Iraklılar ve General Süleymani, IŞİD’in kağıttan kaplan olduğunu kanıtladı / Kusayr'dan daha büyük zafer

Iraklılar ve General Süleymani, IŞİD’in kağıttan kaplan olduğunu kanıtladı / Kusayr'dan daha büyük zafer
Elbette, ABD ve Batı medyası da, petrol finansmanlı Arap medyası da Carf el-Sahr'da olanların altını çizmeye zahmet etmeyecektir. IŞİD’in, zemini koruma yönündeki bütün girişimleri başarısız oldu. ABD ve Irak ordularının on yılın önemli bir kısmı boyunca ele geçiremediği bölge, G. Süleymani ve Iraklı milislerce 48 saatten kısa bir süre içinde kurtarıldı.

 

 

El Ahbar

 

 

Iraklılar nihayet bunu başardı. General Kasım Süleymani'nin yön göstericiliğiyle, organizasyon ve taktik düzeyindeki bazı düzeltmelerle, Irak ve Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) yenilmez olmadığı, kasten şişirilmiş bir öcü olduğu ve zaferinin kaçınılmaz olmadığı gösterildi. Şüphe edenlerin bunu anlamak için yapmaları gereken tek şey, Iraklıların şimdi Carf el-Nasr [Zafer Tepesi] olarak adlandırdıkları Carf el-Sahr'da [Kayalı Tepe] gerçekleşen ‘destansı' çarpışma hakkında araştırma yapmaktır.

 

IŞİD, doğaüstü bir varlık değildir. Evet, güçlü savaş becerilerine ve ölmek isteyen binlerce savaşçıya sahip bir örgüttür. Ama yenilmez değildir. Onu kırılamayacak bir terör ikonası haline getirmek için kasten yaratılan öcü, yakın zamanda tuzla buz olmuştur. Ciddiyetle ele alınması halinde, IŞİD'in kağıttan bir kaplan olduğu ortaya çıkmıştır.

 

Bu, yaklaşık 3 hafta önce Irak'ta, Carf el-Sahr bölgesinde kanıtlandı. Elbette, ABD ve Batı medyası da, petrol finansmanlı Arap medyası da orada olanların altını çizmeye zahmet etmeyecektir. Ancak El Ahbar'ın sahada bulunan kaynaklardan elde ettiği bilgilere göre, orada yaşanan ‘destansı' çarpışmanın, önem bakımından bir yıldan daha uzun süre önce Suriye'nin Kuseyr bölgesinde olanların dengi olduğunu, hatta belki de daha da önemli olduğunu tereddütsüz bir şekilde söyleyebiliriz.

 

Carf el-Sahr'da olan şey, daha önce ABD işgaline karşı savaşmış olan pek çok askeri gruptan oluşan Halk Seferberliği grubu için tarihsel bir başarıydı. Bu grup, başka fraksiyonların yanısıra  Hizbullah Tugayları, Asaibu Ehli Hak, Bedir Örgütü ve Saraya el-Selam'dan (Sadrcı hareketten) oluşuyor. İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü'nün komutanı General Kasım Süleymani, çatışmanın tartışmasız “kahramanı” idi. Geçen aylarda görünür hale gelen ve Carf el-Sahr'dan olduğu söylenen gölge adamın resimleri dolaşıma çıktı. Süleymani'nin Irak güçlerine verdiği lojistik destek ve hatta savaş desteği, artık sır değil.

 

Bu güç, IŞİD sürülerini ezebilir – ki gerçekten de bu olmuştur – ve hatta oradaki IŞİD liderliğini aşağılanma içinde geri çekilmeye zorlayabilir. Bu, geçen ay İran İslam Cumhuriyeti dini lideri Ayetullah Ali Hameney'in Irak Başbakanı Haydar el-Abadi'ye söyledikleriyle paraleldir: “Biz, Irak hükümetinin ve halkının, özellikle de ülkenin gençlerinin, teröristleri yenebileceğine ve güvenliği yeniden tesis edebileceğine inanıyoruz. Ülkede yabancı varlığına ihtiyaç yok.”

 

 

Carf el-Sahr neyi temsil ediyor ve orada tam olarak ne oldu?

