Özel Analiz: Yemen el değiştiriyor. Kızıldeniz yakınlarında bir İran kalesi mi?

Özel Analiz: Yemen el değiştiriyor. Kızıldeniz yakınlarında bir İran kalesi mi?
Siyonist rejime bağlı bir sitede emekli bir albay tarafından kaleme alınan bu analizde, Yemen Devrimi ve Husi hareketi ele alındı. Analizin tam çevirisini sunuyoruz.

 

Yemen el değiştiriyor. Kızıldeniz yakınlarında bir İran kalesi mi ortaya çıkacak?

 

 

Em. Alb. Dr. Jacques Neriah

 

 

Jcpa.org

 

 

 

§  Geçen ay, Yemen'in başkenti Sana, dönüşüm geçirdi. Devrimci bir gelişme içinde Husi aşiretinden Zeydi Şiiler, Sana'nın kontrolünü ele geçirdi.

§  Yemen'de yaşanan Zeydi Şiilik İran'da yaşanan Şiilikten farklı olsa da, son yıllarda İran, Zeydileri kendi kanatları altına almaya çalıştı. Geçen yıl Yemen'e İran silahları götüren bir gemi durdurulmuştu. 

§  Geride kalan üç yıl boyunca Husiler, hem bir savaşçı güç, hem de siyasi bir hareket olarak güç kazandı. Husilerin, kendilerini Suriye iç savaşında yer almak üzere istihdam etmek isteyen Hizbullah'tan ve İran Devrim Muhafızları'ndan eğitim aldığına dair pek çok haber çıktı.

§  Bu yüzden Yemen'de kontrolün ele alınması, uluslararası toplum bakımından önemlidir; anlamı, Yemen'in geleceğinin çok ötesine geçmektedir. Dahası, Husi kontrolündeki Yemen gelecekte topyekün bir İran kalesine dönüşebilir ve Kızıldeniz'e açılan kapı ve Avrupa ile Uzakdoğu arasındaki hayati önemdeki bir deniz yolu olan Bab el-Mendeb Boğazı'nda hareket özgürlüğünü tehdit edebilir.  

 

Geçen ay, Yemen'in başkenti Sana, dönüşüm geçirdi. 26 Eylül günü, sekiz yıllık kanlı bir iç savaşın ardından Zeydi İmam Muhammad el-Bedr'i deviren 1962 devriminin 52. yıldönümünün kutlanması bekleniyordu. Muhammed el-Bedr, 1918 yılında kurulmuş olan ve yaygın olarak “İmamlık” diye bilinen Yemen Mutavakkıl Krallığı'nın son kralıydı

 

Ancak devrimci bir gelişme içinde, Ensarullah (Allah'ın Taraftarları) diye de bilinen Husi aşiretinden Zeydi Şiiler, Sana'nın kontrolünü ele geçirdi. Kuzey Yemen'den Husi aşireti, bütün Zeydiler tarafından desteklenmiyor.

 

 

Yemen Zeydileri kimdir ve neden Ortadoğu jeopolitik haritasında önemliler?

 

 

“Beşçiler” olarak da bilinen Zeydiler, Şii İslam'ın çoğunluğundan farklılaşan bir Şiilik kolunu temsil ediyorlar. Şiilerin çoğunluğu, Ali'nin torunu olan Onikinci İmam'ı kutsal kabul ederken, Zeydiler imamlık hilafetinde farklı bir çizgiye bağlı kaldılar ve Dördüncü İmam'ın ölümünün ardından Zeyd bin Ali'yi (kardeşini değil) liderleri seçtiler.

 

Yemen'de yaşanan Zeydi Şiilik, İran'da yaşanan On İki İmamcı Şiilikten ayrılan bazı farklara sahip olsa da, son yıllarda İran, Beşçileri kendi kanatları altına almaya çaıştı. Önde gelen bir Zeydi lideri olan, “Husi İsyanı” olarak bilinen şeyi başlatan ve ve 2004 yılında öldürülen Hüseyin Bedreddin el-Husi'nin geçmişte sık sık İran'ın Kum şehrinde bulunan Şii dini merkezini ziyaret ettiği biliniyor.1

 

2007 yılı itibariyle Yemen hükümeti, İran'ı ve Libya'yı Zeydi isyancılara silah sağlamakla suçlamaya başladı.

