Özel haber: İran askeri şefleri Irak’ta nasıl faaliyet yürütüyor? (Tam Metin)

Özel haber: İran askeri şefleri Irak’ta nasıl faaliyet yürütüyor? (Tam Metin)
Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri, Reuters’a şöyle konuştu: "Çoğumuz Hamaney’in bir İslam lideri olarak bütün vasıflara sahip olduğuna inanıyoruz. O sadece İranlıların lideri değil, bütün İslam ümmetinin lideridir. Ben buna inanıyorum ve bununla gurur duyuyorum."

 

 

 

Ned Parker, Babak Dehghanpisheh, Isabel Coles

 

 

Reuters

 

 

BAĞDAT – O yüz, Bağdat'ın merkezindeki pek çok afiş panosunda kendisini gösteriyor; Irak başkentinin her yerinde dikkatli gözlerle bakan, saçları ağarmış bir generalin yüzü bu. Ancak bu komutan Iraklı değil. İranlı.

 

Afişler yakın zamanda gelmiş ve İran'ın şimdi Bağdat'ta nasıl bir etkiye sahip olduğunu yansıtıyor.

 

Irak ağırlıklı olarak bir Arap ülkesi. Hem Şii, hem de Sünni Müslüman olan yurttaşları, uzun süre boyunca doğularındaki Fars ülkesi İran'a güvenmedi. Fakat Bağdat Sünni aşırıcı grup “İslam Devleti”ne karşı mücadeleye giriştiğinden şimdi pek çok Şii Iraklı, bir Şii teokrasisi olan İran'ı temel müttefikleri olarak görüyor.

 

Özel olarak Iraklı Şiiler, geçen yaz Irak ordusunun kitlesel ölçekte ortadan kalkmasından bu yana, güçlü İran destekli milislere güvenmeye başladılar. Onlarca paramiliter grup, Irak hükümetinin gizemli bir kolu olan Halk Seferberlik Komitesi, yahut “Haşid Şaabi” altında birleşti. Başbakan Haydar el-Abadi'nin selefi Nuri el-Maliki tarafından kurulan resmi yapı, şimdi Irak'ın pek çok güvenlik operasyonunda liderlik rolü oynuyor. Bu yapı, Tahran, Irak hükümeti ve milisler arasındaki bağlantı noktası pozisyonuyla, ülkenin geleceğinin belirlenmesinde giderek daha fazla etkili oluyor.

 

Şu ana kadar bu yapı hakkında az şey biliniyordu. Fakat Haşid Şaabi içindeki temel Iraklı figürler, Reuters'a verdikleri bir dizi röportajda paramiliter gruplar hakkında, Bağdat ve İran'ın işbirliği biçimleri hakkında ve İranlı danışmanların hem grup içinde hem de sınır hatlarında oynadıkları rol hakkında ayrıntılar verdi. 

 

Reuters'a konuşanların arasında, belki de en güçlü Şii paramiliter grup olan Bedir Örgütü'nden üst düzey iki figür ve görece yakın zamanda kurulmuş bir milis grubu olan  Saraya el-Horasani'nin komutanı da var.

 

Haşid Şaabi, toplamda onlarca grubu denetliyor ve koordine ediyor. İçinde yer alan kişiler, grupların çoğunun Irak'ın önde gelen Şii din adamı Büyük Ayetullah Ali el-Sistani'nin çağrısını izlediklerini söylüyor. Ancak aynı zamanda savaşma ve – kendi bakışlarına göre – Irak'ı savunma kararı almalarında kilit bir faktör olarak İran dini lideri Ayetullah Ali Hameney'in rehberliğini de zikrediyorlar.

 

Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri, Reuters'a şöyle konuştu: "Çoğumuz Hamaney'in bir İslam lideri olarak bütün vasıflara sahip olduğuna inanıyoruz. O sadece İranlıların lideri değil, bütün İslam ümmetinin lideridir. Ben buna inanıyorum ve bununla gurur duyuyorum."

 

Amiri, Iraklı bir siyasi ve askeri lider olarak sahip olduğu rolle Hamaney'e olan bağlılığı arasında herhangi bir çelişki olmadığını vurguladı.