 

Babil eyaletinde bulunan bu bölgeye, palmiye ağaçları ve yapay göller de dahil olmak üzere bazı coğrafi özellikler hakim. IŞİD için burası, Şii güneye saldırmak için bir dayanak bölgesiydi. Carf el-Sahr Bağdat ve Kerbela'nın arasında, Kerbela'ya biraz daha yakın bir yerde bulunuyor. Aynı zamanda Irak'ta El Kaide'nin ve şimdi de IŞİD'in kalelerinden olan Felluce eyaletinin güneydeki bir uzantısı. Bu şekilde bölge, 2003'ten sonra ölüm üçgeni olarak adlandırıldı, zira Bağdat'a giden bomba yüklü araçların çoğu buradan geliyordu.

 

2010 yılında burası, IŞİD'in ‘güney devletinin' başkenti olarak bilinir hale geldi. Buradan yola çıkan intihar bombacıları, Musayyib, İskenderiye, Hille, Kerbela ve Bağdat'taki sivil topluluklara saldırılar düzenliyordu. Musul'un düşüşünden sonra IŞİD, Carf el-Sahr'ı “Şiilere saplanacak bir hançer” olarak gördü; buradan sonra Şiiler Bağdat, Babil, Kerbela, ve Necef'te yenilgiye uğratılabilecek, Basra'ya kadar gidilebilecekti.

 

Bu nedenle IŞİD Carf el-Sahr'ın köylerindeki ve kırsal bölgelerindeki askeri varlığını arttırdı ve Mart ayında, Musayyib kasabasının merkezine kadar ilerleyip güneyde Kerbela'ya giden kapı olarak görülen, şehrin meşhur kavşağının birkaç yüz metre yakınındaki bir bölgeye kadar ulaştı. O tarihte örgütlü Şii milisler IŞİD'i püskürttü ve ilerlemesini sınırlandırdı. 

 

Yol üzerinde kutsal Şii şehrine giden ziyaretçilere yönelik sayısız saldırı gerçekleşti. Yüzlerce masum insan bombalarla, makineli silahlarla, kafaları kesilerek veya çarmıha gerilerek öldürüldü. Bu bölgeden Iraklıların hafızasına pek çok katliam kazındı, ancak bunlar medyada çok sınırlı bir şekilde yer aldı. Bir keresinde IŞİD savaşçılarından oluşan bir güruh, sözü edilen yolun karşısına geçti ve ziyaretçi konvoylarını ve öteki yolcuları, yönlerini Carf el-Sahr'a doğru değiştirmeye zorladı. Güvenilir kaynaklara göre orada, yaşlı, çocuk, kadın ve erkeklere karşı kelimelerle anlatılmaz suçlar işlendi. Bazı kadınlara tecavüz edildi, bazıları cariye olarak alındı, pek çoğu da bir süre sonra öldürüldü.

 

Tarihsel olarak Carf el-Sahr, Saddam Hüseyin döneminde, uyuşturucu tacirleri ve katiller de dahil olmak üzere suç çeteleri için bir güvenli alan olarak bilinirdi. Saddam bile bölgeden uzak durmuş ve hiçbir zaman oraya saldırmamıştı. Kaynaklara göre, burası özgürleştirilmeden önce ABD ordusu Irak tarafına, bu saldırıyı gerçekleştiremeyeceğini söyledi. Amerikalılara göre  “Bölgenin eski palmiye ağaçlarıyla kaplı olması ve büyük bir IŞİD gücünün varlığı nedeniyle Carf el-Sahr sorununun askeri yönden çözülmesi zordu.”

  

Bir başka deyişle, Amerikalıların yapamadığı veya yapmaya korktuğu şey, başında General Süleymani'nin olduğu Kudüs Gücü tarafından desteklenen Irak Halk Seferberliği güçleri tarafından başarıldı. Süleymani'nin, tıpkı geçmişte öteki Irak bölgelerinde olduğu gibi, çatışmanın yönetilmesine yoğun bir şekilde katıldığı aktarılıyor.

