İsrail’in Golan saldırısı: Taktik kazanım, stratejik yüke dönüşüyor

İsrail’in Golan saldırısı: Taktik kazanım, stratejik yüke dönüşüyor
Şu anda belki de, taktik bir kazanımın stratejik bir yüke dönüştüğü ender anlardan birini yaşıyoruz: İsrailli yetkililer ilk coşkularından yalnızca birkaç saat sonra, bir mayına basmış ve onun patlamasını bekleyen bir insan gibi korkmuş ve kaygılı bir hale geldi.

 

 

 

Muhammed Budeyr

 

 

El Ahbar

 

 

Şu anda belki de, taktik bir kazanımın stratejik bir yüke dönüştüğü ender anlardan birini yaşıyoruz: İsrailli yetkililer ilk coşkularından yalnızca birkaç saat sonra, bir mayına basmış ve onun patlamasını bekleyen bir insan gibi korkmuş ve kaygılı bir hale geldi. 

 

Bu kaygının en önemli işareti, İran Devrim Muhafızları komutanı katliama cevap olarak İsrail'i “yıkıcı bir fırtına” ile tehdit ettikten sonra İsrail'in, hedef aldıkları konvoyda İranlı generalin de bulunduğunu önceden bildiğini inkar etmeye çalıştı.

 

İsrail'de yayınlanan Yediot Ahronot gazetesine yazan askeri yorumcu  Alex Fishman, İsrail'deki hissiyatı, “İsrail, kendi başarısından, olması gerekenden fazla pişmanlık duyuyor” sözleriyle ifade etti.  İsrail saldırısının şimdi stratejik bir krize dönüştüğünü belirterek, yetkililere kuzeye Demir Kubbe bataryaları yerleştirmek için acele etme çağrısı yaptı. Ayrıca, suikast nedeniyle kimin sorumlu olduğunu söylemeden, şunları yazdı: “Planlayıcıların, bundan daha parlak bir başarı hayal etmiş olamayacağını varsayabiliriz. İki füzeyle üç kuş vurduk: Suriye egemenliğini ihlal ettik, bir Hizbullah sembolünü vurduk ve bir İranlı generali öldürdük.” Yorumcu ayrıca, eğer İsrail Golan'da kimi ve neyi vurduğunu biliyor idiyse, “stratejik düşüncede bir sorunumuz var demektir” dedi.  

 

Fishman, sadece İsrail'in değil, dünyadaki bütün dışişleri bakanlarının da sessiz kaldığını belirtti. Herkesin, durumun sakinleşmesini umarak geri gittiğini ve başını kuma gömdüğünü söyledi. Devamında, bir fırtına durumunda İsrail'in umudunun, fırtınanın kısa sürmesi olduğunu belirtti.  

 

İsrail şimdi, Hizbullah'ın saldırıya nasıl bir karşılık verme niyetinde olduğuna dair göstergeler arıyor. İran'ın şehitlerin isimlerini açıklaması ve Hizbullah şehitleri için düzenlenen kitlesel cenaze törenleri konusunda ise Fishman, bunların kendi iç cephelerine ve “yanıt verilme niyetinde olunan” dünyaya gönderilmiş işaretler olduğunu söyledi. 

 

Aynı gazeteden bir siyasi yorumcu olan Yossi Yehoshua, İran'ın bir Devrim Muhafızları generalinin ölüm haberini açıklamasının, saldırının başarısını yansıtmasına rağmen, İsrail için riski de arttırdığını yazdı.

 

Haaretz gazetesinden, Arap dünyası yorumcusu Zvi Bar'el ise, saldırının statükoyu tuzla buz ettiğini ve İsrail'i Suriye krizine daha fazla müdahaleye – yeni kırmızı çizgiler çizmeye – yönelttiğini yazdı. Bar'el, El Kaide ile bağlantılı olanlar da dahil olmak üzere çeşitli grupların Golan'ın farklı bölgelerini kontrol ettiğini, ancak İsrail'in bunları tehdit olarak görmediğini ekledi. Hizbullah güçlerinin ve İranlı savaşçıların krize müdahil olması ise, İsrail'den gelecek şiddetli bir yanıtla karşılanacak olan, stratejik bir değişim olarak görülüyor.  

 

Haaretz gazetesinde yazan askeri analist Amos Harel, her ne kadar İsrail ve Hizbullah da dahil olmak üzere hiçkimse durumun tırmanışın geçmesini istemiyor olsa da, İranlı generalin ölümünün durumu daha karmaşık hale getireceğini söyledi. Harel, Hizbullah'tan söz etmeyerek bu faktörün İsrail ve İran arasındaki gerilimin merkezinde olacağını yazdı ve “bu nedenle soru, Tahran'ın, öngörülen yanıtı Hizbullah'ın ellerinde tutmayı seçip seçmeyeceğidir” dedi.

 

Harel, İsrail'in Hizbullah savaşçılarını hedef alma kararının arkasındaki gerekçenin ne olabileceği meselesini açarak, Hizbullah'ın şu anda cihadçı gruplarla savaşmakla meşgul olduğunu, bunun da İsrail'e karşı hareketlerini sınırlayacağını yazdı. Harel, Hizbullah'ın bir tırmanıştan yana olmadığını söyleyen İsrail askeri istihbarat raporlarına yer verdi, ancak 2006'daki İkinci Lübnan Savaşı öncesinde de benzer değerlendirmelerin dolaşımda olduğu ikazında bulundu. Harel, Hizbullah'ın yabancı ülkelerdeki Hizbullah hedeflerini vurup inkar edebileceğini ileri sürdü.

 

Harel, pek çok benzer İsrail operasyonları gibi, Hizbullah'a yönelik saldırının, Genelkurmay'daki subayların olası sonuçlara dair yaptığı ikazlara rağmen gerçekleştirildiğini ileri sürdü. Güvenlik Bakanı Moşe Yalon'un, bu tür operasyonlardaki deneyimleri temelinde, agresif saldırıları güçlü bir şekilde desteklediğini ekledi. Yalon'un bu deneyimlerinin en başında, 1988 yılında Tunus'ta Filistinli lider Halil el-Vezir'e (Ebu Cihad) düzenlenen suikast sırasında yönettiği  elit Sayeret Matkal komando birimi geliyor.

 

Askeri yorumcu, bu bağlamda İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun izlediği politikayı tahlil etti. Resmi İsrail politikasının kasıtlı olarak belirsiz olduğunu söyleyen Harel'e göre İsrail bir yandan Golan'daki saldırınn sorumluluğunu kabul etmezken, diğer yandan Israel Hayom aracılığıyla dolaylı olarak saldırıyı destekliyordu; yorumcunun “devlet sözcüsü” olarak adlandırdığı gazete, “Kuvvetlerimiz, Suriye-Golan'da üst düzey teröristlerden oluşan bir hücreye saldırı düzenledi” başlığını atmıştı. Harel, böyle bir ikiyüzlülüğün Netanyahu'nun aynı anda hem saldırıyı gerçekleştirip, hem de saldırıyla kendi arasına mesafe koymasına izin verdiğini söyledi. 

 

www.medyasafak.net