 

Amiri, "Hamaney, Irak halkının çıkarlarını geri kalan her şeyin üstüne koyacaktır" dedi.

 

 

SAVAŞ SAHASINDAN HASTANEYE

 

Haşid Şaabi'nin lideri, eski bir Bedir komutanı olan, geçmişte Saddam Hüseyin'e karşı faaliyet yürütmüş ve Amerikalı yetkililerin 1983 yılında ABD büyükelçiliğini bombalamakla suçladığı, daha ziyade savaş adı olan Ebu Mehdi el-Muhendis adıyla bilinen Cemal Cafer Muhammed.

 

Iraklı yetkililer Muhendis'in, İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü lideri Kasım Süleymani'nin sağ kolu olduğunu söylüyorlar. Muhendis, bazı milisler tarafından, “sözü bütün gruplar üzerinde kılıç gibi” olan, “bütün birliklerin komutanı” olarak övülüyor.

 

Liderlik ettiği yapı, lojistikten İslam Devleti'ne karşı askeri operasyonlara kadar her şeyi koordine ediyor. Yapının üyeleri Muhendis'in hem Süleymani hem de Amiri le olan yakın dostluluğun, işbirliğinin sağlamlaştırılmasına yardım ettiğini söylüyor.

 

Bedir Örgütü'nün Bağdat'ın batısındaki liderlerinden Muin el-Kazimi'ye göre bu kişiler 20 yılı aşkın zamandır birbirlerini tanıyor. Kazimi,  “Bu geçmiş, Haşid Şaabi'nin kurulmasına ve 250 bin Irak askeri ile İçişleri Bakanlığı'na bağlı 600 bin polisin başaramadığı bir zafere ulaşan bir gücün yaratılmasına kaydadeğer düzeyde yardımcı oldu” dedi.

 

Kazimi, ana liderlik ekibinin büyük askeri kampanyalardan önce üç-dört hafta boyunca istişare yürüttüğünü söyledi ve  "Savaşa bütün yönlerden bakıyoruz, ilk olarak saha belirleniyor (…) daha sonra Haşid Şaabi müfrezeleri içinde görevlerin nasıl dağıtılacağı konuşuluyor ve müfreze komutanları ve lojistik konularında istişare yürütülüyor" dedi.

 

Kazimi, Süleymani'nin “çatışmanın başından sonuna kadar operasyon komuta merkezine katıldığını ve yaptığı son şeyin de çatışmada yaralanan kişileri hastanede ziaret etmek olduğunu” söyledi.

 

Iraklı ve Kürt yetkilier, Irak'ta İranlı danışmanlarının sayısının 100 ile birkaç yüz arasında olduğunu söylüyor – bu, Iraklı güçleri eğiten yaklaşık 3 bin Amerikan subayından daha az. Ancak İranlılar pek çok bakımdan daha etkili bir güç.

 

Iraklı yetkililer, Tahran'ın müdahalesinin itici gücünün, İslam Devleti'nin sadece Irak'taki değil aynı zamanda İran'daki Şii türbelerine de yakın bir tehdit oluşturduğu inancı olduğunu söylüyorlar. Her iki ülkede, ama özellikle de Irak'ta türbeler, bu mezhebin en kutsal varlıkları arasında yer alıyor.

 

Iraklı yetkililerin söylediğine göre İranlılar, İslam Devleti'nin geçen Haziran ayında kuzeydeki Musul şehrinin kontrolünü ele geçirmesinden günler sonra Büyük Ayetullah Sistani'nin Iraklılara ülkelerini savunma çağrısı yapmasının ardından Şii gönüllülerin ve milis güçlerinin örgütlenmesine yardım etti.

 

Başbakan Abadi, İslam Devleti'yle olan savaşın ilk günlerinden itibaren İran'ın Iraklı güçlere ve gönüllü milislere silah ve cephanelik sağladığını söyledi.

 

İranlılar ayrıca birlikler de gönderdi. Çok sayıda Kürt yetkili, İslam Devleti geçen yaz Irak-İran sınırına yaklaştığı zaman İran'ın onlarla savaşmak üzere Irak'a topçu birlikleri sevkettiğini kaydetti. Irak'ın yarı özerk Kürdistan bölgesinden üst düzey bir yetkili olan Ferid Asarsad, İranlı birliklerin sık sık Iraklı kuvvetlerle birlikte çalıştığını söyledi. Kuzey Irak'ta peşmerge askerleri “çatışmada hedeflerin belirlenmesi gibi teknik meselelerle uğraştı, ancak roket ve top ateşi gibi işleri yapanlar İranlılardı.”