 

Hüseyin el-Husi'nin takipçilerinden biri, 2009 yılındaki bir röportajda, Husi hareketinin dini ve ideolojik olarak İran'dan etkilendiğini söyledi. Hüseyin Bedreddin el-Husi'nin halefi Abdülmalik el-Husi'nin, İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'e yakın olduğunu ileri sürdü.2

 

Zeydilerin yoğunlukta olduğu Saada vilayeti, Yemen'in Suudi Arabistan'la olan kuzey sınırında bulunuyor ve orayı, İran'ın Suudilere karşı yürüteceği bir yıkım kampanyası için ideal köprübaşı haline getiriyor.

 

2009 yılında Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, Husi aktivizmini durdurmak amacıyla Yemen askeri birliklerini Saada vilayetine gönderdi ve hareketin gücünü kontrol altına aldı. Binlerce Yemen askeri, tanklar ve savaş uçakları kullanıldı. Katar aracılığında hazırlanan bir ateşkes uygulanamadı ve Yemen ordusunun yeni operasyonları başladı. 2010 yılı itibariyle Yemen hükümeti, isyanı bastırma yolunda başarıyla ilerliyor gibi görünüyordu.

 

 

İç istikrarsızlık

 

 

Son yıllarda Yemen hükümeti, yükselen akaryakıt fiyatlarının üzerine gitmeyi başaramadıktan sonra geniş çaplı halk huzursuzluğuyla karşı karşıya kaldı ve yetersizlik ve zayıf performansın sıkıntısını çekti. Bu yaz, hükümet akaryakıt sübvansiyonlaını kestikten sonra, akaryakıt maliyetleri yaklaşık yüzde 90 oranında arttı. Husi lideri Abdülmalik el-Husi, örgütlü grevlerle, barışçıl protestolarla, hatta merkezi hükümeti istikrarsızlaştırmayı amaçlayan silahlı çarpışmalarla, Husi hareketinin gücünü yeniden canlandırdı. El-Husi, halkın desteğini topladı ve ordunun her türlü müdahalesini gayrimeşrulaştırmayı başardı. Kuvvetleri, 23 Eylül günü Sana'ya saldırabildi ve büyük bir karşıtlık görmeden kontrolü ele geçirebildi. Hatta Yemen kaynakları, ordu komutanlığının Husilere “müsamaha gösterdiğini” ve “geri çekilme, direnişi durdurma ve kampları Husilere teslim etme” emirleri verdiğini iddia etti. 3

 

Husiler, İslam Devleti örgütünün Irak'ın Musul şehrini ele geçirmesiyle karşılaştırılabilecek hızlı bir adım içinde, hayati önemdeki hükümet tesislerini ele geçirdi, uluslararası havaalanının kontrolünü ele aldı, hükümet ve ordu yetkililerinin evlerine baskın düzenledi ve yerel camilerde bulunan, hükümetten maaş alan vaizlerin yerine kendi vaizlerini geçirdi. Her ne kadar El-Husi hükümetle bir anlaşma imzaladıysa da, binlerce silahlı Husi hala başkentte, kontrol noktalarında adamları bulunuyor, hükümet binalarına girişleri kontrol ediyor ve hükümet kuruluşları ile maliye üzerinde kontrol iddiasında bulunuyor.4

 

Bir sonuç olarak Başbakan Muhammed Basindva istifa etti ve haberlere göre, bakanlıklar, özellikle de Maliye Bakanlığı halk komiteleri tarafından denetleniyor. Yemen Cumhurbaşkanı Abd-Rabbu Mansur Hadi, baskı altında, Husi Salih el-Samed'i yeni cumhurbaşkanlığı danışmanı olarak atamayı kabul etti. Hükümet, kamuoyuna yönelik büyük bir jest olarak, Husilerin üzerine yoğunlaştığı, akaryakıt fiyatlarını yükseltme kararından geri adım atarak fiyatları yüzde 25 oranında düşürmeyi kabul etti.5

 

 

 

Husi hareketinin yükselişinin arka planı

 

 

Husilerin şu andaki lideri Abdülmalik el-Husi, 1982 yılında6 kuzeydeki Saada vilayetinde dünyaya geldi. Sekiz kardeş içinde en küçüğüydü ve Yemen'in Zeydi Şii azınlığı (Saada'da çoğunluğu oluşturan Zeydiler, toplam nüfusun yaklaşık yüzde 30'unu teşkil etmektedir) içinde tanınmış bir din alimi olan Bedreddin el-Husi'nin gölgesinde büyüdü.