 

Carf el-Sahr, yaklaşık olarak, 25 kilometreye 4 kilometrelik bir alana sahiptir. Saldırı üç kolda başladı ve bölge, hedefleri yumuşatmak için yaklaşık yarım saat boyunca ateş yağmuruna tutuldu. Hücum gücü bundan sonra üç yönden ilerledi. Bölgeyi kuzeydeki Amiriyat el-Felluce'den tecrit etmek için Faziliye köyünden düzenlenen saldırıya, Asaibu Ehli Hak öncülük etti.  Hizbullah Tugayları güneyden, doğruca el-Bahbahan köyünden ilerledi. Gücün kalan kısımları merkezden, Abid Veys ve el-Farisiye de dahil olmak üzere, IŞİD'in kontrolündeki bir dizi köyü ele geçirmek için ilerledi.

 

Çatışma başladı. IŞİD'le yakın mesafeli, hatta yüzyüze çatışmaya girildi. Halk Seferberliği savaşçıları, ilk elden IŞİD savaşçılarının nasıl öldürülebileceğini ve hayatta kalanların bölgeden nasıl kaçmaya çalıştığını gördü. Başlangıçta IŞİD teröristleri, hatlarını, sniper ateşleriyle ve palmiye ağaçlarının arasına büyük miktarlarda yerleştirdikleri patlayıcı cihazlarla savundu. Ancak (aslında çok iyi eğitimli olmayan, fakat iyi örgütlenmiş halde olan ve sıkı bir planı izleyen) Iraklı grupların yoğunlaştırılmış saldırısı sonrasında hat çöktü.

 

Saatler içerisinde hücum gücü, IŞİD kontrolündeki son bölgelere girdi ve IŞİD savaşçıları, kuşatıldıklarını ve besleme hatlarının kesildiğini görmenin şaşkınlığını yaşadılar. IŞİD'in, zemini koruma yönündeki bütün girişimleri başarısız oldu. ABD ve Irak ordularının on yılın önemli bir kısmı boyunca ele geçiremediği bölge, 48 saatten kısa bir süre içinde kurtarıldı. 

 

Çatışmayı yakından izleyen kaynaklar, güvenlik yetkililerinden alıntı yaparak, Bağdadi'nin sahadan, kuvvetlerinin bozguna uğradığı yönünde haberleri aldıktan sonra, gruptan kimsenin ele geçirilmemesi için talimat verdiğini söylüyor. Kaynakların söylediğine göre bu yüzden onlarca kişinin cesedi yakıldı veya nehre atıldı. Bağdadi'nin mesajı, savaşçılarına, Carf el-Sahr'dan kaçtıkları sırada ulaştı; aynı esnada farklı yönlerden gelen hücum güçleri, el-Şahban ve el-Huceyr'de birleşmişti. IŞİD savaşçıları arkalarında 4 APC ve 3 Humvee bıraktı ve ayaklarıyla geri çekilmek – bir başka deyişle, kaçmak – zorunda kaldı.

 

ABD, her ne kadar Irak ve Suriye'de IŞİD'e karşı uluslararası bir ittifakı harekete geçirmiş olsa da, Irak'ta da Suriye'de de tek bir köyü bile kurtaramadı. Eş zamanlı olarak Irak Halk Seferberliği birimleri, Irak'ın pek çok bölgesinde, sahada inisiyatifi ele geçiriyor; tıpkı Carf el-Sahir'dan önce Amirli'de olduğu gibi ve şu anda Sad el-Azim, Calavla ve el-Saadia'da olduğu gibi.

 

Kaynaklar, bütün bu muharebelerden çıkarılması gereken dersin şu olduğunu söylüyorlar: Radikal cihadçı grubun, muarızlarına karşı gerçekleştirdiği katliamlar üzerinden inşa ettiği psikolojik bariyer yıkıldıktan sonra, IŞİD karşıtı gruplar arasında moral seviyesi çok yüksek.  Kaynaklar, önümüzdeki günlerin buna dair çok daha fazla şeyi ortaya çıkaracağını söylüyor.

 

Carf el-Sahr'daki destansı çarpışmadan ve Süleymani'nin sahadaki gülümseyen fotoğraflarının görülmesinden sonra Iraklı gruplardan bir savaşçı, bir arkadaşına durum hakkında kendisine bilgi vermesi için bir mesaj gönderdi. Savaşçı şunu yazdı: “Kayaları parçaladık, Kasım.”

 

 

Çev: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net