 

Üst düzey Bedir yetkilisi Kazimi, Irak'taki İranlı danışmanların taktikten paramiliter gruplara, elektronik izleme ve radyo iletişimi de dahil sinyalleşme ve insansız uçak kullanımı becerilerine kadar her şeyin sunulmasına yardım ettiğini söyledi.

 

Kazimi, "ABD yıllar boyunca Irak ordusuyla birlikte kaldı ve hiçbir zaman onlara insansız uçak kullanmayı da, sofistike bir iletişim ağını kullanmayı da, düşmanın iletişimini kesmeyi de öğretmedi” şeklinde konuştu: “Ancak şimdi Haşid Şaabi, (İranlı) danışmanların yardımıyla insansız uçakların nasıl kullanıldığını ve nasıl üretildiğini biliyor.”

 

 

SİHİRLİ BİR SAVAŞÇI

 

Irak'taki İran etkisini en iyi gösteren Şii milis gruplarından bir tanesi Saraya el-Horasani. Grup 2013 yılında Hamaney'in, önce Suriye'de, arkasından Irak'ta aşırılıkçılarla savaşma çağrısına yanıt olarak kurulmuştu.

 

Grup, Bağdat'ta üzerinde İran Devrim Muhafızları üyesi General Hamid Tağavi'nin resminin bulunduğu afiş panolarından sorumlu. Milis üyelerinin  Ebu Meryem olarak bildiği Tağavi, Aralık ayında Kuzey Irak'ta öldürülmüştü. General, pek çok Iraklı Şii savaşçı için kahraman haline geldi.

 

Saraya el-Horasani komutanı Ali el-Yasiri, Tağavi'nin “bir gerilla savaşı uzmanı” olduğunu söyledi. “İnsanlar onu sihirli bir savaşçı gibi görüyordu.”

 

Tağavi'nin ölümünden kısa süre sonra Horasani grubu tarafından internette yayınlanan bir videoda, İranlı generalin savaş sahasında yere çökmüş halde, kurşunlar başının üzerinden geçerken talimatlar verdiği görülüyor. Etrafında bulunan  AK-47 silahlarına sahip genç Iraklı savaşçılar sımsıkı yere sarılmış. General, buruşuk askeri kıyafetler giymiş ve sakin, iyi kalpli bir tavra sahip. Videonun ilerleyen kısımlarında savaşçılarını topluyor ve onları, mevzilere saldırmak üzere ileri çıkmaya teşvik ediyor.

 

Geçen yıl 10 Haziran'da Musul'un düşmesini izleyen iki gün içinde, İran'ın Arap azınlık nüfusundan olan Tağavi, İran'ın düzenli ordusunun ve Devrim Muhafızları'nın üyeleriyle birlikte Irak'a doğru yola çıktı. Kısa süre sonra, İslam Devleti'ni Bağdat'ın 80 km kuzeyindeki Balad'da arkadan kuşatmak için ayrıntılı bir plan hazırlanmasına yardım ediyordu.

 

Tağavi'nin Saraya el-Horasani ile vakit geçirmesi, grup için bir lütuf oldu. Grubun üyelerinin sayısı 1,500'den 3,000'e çıktı. Şimdi, çoğu İslam Devleti'nden ele geçirilmiş toplara, ağır makineli tüfeklere ve 23 adet askeri Humvee aracına sahip.

 

Yasiri, sırıtarak, "Elbette bu silah ve araçlar iyi” diyor. “Bunlar Amerikan malı”.

 

Kasım ayında Tağavi, Şii milislerin İran sınırı yakınlarındaki bir taarruzu için Irak'a döndü. Yasiri, Tağavi'nin Celavla ve Saadiye kasabalarında İslam Devleti'ni “çembere almak ve kuşatmak” üzere bir plan formüle ettiğini söyledi. Bu başarıldıktan sonra bir sonraki çatışma için hazırlıklara başladı. Yasiri ona daha ihtiyatlı olma çağrısı yaptı, ancak Tağavi Aralık ayında bir keskin nişancı ateşiyle öldürüldü.