 

Husiler ve Siyasi ve Askeri Gelecekleri kitabının yazarı Profesör Ahmed Addagaşi'ye göre Husi hareketi 1990'ların başlarında, temel olarak barış ve hoşgörü vaazeden dini bir hareket olarak ortaya çıktı.7 Husiler başlangıçta kaydadeğer düzeyde hoşgörülü bir eğitim ve kültür vizyonuna sahipti. Şii İslam'ın Zeydi mezhebine bağlı olan dini bir grup olan Husiler, bugün kuzeydeki Saada vilayetinin kontrolünü ellerinde tutuyor.

 

Hareket kendi içinde iki fraksiyona bölündü; Profesör Addagaşi'ye göre bunlardan biri daha fazla açıklık çağrısı yaparken, ikincisi Şii mezhebinin geleneksel mirasına bağlıklık çağrısı yaptı. Grubun kurucusu Hüseyin Bedredin el-Husi, ilk olarak ılımlı çizgiye taraftar göründü. Fakat pozisyonları zamanla değişti. Pek çok Zeydi şüphesiz İran'daki İslam Devrimi'nden etkilenmişti. Bir Suudi gazetecinin belirttiğine göre Hüseyin Bedreddin el-Husi'nin yazdığı bir kitabın bütün bölümleri Ayetullah Humeyni'ye adanmıştı ve El-Husi, Humeyni'ye ve onun “kutsal karakterine ve standartlarına” övgüler yağdırdı.8

 

Hareket 2004 yılında hükümetle olan ilk savaş başladığı zaman özsavunma zemininde silahlandı. Grubun destekçileri başkent Sana'daki camilerde protesto gösterileri düzenlediği zaman Yemen güvenlik güçleriyle Husiler arasında gerilimler patlak verdi. Dönemin Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, protestoları kendi yönetimine karşı bir meydan okuma olarak gördü. Salih, bazı grup üyelerinin tutuklanmasını emretti ve o dönemki liderleri Hüseyin Bedreddin el-Husi'ye, göstericilerin ibadet eden kişilere rahatsızlık vermesini durdurma çağrısı yaptı.

 

2004 yılında Husiler hareketini kuran ve parlamento üyesi olan Hüseyin, Cumhurbaşkanı Salih'i ve 11 Eylül sonrasında Amerikan yanlısı olarak algılanan duruşunu yüksek sesle eleştiriyordu. Hükümet, Husi liderini, izinsiz dini merkezler kurmakla ve ülkenin kuzeyinde bir Şii teokrasisini hayata geçirmeye çalışmakla suçladı. Hüseyin'in ele geçirilmesi için 55,000 dolarlık bir ödül konuldu ve kuzeyde onunla bağlantılı olduğu varsayılan isyanı ezmek için bir askeri operasyon başlatıldı. Hüseyin el-Husi, 2004 yılında öldürüldü.9

 

Hüseyin'in ölümünün ardından, hükümete karşı yürütülen askeri kampanyanın başına geçmesi için Abdülmalik el-Husi'ye çağrı yapıldı. 23 yaşındaki Husi, güçlü bir saha komutanı ve mahir bir taktisyen olduğunu kanıtladı. El-Husi, Saada'nın dağları ve kum fırtınaları hakkındaki bilgilerini kullanarak, hükümet güçlerinin saldırılarını geciktirdi. Babası 2005 yılında öldüğü zaman El-Husi, hareketin lideri oldu, ancak analistlere göre lider rolünü ancak, 2011'deki Arap Baharı ile birlikte üstlendi.

 

El-Husi sık sık, Hizbullah'ın karizmatik lideri Hasan Nasrallah'la karşılaştırılır. El-Husi, kendisini dini ve siyasi bir otorite olarak gören genç, adanmış adamlardan oluşan geniş bir takipçi kitlesi topladı. Aynı zamanda sosyal ve mezhebi ayrımcılık şikayetleri üzerine odaklandı. Yüzde 40'lık Şii Zeydi azınlığın10 sıkıntısının altında yatan şey, Zeydi dini kimliklerinin, Yemen'de Selefiliğin yayılması karşısında tehdit altında olduğuna inanmalarıdır. Son yıllarda Husiler, bir ihtimal son Husi lideri Hüseyin el-Husi'nin 1990'ların ortalarında İran'ın Kum şehrinde kalmasının sonucu olarak daha radikal hale geldi. Hüseyin el-Husi, Yemen'e daha agresif bir aktivizm düzeyiyle döndü.

