İsrail’de panik

İsrail’de panik
İsrail medyası, Kuneytra’ya bir saldırı düzenleme yönündeki düşüncesiz kararı eleştirmeye başladı. Medya, bunun dengesiz bir fayda-zarar analizine dayandığını söylüyor, saldırıya damgasını vuran istihbarat sorunu için soruşturma yapılması çağrısı yapıyor ve siyasi yapıyı, verdiği yanıttan ötürü eleştiriyor.

 

 

 

Yahya Dabuk

 

 

El Ahbar

 

 

Geçtiğimiz günlerde İsrail, İran'ın ve Hizbullah'ın öfkesini – Salı günü üst düzey bir güvenlik yetkilisi aracılığıyla yatıştırıcı mazeretler ileri sürerek ve dolaylı olarak özür dileyerek – kontrol altına alma çabaları başarısız olduktan sonra, bir endişe durumundan bir panik durumuna geçti. Hizbullah komandolarının kaçırma operasyonları için sınırı geçtiği haberleri yayıldıktan sonra panik, kuzeydeki İsrail yerleşimlerindeki insanları da sardı.

 

İslami Direniş hareketi Hizbullah, geçen Çarşamba günü, İsrail'in önceki Pazar günü Suriye'nin Kuneytra şehrine düzenlediği saldırıda katledilen altı şehidinden son ikisi için cenaze törenleri düzenledi. Eş zamanlı olarak Beyrut'un güney banliyösü Dahiye'de, bir sonraki Pazar günü onların şehadetlerinin birinci haftasını anma amaçlı törenler için hazırlıklar başladı. El Ahbar'a konuşan kaynaklar, Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın, partinin saldırının koşullarına ve direnişin bunu ele alma biçimine dair bakışını izah edecek bir konuşma yapacağını yalanladı.

 

Hizbullah içindeki ilgili taraflar, saldırının detaylarını dikkatle değerlendirmeye devam etti ve olaya dair bilgileri inceleyip, parti liderliğine potansiyel yanıtlar hakkında fikir sundu (herkes, bir yanıtın kaçınılmaz olduğunu varsayıyor). Hizbullah, saldırının sonuçları hakkında açıkyüreklilikle hareket ediyor. İsrail'in “açıklamalarının, izahatlarının, yahut özürlerinin” üzerinde durmuyor. Direniş, her zaman olduğu gibi İsrail'in caydırılması ve cezalandırılması ile ilgileniyor ve bu kez, kuzey cephesini Lübnan'daki Şeba'dan Suriye'deki işgal altındaki Golan Tepelerine doğru genişletme sorununu dikkate alıyor.

 

Ülke içinde, “saldırı Lübnan topraklarında gerçekleşmediği için Hizbullah'ın saldırıya misilleme yapmaması” çağrısı yapmak üzere, 14 Mart koalisyonu üyeleri tarafından ve hükümet dışından, kamuoyuna açıklanmamış temaslar kuruldu – şu ana kadar buna dair halka dönük bir açıklama yapılmadı. 

 

Eş zamanlı olarak birkaç gün önce, kuzeyde, Lübnan sınırı yakınlarındaki İsrail yerleşim birimlerinde, bir Hizbullah komandosunun yerleşim birimlerinden birinde bir “kaçırma operasyonu” gerçekleştirmek üzere sınırı geçtiği haberinin yerleşimciler arasında yayılması üzerine panik havası hakimdi. Sınırın orta kısmına askeri takviye güçlerinin yerleştirilmesi, yolların kapatılması ve yerleşimcilerden, arama-tarama operasyonları bitinceye kadar evlerinden çıkmamalarının istenmesi, halk arasındaki panik düzeyini yalnızca arttırdı.

 

İsrail medyasına göre bu endişe hali, yerleşimcilerin dükkanlarını kapatmalarına sebep oldu; görünen araç ve yayanın kalmamasıyla sokaklar ıssızlaştı ve polis ve ordu, ana yolları ve yan yolları kapattı. İsrail ordusu, Lübnan sınırındaki hazırlık durumunu arttırdığını ve askerleri ve yerleşimcileri kaçırmak üzere sızacak kişilerle karşı karşıya gelmek üzere önlemlerini peşinen aldığını duyurdu.

