“Dünya İslam Cumhuriyeti’nin Ne Olduğunu Anlayacaktır”

“Dünya İslam Cumhuriyeti’nin Ne Olduğunu Anlayacaktır”
12 Ferverdin (11 Şubat) İslam Cumhuriyeti’nin yıldönümü ve İran halkının talep ettiği siyasi düzenin muhteva ve formunu seçtiği gündür. Peki, bu yeni siyasi düzen gerçekte ne istiyor?
“Dünya İslam Cumhuriyeti’nin Ne Olduğunu Anlayacaktır”

 

Tabnak.ir

İmam Humeyni’den İslam Cumhuriyeti’ni geçmişteki ve günümüzdeki mevcut devletlerle karşılaştırılması istenince İmam mukayese yapıp ortak özellik dile getirmeden “İslam Cumhuriyeti pratiğe döküldüğü zaman dünya bunun ne olduğunu anlayacaktır” demişti.

12 Ferverdin (11 Şubat) İslam Cumhuriyeti’nin yıldönümü ve İran halkının talep ettiği siyasi düzenin muhteva ve formunu seçtiği gündür. Peki, bu yeni siyasi düzen gerçekte ne istiyor?

İmam Humeyni farklı yerlerde İran’ın yeni siyasi düzeni ismiyle İslam Cumhuriyeti mefhumunun teorisi hakkında açıklamalarda bulunmakla beraber herkesi İslam Cumhuriyetini pratikte müşahede etmeye ve bunu pratikte tanımaya davet etmektedir.

İmam Humeyni’nin İslam Cumhuriyeti hakkındaki sözlerini ne kadar uygulayabildik?

İslam Devrimi’nin olmasının üzerinden otuz yıldan fazla zaman geçti ve bu zaman zarfında bazı alanlarda İmam Humeyni’nin İslam Cumhuriyeti ideallerine yakınlaştığımız hususunda şüphe yoktur.

Örneğin İmam Humeyni bir yerde İslam Cumhuriyeti’nde insanların hakları hakkında şöyle demektedir: “Halk, işlerini yürütecek birini seçmeli ve istemedikleri zaman da ona git demelidir. Yetkililerin istedikleri şekilde davrandıkları bir rejimde halk yetkililere git diyemez ve o yetkili hep yerinde oturur. Saltanat bu şekildedir. Sultan olan kimse hep sultandır ve halkın isteklerinin hiçbir değeri yoktur. Böyle bir insan istediği zaman istediğini yapabilir. Azledilmekten çekinmez ve korkmaz. Bunlar için azledilmenin bir anlamı da yoktur. Hep vardırlar ve var olacaklardır. Herkes de bu şahı ve sultanı sevmek zorundadır. Ama eğer bir kişiye gel beş yıl, sekiz, on yıl bu ülkenin cumhurbaşkanı ol ve ülkeyi yönet denilirse ve halk da özgür bir şekilde bu kişiyi seçerse, bu kişi her ne kadar kötü de olsa en azından kendisini düşündüğü için örneğin benim beş yıl sonra görevim bitecek ve ben de sıradan bir insan olacağım o zaman halk beni perişan eder ve eğer birilerini zulmetmişsem beni mahveder, diyecektir. Aslında monarşi düzeni halka dayatılmış bir hatadır.”

Kuşkusuz bugün İslam Cumhuriyeti’nde halkın istekleri doğrultusunda yetkililerin değiştiğine ve bunun devamlı bir harekete dönüştüğüne şahitlik etmekteyiz. Tabii yasama, yürütme ve yargı alanlarında bazı eksiklikler vardır. Bazen farklı alanlarda çalışan bazı sorumluların az çalışmalarından, şahsi algılarından ve liyakatsizliklerinden kaynaklanan durumların istemeden de olsa siyasi düzene mal edildiğini görmekteyiz. Ancak genel bir şekilde ve kanunlar çerçevesinde, yani halkın seçme ve seçimlere itiraz hakkı İmam Humeyni’nin dile getirdiği bir hedeftir. Gücün demokratik intikali İran’da yıllardır devam eden bir olgudur. Farklı alanlarda onlarca seçimin yapılması farklı siyasi akımların işbaşına gelmeleri ve onlardan sonra başka akımların işbaşına gelmesi bu hakikati bizlere göstermektedir.