 

 

 

Yemen çatışmasının uluslararası boyutu

 

 

İronik bir şekilde bizzat kendisi Zeydi olan Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih, 2004 yılından itibaren Husilere karşı altı savaş başlattı ve bunlar, Kuzey Yemen'deki, özellikle de Husilerin kalesi Saada'daki Zeydi nüfusu için yıkıcı sonuçlar getirdi. Bu, bazı Yemenli Sünniler arasında bile Husilere verilen desteği arttırdı. Salih, Şiilere karşı acımasız bir karşıtlık içinde olan Selefilerle ve eski cihadçılarla bile ortaklık kurdu, aşırıcılığın ceplerinin büyümesine yardım etti ve Yemen'de El Kaide'nin yükselişine hiçbir zaman gerçek anlamda engel olmadı.11

 

Geride kalan üç yıl boyunca Husiler, hem bir savaşçı güç, hem de siyasi bir hareket olarak güç kazandı. 2011 yılında “Arap Baharı” bağlamında ülkede meydana gelen ayaklanmanın yarattığı güvenlik boşluğundan istifade ettiler ve onu izleyen siyasi açmazı kullandılar. Ancak Husiler, rejimle olan çatışmaları boyunca Yemen'de, özellikle de Sünni Selefi/İslamcı güçler, ordu ve Yemen aşiretleri arasında düşmanlar biriktirdiler.

 

Husilerin siyasi rakibi olan Islah partisi, Husileri İran'ın vekil gücü olmakla ve 1962 yılına kadar Yemen'i yöneten Zeydi imamlığını yeniden kurmaya çalışmakla suçladı. Islah defalarca harekete, başkent Sana'nın kontrolünü ele geçirme planının parçası olarak Amran'da ve başka bölgelerde kargaşa yaratmaya çalışma suçlaması yöneltti.

 

Son gelişmeler, İran'ın Husiler üzerindeki etkisi hakkındaki şüpheleri doğruladı. 23 Ocak 2013 günü Yemen Sahil Muhafızları, İran'dan Husi isyancılara giden 40 ton askeri tedarik taşıyan Cihan 1 gemisini durdurdu. 12 Yaklaşık olarak aynı zamanlarda Yemenli diplomatik kaynaklar, İran'ın Devrim Muhafızları'nı, Kızıldeniz'de bulunan ve Eritre'ye ait olan adalarda Husi isyancıları eğitmekle suçladı.13 2013 yılının Mayıs ayı itibariyle Suudilere yakın Şarkü'l-Avsat gazetesi, yüzlerce Husi isyancının İran ve Hizbullah tarafından, Suriye iç savaşındaki operasyonlara katılmak üzere istihdam edildiğini, bu iç savaşta Suriye'nin güç durumdaki devlet başkanı Beşar Esad tarafında savaşmalarının beklendiğini aktarıyordu.14 İran Devrim Muhafızları'nın ve Hizbullah'ın Sana'da Husilere yardım ettiğine dair haberler, Eylül 2014'te de yayınlandı.15

 

Ekim 2013'ten beri, büyüyen Zeydi-Sünni husumetine küçük çaplı bir savaş damgasını vurdu; bu, Yemen'in Saada vilayetinde yer alan ve önemli bir Selefi okulunun bulunduğu Dammac'da Husiler ve Selefiler arasında açık silahlı çatışmaya yol açtı. Çatışma kuzeydeki farklı bölgelere yayıldı ve aşiretleri, önde gelen aileleri, Islah üyelerini ve hükümet askerlerini de içine aldı. Husilerin bugün başkenti kontrol etmesi ve önde gelen Selefi kurumlarının —Islah Partisi merkezleri (önde gelen liderlerinin evleri de yıkıldı); katı Selefi din adamı Abdülmecid el-Zindani'nin kalesi olan El-İman Üniversitesi; Tümgeneral Ali Muhsin el-Ahmar'ın kontrolündeki Birinci Zırhlı Tümen merkezleri — Husiler tarafından devralınması, başkent için yürütülen savaşı kimin kazandığının en açık işaretleridir.16

