"ABD ve Kuklaları İsrail’i Korumak İçin Esed’i Hedef Alıyor"

"ABD ve Kuklaları İsrail’i Korumak İçin Esed’i Hedef Alıyor"
"Katar, Suudi Arabistan ve elbette Türkiye de Suriye’de elleri olsun istiyor. Bunu rejimi alaşağı etmeden yapamazlar çünkü bu rejim Amerikan ve Suudi plan, program ve çizgisine ait değil direniş hattına aittir."
ABD ve Kuklaları İsrail’i Korumak İçin Esed’i Hedef Alıyor

 

Türk polisi sözde “Suriye’nin Dostları” toplantısının olduğu yerin dışarısında Suriye hükümetine destek için protestolar yapan grubu dağıtmak için güç kullandı.

En az yedi kişinin yaralandığını bildiriliyor. Protestocular ellerinde Suriye bayraklarıyla bu ülkeye yapılması istenen yabancı müdahaleyi reddediyor, aynı şekilde Beşar Esed’e destek veren ve toplantıya katılanları ABD ajanı olarak tanımlayan sloganlar atıyorlardı. Bir grup aktivist de başkent Ankara’da sözde “Suriye’nin Dostları” zirvesini ve yabancıların ülkeye burnunu sokmasını protesto etti. Onlarca aktivistin yürüdüğü yol polis kuvvetlerince sarıldı.

Press TV Lübnan Üniversitesinde öğretim elemanı olan Profesör Mohsen Saleh ile bu konuda daha geniş bilgiler elde etmek için görüştü. Aşağıda sizlere bu söyleşinin metnini sunuyoruz.

Sayın Saleh, önce bir olup biten olaylara bakalım ve Türkiye’nin genel manadaki rolüne. Bir yandan Türk yetkililerin bağımsızlığa inandıklarını ve Suriye halkının tercihini yapması gerektiğini söylediklerini biliyoruz. Diğer bir taraftan muhalif grupları alenen destekliyorlar ve Suriye hükümetiyle görüşmeyi dile bile getirmiyorlar. Siz şu İstanbul’da toplanan sözde “Suriye’nin Dostları” konferansı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Suriye krizinde taraflar arasında kararsız tavırların olduğu kesin ve bana göre Türkiye, ABD, elbette Katar ve Suudi Arabistan da Suriye krizinde halen inatçılık etmekte, halen rejimi devirmeyi dilemekte ve şu sözde muhalifleri veya Suriye Konseyini ve sözde Özgür Orduyu silahlandırmaktadırlar.

Öyle görünüyor ki, onlar asla Annan öncülüğüne inanmadılar ve şimdi de işleri başa döndürmek için bir araya geliyorlar, sanırım, bu durum Annan misyonunu, inisiyatifi, politik çözüm önerisi ve tüm tavırları geçersiz kılıyor ve sırada göreceğimiz şey, Erdoğan’ın Clinton’ın yanında bir devrimle tepeden inme bir demokrasi ister gibi durmasıdır.

Öte taraftan, bana göre onlar Suriye’yi Hums’ta, Baba Amr’da veya başka bir yerde muhalifleri ya da çeteleri yenen bir rejim ya da bir devlet olarak görmek istemiyorlar.

Bana göre Suriye rejimi, halkın ve ordunun yardımıyla bu krizi atlatacaktır sonunda. Katar, Suudiler ve özellikle de Erdoğan ve hükümetinin onlara karşı öfkesi de bundan kaynaklanmakta.

Sıfır problemli insanlar şimdi kilit konumdaki komşuları Suriye ve aynı zamanda Irakla problemler yaşıyor. Birçok problem daha yaşayacaklar elbet ve Suriye krizini çözmek için de yanlış arabaya binmişler.

Sizce muhalifler öfkeli mi? Onların Suriye rejimini deviremeyeceklerini anladığını düşünüyor musunuz? Eğer durum böyleyse neden Esed rejimini devirmek için daha fazla para talebinde bulunuyorlar? Aynı şekilde Kofi Annan’ın Suriye’de güvenlik inşa etmek için önemli çözümler getirmeye çalıştığını biliyoruz. Gerçekten neler yaşanmakta bugün?

Bazı insanlar var ki, onlar tarihten hiçbir şey öğrenmiş değiller. Bence onlar durumdan ve düşmanlarından öç almak için geriye gidiyorlar.

Ayrıca bence Beşşar Esed onların düşmanı ve kendisinden intikam almaya çalışıyorlar çünkü Amerikalılar öfkeliler, Suriyeliler de aynı şekilde. Çünkü Suriye Irak’ın işgaline güçlü bir şekilde karşı durdu ve Amerikalılar Irak’ta yenildiler, aynı şekilde Katar, Suudi Arabistan ve elbette Türkiye de Suriye’de elleri olsun istiyor. Bunu rejimi alaşağı etmeden yapamazlar çünkü bu rejim Amerikan ve Suudi plan, program ve çizgisine ait değil direniş hattına aittir.

Onlar Filistin meselesini gündemden kaldırmak istiyorlar ancak Başkan Esed, İran ve direniş hareketiyle birlikte bu meseleyi canlı tutmak istiyor. Bence Türkler bölgede Amerikalılarla ve özellikle de İsrail ve Siyonistlerle yan yana durmakla yanlış yapıyor. Filistin’de yaptıklarına da bir bakın…

 

Press TV’de yayınlanan bu röportaj Hüseyin Beheşti tarafından medyasafak.com için tercüme edilmiştir.