 

Tağavi'nin cenazesinde İran Yüksek Ulusal Güvenlik Meclisi başkanı Ali Şamhani, maktül komutandan övgüyle söz etti. Onun, Irak'ta “Samarra'yı savunan ve kanını veren” İranlılardan biri olduğunu söyledi ve “onlar sayesinde Tahran'da bizim kanımız akmıyor” dedi. Hem Süleymani hem de Bedir Örgütü'nden Amiri, yas tutanların arasındaydı.

 

 

YENİ BİR IRAK RUHU

 

Saraya el-Horasani'nin merkezleri Bağdat'ın doğusunda, bakanlara ve milletvekillerine evsahipliği yapan özel bir hükümet yerleşkesinde bulunuyor. Grubun villasının dış duvarlarında Tağavi'nin ve öteki maktul el-Horasani savaşçılarının dev resimleri asılı.

 

Komutan Yasiri, Kasım ayında Diyala'nın doğusundaki bir çatışma sırasında sol bacağından yaralandığından beri bir değnekle yürüyor. Masalarından birinin üzerinde, içinde İran dini lideri Hamaney'in resminin olduğu küçük bir çerçeve bulunuyor.

 

Yasiri, Bedir ve bazı başka gruplarla birlikte Saraya el-Horasani'yi, Irak'ın Haşid Şaabi komitesinin “ruhu” olarak tanımlıyor.

 

Herkes aynı fikirde değil. Irak hükümetinde yer alan üst düzey bir Şii yetkili daha eleştirel bir bakış sergileyerek Saraya el-Horasani ve öteki milis gruplarını Tahran'ın araçları olarak tanımladı. Yetkili, "Onlar Tağavi tarafından kurulan, İran yapımı bir grup. Silah ve cephanelikler için İranlılarla yakın bağlara sahip oldukları için bu kadar etkililer” şeklinde konuştu.

 

Üst düzey Kürt yetkili Asarsad, Irak'ın Şii milislerinin İran Devrim Muhafızları'na benzer kalıcı bir güce dönüşeceğini öngörüyor. Ona göre bu mezhep gücü bir gün, Irak'ın düzenli ordusuyla birlikte faaliyet yürütecek.  

 

Asarsad'a göre "Irak'ta iki ordu olacak".

 

Bunun ülkenin geleceği açısından büyük sonuçları olabilir. İnsan hakları grupları Şii milisleri, özgürleştirdikleri bölgelerdeki Sünnileri buralardan çıkarmakla ve öldürmekle suçluyor – paramiliter komutanlar ise bu suçlamayı kuvvetli bir şekilde reddediyor. Milisler, aşırıya kaçma nedeniyle yereldekileri suçluyor ve ve Sünni politikacıları, Haşid Şaabi adını lekeleme amaçlı dedikodular yaymakla itham ediyor.

 

Saraya el-Horasani'yi eleştiren Şii yetkili, orduya veya başbakana danışmadan hareket etme serbestisine sahip olan milis gruplarının Irak'ın istikrarının altını oyabileceğini söyledi. Yetkili, Bedir'i ülkedeki açık ara en güçlü kuvvet, Başbakan Abadi'den bile daha güçlü bir kuvvet olarak tanımladı.

 

Bedir lideri Amiri, bu tür iddiaları reddetti ve askeri planlarını onay için derhal Abadi'ye sunduğunu söyledi.

 

Yardımcısı Kazimi ise, Haşid Şaabi'nin Irak ordusundan daha güçlü olduğundan şüphe etmiyor.

 

Kazimi, şu şekilde konuştu: "Bir Haşid Şaabi (askeri), kendi komutanını, yahut  Hacı Hadi Amiri'yi, yahut Hacı Muhendis'i, hatta Hacı Kasım Süleymani'yi muharebede görüyor, onlarla yemek yediğini, onlarla yere oturduğunu, onlarla şakalaştığını görüyor. Bu yüzden onlar savaşmaya hazırlar. Bu yüzden bu, yenilmez bir güç.”

 

 

Çev: Selim Sezer

 

www.medyasafak.net