 

Husilerin yükselişi, Yemen tarihinde bir dönüm noktasıdır ve mesele kesinlikle, dar anlamda bir Yemen meselesi değildir. Gerçekten de olay, anlamının Yemen'in geleceğinin çok ötesine geçmesi nedeniyle uluslararası toplumun ilgisini çekmektedir. Arap Yarımadası El Kaidesi'nin (AQAP) ülkedeki isyanı ve güney ayrılıkçı hareketinin büyümesiyle birlikte, gücün yeniden dağılımı uluslararası sonuçlar getirmiştir. Halihazırda başkent dışında sınırlı kontrolü olan devletin daha da fazla zayıflaması, AQAP'ın ülkede daha fazla toprak elde etmesi için alan açmaktadır.

 

Suudi Arabistan ile İran arasındaki ve onların müttefikleri arasındaki Soğuk Savaş ve ülkede Sünni-Şii güç dinamiğinin yeniden dengelenmesi, Yemen'in şu anda Suriye ve Irak'ı bölen türden bir mezhepçilik tarihi olmamasına rağmen, bölgesel sonuçlar getirmektedir.

 

 

Yemen ve Kızıldeniz

 

 

Yemen çatışması önemli bir stratejik boyuta da sahiptir. Son birkaç yılda İran'ın, Fars Körfezi ile Hint Okyanusu'nu birbirine bağlayan Hürmüz Boğazı'nı kapama tehditleri uluslararası düzeyde ilgi çekse de, uluslararası toplumdaki kamuoyu söylemi, Yemen'in güney ucunda bulunan ve Kızıldeniz'den Hint Okyanusu'na çıkış noktası işlevi Bab el-Mendeb Boğazı'na odaklanmadı. İran yıllardan beri kendisini, Kızıldeniz bölgesindeki varlığını inşa edecek şekilde konumlandırdı. Husi kontrolündeki bir Yemen, gelecekte topyekün bir İran kalesine dönüşebilir ve Avrupa ile Uzakdoğu arasındaki hayati önemdeki deniz yollarında hareket özgürlüğünü tehdit edebilir.17

 

Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) içişleri bakanları, örgütün kenarda durup Yemen'deki olayları gözlemekle yetinemeyeceği ikazında bulundu.18 Daha önce Yemen Cumhuriyeti'nin güvenliğinin KİK'in güvenliğinin bir parçası olduğunu vurgulamışlardı, ancak savaşa girmenin dışında, KİK'in tek seçeneği Husi karşıtı güçleri toplamaya ve desteklemeye çalışmaktır. Bununla birlikte Yemen'e yardım etmek isteyen Körfez ülkeleri görece yardımsız haldedir. Sahada bir varlıkları bulunmadığı gibi, kendilerine hizmet eden vekil güçleri de bulunmuyor. Irak ve Suriye'de IŞİD'e karşı yürütülen savaşa benzer bir savaş yürütemezler.

 

KİK'in Yemen'deki durumu, on yıllardan veri KİK'in her zaman için kendi etkisini sağlamak için sadece siyasi ve ekonomik yardıma dayanmış olması nedeniyle zordur. Körfez devletleri, halkın taleplerini dinlemeyi seçti ve dönemin Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'i, 33 yıllık tiranlık yönetiminin ardından, 2011 kargaşalarını takiben çekilmeye ikna etti. Anarşiyi ve çeşitli tarafların birbirlerini öldürmesini engellemeyi başardılar ve Yemen halkı kendi liderlerini seçebilinceye kadar bir geçiş hükümetinin kurulması projesini desteklediler. 19

 

Husilerin kontrolü ele geçirmesiyle birlikte KİK'in seçenekleri sınırlı hale gelmiştir. Doğrudan askeri müdahale düşünülmüyor ve seçenekler sınırlı. Yemenli muhtelif güçleri bir araya getirmek, isyancılar ile onların destekçilerini dışarıda bırakıp onları ekonomik olarak cezalandıran bir siyasi projeyi benimsemek yoluyla onları Husilere ve El Kaide'ye karşı birleştirmek, bir siyasi çözüm olarak en iyi seçenek olarak duruyor. İlkini tamamlayacak ikinci bir seçenek, Yemen ordusunu yeniden yapılandırarak, onu silahlandırarak ve şehirleri Husilerden geri almasını sağlayarak orduyu desteklemek olacaktır.20

