD'nin Suriye hükümetini ve Başkan Beşar Esad'ı devirmeyi amaçlayan stratejisinin parçası olarak onlara “ölümcül ve ölümcül olmayan” silahlar sağladı. Bu yılın başlarında Obama ABD Kongresi'nden, bir eğitim ve teçhizatlandırma programı için 500 milyon dolar istedi. Ancak plan şu ana kadar Capitol Tepesi'nde askıda kaldı.

 

Benzeri bir şekilde Washington, Suriye'deki terörist gruplara silah ve para göndermeleri için Türkiye'ye ve Fars Körfezi devletlerine, temel olarak da Suudi Arabistan ve Katar'a yeşil ışık yaktı. Eğer ABD bu noktada Suriye'deki silahlı çetelere daha fazla silah sağlarsa, bu şüphesiz, benzeri çabalara girişmesi muhtemel Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye'ye verilen güçlü bir sinyal olacaktır.

 

Bu yalnızca bağımsız bir devlete yönelik açık bir saldırı değil, aynı zamanda uluslararası hukukun ihlalidir. Aynı zamanda Obama'nın, Irak'taki savaşı bitirme sözüyle başkan olduğu zaman ilan ettiği vizyonla da ters düşmektedir.

 

Başarısız olmuş eski strateji

 

Her şeyden önce, eğer gerçek amaç hakikaten IŞİD'i yenilgiye uğratmak olsaydı da, bu strateji bir kaç nedenden ötürü yanlış ve başarısızlığa mahkum olurdu. Üç yıllık savaştan sonra, Suriyeli “ılımlı” silahlı gruplar çökmeye yakınlar. Sözde Özgür Suriye Ordusu, ülkenin önemli bir bölümünde savaş sahasından kayboldu. Savaşçılarından çoğu, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi ve bizzat IŞİD gibi öteki aşırıcı gruplara katıldı.

 

Kısa süre önce debka.com sitesi, Siyonist toplulukla olan sınır yakınlarındaki Kuneytra bölgesinde bu sürecin nasıl olduğunu betimledi. Site, “Esad'ın ordusuyla savaşan Suriyeli isyancı güçler içinde radikallerin artan hakimiyetinden” söz etti.

 

El Nusra Cephesi bu bölgeye yaklaşık 4,000-5,000 savaşçı konuşlandırdı. “Ürdün topralarında ABD'li ve Ürdünlü eğitmenler tarafından eğitilen ılımlıların  sayısı ise şimdi 2.500-3.000 arasında”. Siteye göre bu orandaki değişim son dört ayda, iki ana nedenden ötürü gerçekleşti:

 

1 – El Nusra Cephesi veya IŞİD gibi aşırıcı örgütlerin öteki gruplar arasındaki propaganda kampanyası çok aktif ve başarılı. Pek çok savaşçı, bu grupların basit mesajlarının ve daha üstün olan örgütlerinin ve savaşma isteğinin çekiciliğine kapılıyor.

 

2 – El Nusra Cephesi'nden savaşçılar, yeni üyeler kazanmak ve onları kendilerine tabi olmaya ikna etmek için, ÖSO da dahil olmak üzere öteki grupların içine sızdı.

 

Obama'nın ilan ettiği stratejinin ikinci hatası, “ılımlı grupların” IŞİD'le, hatta El Nusra Cephesi'yle savaşmak istediği varsayımına dayanmasıdır. Ancak bu, El Nusra Cephesi'nin ve örneğin sözde İslami Cephe'nin IŞİD'le aynı ideolojiyi paylaştığını dikkate almıyor. Aralarındaki fark, liderlik veya taktikler konusundaki ihtilafların sonucudur. Her ne kadar IŞİD Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda El Nusra Cephesi'yle savaşmış ve El Kaide lideri Eyman el-Zevahiri'nin onlara yönelik, savaş alanlarını Irak'la sınırlı tutma tavsiyelerini reddetmiş olsa da, iki grup kısa süre önce çatışmaları durdurma yönünde anlaşmaya varmıştır.