Tabii yetkililer bazı alanlarda İmam Humeyni’nin isteklerini ve İslam Cumhuriyeti’nin ideallerini hayata geçirememişlerdir. Örneğin İmam Humeyni İslam Cumhuriyeti’nde devletin görevleri hakkında şöyle demektedir: “İslam Cumhuriyeti bütün halklar için saadet, hayır ve barış sebebidir. Eğer İslami hükümler uygulanırsa mazlumlar kendi haklarını elde edeceklerdir. Halkın içindeki bütün gruplar haklarına kavuşacak ve zulüm ile sitem kökten kuruyacaktır. İslam Cumhuriyeti’nde zorbalık yoktur. İslam Cumhuriyeti’nde zulüm yoktur, özgürlük ve bağımsızlık vardır. Halkın bütün sınıfları İslam Cumhuriyeti’nde refah içinde olmalıdır. İslam Cumhuriyeti’nde yoksulların refah içinde yaşamaları için gerekli tedbirler alınır. Muhtaçlar haklarına sahip olurlar. İslam Cumhuriyeti’nde İslami adalet uygulanır. İlahi adalet bütün insanları kapsar. Tağuti düzenlerde olan şeyler İslam Cumhuriyeti’nde yoktur. Ben İslam Cumhuriyeti için sizleri tebrik ediyorum. Hepimizin İslam Cumhuriyeti’nin gölgesi altında refah içinde mesut bir şekilde yaşayacağımızı ümit ediyorum.” (Sahife-yi İmam, c. 6, s. 525)

Adalet meselesi ve halkın eşit bir şekilde bilhassa ekonomik gelirlerden yararlanmaları İmam Humeyni’nin İslam Cumhuriyeti’ni kurmasının bir diğer nedeni idi. Ancak Devrim Önderinin de defalarca bu hususu vurgulamasına rağmen bu alanda istenen aşamaya gelinememiştir. Gerçi İmam Humeyni’nin dile getirdiği refah her ne kadar tam olarak müşahede edilmese de bütün ülkede avam halkın durumunda bir iyileşme olduğu açıktır. Bugün dahi halkın refahı ve ekonomik meseleleri ülkenin en büyük sorunudur ve adaletin tahakkuku için belli bir hedef çerçevesinde gerekli adımlar biran önce atılmalıdır.

İmam Humeyni ideolojisinin bölge halklarının gönüllerinde kök salmaya başladığı bu dönemde İmam Humeyni tarafından ortaya konulan siyasi düzenin etkin olduğunu ve bölgede kurulacak yeni devletler için model olabileceğini göstermek her zamandan daha fazla önemli bir mesele olmuştur. Daima sahnede olup ülkelerinin geleceğini belirleyen halk da yetkililerin bilerek veya bilmeyerek içine düştükleri gaflet uykusundan uyanmalarını ve bütün varlıklarıyla ülkenin gelişimini, keza bölgede ve uluslararası farklı alanlarda İran halkının içtimai ve siyasi hüviyetlerini yükseltmelerini beklemektedirler.

Her şeye rağmen İslam Cumhuriyeti’nin övünülecek çok önemli kazanımları olmuştur. Bu kazanımlar özgüvene ve yapılmamış işlerin de yapılmasına neden olacaktır. Tabii bunun için yetkililerin İmam Humeyni’nin “İslam Cumhuriyeti pratiğe döküldüğü zaman dünya ne olduğunu anlayacaktır” sözünü unutmamaları gerekir. Bu İmam Humeyni’nin İslam Cumhuriyeti’ne olan sonsuz güvenini göstermektedir ki bunun bir bütün olarak pratiğe geçmesi durumunda bunun mahiyeti ve işlevi hakkında herkesle konuşulabilir.

  

Bu yazı Sedat Baran tarafından medyasafak.com için tercüme edilmiştir.