 

Bu arka planı aklında tutan Yemenli yazar El-Kerimi21 kısa süre önce, “Yemenlilerin, Ali Abdullah Salih yönetimine son veren 2011 Arap Baharı ayaklanmasının ardından karşı karşıya kaldıkları ülkeden daha zayıf bir Yemen tahayyül etmek zordur” diye yazdı. “Siyasi rakiplerini ve müttefiklerini birbirine düşüren Salih, halen ülkedeki en güçlü siyasi aktörlerden biri olarak algılanıyor. Ayaklanmayı bitiren ve ülkenin siyasi geçişi için bir plan sunan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) inisiyatifi, Salih'e yargılanmadan tam muafiyet sağladı ve anlaşmanın parçası olarak sürgün hükmü getirmedi” diye izah eden El-Kerimi, “Eski yönetici parti, Salih'in yönetimindeki Genel Halk Kongresi geçiş anlaşmasının parçası olarak Parlamento'daki koltuklardan yarısını alırken, öteki yarısı muhalefet partilerine dağıtıldı” diye belirtti.

 

Uluslararası toplum, Yemen'de şu andaki ayaklanmaya dair haberleri, bir düzeyde kayıtsızlıkla karşıladı. Batı ülkelerinin sahadaki durum hakkında “alarm veren” birkaç basın açıklaması istisna olmak üzere, kontrolün ele geçirilmesi sessizlikle karşılandı. ABD, Avrupa ve müttefiklerinin hepsi de Irak ve Suriye'de cihadçı hareketlerle mücadele etmekle meşgulken, dünyanın ilgisini Ukrayna ve Ebola salgını çekiyor.

 

Bununla birlikte sahada AQAP (Arap Yarımadası El Kaide'si), Husi yayılması karşısında ciddi bir şekilde alarma geçmiş tek grup gibi görünüyor. 28 Eylül günü bir intihar bombacısı, Marib'deki bir hastane yakınlarında bir grup Husi'yi hedef aldı ve 15 kişinin ölümüne, en az 50 kişinin yaralanmasına sebep oldu. Bir hafta önce bir intihar bombacısı, Saada'da önde gelen bir Husi figürünün evini hedef aldı. AQAP her iki saldırının da sorumluluğunu üstlendi.22

 

 

 

Yemen için muhtelif senaryolar

 

 

İngilizce-Arapça yayınlanan El-Reyü'l-Yevm gazetesinin editörü Abdülbari Atvan,23 Yemen'in geleceğine dair senaryolar hakkında yaptığı bir analizde, dört seçenek sundu:

 

a.       Husiler iktidarı ele geçirebilir ve tıpkı 1962 devrimi öncesinde olduğu gibi imamlık yönetimini geri getirebilir.  

b.      Yemen, İran tarzı bir teokrasiye varabilir: Abdülmalik el-Husi, İran'daki Ali Hamaney'i taklit eden bir ‘dini lider' haline gelebilir. Bu senaryo, İran ve Husiler arasındaki güçlü olduğu varsayılan senaryoya gönderme yapıyor. İranlılar isyancılara silah, mali destek ve hatta eğitim sağlamakla suçlandı. [Bu hafta, Lübnan vatandaşlarının yanısıra en az iki İranlı, Husi savaşçıları eğitmekle suçlandıktan sonra gözaltından serbest bırakıldı.24]

c.       Şimdiki cumhurbaşkanı Abd Rabbu Mansur Hadi, Husiler için bir kukla cumhurbaşkanı haline gelebilir, formel ünvanını korurken, gerçek karar alıcılar olan Husilerden emir alabilir.

d.      Kaos ve devletin dağılması. Husiler, büyüyen bir ayrılıkçı hareketin orta yerinde, güneyi yönetmeye ilgi göstermiyor, bu yüzden bu senaryoda Husiler güneye bağımsızlık verecek ve kuzeye ve Arap denizi ve Kızıldeniz sınırındaki bölgelere odaklanacaktır. Dört senaryo içinde bu son söylenen, en muhtemel olanıdır.