 

Yüksek alarm düzeyiyle geçen saatlerin ardından İsrail ordusu, Lübnan'dan – özellikle de orta kısımdaki Ramim sıradağ bölgesinde - yerleşimlere doğru sınırı geçen herhangi bir grup tespit etmediklerini duyurdu. Ordu tüm yolları yeniden açtı ve yerleşimcilerden normal hayatlarına dönmelerini istedi. Medya kuruluşları, sızma operasyonlarına dair dedikodular nedeniyle “İsrail Genelkurmay Başkanı Benny Gantz'in, NATO'ya üye devletlerin genelkurmay başkanları toplantısına katılımını iptal ettiğini” aktardı.

 

Tartışma başlıyor

 

İsrail medyası, Kuneytra'ya bir saldırı düzenleme yönündeki düşüncesiz kararı eleştirmeye başladı. Medya, bunun dengesiz bir fayda-zarar analizine dayandığını söylüyor, saldırıya damgasını vuran istihbarat sorunu için soruşturma yapılması çağrısı yapıyor ve siyasi yapıyı, verdiği yanıttan ötürü eleştiriyor.

 

İsrail gazetesi Haaretz'ten askeri işler uzmanı Amos Harel, Knesset Dışişleri ve Güvenlik Komitesi üyelerine, yakın gelecekte “büyük güvenlik krizini”, özellikle de İran ve Hizbullah'ın açık tehditlerini tartışma ve saldırı kararını alan kişilere zorlayıcı sorular sorma çağrısında bulundu. Cihad Muğniye kasıtlı hedef miydi, yahut İranlı Tümgeneral Muhammed Ali Allahdadi'yi öldürmek niyetinde miydiler? Askeri istihbarat, generalin konvoyda olduğunu biliyor muydu? Muğniye'nin öldürülmesinin sunduğu fayda, onun öldürülmesinin Hizbullah'la olan gerilimi tırmandırması halindeki potansiyel kayıpları dengeliyor mu? Harel ayrıca, İsrail iç cephesinin bir savaşın patlak vermesi halindeki– Hizbullah'ın İsrail'in yerleşim bölgelerine binlerce füze fırlatma tehdidi sebebiyle – hazırlık düzeyini ve bu türden bir çatışma için ön hazırlıklar ile ordunun bu savaşı yürütme hazırlıklarını da sordu.

 

Yediot Ahronot gazetesinden Nahum Barnea, Kuneytra'daki saldırıyı eleştirdi ve bu saldırının açık kusurları olduğunu ve “hata” olduğunu savundu. “Salı günü anonim bir İsrail kaynağının yarım ağızla özür dilemesi, ilk talihsizliği dengelemedi. Aksine, daha da kötü hale getirdi… Bir İsrail kaynağının şimdi İran generalinin kazara öldürüldüğünü kabul etmesi, böyle düşünenlerin sadece şüpheci gazeteler olmadığını gösteriyor. İsrail'in savunma yapısı içindeki kaynaklar da böyle düşünüyor” diyen Barnea, şunları ekledi “Karar alım sürecinde bir kusur olmuş olabilir. Böyle bir saldırı ancak, siyasi kademenin, başbakanın ve savunma bakanının onayını aldıktan sonra gerçekleştirilir… Her durumda, siyasi kademe sorumludur.”

 

Yediot Ahoronot gazetesinin askeri analisti Alex Fishman, İsrail'in saldırıya yanıtının utançtan paniğe dönüştüğünü söyledi. Fishman, İsrail'in şizofrene benzediğini söyledi: bir yandan, saldırıyı gerçekleştirdiğini kabul etmiyor, diğer yandan İranlı generalin yanlışlıkla öldürüldüğünü, dolayısıyla da sorumluluğunu üstlenmediği saldırıyı gerçekleştirdiğini kabul ediyor.

 

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'ya yakın olan Israel Today gazetesi ise, başbakanın kararlarını savunmaya ve İsrail çıkarları bahanesiyle öne sürülen eleştirileri susturmaya yöneldi.  Gazete, “İran tehditlerde bulunmaya son vermelidir” başlıklı bir makalede, İsrail'in “terör örgütleriyle” savaşmayı durdurmayacağını savundu. Gazete, “terörist” liderlere zaman zaman, mutlak bir güvenlik içinde yaşayamayacakları mesajını gönderiyor.

 

www.medyasafak.net