"İmam Humeyni’nin Liderliği ve Arap Devrimleri"

"İmam Humeyni’nin Liderliği ve Arap Devrimleri"
"Bütün devrimlerde liderlik, devrimci hedefleri gerçekleştirmek için verilen mücadeleye rehberlik ederek ve ona ilham kaynağı olarak çok hayati bir rol oynar. Devrimci kitleleri yönlendiren ve isteklerini karşılayan karizmatik bir şahsın varlığı devrime destek sağlamak bakımından çok önemlidir."
İmam Humeyni’nin Liderliği ve Arap Devrimleri

Yusuf Fernandez

Press TV

 

Bütün devrimlerde liderlik, devrimci hedefleri gerçekleştirmek için verilen mücadeleye rehberlik ederek ve ona ilham kaynağı olarak çok hayati bir rol oynar. Devrimci kitleleri yönlendiren ve isteklerini karşılayan karizmatik bir şahsın varlığı devrime destek sağlamak bakımından çok önemlidir.

Karizmatik liderin önemi, yeni devrimci düzeni konsolide etmek, bu düzeni meşrulaştırmak ve yeni bir devlet kurmak için devrim sonrası dönemde de önemlidir. Bu aşama, öncekinden daha zor ve karmaşık bir süreçtir.

Şüphesiz İslam Devrimi’nin zaferi ve Şah Rıza Pehlevi’nin 1979 Şubatı’nda devrilmesi, ardından İslam Cumhuriyeti’nin kurulması, büyük ölçüde İmam Ruhullah Humeyni’nin rehberliği ve şahsiyetiyle ilgilidir. Onun dini bilgeliği, İran’da değişimin gerekliliğine ilişkin politik vizyonu, Şah rejimine yönelik uzlaşmaz tavrı, tehlike ve tehditler karşısındaki cesaret ve metaneti ayrıca halkıyla iletişim kurabilme yetenekleri onu İran’daki devrimci hareketin doğal lideri yapmıştır.

İmam Humeyni İran halkına tamamıyla devrim için rehberlik etti. Bir tiranlık ve yolsuzluk örneği olmasının yanı sıra bazı dış güçlerin kuklası olan rejimle pazarlık etmeyi teklif eden çağrıları reddetti. 1963 yılında hapishaneden çıkıp özgürlüğünü kazandıktan sonra Pehlevi diktatörlüğüyle herhangi bir uzlaşmaya girmeyi geri çevirdi. Çok net bir hedefi vardı: Sadece Şah’ın rejimine son vermekle sınırlı değildi bu hedef, aynı zamanda saltanat rejimine ve rejimin ABD ile diğer Batılı güçlere olan bağımlılığına bütünüyle son vermeyi de amaçlamıştı.

İmam Humeyni, rejim tarafından empoze edilen sansürü etkisiz hale getirmek için alternatif iletişim araçlarını kullanarak İran halkını mobilize etmeyi başarmıştı. İran medyasında hiçbir nüfuza sahip değilken, sonraki dönemde kopyalanıp İran’ın dört bir yanına dağıtılan teyp kasetlerini devreye soktu. Mesajı aynı zamanda deşifre edilerek, elden ele gezmesi için fotokopilerle çoğaltılmıştı. Onun dilinin gücü, toplumun geniş kesimlerine ve özellikle de devrimci güçlere ulaştırılmak üzere tasarımlanmasında yatıyordu. 

Diğer taraftan İslam’ın stratejik rolü ve İran halkının dini duyarlılığı, İslam Devrimi’ni Fransız, Rus ve diğer devrimlerle karşılaştırıldığında tamamen bir istisna haline getirmiştir. Diğer bir ifadeyle, güçlü değişim iradesinde İslam’ın rolü ve basiretli liderlik, İslam Devrimi’nin 1979’daki zaferine yardım etmiştir. Daha sonra İmam Humeyni yine, sadece toplumun kaymak tabakasına değil bütün İran toplumuna hizmet edecek yeni bir siyasi, hukuki, ekonomik ve kültürel kurumların oluşturulmasını desteklemiştir.

Arap Devrimleri

Tunuslular Zeynelabidin bin Ali rejimine karşı başkaldırdıklarında Afrika’nın Kuzeyi ve Ortadoğu, Aralık 2010’dan beri halk devrimlerinin sahnesi haline geldi. Birkaç ülkede yıllar boyu iktidarda kalmış diktatörler, -Tunus’ta Bin Ali, Mısır’da Hüsnü Mübarek, Libya’da Kaddafi, Yemen’de Ali Abdullah Salih- ya devrildiler ya sürgüne gönderildiler veya öldürüldüler ya da tutuklanıp hapse atıldılar.

Bununla birlikte, bu devrimler gelişme sürecinde, üzerinde tartışma olmayan bir lider ya da en azından tek bir lider ortaya çıkaramadı. Sonuç olarak, devrimci hareketler için net bir hedef belirlenemedi. Bu ülkelerdeki popüler ayaklanmalar acımasız diktatörleri yerlerinden etmeyi başardığı halde devrimin hedeflerine ya da yeni devletin doğasına dair birçok kafa karışıklığı bulunmakta.

Bazı liderler, halklarının hayatlarını yeni ekonomik belirlenimlerle daha kolay, yaşanabilir hale getireceklerini ya da halk desteğini elde etmek için milliyetçiliği kullanabileceklerini düşündüler. Bu hareketlerden bazıları Batı müdahalesini, Washington ve Avrupa başkentlerini ziyaretlerinde destek istemeyi ve hükümetlerinin Batılı çıkarlar bakımından sorun teşkil etmeyeceğini kabul etmeye istekli oldular.

Bu hareketler basitçe mevcut sistemleri birazcık değiştirmeyi ya da hükümet etmek için biraz güç sahibi olmayı istediler. Mısır örneğinde diktatörlük tamamen tasfiye edilemedi. Eski rejimin artıkları iktidarın geniş bir bölümünü halen denetimleri altında tutmayı sürdürdüler, halkların temel haklarını yok saymak adına devrime nüfuz etmeye ve onu istedikleri yönde etkilemeye çalıştılar.

Buna karşın İmam’ın liderliği tamamen İslam öğretisine bağlı kalırken halkın tamamını arkasına alabilen ideolojik amaca sahipti. İmam’ın Kurani ilkelere bağlılığı mutlak ve belirsizliğe mahal vermeyen cinstendi. İran halkını harekete geçirmek için milliyetçiliği ya da ekonomik vaatleri kullanmaya çalışmadı.

Amacı, İran halkını sadece Şah’ın diktatörlüğünden değil aynı zamanda ABD’nin öncülük ettiği küresel emperyalizmden de özgürleştirmeye ve kurtarmaya çalışmaktı. Konuşmalarında İmam, İslami prensiplerin asaletini ve saygınlığını defalarca vurgulamıştır. Bu ilkeleri bayraklaştıran İmam Humeyni, çağdaş dönemdeki ilk İslami devleti kurmayı başardı.


medyaşafak