 

Kısa süre önce El Nusra Cephesi Doğu Suriye'yi IŞİD'e bıraktı ve Kuneytra'ya yönelip bu bölgede bir kasabayı ve sınır noktasını ele geirdi. Bu, IŞİD'in ve El Nusra Cephesi'nin kendi sınırlarının yakınlarına nasıl konuşlandığını gören Ürdün için de tehlikeyi arttırdı.

 

Özgür Suriye Ordusu'nun da IŞİD'le kapsamlı bağları vardır. Amerikalı Senatör John McCain'in, IŞİD lideri ve kendini “halife” ilan eden Ebu Bekir el-Bağdadi de dahil olmak üzere sözde Özgür Suriye Ordusu komutanlarıyla bir araya geldiğini gösteren fotoğraflar ve Suriye hükümetinin BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu, ÖSO Genelkurmayı'nın – Fransa ve Türkiye'nin emriyle – El Kaide'ye silah dağıtılmasını istediğini gösteren bir mektup, gruplar arasındaki düşmanlık mitine son verdi.

 

ABD'deki dailycaller.com sitesine göre, öldürülen Amerikalı gazeteci  Steven Sotloff'un ailesinin sözcüsü Barak Barfi, 8 Eylül günü, Sotloff'un IŞİD'e Suriyeli “sözde ılımlı isyancılar” tarafından satıldığını ileri sürdü. Yeni Amerika Vakfı'ndan bir dış politika araştırmacısı olan Barfi, bu iddiayı CNN'den Anderson Cooper'a verdiği bir röportajda ifade etti.

 

Barfi, “İnsanların, yönetimimiz tarafından desteklenmesini istediği bu sözde ılımlı isyancılardan birinin onu [IŞİD'e] muhtemelen 25,000 ila 50,000 dolar arasında bir şey karşılığında sattığına ve onun kaçırılma sebebinin de bu olduğuna inanıyoruz” dedi.

 

Ayrıca Londra'da bulunan, Conflict Armament Research [Çatışma silahlandırma araştırması] isimli bir küçük silahlar araştırma kuruluşu, “ılımlı Suriye muhalefetine” gönderilen devasa boyutlardaki ABD silahlarının IŞİD'in eline ulaştığını gösterdi.  Bu silahlardan bazıları, örneğin M-16 saldırı tüfekleri ve tanksavar Tow füzeleri ÖSO'ya Suudi Arabistan tarafından tedarik edildi ve bu silahlar kısa süre sonra, IŞİD ve El Nusra Cephesi de dahil olmak üzere öteki isyancı gruplar arasında yayıldı. Bu silahlardan bazıları, Irak'taki Kürt güçleri tarafından ele geçirildi.

 

Bu bulgu, Suriye'deki silahlı grupların bazı ABD yetkilileri tarafından iddia edildiği kadar bölünmediğini ve savaşçılarının ve silahlarının çoğu zaman bir ileri bir geri gittiğini gösteriyor. ÖSO militanlarının IŞİD ve El Nusra Cephesi'ne silah sattığı, hatta bizzat bu terör örgütlerine katıldığı da aktarılıyor.

 

Bu sebeple, Obama'nın ÖSO'yu ve Suriye'deki öteki sözde “ılımlı” unsurları besleme stratejisi, eğer gerçek amaç IŞİD'i yenilgiye uğratmaksa, başarısızlığa mahkumdur. Bu silahlar, bu gruplar tarafından sivillere karşı yeni terör saldırıları gerçekleştirmek ve Suriye'de IŞİD'i yenip yok edebilecek tek güç olan Suriye ordusunu zayıflatmak üzere kullanılacaktır. Eğer Obama IŞİD'i yok etmek amacında olduğu iddiasında dürüst olsaydı, bu çabasında temel müttefik olarak Suriye ordusunu düşünüyor olurdu.

 

Bu şekilde, bu eski yanlış politikaların sürdürülmesi, ABD yönetiminin mevcut kampanyasının gerçek amacının her zamankiyle aynı olduğuna işaret ediyor: Suriye'ye bir kukla hükümet yerleştirme ve bölgedeki direnişle mücadele etme. Bu yüzden, IŞİD'le ve terörizmle mücadele hakkındaki tüm açıklamalar, retorikten veya bizzat Obama'nın ifadesiyle “fanteziden” ibarettir.

 

 

www.medyasafak.net