 

Gerçekten de Yemen, bölgedeki pek çok başka Arap ülkesi gibi mezhepçi bir tarihe sahip olmasa da, Suriye, Irak ve Libya gibi öteki Arap Baharı ülkelerinin yolunu izleyebilir. Yemen'de şu anda var olan çatışma, Ortadoğu'nun heterojen ulus-devletlerini yıkan daha geniş mezhepsel mücadelelerin bir başka ifadesinden başka bir şey değildir ve siyasal İslam'a dayanan, bazı durumlarda ise etnik ve mezhepsel hatlar üzerine kurulan yeni siyasi toplulukların ortaya çıkışının habercisi olabilir.

* * *

 

Notlar

 

1 Mazrak Camp, “Yemen's War: Pity those caught in the middle. A bitter conflict threatens to spread across the region,” The Economist, 9 Kasım 2009, http://www/economist.com/node/14920092

2 MEMRI, “Yemeni Shi'ite Cleric and Houthi Disciple: We Are Influenced by Iran”, 2 Kasım 2009, http://www.memri.org/report/en/print3757.htm

Gulf News, “Army ‘Plotted with Houthis',” 6 Ekim 2014, http://www.gulf-daily-news.com/NewsDetails.aspx?storyid=387257

http://www.aljazeera.com/news/middleeast/2014/09/yemen-houthi-rebels-refuse-leave-sanaa-201493091640212579.html

http://english.alarabiya.net/en/views/news/middle-east/2014/09/30/The-Houthis-and-a-history-of-conflict-in-Yemen.html

http://www.middleeasteye.net/in-depth/features/abdel-malek-al-houthi-shadow-rebel-leader-kingmaker-988988591

http://www.aljazeera.com/news/middleeast/2014/08/yemen-houthis-hadi-protests-201482132719818986.html

8 Mshari Al-Zaydi, “Opinion: Embers of Khomeini's Fire,” Asharq Al-Awsat, 21 Eylül 2014, http://www.aawsat.net/2014/09/article55336824

9 Abdelmalek al Houthi, shadow rebel, agm

10 http://www.economist.com/news/middle-east-and-africa/21620284-are-they-ansar-houthis-take-over

 11 The Houthis and a history of conflict…, agm.

12 “Iranian subversion in Yemen: A ship with a cargo of arms originating in Iran and en route to the Shi'ite Houthi rebels in north Yemen, was recently intercepted,” Meir Amit İstihbarat ve Terörizm Enformasyon Merkezi, 11 Şubat 2013,   http://www.terrorism-info.org.il/en/article/20475

13 Agy.

14  Jerusalem Post, 31 Mayıs 2013, http://www.jpost.com/Middle-East/Report-Yemen-Houthis-fighting-for-Assad-in-Syria-315005

15 Asharq al-Awsat, “Iranian Revolutionary Guard, Hizbullah Assist Houthis in Sana'a: Intelligence Source”, 27 Eylül 2014       http://www.aawsat.net/2014/09/article55337014

16 http://www.al-monitor.com/pulse/politics/2014/09/houthis-yemen-sanaa-partnership-agreement.html

17 Lenny Ben-David, “Iran Threatens Two More Naval Chokepoints In Addition to the Strait of Hormuz,” The Weekly Standard, 9 Şubat 2012, http://www.weeklystandard.com/blogs/iran-threatens-two-more-naval-chokepoints_626513.html

18 MIDEAST MIRROR 03.10.14, SECTION B (THE ARAB WORLD), ‘Abderrahman ar-Rashed, Asharq al-Awsat, What the GCC should do about Yemen

19 Agy

20 Agy

21 Khalid Al-Karimi, “Where Is Yemen Headed,” Yemen Times, 2 Ekim 2014.   http://www.yementimes.com/en/1821/report/4413/Where-is-Yemen-headed.htm

22 http://www.aljazeera.com/news/middleeast/2014/09/suicide-bomber-targets-yemen-houthi-rebels-2014928153721766197.html

23 Yemen Times, “Where Is Yemen Headed?” 2 Ekim 2014, http://www.yementimes.com/en/1821/report/4413/Where-is-Yemen-headed.htm

24 http://english.alarabiya.net/en/News/middle-east/2014/09/25/Yemen-frees-Iran-guards-accused-of-links-to-Houthis.html

 

 

 

 

Çev: Selim Sezer

 

 

www.medyasafak.net